Beslenme, insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan öğeleri vücuduna alıp kullanabilmesidir. Çocukluk dönemlerinde edinilen yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kaliteli ve uzun bir yaşam sürdürebilmesi için oldukça önemlidir.
Besin ;alerjileri ve intoleransları bebeklik döneminden itibaren başlayarak insan hayatını etkilemektedir. Besin alerjisi olan bireylerin beslenmesine çok küçük yaşlardan itibaren dikkat edilmeli ve bireylerin besin alerjisi nedeniyle diyetlerinden çıkardıkları besinlerin, yetersiz ve dengesiz beslenmeye yol açmaması sağlanmalıdır.
Yediğimiz her şey vücutta olumlu ya da olumsuz bir reaksiyon meydana getirebilir. Belirli bir gıdaya karşı toleransınız varsa ve yemeye devam ederseniz, vücudunuz baş ağrısı, kronik ağrı, sindirim sistemi bozuklukları gibi yaşam tarzınızı etkileyen çeşitli koşullarda ortaya çıkabilecek bir yangısal reaksiyona neden olacaktır.
BESİN ALERJİSİ VE İNTOLERANSI BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAMALIDIR
Vücudumuza aldığımız besinlerin bizzat kendisinin veya besinle alınabilecek başka etkenlerin vücutta yarattığı immünolojik ya da immünolijik olmayan tabloya ‘besin reaksiyonları’ diyebiliriz.
Besin reaksiyonlarıni ikiye ayırabiliriz.
Birinci grup vücudunuzda herhangi bir alerjik semptomun gözükmediği ve immünoljik sisteminin aşırı reaksiyonunun söz konusu olmadığı diğer mekanizmaların anormal sonucu ortaya çıktığı ‘ besin intoleransı‘dır.
Besin intoleransı vücuttaki metabolik bozukluk, besindeki toksik maddeler, besinin farmakolojik özelliği ya da enfeksiyöz nedenler sonucu görülebilmektedir. İngiliz Alerji Vakfı’nın tahminine göre Avrupa ve ABD ‘de toplumun %45’inde besin duyarlılığına bağlı sağlık sorunları yaşanmaktadır.
İkinci grup ise immünolojik sistemin besinlere karşı gösterdiği aşırı duyarlılık reaksiyonlarıdır. Bu aşırı duyarlılık reaksiyonları , savunma sisteminin önemli bir parçası olan immünoglobulin E (IgE) moleküllerinin başrolünü oynadığı reaksiyonlar sonucunda ortaya çıkabileceği gibi, Ig E molekülünün yer almadığı reaksiyonlar sunucu da gözlenebilir. Bu grup ise ’ Besin alerjileri’ olarak tanımlanmaktadır.
Bağışıklık sisteminin kişiye göre değişen besinlere tepki vermesinden oluşan inflamasyon (yangı) , farklı hastalıklara (obezite, metabolik sendrom, kronik demir eksikliği, gaz, şişkinlik,hazımsızlık,ishal,çölyak hastalığı,chron hastalığı, hipertansiyon,dermatit,egzama,akne, hipertroidizm, otizm ) neden olabilir. Bu hastalıkların ortak nedeni kronik inflamasyondur.
Yapılan araştırmalarda gıda alerjileri, yetişkinlerin yaklaşık yüzde 1'ini ve çocukların ise yaklaşık yüzde 8 'ini etkilemektedir. Gıda intoleransları ise çok daha yaygındır. En yaygın spesifik gıda intoleransı, Laktoz intoleransı olup ülkemizde de görülme sıklığı fazladır.
BESİN ALERJİLERİNDE UYGULANAN TESTLER NELERDİR ?
1.Diyet eliminasyonu ; Hastadan alınan hikaye sonucu bazı besinler elimine edilmektedir.Bu diyetlerin başarısı allerjenlerin doğru olarak belirlenmesine ve diyetten sorumlu alerji içeren tüm besinlerin elimine edilmesine bağlıdır. Özellikle çocuklarda diyet eliminasyonu sırasında dikkatli olmak gereklidir. Çocuğun büyüme ve gelişmesini etkilememek için çıkarılan besinin yerine uygun bir diğerinin konulması önemlidir. Ayrıca çocuk da vitamin ve minarel eksikliğine neden olmamak diğer bir önemli noktadır.
2.Deri testleri(prick,seratch,intradermal,saft)
3.Total ve Spesifik IgE ölçümü (RAST )
4.Çift Kör Plesoba Kontrollü Besin Provakasyon Testi : Besin alerjisi tanısında altın standart olarak kabul edilir.Yükleme testlerinden önce şüphelenilen bir besin varsa 15 gün diyetten çıkarılır belirti kaybolursa direkt RAST veya provokasyon testleri uygulanır.Şüphelenilen belli bir besin yoksa en alerjik besinler (süt,yumurta,yer fıstığı,çilek, domates,deniz ürünleri) kesilir.Test uygulandıktan sonraki gözlem süresi IgE aracılığı ile gelişen reaksiyonlar için 2 saattir.
5.Lenfosit Proliferayon testi
6.Bazofil Histamin Salınım Testi
7.Besin İntoleransı Testi
Besin intoleransı testi kronik inflamatuar reaksiyonlara yol açabilen gıda maddelerinin belirlenmesinde kullanılan bir tanı testidir. Testin farklı çeşitleri olsa da ancak doğruluk ve çeşitlilik nedeniyle en ideali koldan alınan kanda yapılan testtir. Bu alerji testi ile çeşitli sayıdaki gıdaya karşı vücutta oluşan Ig antikorları tüm alt grupları ile tespit edilir. Besine spesifik Ig panelleri, besin duyarlılığında tanı aracı olarak kullanılır.
Vücudun savunma sistemi bize dokunan gıdalara karşı antikor üretir. Eğer bir gıdaya karşı vücudun bağışıklık sisteminde problem varsa ,antikor denilen Ig tipi globulinler oluşturmaya başlar.Bu antikorlar sindirilmeyen gıdaların proteinleriyle birleşir. Besin intolerans testlerinde bu besinler belirlenir ve tam olarak hangi gıdanın bireye dokunduğu ortaya çıkar.
Günümüzde popüler olarak uygulanan testlerden bazıları York test, Pinner test ve Cambridge testler’i olup bu testler ile IgG antikorlarının seviyelerini yükselten besinler tanımlanmış olur.
Ayrıca son zamanlarda yine popular olan diğer bir test yöntemi LTT( Lenfosit transformasyon Testi) ise gıdalar, metaller ve çeşitli alerjenlere karşı gelişen Tip IV alerji (aşırı duyarlılık) tanısında kullanılan bir tür laboratuvar testidir.
Besin intoleransı olan hastalara, semptomların düzelmesi için 3-4 hafta süreyle olabildiğince kısa sürede diyet tetikleyicilerinden kaçınmaları önerilmelidir. Aynı zamanda, diyet dışlama sırasında beslenme yeterliliğini korumak için hastalara benzer bir beslenme profili olan uygun alternatif gıdalar hakkında bilgi verilmelidir. Bu süreçte, diyet çeşitliliği arttırılmalı, beslenme yeterliliğini sağlanmalı ve gastrointestinal mikrobiyotaya en az olumsuz etkisi olan besin girişi kademeli olarak gıda yeniden takip edilmelidir.