Aşkın sebepleri arasında en inanılmaz olanı belki de ruyada gorup aşık olmaktır İnsan sevgiliyi ruyada her vakit gorur ama ruyada yalnızca bir kez gorduğu birine sevgili der mi?
Bunlar olsa olsa Husrev ile Şirin, Vamık ile Azra hikayelerinde olur Gonlun, hic mevcut olmayan birine tutulması, sanki hic gerceği olmayan bir şeyle gecim sağlamak gibi değil midir? Birisi hic gormediği ve asla goremeyeceği bir guzeli sevdiğini soylerse herhalde aklından zoru olduğunu duşunurler Ruhu ona telkin ediyormuş, temenni ve arzuları kalbini yonlendiriyormuş, bunlara inanmazlar Oysa bir aşık, sevgilinin ay mı, guneş mi olduğunu bilemese de, aklının bir oyunu mu, hayalinin bir cılgınlığı mı olduğunu kestiremese de, gozlerine her daim onun goruntusu girdiği muddetce aşık değil midir? Aşık olmak icin maddi varlık şart mıdır? Allah'ın guzelliğini ruyasında gorup ona aşık olan sufiye inanıyoruz da neden bu aşıka inanmıyoruz Eğer ona inanmayacaksak aşk surete tapmaktan gayrı ne olur ki? O halde bir kişi sevdiğini karşısında gormeden de aşık olabilir Sevgili icin kaygılanmak da, hayaliyle mest olmak da, geceleri uykusuz kalmak ve seherlerde acı cekmek de hep aşıkın sevgiliyi gormeden yaptığı şeyler değil midir? Bir duvarın arkasında şarkı soyleyen bir kadını işitmek, bazen ona tutulmak icin yeterlidir Bazıları buna temelsiz bir bina gozuyle bakabilir, ancak aşık, o binayı inşa etmekte her zaman cok mahirdir Zihni gormediği bir varlığın tutkusuyla meşgul olan kişi, duşunceleriyle baş başa kaldığında hayalinden ona şekiller cizer, kıyafetler giydirir, renk ve koku isnat eder, tavır bicer Sevgili, aşıkın zihninin icinde yapılıp mukemmelleştirilir, aşıkın hayali ve tasarım gucu sevgilinin guzelliğini artırır O şarkıcıyı bir yerde gorsun, yahut gormesin Şimdi kim bu şarkıcıya aşık olan kişiyi ayıplayabilir ki? Cenneti de ancak tasvirle tanıyor değil miyiz? Onun soylediği şarkılar kulağımızı doldurup kalbimizi ona yonlendirdiğinde genelde aşık onun guzelliğini sesine gore olcmez mi? Eğer kendisini gorduğunde aşkı artıyorsa şarkıcıda onun sesine denk bir guzellik gormuş demektir Ama eğer şarkıcının yuzu sesinden daha guzel ise bu aşıkı, sesten yola cıkarak guzelliği keşfettiği icin tebrik etmek gerekmez mi? Cennetin en guzel tasvirleri bile cennetin yanına yaklaşmaktan uzak değiller midir? O halde, kainatta gorulen butun guzelliklerin Mutlak Guzelden bir iz taşıdıkları icin guzel olduğunu soyleyen sufiler haksız sayılabilirler mi? Kim Allah'ın guzelliğine vurulup da ona tapınıyorsa aşkı mubarek olsun!
Aşk hikayesi
İstanbul'da bir zamanlar, devletlulardan olan komşusunun oğluna gonlunu kaptırmış bir kız yaşarmış Oğlanın hic haberi yokmuş sevildiğinden Kederi artıyor, umutsuzluğu buyuyormuş kızcağızın Sonunda onun sevdasından yataklara duşmuş İffetinden gidip halini oğlana anlatamamış Anlattığı vakit Ya inanmazsa!diye korkuyormuş belki de Sonra Ya beğenmezse!, Ya yuz cevirirse!gibi ihtimaller belirmiş zihninde Bunlar da hastalığını artırmış, nergisceğiz erimeye, solmaya başlamış Nihayet annesi gerceği anlamış Ona sırdaş olmayı teklif edip işin aslını oğrenmiş Sonra da demiş ki Ona halini bir şiirle anlatmalısın!Kız bu yolu denemişse de oğlan aklından gecirmiyor, zeki ve duyarlı olmasına karşın asla kıza toz kondurmuyormuş Sonunda aşk hadden aşıp olumcul raddelere gelmişken kader onlara fırsat tanımış, bir gece baş başa kalmışlar Kızın kalbi yerinden oynayacak gibi olmuş, sabrı tukenmiş, amma iffetinden bir adım dışarı cıkmamış Gecenin sonunda ayrılmak uzere kız ayağa kalkmış, fakat kalbi o sırada kendisine hukmetmiş ve oğlanı yanağından opmuş Sonra tek kelime soylemeden guvercin yuruyuşune benzeyen bir yuruyuşle, kulağındaki kupeleri cın cın sallayarak cıkıp gitmiş
Delikanlı cok şaşırmış tabii Gucu takati kesilmiş, soğukkanlılığını yitirmiş Ofkelenmiş, utanmış, sevinmiş, eli ayağına dolaşmış Kız daha bahce kapısından cıkmadan aşk tuzağına yakalanıvermiş Ertesi gun yureğinde ateş alevlenmiş, soluk alıp vermesi ritmini bozmuş, korkuları coğalmış Gozune uyku girmeden uc gece gecirmiş ve dorduncu gun sabahleyin kızı gormek icin evden cıkmış Ne care, kız o gece aşk yolunun son yolculuğuna yurumuş Daha sonraki zamanlarda delikanlıyı hep onun mezarı yakınlarında dolanırken gormuşler
Soranlara şoyle olmuş:
Ona karşı oyle bir arzum var ki, bu arzuyla Allah'a yalvarabilseydim tum gunahlarım bağışlanırdı Bu arzuyla dua edip istesem, vahşi hayvanlar merhamete gelir, insanlara zarar vermekten vazgecerlerdi İsterdim ki o hayattayken yureğimi bir bıcak ile yarıp acsınlar, onu icine yerleştirsinler, sonra da goğsumu kapatıp diksinler Boylece hep yureğimde kalsın diriliş gununu başka yerde değil, orda beklesin, ben yaşadıkca o da yaşasın, kabrin derin karanlığına girdiğimde de yine kalbimin icinde kalsın
BERCESTE
Sinene aşk ile elifler kes
Bilsin ol servi sevdiğin herkes
Baki
Ey aşık! Bağrına aşk ile selvi bicimli cizikler cek; ta ki o selvi boyluyu sevdiğini herkes anlasın
Bunlar olsa olsa Husrev ile Şirin, Vamık ile Azra hikayelerinde olur Gonlun, hic mevcut olmayan birine tutulması, sanki hic gerceği olmayan bir şeyle gecim sağlamak gibi değil midir? Birisi hic gormediği ve asla goremeyeceği bir guzeli sevdiğini soylerse herhalde aklından zoru olduğunu duşunurler Ruhu ona telkin ediyormuş, temenni ve arzuları kalbini yonlendiriyormuş, bunlara inanmazlar Oysa bir aşık, sevgilinin ay mı, guneş mi olduğunu bilemese de, aklının bir oyunu mu, hayalinin bir cılgınlığı mı olduğunu kestiremese de, gozlerine her daim onun goruntusu girdiği muddetce aşık değil midir? Aşık olmak icin maddi varlık şart mıdır? Allah'ın guzelliğini ruyasında gorup ona aşık olan sufiye inanıyoruz da neden bu aşıka inanmıyoruz Eğer ona inanmayacaksak aşk surete tapmaktan gayrı ne olur ki? O halde bir kişi sevdiğini karşısında gormeden de aşık olabilir Sevgili icin kaygılanmak da, hayaliyle mest olmak da, geceleri uykusuz kalmak ve seherlerde acı cekmek de hep aşıkın sevgiliyi gormeden yaptığı şeyler değil midir? Bir duvarın arkasında şarkı soyleyen bir kadını işitmek, bazen ona tutulmak icin yeterlidir Bazıları buna temelsiz bir bina gozuyle bakabilir, ancak aşık, o binayı inşa etmekte her zaman cok mahirdir Zihni gormediği bir varlığın tutkusuyla meşgul olan kişi, duşunceleriyle baş başa kaldığında hayalinden ona şekiller cizer, kıyafetler giydirir, renk ve koku isnat eder, tavır bicer Sevgili, aşıkın zihninin icinde yapılıp mukemmelleştirilir, aşıkın hayali ve tasarım gucu sevgilinin guzelliğini artırır O şarkıcıyı bir yerde gorsun, yahut gormesin Şimdi kim bu şarkıcıya aşık olan kişiyi ayıplayabilir ki? Cenneti de ancak tasvirle tanıyor değil miyiz? Onun soylediği şarkılar kulağımızı doldurup kalbimizi ona yonlendirdiğinde genelde aşık onun guzelliğini sesine gore olcmez mi? Eğer kendisini gorduğunde aşkı artıyorsa şarkıcıda onun sesine denk bir guzellik gormuş demektir Ama eğer şarkıcının yuzu sesinden daha guzel ise bu aşıkı, sesten yola cıkarak guzelliği keşfettiği icin tebrik etmek gerekmez mi? Cennetin en guzel tasvirleri bile cennetin yanına yaklaşmaktan uzak değiller midir? O halde, kainatta gorulen butun guzelliklerin Mutlak Guzelden bir iz taşıdıkları icin guzel olduğunu soyleyen sufiler haksız sayılabilirler mi? Kim Allah'ın guzelliğine vurulup da ona tapınıyorsa aşkı mubarek olsun!
Aşk hikayesi
İstanbul'da bir zamanlar, devletlulardan olan komşusunun oğluna gonlunu kaptırmış bir kız yaşarmış Oğlanın hic haberi yokmuş sevildiğinden Kederi artıyor, umutsuzluğu buyuyormuş kızcağızın Sonunda onun sevdasından yataklara duşmuş İffetinden gidip halini oğlana anlatamamış Anlattığı vakit Ya inanmazsa!diye korkuyormuş belki de Sonra Ya beğenmezse!, Ya yuz cevirirse!gibi ihtimaller belirmiş zihninde Bunlar da hastalığını artırmış, nergisceğiz erimeye, solmaya başlamış Nihayet annesi gerceği anlamış Ona sırdaş olmayı teklif edip işin aslını oğrenmiş Sonra da demiş ki Ona halini bir şiirle anlatmalısın!Kız bu yolu denemişse de oğlan aklından gecirmiyor, zeki ve duyarlı olmasına karşın asla kıza toz kondurmuyormuş Sonunda aşk hadden aşıp olumcul raddelere gelmişken kader onlara fırsat tanımış, bir gece baş başa kalmışlar Kızın kalbi yerinden oynayacak gibi olmuş, sabrı tukenmiş, amma iffetinden bir adım dışarı cıkmamış Gecenin sonunda ayrılmak uzere kız ayağa kalkmış, fakat kalbi o sırada kendisine hukmetmiş ve oğlanı yanağından opmuş Sonra tek kelime soylemeden guvercin yuruyuşune benzeyen bir yuruyuşle, kulağındaki kupeleri cın cın sallayarak cıkıp gitmiş
Delikanlı cok şaşırmış tabii Gucu takati kesilmiş, soğukkanlılığını yitirmiş Ofkelenmiş, utanmış, sevinmiş, eli ayağına dolaşmış Kız daha bahce kapısından cıkmadan aşk tuzağına yakalanıvermiş Ertesi gun yureğinde ateş alevlenmiş, soluk alıp vermesi ritmini bozmuş, korkuları coğalmış Gozune uyku girmeden uc gece gecirmiş ve dorduncu gun sabahleyin kızı gormek icin evden cıkmış Ne care, kız o gece aşk yolunun son yolculuğuna yurumuş Daha sonraki zamanlarda delikanlıyı hep onun mezarı yakınlarında dolanırken gormuşler
Soranlara şoyle olmuş:
Ona karşı oyle bir arzum var ki, bu arzuyla Allah'a yalvarabilseydim tum gunahlarım bağışlanırdı Bu arzuyla dua edip istesem, vahşi hayvanlar merhamete gelir, insanlara zarar vermekten vazgecerlerdi İsterdim ki o hayattayken yureğimi bir bıcak ile yarıp acsınlar, onu icine yerleştirsinler, sonra da goğsumu kapatıp diksinler Boylece hep yureğimde kalsın diriliş gununu başka yerde değil, orda beklesin, ben yaşadıkca o da yaşasın, kabrin derin karanlığına girdiğimde de yine kalbimin icinde kalsın
BERCESTE
Sinene aşk ile elifler kes
Bilsin ol servi sevdiğin herkes
Baki
Ey aşık! Bağrına aşk ile selvi bicimli cizikler cek; ta ki o selvi boyluyu sevdiğini herkes anlasın