Gokte Ucan Huma Kuşu turkusu ve hikayesi
Gokte ucan huma kuşu
Ne bilir dalın kıymatın
Gargayı kondurman dala
Ne bilir gulun kıymatın
Cift surup ekin ekmeyen
Meydana sofra dokmeyen
Arının kahrın cekmeyen
Ne bilir kıymatın
Mencilisten soz atanlar
Gerceğe yalan katanlar
Sonra beyliğe yetenler
Ne bilir elin kıymatın
Evvel zaman icinde kalbur sarat icinde, deve tellallık ederken, sıcan berberlik ederken, Irışvan oğlu derler bir bey varmış Bunun da Kınalı hatun adında bir evladı (bacısı) varmış, başka kimsesi yokmuş Kapısında da bir Oksuz Yakup adında bir kolesi varmış Koleyle, efendim, kız arayı tutturmuş Irışvan oğlu avdan gelirimiş, bakmışkine, pınarın başından bir oğlan gidiyor, bir de kız Orda sevişirlermiş Irışvan oğlu da gelirken ustlerine geliyor Irışvan oğlu onları goruyor Irışvan oğlu diyor ki: Ulan, ben bunların ikisini de oldursem katil olurum Ben bu kızı başka birine veririm Bu kolenin de hic hatırına dokunmam Gelen duğurculere, kıza duğurcu geliyor; diyor ki:
Bir haftaya kalmadan kızı gotureceksiniz Kimseye haber vermeden
Gun geliyor, hafta yetiyor, akşamlayın, onunde bir boluk davarla birkac tane avrat, bir kısım seğmen kınacı geliyorlar Fakat bunların kınacı olduğunu ne kız biliyor ne de Oksuz Yakup Oksuz Yakup, gelen misafirlere, misafir diyerek kahve pişiriyor Kahveyi ilettikden sonra, yaşlıca avradın birisine diyor ki:
Sorma icap olmasın teyze, nereye gidiyorsunuz? Hizmetiniz neci? Karı diyor ki:
Oğlan sen buralı değil misin yoksa? Biz Kınalı hatuna kınacı geldik Oksuz Yakubun fincanlar ellerinden dokuluyor Gozlerinden yaş akıyor
Bundan sonra, diyor, dunya bana haram oldu Başımı alayım gideyim, diyor
Oradan gidiyor Ağlaya ağlaya gidiyor ordan Karşısından bir cerci geliyor Cerci duğun evine oteberi satmak icin gidiyor Bakıyor ki Oksuz Yakup ağlayarak gidiyor
Arkadaş, başındaki hal neci? Ne diye ağlıyorsun? diyor
Arkadaş, diyor, derdime derman değilsin, yarama merhem değilsin, git sen duğunde uzumunu sat, diyor
Cerci diyor ki:
Arkadaş, insan insana para vermez amma, akıl verir
Belki derdine derman olurum Başındaki hali soyle, diyor Oyle deyince Oksuz Yakup diyor ki:
Arkadaş, Irışvan oğlunun bacısı Kınalı hatunla aram iyiydi Şimdi kardaşı başka yere vermiş Kınacısı geldi, yarın gelin gidecek Ben ağlamayım da kim ağlasın Cerci diyor ki:
Sen bir kavil yeri ver Ben kıza soyleyim, cıkar mı, cıkmaz mı? Oksuz Yakup diyor ki:
Evvelki kavlinin ustunde ise, ben pınarın başındayım, oraya gelsin Kendi bilir
Cerci gidiyor Duğune varıyor Yuklerini indiriyor, Oteberisini sattıktan bir muddet sonra, Irışvan oğlunun meclisine varıyor: Başındaki meclise diyor ki:
Ben mangır satacağım Mangır satan turku cağırmanın cezasından kurtulur Turku cağırmayanlar ya cerciden ceyrez alıp yedirecek, yok olmazsa kapıya cıkıp it gibi urecek
Mangır satıldıktan sonra herkez turkuye başlıyor O cağırıp bu cağırırken, cerciye varıp dayanıyor Cerciye diyorlar ki:
De bakayım sende Turku cağıracaksın
Ben turku bilmem diyor
Turku bilmezsen; oteberini getir dok şuraya millet yesin
Ben, diyor, oteberimi yedirirsem, sermayemdir Coeuklarım ac kalır, diyor
Oyle ise, kapıya cık it gibi ur, diyorlar
Bunu da yapamam, diyor Turku cağırmaz adam olmaz amma, ihtimal bir kerpic ayaklarım Mecliste kızan olur belki
Irışvan oğlu diyor ki:
Yiğide soylerler turku Kotuye soylerler Gozele de soylerler, diyor Eğer bana turku soyledilerse, benim turkum olsa bile, yiğidisem yiğitliğimi bilirim Kotuluğume soyledilerise, kotuluğumu bilirim Gozele soylediler ise, darılan kuşağını gevşesin, diyor Reyinde hursun, bildiğin gibi soyle, diyor
Cerci turkuyu alıyor:
Şimdi ağ ellere kına yakılır
İnce bele Tarabulus dokulur
Eski nala acar mıhı cakılır
Dostun sana selamı var Kınalı
Yetdi mo'la , Şam elinin hurması
Gitti m'ola ala gozun surmesi
Mısırın Bağdadın telli turnası
Dostun sana selamı var Kınalı
Acıldı mı bağcamızın gulleri
Uzun olur Siveyişin yolları
Şimdi alard adard değner yolları
Dostun sana selamı var Kınalı
Cerci Yusuf der de oldum şivara
Ulunun işini mevlam onara
Oksuz Yakup gordum ağlar pınara
Dostun sana selamı var Kınalı
Bu turkuyu soyleyişin, Irışvan oğlu, kalbinden ağrı, dedi ki: Yoru Oksuz Yakup, bunu boyle diyeceğini bilemidi, seni kılıcınan parcalardım, dedi
Cerciye dedi ki:
Sen nerelisin?
Cerci yerini doğru soylemedi Ben Antepliyim, dedi
Fakat cağırılan turkuye kız, oteki cadırdan ağrı, turkuyu iyice dinledi O demde kınasını yakmaya başlayacılarımış
Kız dedi ki:
Teyzem; bizim usulumuz, kına suyumuzu elimizle getiririk Ben eliminen ozerim Ondan sonra siz kınanızı yakarsınız
Kınacı gelen karılar:
Kınalı hatun, o sizin bileceğiniz iş Bizim adetimiz boyle değil amma, boyle imiş, boyle olsun, diyorlar
Gokte ucan huma kuşu
Ne bilir dalın kıymatın
Gargayı kondurman dala
Ne bilir gulun kıymatın
Cift surup ekin ekmeyen
Meydana sofra dokmeyen
Arının kahrın cekmeyen
Ne bilir kıymatın
Mencilisten soz atanlar
Gerceğe yalan katanlar
Sonra beyliğe yetenler
Ne bilir elin kıymatın
Evvel zaman icinde kalbur sarat icinde, deve tellallık ederken, sıcan berberlik ederken, Irışvan oğlu derler bir bey varmış Bunun da Kınalı hatun adında bir evladı (bacısı) varmış, başka kimsesi yokmuş Kapısında da bir Oksuz Yakup adında bir kolesi varmış Koleyle, efendim, kız arayı tutturmuş Irışvan oğlu avdan gelirimiş, bakmışkine, pınarın başından bir oğlan gidiyor, bir de kız Orda sevişirlermiş Irışvan oğlu da gelirken ustlerine geliyor Irışvan oğlu onları goruyor Irışvan oğlu diyor ki: Ulan, ben bunların ikisini de oldursem katil olurum Ben bu kızı başka birine veririm Bu kolenin de hic hatırına dokunmam Gelen duğurculere, kıza duğurcu geliyor; diyor ki:
Bir haftaya kalmadan kızı gotureceksiniz Kimseye haber vermeden
Gun geliyor, hafta yetiyor, akşamlayın, onunde bir boluk davarla birkac tane avrat, bir kısım seğmen kınacı geliyorlar Fakat bunların kınacı olduğunu ne kız biliyor ne de Oksuz Yakup Oksuz Yakup, gelen misafirlere, misafir diyerek kahve pişiriyor Kahveyi ilettikden sonra, yaşlıca avradın birisine diyor ki:
Sorma icap olmasın teyze, nereye gidiyorsunuz? Hizmetiniz neci? Karı diyor ki:
Oğlan sen buralı değil misin yoksa? Biz Kınalı hatuna kınacı geldik Oksuz Yakubun fincanlar ellerinden dokuluyor Gozlerinden yaş akıyor
Bundan sonra, diyor, dunya bana haram oldu Başımı alayım gideyim, diyor
Oradan gidiyor Ağlaya ağlaya gidiyor ordan Karşısından bir cerci geliyor Cerci duğun evine oteberi satmak icin gidiyor Bakıyor ki Oksuz Yakup ağlayarak gidiyor
Arkadaş, başındaki hal neci? Ne diye ağlıyorsun? diyor
Arkadaş, diyor, derdime derman değilsin, yarama merhem değilsin, git sen duğunde uzumunu sat, diyor
Cerci diyor ki:
Arkadaş, insan insana para vermez amma, akıl verir
Belki derdine derman olurum Başındaki hali soyle, diyor Oyle deyince Oksuz Yakup diyor ki:
Arkadaş, Irışvan oğlunun bacısı Kınalı hatunla aram iyiydi Şimdi kardaşı başka yere vermiş Kınacısı geldi, yarın gelin gidecek Ben ağlamayım da kim ağlasın Cerci diyor ki:
Sen bir kavil yeri ver Ben kıza soyleyim, cıkar mı, cıkmaz mı? Oksuz Yakup diyor ki:
Evvelki kavlinin ustunde ise, ben pınarın başındayım, oraya gelsin Kendi bilir
Cerci gidiyor Duğune varıyor Yuklerini indiriyor, Oteberisini sattıktan bir muddet sonra, Irışvan oğlunun meclisine varıyor: Başındaki meclise diyor ki:
Ben mangır satacağım Mangır satan turku cağırmanın cezasından kurtulur Turku cağırmayanlar ya cerciden ceyrez alıp yedirecek, yok olmazsa kapıya cıkıp it gibi urecek
Mangır satıldıktan sonra herkez turkuye başlıyor O cağırıp bu cağırırken, cerciye varıp dayanıyor Cerciye diyorlar ki:
De bakayım sende Turku cağıracaksın
Ben turku bilmem diyor
Turku bilmezsen; oteberini getir dok şuraya millet yesin
Ben, diyor, oteberimi yedirirsem, sermayemdir Coeuklarım ac kalır, diyor
Oyle ise, kapıya cık it gibi ur, diyorlar
Bunu da yapamam, diyor Turku cağırmaz adam olmaz amma, ihtimal bir kerpic ayaklarım Mecliste kızan olur belki
Irışvan oğlu diyor ki:
Yiğide soylerler turku Kotuye soylerler Gozele de soylerler, diyor Eğer bana turku soyledilerse, benim turkum olsa bile, yiğidisem yiğitliğimi bilirim Kotuluğume soyledilerise, kotuluğumu bilirim Gozele soylediler ise, darılan kuşağını gevşesin, diyor Reyinde hursun, bildiğin gibi soyle, diyor
Cerci turkuyu alıyor:
Şimdi ağ ellere kına yakılır
İnce bele Tarabulus dokulur
Eski nala acar mıhı cakılır
Dostun sana selamı var Kınalı
Yetdi mo'la , Şam elinin hurması
Gitti m'ola ala gozun surmesi
Mısırın Bağdadın telli turnası
Dostun sana selamı var Kınalı
Acıldı mı bağcamızın gulleri
Uzun olur Siveyişin yolları
Şimdi alard adard değner yolları
Dostun sana selamı var Kınalı
Cerci Yusuf der de oldum şivara
Ulunun işini mevlam onara
Oksuz Yakup gordum ağlar pınara
Dostun sana selamı var Kınalı
Bu turkuyu soyleyişin, Irışvan oğlu, kalbinden ağrı, dedi ki: Yoru Oksuz Yakup, bunu boyle diyeceğini bilemidi, seni kılıcınan parcalardım, dedi
Cerciye dedi ki:
Sen nerelisin?
Cerci yerini doğru soylemedi Ben Antepliyim, dedi
Fakat cağırılan turkuye kız, oteki cadırdan ağrı, turkuyu iyice dinledi O demde kınasını yakmaya başlayacılarımış
Kız dedi ki:
Teyzem; bizim usulumuz, kına suyumuzu elimizle getiririk Ben eliminen ozerim Ondan sonra siz kınanızı yakarsınız
Kınacı gelen karılar:
Kınalı hatun, o sizin bileceğiniz iş Bizim adetimiz boyle değil amma, boyle imiş, boyle olsun, diyorlar