On yıllık bir evlilik. İki çocuk, çok yoğun çalışan bir eş ve evde boş oturmaktan başka hiçbir şey yapmadığını düşünen bir anne…
Yoğun çalışma saatleri içerisinde hiçbir şeye vakit bulamayan elinden geldiğince eşini ve çocuklarının yanında olmaya çalışan bir baba…
Eşinin can sıkıntısına son verebilmek adına hayatlarını değiştirecek interneti bağlattığında olacakları tahin edemezdi.
Annemiz bilgisayar konusunda çok tecrübeli değildi. Bir chat sayfasına girip telefon numarasını kişi bilgilerinin arasında verince işler karıştı. Telefonuna, onunla tanışmak isteyen bir sürü insandan mesaj geliyordu. Önceleri çok tedirgin oldu. Gelen mesajlara cevap vermedi. Mesajların kendiliğinden sona ermesini bekledi ama nafile. Mesajlar artarak devam ediyordu. Çok komik bulduğu bir mesaja 20 yaşındaki bir kız gibi cevap verdi. Kendince oyun oynuyor ve eğleniyordu. Birkaç gün sonra sahte bir profille arkadaşlık sitelerinden birine üye oldu. Genç bir kız fotoğrafıyla erkeklerle tanışıyor. Mesaj atanlarla dalga geçiyordu.
Bir gün çok yakışıklı ve olgun bir beyden mesaj geldi. İlk defa bir fotoğraftan bu kadar etkilenmişti. Bu beyin diğerlerinden farklı bir çekim gücü vardı sanki. Tanıştılar. Muhabbetleri gitgide ilerliyor adeta bilgisayara yapışık yaşıyorlardı. Eğlence değil artık tutkuydu bu beyle muhabbet. Hatta onunla daha rahat sohbet edebilmek için yeni bir telefon numarası aldı kahramanımız. Sürekli sanal aşkını düşünüyor, yeni bir heyecan yaşıyordu ama fotoğraftaki kızla kendi görüntüsü arasında dağlar kadar fark vardı. Her şey bir yana evli ve iki çocuk annesiydi o.
Gerçek kimliğini açıklayıp açıklamama arasında gidip gelirken internet aşkı, evli olduğunu ama bu ilişkinin bitmesini istemediğini söyledi. Hanımefendi şaşkın ama mutluydu.
-Ben de evliyim ve o fotoğraf da bana ait değil deyiverdi bir çırpıda.
-Aşık olduğum kadını görmek isterim ?
-……….
Artık gizli hiçbir şey kalmadı nasıl olsa diye düşünerek günlerdir aklındaki adama gitti hanımefendi. Düzenli aralıklarla buluşup beraber olmaya başladılar. Her buluşmada ona daha çok bağlanıyor, eşine ve çocuklarına karşı suçluluk duygusu bir o kadar artıyordu. Babamız hala yoğundu. Eşine olan sonsuz güveni bu olanlarını sezmesine engel olmuştu.
ta ki eşi evde yokken bilgisayarın başına oturana kadar. Her şey ortaya çıktı. O sonsuz güven bir anda kayboldu. Eşi aylardır bir adamla birlikteydi. Düzenli aralıklarla buluşup ilişkiye giriyorlardı. Yıkıldı.
Hanımefendi için sadece bir tutkuydu yaşadıkları. Bir hataydı. Günlerce af diledi...
Yapılması gereken neydi? Affetmek mi gitmek mi?
Ülkemizde internet kullanımının yaygınlaşmasıyla bu ve buna benzer vakalarla çok sık karşılaşır olduk.
Sanal adatma olarak isimlendirilen bu durum hikayemizde de anlatıldığı üzere oyun gibi başlar. Vakit geçirip eğlenirsin ama asla aşık olmasın . Görmesin çünkü . Ne kendini tam olarak anlatır ne de karşındakini can kulağıyla dinlersin. dinlemenin hayati bir önemi yoktur zaten. Kendini olmasını istediğin gibi anlatmak bir huzur verir ve bu huzuru hiç kaybetmek istemezsin. İşte budur chatteki tutku. Beğenilme ve sevilme duygularının yeterince tatmin edilmemesi sonucu görmediğin birine bağlanır sevdiğini sanırsın. Eşini çocuklarını hiçe sayarak o insanın uğruna her türlü tehlikeyi göze alacak kadar çok.
Size yukarıda anlattığım hanım kendini şu sözlerle savunuyor;
'Benimle daha çok vakit geçirmeyi deneyip internet alarak sorunun üstünü kapatmaya çalışmasaydı bu durumda olmazdık' .
Bu bir savunma ama yanlış bir tespit olduğunu söylemekte çok güç.
Bu çift evliliklerini kurtarabilmek adına çaba göstermeyi tercih etti. Bir aile terapistinden yardım alıyorlar ve terapi sonlanmak üzere. Yanlış olanı doğruya çevirmek için gösterilen çabadır değerli olan.