iltasyazilim
FD Üye
Yer kutlu mekan mina
yine bir mekke akşamı
Müşriklerden Velid b Muğîre, Ebu Cehl,
Âs b Hişam, Esved b Abdi Yağus, Esved b Muttalib,
Zem'a b Esved, Nadr b Hâris ve daha bir çokları
toplanarak güllerin efendisine,
Eğer, sen gerçekten peygambersen,
bize yarısı Ebu Kubeys dağı,
yarısı da Kuaykıan dağı üzerinde görülmek üzere,
Ay'ı ikiye ayırdediler
iki cihanın en güzelisav
Eğer, bunu yaparsam, iman eder misiniz?buyurdular
Evet iman ederizdediler
Ay'ın, ondördüncü gecesiydi
istenilen zordu biliyordu
fakat Rabbimizin kudretine sınır yoktu ki
istedikleri şeyin olmasını Yüce Allah'tan diledi sultanımız bir el işareti
ay ikiye ayrıldı
Allah da, o gece ayın yarısını Ebu Kubeys dağı,
yarısını da, Kuaykıan dağı üzerine parçaladı,
gözler hayrette
kulaklarda temiz bir ses gezmekte
gül sultan bu
Şahit olunuz! Şahit olunuz!diyerek seslenmekte
bir kısım kör gözlü kafir sihir deyiverdi
İçlerinden Ebu Cehil ise Gelecek yolcularınızı gözetin
Muhammed, sizi büyülemeğe güç yetirse bile
bütün halkı,
bütün yeryüzünü de büyüleyebilecek değil ya!
Onlara bir sorun bakalım
Onlar da sizin gördüğünüz şeyi görmüşler mi?dedi
Gelenlerden sordular
Müşrikler bu mucizeyi inanmak için değil,
İslâm davasına engel olabilecek bir şey gözüyle baktıkları için,
hâdiseyi gördükleri halde inanmadılar,
o ara bir ses duyuldu kalabalıktan
Rabbide muhammedin her dedigini dinliyor
mübarek duyunca bu sözü
hemen mukabelede bulundu
ve bu söz bizim ruhumuza kazındı
SİZ ALLAH I DİNLERSENİZ ALLAH TA SİZİ DİNLER
Bugün neredesin Yarabbi diyen bizler
alabilirsek buradan bir nasihat yeter
tutarsak mevlanın sözünü
en olmaz vakitler buluruz yanımızda O'nu
olmazlar olur
yeter ki biz bırakıp kullara kullugu
gerçek ilaha yapalım kullugumuzu
üç senedir ibadet etmekteydi
ama islamı bilmemekte
millet taparken putlara
o Rabbine dönmekte
sabahlara akşamlara kadar düşünmekte
bir haber aldı birgün
mekkede biri var peygamberim diyormuş
yolladı önce kardeşini kimdir nedir bir bak
ahlakın zirvesi haberi gelince
bir merak düştü yangın yeri yürecigine
yollara düştüartık mekkedeydi
kalabalıgı görünce halktan
biri peygamberim diyormuş
kim demeye kalmadı
linç eerdiler konuşanı
sapık sapık diye bagırırlarken
kemik ve sopalarla dövüyorlardı
adeta kanlar içinde kırmızı bir nişan taşı gibiydi
kabenin örtsüne sıgındı
ögrenmişti aranan adam sorulmamalıydı
peki neden sevilmiyordu ki
neden tahammülü yoktu milletin
bir gece iki kadın ziyaret ederken kabeyi
yine korkarak sordu muhammedinisav
sapık sapık diye kaçarlarken tepeden
anlamıştı degişen birşey yoktu eksiden
kadınların peşinden tepede bir nur gözüktü
ışıl ışıl göz kamaştıran bir nurdu
yanında arkadaşları sokuldular kabeye
farkedince örtünün altında yabancıyı
güllerin efendisi ellerini uzatıp başını okşadı
ve nezaketin sınırlarını zorlarcasına
kimsiniznerelisiniznere den geldiniz
ne zamandır buradasınız
nedir bu haliniz deyiverdi
ben gıfari kabilesindenim
burada bir peygamber var dediler
çıkıp geldim
günlerdir açım yaralıyım
sapık dediler saldırdılar
zemzem olmasaydı açlıktan ölürdüm efendim
deyiverdi yaralı güvercin
tebessüm buyurdu gül sultan sav
evet zemzemimiz şifadır besleyicidir
deyiverdi
elinden tutup yabancının
evlerine götürdüler ebubekrin
taif üzümü filan derken tıka basa doyurdular karnını
yaralarını sardılar
iki cihanın güneşi
yüzüne bakarak cepheden ey efendi şimdi git
yakında medineye gelecegim
kabilene söyle müslüman olsunlar onları da ziyaret edecegim
şaşırmıştı gifarili
ilk defa görmüştü kendisini
önce hal hatır sormuştu
sonra yaralarını sarmıştı
sonra karnını doyurmuştu
en son bir sır veriyordu hicret ile ilgili
ve de elçi tayin ediyordu kendisini
anlaşılan olan olmuştu
kainata bir aşık daha dogmuştu
şehadet getirirken Ebu zerr el gifari
adeta aşk şerbetini içti
ayet mi dinlemişti Ebuzerr
hadis mi nakledilmişti
ders mi verilmişti nasihat mi
insan yerine konulmuştu sadece
hali sorulmuş karnı doyurulmuş
saygı duyulmuştu
vazife verilmiş
sır verilip güven duyulmuştu
bugün biz islam davasına adam kazanma dertlileri
önce unuttuk insana saygı beslemeyi
hal sormayı
hatır yapmayı
güven duymayı
karşılıksız sevmeyi
sıcacık bir el uzatıp baş okşamayı
sarılıp kardeşce daglar gibi
omuz omuza olmayı
O EBU ZERR ra ki
Ahirette bana en yakındır dedirtti
iki cihanın tek güzeline
ümmetimin İsasıdır dedirtti zühdde
halifelere kafa tuttu israfçısınız diye
ve yergök ondan daha dürüstünü görmedi
hitabına mazhar oldu Rasülüllah savtarafından hediye
alıntıdır
yine bir mekke akşamı
Müşriklerden Velid b Muğîre, Ebu Cehl,
Âs b Hişam, Esved b Abdi Yağus, Esved b Muttalib,
Zem'a b Esved, Nadr b Hâris ve daha bir çokları
toplanarak güllerin efendisine,
Eğer, sen gerçekten peygambersen,
bize yarısı Ebu Kubeys dağı,
yarısı da Kuaykıan dağı üzerinde görülmek üzere,
Ay'ı ikiye ayırdediler
iki cihanın en güzelisav
Eğer, bunu yaparsam, iman eder misiniz?buyurdular
Evet iman ederizdediler
Ay'ın, ondördüncü gecesiydi
istenilen zordu biliyordu
fakat Rabbimizin kudretine sınır yoktu ki
istedikleri şeyin olmasını Yüce Allah'tan diledi sultanımız bir el işareti
ay ikiye ayrıldı
Allah da, o gece ayın yarısını Ebu Kubeys dağı,
yarısını da, Kuaykıan dağı üzerine parçaladı,
gözler hayrette
kulaklarda temiz bir ses gezmekte
gül sultan bu
Şahit olunuz! Şahit olunuz!diyerek seslenmekte
bir kısım kör gözlü kafir sihir deyiverdi
İçlerinden Ebu Cehil ise Gelecek yolcularınızı gözetin
Muhammed, sizi büyülemeğe güç yetirse bile
bütün halkı,
bütün yeryüzünü de büyüleyebilecek değil ya!
Onlara bir sorun bakalım
Onlar da sizin gördüğünüz şeyi görmüşler mi?dedi
Gelenlerden sordular
Müşrikler bu mucizeyi inanmak için değil,
İslâm davasına engel olabilecek bir şey gözüyle baktıkları için,
hâdiseyi gördükleri halde inanmadılar,
o ara bir ses duyuldu kalabalıktan
Rabbide muhammedin her dedigini dinliyor
mübarek duyunca bu sözü
hemen mukabelede bulundu
ve bu söz bizim ruhumuza kazındı
SİZ ALLAH I DİNLERSENİZ ALLAH TA SİZİ DİNLER
Bugün neredesin Yarabbi diyen bizler
alabilirsek buradan bir nasihat yeter
tutarsak mevlanın sözünü
en olmaz vakitler buluruz yanımızda O'nu
olmazlar olur
yeter ki biz bırakıp kullara kullugu
gerçek ilaha yapalım kullugumuzu
üç senedir ibadet etmekteydi
ama islamı bilmemekte
millet taparken putlara
o Rabbine dönmekte
sabahlara akşamlara kadar düşünmekte
bir haber aldı birgün
mekkede biri var peygamberim diyormuş
yolladı önce kardeşini kimdir nedir bir bak
ahlakın zirvesi haberi gelince
bir merak düştü yangın yeri yürecigine
yollara düştüartık mekkedeydi
kalabalıgı görünce halktan
biri peygamberim diyormuş
kim demeye kalmadı
linç eerdiler konuşanı
sapık sapık diye bagırırlarken
kemik ve sopalarla dövüyorlardı
adeta kanlar içinde kırmızı bir nişan taşı gibiydi
kabenin örtsüne sıgındı
ögrenmişti aranan adam sorulmamalıydı
peki neden sevilmiyordu ki
neden tahammülü yoktu milletin
bir gece iki kadın ziyaret ederken kabeyi
yine korkarak sordu muhammedinisav
sapık sapık diye kaçarlarken tepeden
anlamıştı degişen birşey yoktu eksiden
kadınların peşinden tepede bir nur gözüktü
ışıl ışıl göz kamaştıran bir nurdu
yanında arkadaşları sokuldular kabeye
farkedince örtünün altında yabancıyı
güllerin efendisi ellerini uzatıp başını okşadı
ve nezaketin sınırlarını zorlarcasına
kimsiniznerelisiniznere den geldiniz
ne zamandır buradasınız
nedir bu haliniz deyiverdi
ben gıfari kabilesindenim
burada bir peygamber var dediler
çıkıp geldim
günlerdir açım yaralıyım
sapık dediler saldırdılar
zemzem olmasaydı açlıktan ölürdüm efendim
deyiverdi yaralı güvercin
tebessüm buyurdu gül sultan sav
evet zemzemimiz şifadır besleyicidir
deyiverdi
elinden tutup yabancının
evlerine götürdüler ebubekrin
taif üzümü filan derken tıka basa doyurdular karnını
yaralarını sardılar
iki cihanın güneşi
yüzüne bakarak cepheden ey efendi şimdi git
yakında medineye gelecegim
kabilene söyle müslüman olsunlar onları da ziyaret edecegim
şaşırmıştı gifarili
ilk defa görmüştü kendisini
önce hal hatır sormuştu
sonra yaralarını sarmıştı
sonra karnını doyurmuştu
en son bir sır veriyordu hicret ile ilgili
ve de elçi tayin ediyordu kendisini
anlaşılan olan olmuştu
kainata bir aşık daha dogmuştu
şehadet getirirken Ebu zerr el gifari
adeta aşk şerbetini içti
ayet mi dinlemişti Ebuzerr
hadis mi nakledilmişti
ders mi verilmişti nasihat mi
insan yerine konulmuştu sadece
hali sorulmuş karnı doyurulmuş
saygı duyulmuştu
vazife verilmiş
sır verilip güven duyulmuştu
bugün biz islam davasına adam kazanma dertlileri
önce unuttuk insana saygı beslemeyi
hal sormayı
hatır yapmayı
güven duymayı
karşılıksız sevmeyi
sıcacık bir el uzatıp baş okşamayı
sarılıp kardeşce daglar gibi
omuz omuza olmayı
O EBU ZERR ra ki
Ahirette bana en yakındır dedirtti
iki cihanın tek güzeline
ümmetimin İsasıdır dedirtti zühdde
halifelere kafa tuttu israfçısınız diye
ve yergök ondan daha dürüstünü görmedi
hitabına mazhar oldu Rasülüllah savtarafından hediye
alıntıdır