LucasArts ve klasik adventure denince akla elbette ilk olarak Monkey Island, Fate of Atlantis, Day of the Tentacle gibi klasikler geliyor ama bence point and click adventure türünün o altın döneminin en özel oyunlarından biri Loom’du. Bobbin Threadbare ve onun örekesiyle nota çalarak yaptığı büyüler tür açısından müthiş bir yenilikti. Çocukken nota kombinasyonlarını yazdığım kağıdımı hala saklarım
Growbot’u oynamaya başladığımda da aynı Loom’da yaşadığıma benzer bir his yaşadım aslında. Böyle ucundan azıcık ama yine de bulmaca sistemine müziğin yedirilmiş olduğunu görmek çok hoşuma gitti. Growbot’ta bazı bulmacalarda büyü değil belki ama kalkan yapıyoruz ve bu kalkanları da çeşitli çiçeklerden öğrendiğimiz ses tonlarını doğru sırayla kullanarak meydana getiriyoruz. Bu tür bulmacalar tabii iyi de ses kulağı gerektiriyor ama zaten işin eğlenceli kısmı o.
Ya neyse, müziği bir kenara bırakayım şimdi. Growbot çok değişik bir macera oyunu. İlk bakışta Machinarium ve benzeri oyunlar gibi sanıyorsunuz ama işin içinde bolca diyalog var. Hatta oyunun öyle detaylı bir lore’u var ki ilk başlarda bir apışıp kalıyor insan. Hikayenin temelinde uzay istasyonunu kurtarmak isteyen bir robot var; ama o robot nasıl bilinçlenmiş, birbirinden farklı yaratıkların bu dünyada işleri ne, hologramlar, ışık spraytları ve daha bir çok detayın ardında neler yatıyor sorularının cevaplarını da keşfediyoruz bu yolculukta.
Growbot’un elle çizilmiş grafikleri cidden çok güzel ve inanmazsınız ama dinlendirici. Yani ortada aslında kötülerin de devrede olduğu bir hikaye var ama oyunu oynarken grafikler yüzünden hiç stres yapamıyor insan. Zaten şu sayfadaki görsellere bakınca bile insanı bir huzur kaplıyor, diğer türlü zaten tarif etmesi kolay değil.
Zor mu derseniz o noktada çok ikilemde kaldım açıkçası. Bulmacalarda ne istediğini anlamak bazen cidden zorluyor insanı, bir anlam veremiyorsunuz. Ama anladığınız anda da dünyanın en kolay çözülen bulmacalarına dönüşüyorlar. Yani bunu nasıl anlatayım bilemedim, oyun bulmacalarını anlatmakta başarılı değil deyip geçeyim en iyisi.
Growbot aslında kısacık bir macera oyunu, 3.5 saatte bitirmişim ben (ki bir ara başka işlere dalıp açık da unutmuştum sanırım). Öyle çok zamanımı almayan bir oyun oynayayım diyorsanız kesinlikle öneririm. Ama iyi derecede İngilizceniz yoksa oyunun geriplan hikayesini anlamakta çok zorlanacağınızı da söyleyeyim. Başta da dedim ya, tipleri birbirine benzese de hikayesini konuşma balonları veya grafiksel yollarla anlatan oyunlardan biri değil bu. Yine de fiyatını da düşünürsek macera oyunlarını sevenleri pek de üzmez, tam çıtır çerez bir oyun.