iltasyazilim
FD Üye
“Açıkta kalmak fiziksel varlığımızı tehdit eder; “açığı çıkmak ise sosyal ve ruhsal varlığımızı Ne başımızın açıkta olmasını isteriz ne de işimizde gücümüzde açığımızın çıkmasını Başımızın üstüne bir dam gerektiği gibi beşeri hâllerimizin üstünün de örtülmesine ihtiyaç duyarız Rabbimizin güzel isimlerinden Gaffar, işte bu ihtiyaçlarımıza cevap verir “Kusurları örten, suçları bağışlayan demektir
Gazali’nin de işaret ettiği gibi Allah’ın örtücülüğü iç organlarımızı gül yaprağı gibi bir ciltle, bedenin bize özel yerlerini insana heybet veren nice güzel giysilerle örtmesiyle tecelli ettiği gibi; hepsi aleni olsa idi insan içine çıkacak hâlimiz kalmayacak nice hatalarımızı da mağfiretiyle örterek tecelli eder Öyle ki bazen biz bile unuturuz yapıp ettiklerimizi, bir güven gelir kendimize de mangalda kül bırakmayız Bu manada unutmak da Allah’ın örtücü rahmetinin bir tecellisidir
Örtmenin âlâsı ise hataların üstünü örtmekten de önce, Allah’ın setrinin bizi günahlardan himaye ederek hatalarla aramızı uzak tutacak şekilde benliğimizi tertemiz muhafaza etmesidir Zaten “Gaffar isminin kökü olan “gfr nın sözlük anlamları içinde kirlenmekten korumak için bir şeyin üstünü örtmek de vardır Allah’ın dilediği kullarını günahlardan bu şekilde koruması, onlar için en büyük nimetlerden biridir
Örtmek için görmek gerekir Dikkatsizlik, saflık, gaflet gibi nedenlerden dolayı etrafında olup bitenleri ayırt edememek, kusurları görememek gufran değildir Gaffar kusurları görür; kimin, neyi, niçin yaptığının gayet güzel farkındadır ama ifşa etmez, kin tutmaz, örter; hiç işlenmemiş gibi kişinin kendisine bile unutturarak izlerini siler
Allah’ın bağışlayıcılığından ümit kesmek doğru olmadığı gibi O’nun mağfiretine yaslanarak günahlara fütursuzca devam etmek de yanlıştır Sufiler, sürekli günah işleyip de mağfiret dileme ihtiyacı duymamanın, insanın iç yüzünün tamamen karardığının alameti sayarlar
Allah’ın mağfiretini dilemek sadece bir temenni olarak kalmamalı; bu arzu bazı güzel amellerle de desteklenmelidir Kur’an ve sünnetten öğrendiğimize göre beş vakit namaz, sadaka, seherlerde niyaz gibi ameller günahların affına sebeptir Allah Teala, Taha suresi 82 ayette Gaffar isminin tecellisini sırasıyla tövbe, iman, salih amel ve hidayet olarak sayarken bu hakikati bize açıkça göstermiştir
Günahlar ne kadar tekrar edilmiş olursa olsun Rabbimizin her seferinde bağışlamaya hazır olduğunu vurgulayan Gaffar isminden başka Kur’anı Kerim’de bu kalıptan türemiş iki isim daha vardır: “Gafur ve “Gafir
Gafir, bir vurgu taşımaksızın mutlak anlamda günahları örten manasına gelirken; Gafur ismi, kullar ne kadar çeşitli günah işlemiş olursa olsun Rabbimizin hepsini örtüp bağışlayabileceğini ifade eder Burada önemli olan hatasını kabul edip tövbe istiğfar ederek ilk adımın kuldan gelmesidir Çünkü insan, günah işlemek suretiyle Yaradan’la kendisi arasındaki Rabkul ilişkisini ihlal etmiş olmaktadır Tövbe de bir dönüş olması hasebiyle bu ilişkinin yeniden tazelenmesi talebidir Tövbenin tecellisi olan mağfiret, yukarıda saydığımız isimlerin ifade ettiği şekilde Allah Teala’nın kulun bu talebine cevabıdır (Nuh,7110)
Kur’anı Kerim’de “gafr kökünden türemiş 234 kelime bulunmaktadır Mağfiret kavramının Kur’anı Kerim’de bu kadar çok tekrarlanmasının sebebi olarak insanı sürekli günah işleyen bir mücrim gibi telakki edilmesinin yanlış olacağı söylenmiş; günahlardan sakınanların dahi Allah’ın rızasına ulaşabilmek için kazanmaları gereken kemal mertebelerinde geri kalabilecekleri, bu nedenle de Allah’ın mağfiretine herkesin muhtaç olduğu belirtilmiştir
İnsan; günahlara batmış olmasa da Rabbinin kendisine ihsan ettiği, onu meleklerden bile üstün kılacak kapasitesini ziyan ettiği için de af ve mağfirete muhtaçtır Haydi, bu hatayı da yapmadı diyelim bu sefer de her yükselişte bir önceki hâlden duyulan utancın gereği olur mağfiret dilemek Yani sözün özü insan hangi mertebede olursa olsun ulaştığı yer Rabbinin sonsuz ihsanları karşısında çok basittir ve bu nedenle de asıl maksuda ancak O’nun bizim hata ve eksiklerimizi örtmesiyle (mağfiret) ulaşılabilir İnsanın mevkii ne olursa olsun Allah’ın “Gaffar isminin tecellisi olan mağfirete ihtiyacı olduğu bütün peygamberlerin Allah’ın mağfireti için yalvarmalarından da anlaşılmaktadır (Araf, 723; Hud, 1147; Şûra, 4282; Araf, 7151; Sad, 3824; Sad, 3835; Muhammed, 4719)
Gaffar isminin tecellileri hakkında İbn Arabi’nin dikkatlerimizi çektiği bir başka husus da bulunduğumuz hâl ve makamlara dair Allah’ın gizlediği şeyleri bizim ifşa etmememizdir Bu yalnızca bizimle O’nun arasında kalmış olan günahlarımız için böyle olduğu gibi yine O’nun lütfu olan manevi mertebeler için de böyledir Kemal yolunda makam izharı en büyük tehlikedir
Allah’ın affediciliğini anlatan isimleri kulun kusursuzluk arayışının da muhal olduğunu gösterir Kur’an’daki peygamber duaları, bize kusursuzluk talep etmeyi değil; kusurlarımızın örtülmesini talep etmeyi öğretir
Gazali’nin kanaatine göre kulun Gaffar isminden nasibi, ifşa edilmesini istemediği kusurlarının benzerlerini başkalarında gördüğü takdirde onları yaymayıp örtmesidir Hele hele ana baba ya da öğretmen gibi insanları idare etme pozisyonunda olan bir kişinin bu isimle ahlaklanması olmazsa olmaz bir şarttır Öyle ki cezalandırmanın kaçınılmaz olduğu durumlarda dahi mümkün olduğu kadar alenileştirmemeye dikkat edilmelidir Kusurları örtmek şahsiyetteki izzetin bir sonucudur Gaffar isminin Kur’anı Kerim’de yer aldığı beş ayetin üçünde (Sad, 3866; Mümin, 6042; Zümer, 395) “yenilmeyen yegâne galip anlamındaki “Aziz ismiyle birlikte gelmesi Allah’ın bağışlamasının, O’nun izzetinin gereklerinden olduğunu gösterir
Gıybet, tecessüs, kusur arama, intikam gibi izzete aykırı hâller; kişinin bu mertebeye ulaşmasının önündeki en ciddi engellerdir Bizi “hataları örten olabilmekten alıkoyan şey başkalarının kusurlarının büyüklüğü değil, kendi ahlakımızın düşüklüğüdür
Efendimiz (sas)’in bildirdiği üzere hataları örtmenin, kişinin kendisine dönen uhrevi neticeleri vardır:
“Kim bir Müslümanın ayıbını örter, kusurunu bağışlarsa Allah da kıyamet gününde onun kusurlarını bağışlar
(Buhari, Mezalim, 3; Müslim, Birr, 58)
Buna göre insan asla etrafındaki kişilerin aleyhine yol aramamalı, kendi üstünlüğünü başkalarının eksikliği üzerine kurmamalıdır
Diyanet Aylık Dergi Mayıs 2019
Gazali’nin de işaret ettiği gibi Allah’ın örtücülüğü iç organlarımızı gül yaprağı gibi bir ciltle, bedenin bize özel yerlerini insana heybet veren nice güzel giysilerle örtmesiyle tecelli ettiği gibi; hepsi aleni olsa idi insan içine çıkacak hâlimiz kalmayacak nice hatalarımızı da mağfiretiyle örterek tecelli eder Öyle ki bazen biz bile unuturuz yapıp ettiklerimizi, bir güven gelir kendimize de mangalda kül bırakmayız Bu manada unutmak da Allah’ın örtücü rahmetinin bir tecellisidir
Örtmenin âlâsı ise hataların üstünü örtmekten de önce, Allah’ın setrinin bizi günahlardan himaye ederek hatalarla aramızı uzak tutacak şekilde benliğimizi tertemiz muhafaza etmesidir Zaten “Gaffar isminin kökü olan “gfr nın sözlük anlamları içinde kirlenmekten korumak için bir şeyin üstünü örtmek de vardır Allah’ın dilediği kullarını günahlardan bu şekilde koruması, onlar için en büyük nimetlerden biridir
Örtmek için görmek gerekir Dikkatsizlik, saflık, gaflet gibi nedenlerden dolayı etrafında olup bitenleri ayırt edememek, kusurları görememek gufran değildir Gaffar kusurları görür; kimin, neyi, niçin yaptığının gayet güzel farkındadır ama ifşa etmez, kin tutmaz, örter; hiç işlenmemiş gibi kişinin kendisine bile unutturarak izlerini siler
Allah’ın bağışlayıcılığından ümit kesmek doğru olmadığı gibi O’nun mağfiretine yaslanarak günahlara fütursuzca devam etmek de yanlıştır Sufiler, sürekli günah işleyip de mağfiret dileme ihtiyacı duymamanın, insanın iç yüzünün tamamen karardığının alameti sayarlar
Allah’ın mağfiretini dilemek sadece bir temenni olarak kalmamalı; bu arzu bazı güzel amellerle de desteklenmelidir Kur’an ve sünnetten öğrendiğimize göre beş vakit namaz, sadaka, seherlerde niyaz gibi ameller günahların affına sebeptir Allah Teala, Taha suresi 82 ayette Gaffar isminin tecellisini sırasıyla tövbe, iman, salih amel ve hidayet olarak sayarken bu hakikati bize açıkça göstermiştir
Günahlar ne kadar tekrar edilmiş olursa olsun Rabbimizin her seferinde bağışlamaya hazır olduğunu vurgulayan Gaffar isminden başka Kur’anı Kerim’de bu kalıptan türemiş iki isim daha vardır: “Gafur ve “Gafir
Gafir, bir vurgu taşımaksızın mutlak anlamda günahları örten manasına gelirken; Gafur ismi, kullar ne kadar çeşitli günah işlemiş olursa olsun Rabbimizin hepsini örtüp bağışlayabileceğini ifade eder Burada önemli olan hatasını kabul edip tövbe istiğfar ederek ilk adımın kuldan gelmesidir Çünkü insan, günah işlemek suretiyle Yaradan’la kendisi arasındaki Rabkul ilişkisini ihlal etmiş olmaktadır Tövbe de bir dönüş olması hasebiyle bu ilişkinin yeniden tazelenmesi talebidir Tövbenin tecellisi olan mağfiret, yukarıda saydığımız isimlerin ifade ettiği şekilde Allah Teala’nın kulun bu talebine cevabıdır (Nuh,7110)
Kur’anı Kerim’de “gafr kökünden türemiş 234 kelime bulunmaktadır Mağfiret kavramının Kur’anı Kerim’de bu kadar çok tekrarlanmasının sebebi olarak insanı sürekli günah işleyen bir mücrim gibi telakki edilmesinin yanlış olacağı söylenmiş; günahlardan sakınanların dahi Allah’ın rızasına ulaşabilmek için kazanmaları gereken kemal mertebelerinde geri kalabilecekleri, bu nedenle de Allah’ın mağfiretine herkesin muhtaç olduğu belirtilmiştir
İnsan; günahlara batmış olmasa da Rabbinin kendisine ihsan ettiği, onu meleklerden bile üstün kılacak kapasitesini ziyan ettiği için de af ve mağfirete muhtaçtır Haydi, bu hatayı da yapmadı diyelim bu sefer de her yükselişte bir önceki hâlden duyulan utancın gereği olur mağfiret dilemek Yani sözün özü insan hangi mertebede olursa olsun ulaştığı yer Rabbinin sonsuz ihsanları karşısında çok basittir ve bu nedenle de asıl maksuda ancak O’nun bizim hata ve eksiklerimizi örtmesiyle (mağfiret) ulaşılabilir İnsanın mevkii ne olursa olsun Allah’ın “Gaffar isminin tecellisi olan mağfirete ihtiyacı olduğu bütün peygamberlerin Allah’ın mağfireti için yalvarmalarından da anlaşılmaktadır (Araf, 723; Hud, 1147; Şûra, 4282; Araf, 7151; Sad, 3824; Sad, 3835; Muhammed, 4719)
Gaffar isminin tecellileri hakkında İbn Arabi’nin dikkatlerimizi çektiği bir başka husus da bulunduğumuz hâl ve makamlara dair Allah’ın gizlediği şeyleri bizim ifşa etmememizdir Bu yalnızca bizimle O’nun arasında kalmış olan günahlarımız için böyle olduğu gibi yine O’nun lütfu olan manevi mertebeler için de böyledir Kemal yolunda makam izharı en büyük tehlikedir
Allah’ın affediciliğini anlatan isimleri kulun kusursuzluk arayışının da muhal olduğunu gösterir Kur’an’daki peygamber duaları, bize kusursuzluk talep etmeyi değil; kusurlarımızın örtülmesini talep etmeyi öğretir
Gazali’nin kanaatine göre kulun Gaffar isminden nasibi, ifşa edilmesini istemediği kusurlarının benzerlerini başkalarında gördüğü takdirde onları yaymayıp örtmesidir Hele hele ana baba ya da öğretmen gibi insanları idare etme pozisyonunda olan bir kişinin bu isimle ahlaklanması olmazsa olmaz bir şarttır Öyle ki cezalandırmanın kaçınılmaz olduğu durumlarda dahi mümkün olduğu kadar alenileştirmemeye dikkat edilmelidir Kusurları örtmek şahsiyetteki izzetin bir sonucudur Gaffar isminin Kur’anı Kerim’de yer aldığı beş ayetin üçünde (Sad, 3866; Mümin, 6042; Zümer, 395) “yenilmeyen yegâne galip anlamındaki “Aziz ismiyle birlikte gelmesi Allah’ın bağışlamasının, O’nun izzetinin gereklerinden olduğunu gösterir
Gıybet, tecessüs, kusur arama, intikam gibi izzete aykırı hâller; kişinin bu mertebeye ulaşmasının önündeki en ciddi engellerdir Bizi “hataları örten olabilmekten alıkoyan şey başkalarının kusurlarının büyüklüğü değil, kendi ahlakımızın düşüklüğüdür
Efendimiz (sas)’in bildirdiği üzere hataları örtmenin, kişinin kendisine dönen uhrevi neticeleri vardır:
“Kim bir Müslümanın ayıbını örter, kusurunu bağışlarsa Allah da kıyamet gününde onun kusurlarını bağışlar
(Buhari, Mezalim, 3; Müslim, Birr, 58)
Buna göre insan asla etrafındaki kişilerin aleyhine yol aramamalı, kendi üstünlüğünü başkalarının eksikliği üzerine kurmamalıdır
Diyanet Aylık Dergi Mayıs 2019