iltasyazilim
FD Üye
Âhirzaman fitnesinin dehşetli bir hususiyeti de, nefsanî hevesatı (sefaheti) esas almasıdır Bu da ahlâkı tahrip ettiği için Bediüzzaman Hazretleri buna karşı çare olarak takvayı esas alır ve der ki:
«Bugünlerde Kur’anı Hakîm’in nazarında imandan sonra en ziyade esas tutulan takva ve ameli salih esaslarını düşündüm; Takva, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek (kaçınmak); ve ameli salih, emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır Her zaman def’i şer(kötülükleri ortadan kaldırmak), celbi nef’a (faydaları ortaya koyma) racih (üstün görülerek tercih edilen) olmakla beraber; bu tahribat ve sefahet ve cazibedar hevesat zamanında bu takva olan def’i mefasid (kötülükleri kaldırmak) ve terki kebair (büyük günahları terketmek) üssül esas (en temel esas) olup, büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş (üstünlük kazanmıştır)
Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takva bu tahribata karşı en büyük esastır Farzlarını yapan, kebireleri (büyük günahları) işlemeyen, kurtulur Böyle kebairi azîme içinde ameli salihin ihlasla muvaffakiyeti pek azdır Hem az bir ameli salih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir
Hem takva içinde bir nevi ameli salih var Çünki bir haramın terki vâcibdir Bir vâcibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var Takva, böyle zamanlarda, binler günahın tehacümünde (hücumunda) bir tek içtinab (kaçınmak), az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vâcib işlenmiş oluyor Bu ehemmiyetli nokta niyetiyle, takva nâmıyla ve günahtan kaçınmak kasdıyla, menfî ibadetten gelen ehemmiyetli a’mali sâlihadır» (Kastamonu Lâhikası sh: 148)
ALINTIDIR
«Bugünlerde Kur’anı Hakîm’in nazarında imandan sonra en ziyade esas tutulan takva ve ameli salih esaslarını düşündüm; Takva, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek (kaçınmak); ve ameli salih, emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır Her zaman def’i şer(kötülükleri ortadan kaldırmak), celbi nef’a (faydaları ortaya koyma) racih (üstün görülerek tercih edilen) olmakla beraber; bu tahribat ve sefahet ve cazibedar hevesat zamanında bu takva olan def’i mefasid (kötülükleri kaldırmak) ve terki kebair (büyük günahları terketmek) üssül esas (en temel esas) olup, büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş (üstünlük kazanmıştır)
Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takva bu tahribata karşı en büyük esastır Farzlarını yapan, kebireleri (büyük günahları) işlemeyen, kurtulur Böyle kebairi azîme içinde ameli salihin ihlasla muvaffakiyeti pek azdır Hem az bir ameli salih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir
Hem takva içinde bir nevi ameli salih var Çünki bir haramın terki vâcibdir Bir vâcibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var Takva, böyle zamanlarda, binler günahın tehacümünde (hücumunda) bir tek içtinab (kaçınmak), az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vâcib işlenmiş oluyor Bu ehemmiyetli nokta niyetiyle, takva nâmıyla ve günahtan kaçınmak kasdıyla, menfî ibadetten gelen ehemmiyetli a’mali sâlihadır» (Kastamonu Lâhikası sh: 148)
ALINTIDIR