Bugüne kadar izlediğiniz en absürt filmi getirin aklınıza. Ya da filmle sınırlı kalmayalım, okuduğunuz en absürt kitap, seyrettiğiniz en absürt dizi de olabilir. Hah işte Paradigm’in absürtlük seviyesi sanıyorum ki aklınıza gelen ismi 3’le 5’le çarpar.
Şöyle söyleyeyim… Başka nerede kopuk bir bacak size yardımcı olmak için kendisine İsveçli bir masözün masaj yapmasını ister mesela? Ya da daha önce bir ekmek kızartma makinesiyle randevu ayarlamaya çalıştınız mı herhangi bir yerde? Ya beatbox hastası bir patlıcana ne dersiniz? Veya şövalyelikten emekli olmuş bir sekretere? Hatta oyunun baş kötüsünü de söyleyeyim size: bir tembel hayvan, hem de her yarım saatte paketi açılmamış çikolata kusan cinsten.
Bu saydıklarım Paradigm söz konusu olunca buzdağının sadece görünen yüzü desem yeridir. Belki okuyunca kulağa saçma geldi (kabul edelim ki saçmalar zaten) ama Paradigm bu tür fikirlerin rasgele salata gibi ortaya atıldığı bir oyun da değil. Gördüğünüz her şey kendi içerisinde gayet mantıklı ve hiçbiri de zorlama gelmiyor insana
Paradigm, Jacob Janerka’nın elinden çıkmış bir point & click adventure ve grafik tarzından seslendirmelere (aksanlar müthiş), esprilerinden bulmaca kalitesine kadar gerçekten de harika bir yapım. Çok uzun süre istek listemde olan ve merak ettiğim bu oyunu geçen indirimlerde almıştım ve iyi ki de almışım diyorum. Artık post-apokaliptik dendiğinde aklıma gelen oyunlar arasına Paradigm de katıldı.