iltasyazilim
FD Üye
Güzel nedir, güzel kimdir, güzel kime göredir, güzel kimin içindir? Güzel, nefsin hoşlandığı nesne midir? Yoksa güzel, kalbin aklı selimle marifet ve ilim devşirdiği şey midir? Başlıkta sorduğumuz soruyu bu sorular çerçevesinde ele almamız gerekir
Bunlardan birincisi kötülüğü emreden nefsin güzeli, ikincisi kalbin ve gönlün güzelidir Birincisinde nefis, gördüğü güzele kendi hesabına bakar ve çirkinleştirir İkincisinde kalp ve gönül, gördüğü güzele Allah hesabına bakar ve daha da güzelleştirir
Birincisinde nefsin çıkış noktası kendi açısıdır, niyeti ve nazarı kendi zevkidir ve sınırsız arzularıdır Burada göz bir tahrik âleti derecesine inmiştir Bu bakışta hayır yoktur Bu bakış şükürsüzdür, nankörcedir; bundan dolayı haramdır Namahrem açık da olsa, örtülü de olsa, güzel de olsa, çirkin de olsa, ona nefis hesabına bakmak haramdır
İkincisinde kalbin ve gönlün çıkış noktası, niyeti ve nazarı Allah’ın sonsuz güzelliğine ulaşmaktır; yaptığı iş ilim, marifet ve şükürdür Gayesi Allah’ın rızasını tahsildir Üstad Bediüzzaman’a göre, burada göz, her şeye gözün yaratıcısı hesabına bakar, her şeyi güzel görür, büyük kâinat kitabının okuyucusudur, Allah’ın sanat mucizelerinin bir seyircisidir ve yeryüzü bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısıdır (Sözler, 6 Söz, s 55)
Bu ikinci yaklaşımda her şey güzeldir Bu bakışta lütuf da güzeldir, kahır da güzeldir Huzur da güzeldir, bela da güzeldir Göz, Kur’an gibi, “Allah her şeyi güzel yaratmıştır (Secde, 327) der, her tecellide güzellik arar, güzellik bulur Allah’ın isimlerinin ve sıfatlarının eserlerini büyük bir saadet ve huzur içinde izler, görür
Bu bakışta kalp Bediüzzaman gibi, “Melekutiyet (eşya ve hadiselerin iç yüzü) ve hakikat itibariyle her şey şeffaftır, güzeldir (Sözler, 22 Söz, s 393) der, Allah’ın isimlerinin tecellilerinden ilim, marifet ve şükür balı toplar Gönül, bu bakışta İbrahim Hakkı gibi her tecelli için, “Görelim Mevlâ’m neyler, neylerse güzel eyler! der, Cenabı Hakk’ın tasarruflarına teslim olur
Nefis hesabına namahreme bakmak sevap değil, günahtır Nikâhımız altında olan güzele ya da bakışı haram olmayan yaratılış, fıtrat ve tabiat güzelliklerine Yaratıcı hesabına bakmak ise sevaptır Kur’an, haram bakışı “hâinete’la’yüngözlerin ihaneti sözüyle ifade eder Cenabı Allah şöyle buyurur: “Allah gözlerin ihanetini de bilir, gönüllerin sakladığını da (Mü’min, 4019)
Gözlerin ihaneti ifadesi, Kur’an’ın eşsiz dilinde, gözlerin gizlice harama kayması demektir Burada nefsi emmare, birer kudret harikası olan gözleri kendi hesabına kullanıyor O iki inci tanesini harama yönlendiriyor Oysa bu esnada gözlerin haram noktaya kayıp gidişini Allah görmektedir Nefsi emmare ise, Allah’ın, gözlerin bakışını görüyor olduğunu ya nazara almıyor ya da unutuyor Kur’an buna “gözlerin ihaneti diyor
ALINTIDIR
Bunlardan birincisi kötülüğü emreden nefsin güzeli, ikincisi kalbin ve gönlün güzelidir Birincisinde nefis, gördüğü güzele kendi hesabına bakar ve çirkinleştirir İkincisinde kalp ve gönül, gördüğü güzele Allah hesabına bakar ve daha da güzelleştirir
Birincisinde nefsin çıkış noktası kendi açısıdır, niyeti ve nazarı kendi zevkidir ve sınırsız arzularıdır Burada göz bir tahrik âleti derecesine inmiştir Bu bakışta hayır yoktur Bu bakış şükürsüzdür, nankörcedir; bundan dolayı haramdır Namahrem açık da olsa, örtülü de olsa, güzel de olsa, çirkin de olsa, ona nefis hesabına bakmak haramdır
İkincisinde kalbin ve gönlün çıkış noktası, niyeti ve nazarı Allah’ın sonsuz güzelliğine ulaşmaktır; yaptığı iş ilim, marifet ve şükürdür Gayesi Allah’ın rızasını tahsildir Üstad Bediüzzaman’a göre, burada göz, her şeye gözün yaratıcısı hesabına bakar, her şeyi güzel görür, büyük kâinat kitabının okuyucusudur, Allah’ın sanat mucizelerinin bir seyircisidir ve yeryüzü bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısıdır (Sözler, 6 Söz, s 55)
Bu ikinci yaklaşımda her şey güzeldir Bu bakışta lütuf da güzeldir, kahır da güzeldir Huzur da güzeldir, bela da güzeldir Göz, Kur’an gibi, “Allah her şeyi güzel yaratmıştır (Secde, 327) der, her tecellide güzellik arar, güzellik bulur Allah’ın isimlerinin ve sıfatlarının eserlerini büyük bir saadet ve huzur içinde izler, görür
Bu bakışta kalp Bediüzzaman gibi, “Melekutiyet (eşya ve hadiselerin iç yüzü) ve hakikat itibariyle her şey şeffaftır, güzeldir (Sözler, 22 Söz, s 393) der, Allah’ın isimlerinin tecellilerinden ilim, marifet ve şükür balı toplar Gönül, bu bakışta İbrahim Hakkı gibi her tecelli için, “Görelim Mevlâ’m neyler, neylerse güzel eyler! der, Cenabı Hakk’ın tasarruflarına teslim olur
Nefis hesabına namahreme bakmak sevap değil, günahtır Nikâhımız altında olan güzele ya da bakışı haram olmayan yaratılış, fıtrat ve tabiat güzelliklerine Yaratıcı hesabına bakmak ise sevaptır Kur’an, haram bakışı “hâinete’la’yüngözlerin ihaneti sözüyle ifade eder Cenabı Allah şöyle buyurur: “Allah gözlerin ihanetini de bilir, gönüllerin sakladığını da (Mü’min, 4019)
Gözlerin ihaneti ifadesi, Kur’an’ın eşsiz dilinde, gözlerin gizlice harama kayması demektir Burada nefsi emmare, birer kudret harikası olan gözleri kendi hesabına kullanıyor O iki inci tanesini harama yönlendiriyor Oysa bu esnada gözlerin haram noktaya kayıp gidişini Allah görmektedir Nefsi emmare ise, Allah’ın, gözlerin bakışını görüyor olduğunu ya nazara almıyor ya da unutuyor Kur’an buna “gözlerin ihaneti diyor
ALINTIDIR