iltasyazilim
FD Üye
Habibi Acemi hazretleri;
Önceleri çok zengindi Fâizle para verirdiHer gün borç tahsîl etmeye çıkardı Para olarak borcunu tahsîl edemediği zaman, ayak kirâsı alır, onunla da o günün rızkını temin ederdi Bir gün borç tahsîl etmeye gitti Aradığı şahsı evinde bulamadı Borçlunun hanımı; Sana verilecek bir şeyim yoktur Sâdece bir koyun kellesi var İstersen onu vereyimdedi Habîbi Acemî teklifi kabûl etti Onu evine götürdü Hanımına; Bunu pişir de yiyelimdedi Hanımı; Evde odun ve ekmek yokdedi
Habîbi Acemî aynı usûlle odun ve ekmek alıp geldi Hanımı yemeği pişirip önüne koydu Tam yemeği yiyeceği sırada, kapıya birisi geldi Allah rızâsı için bir sadakadediHabîb dilenciye; Bunca zamandan beri sana o kadar şey veriyoruz Sen zengin olmadın, ama biz fakir oluyoruzdiyerek yüzüne kapıyı kapadı O kimse mahzun olarak gitti Habîbi Acemî, geri sofraya geldiğinde kabın içindeki yemeğin kan hâline dönmüş olduğunu gördü O anda kalbinde bir değişiklik hissetti Yerinde duramadı Bir Cumâ günü Hasanı Basrî'nin evinin yolunu tuttu Yolda giderken, oyun oynayan çocuklarHabîbi Acemî'yi görünce birbirlerine; Kaçın kaçın, fâiz yiyen Habîb geliyor Ayağından kalkan toz bize gelir de, biz de onun gibi bedbaht oluruz!dediler
Çocukların bu sözleri kendisine çok ağır geldi HasanıBasrî hazretlerinin meclisine gelip elini öptü Allahü teâlânın, sonsuz olan lütfu ve ihsânı ile tövbei nasûh eyledi ve onun talebelerinden oldu Önceki yaptıklarına çok pişman oldu Allahü teâlâya şöyle münâcatta bulundu: YâRabbî! Ben çok günahkârım Fakat senin magfiretin sonsuzdur Beni affet Senin her şeye gücün yeter Kudretin sonsuzdur Dilediğini yaparsın Sen öyle büyüksün ki, benim dermanım ancak sendedir Ben ancak sana sığınırım Yâ Rabbî! Fermanına boyun eğdim ve sana teslim oldum Beni affet!
Oradan ayrılıp evine dönerken kendisine borcu olanlar onu görüp alacaklarını ister endişesiyle kaçmak istediler Bu durumu görünce; Kaçmayın! Bugün benim sizden kaçmam lazımdırbuyurduYolda giderken yine oyun oynayan çocukların yanından geçiyordu Çocuklar kendisini görünce birbirlerine; Kaçın, kaçın! Tövbekâr Habîb geliyor Üzerine bizden toz bulaşmasın Bulaşırsa cenâbı Hakk'a âsî oluruzdediler Çocukların bu sözleri üzerine çok duygulandı, yüreği sızladı ve; Yâ Rabbî! Bir tövbemle ismimi iyilerden eyledindiye şükretti
Habîbi Acemî hazretleri, şehrin her tarafına tellâllar çıkararak; Her kimin Habîb'e borcu varsa, bundan vazgeçti Aldığı fâizleri de geri dağıtacaktır!diye îlân ettirdi Servetinin hepsini fakirlere dağıttı Günün birinde bir kimse geldi Dağıtacak malı kalmadığından, üzerindeki gömleği gelen kimseye verdi
Sonra Fırat Nehrinin kenarında bir kulübe yapıp orada ibâdetle meşgûl oldu Gündüz Hasanı Basrî'nin sohbetinde bulunup, gece ibâdet ederdi Hasanı Basrî hazretlerinin sözleri kalbine öyle tesir ederdi ki, kendinden geçmiş olarak dinlerdi
Önceleri çok zengindi Fâizle para verirdiHer gün borç tahsîl etmeye çıkardı Para olarak borcunu tahsîl edemediği zaman, ayak kirâsı alır, onunla da o günün rızkını temin ederdi Bir gün borç tahsîl etmeye gitti Aradığı şahsı evinde bulamadı Borçlunun hanımı; Sana verilecek bir şeyim yoktur Sâdece bir koyun kellesi var İstersen onu vereyimdedi Habîbi Acemî teklifi kabûl etti Onu evine götürdü Hanımına; Bunu pişir de yiyelimdedi Hanımı; Evde odun ve ekmek yokdedi
Habîbi Acemî aynı usûlle odun ve ekmek alıp geldi Hanımı yemeği pişirip önüne koydu Tam yemeği yiyeceği sırada, kapıya birisi geldi Allah rızâsı için bir sadakadediHabîb dilenciye; Bunca zamandan beri sana o kadar şey veriyoruz Sen zengin olmadın, ama biz fakir oluyoruzdiyerek yüzüne kapıyı kapadı O kimse mahzun olarak gitti Habîbi Acemî, geri sofraya geldiğinde kabın içindeki yemeğin kan hâline dönmüş olduğunu gördü O anda kalbinde bir değişiklik hissetti Yerinde duramadı Bir Cumâ günü Hasanı Basrî'nin evinin yolunu tuttu Yolda giderken, oyun oynayan çocuklarHabîbi Acemî'yi görünce birbirlerine; Kaçın kaçın, fâiz yiyen Habîb geliyor Ayağından kalkan toz bize gelir de, biz de onun gibi bedbaht oluruz!dediler
Çocukların bu sözleri kendisine çok ağır geldi HasanıBasrî hazretlerinin meclisine gelip elini öptü Allahü teâlânın, sonsuz olan lütfu ve ihsânı ile tövbei nasûh eyledi ve onun talebelerinden oldu Önceki yaptıklarına çok pişman oldu Allahü teâlâya şöyle münâcatta bulundu: YâRabbî! Ben çok günahkârım Fakat senin magfiretin sonsuzdur Beni affet Senin her şeye gücün yeter Kudretin sonsuzdur Dilediğini yaparsın Sen öyle büyüksün ki, benim dermanım ancak sendedir Ben ancak sana sığınırım Yâ Rabbî! Fermanına boyun eğdim ve sana teslim oldum Beni affet!
Oradan ayrılıp evine dönerken kendisine borcu olanlar onu görüp alacaklarını ister endişesiyle kaçmak istediler Bu durumu görünce; Kaçmayın! Bugün benim sizden kaçmam lazımdırbuyurduYolda giderken yine oyun oynayan çocukların yanından geçiyordu Çocuklar kendisini görünce birbirlerine; Kaçın, kaçın! Tövbekâr Habîb geliyor Üzerine bizden toz bulaşmasın Bulaşırsa cenâbı Hakk'a âsî oluruzdediler Çocukların bu sözleri üzerine çok duygulandı, yüreği sızladı ve; Yâ Rabbî! Bir tövbemle ismimi iyilerden eyledindiye şükretti
Habîbi Acemî hazretleri, şehrin her tarafına tellâllar çıkararak; Her kimin Habîb'e borcu varsa, bundan vazgeçti Aldığı fâizleri de geri dağıtacaktır!diye îlân ettirdi Servetinin hepsini fakirlere dağıttı Günün birinde bir kimse geldi Dağıtacak malı kalmadığından, üzerindeki gömleği gelen kimseye verdi
Sonra Fırat Nehrinin kenarında bir kulübe yapıp orada ibâdetle meşgûl oldu Gündüz Hasanı Basrî'nin sohbetinde bulunup, gece ibâdet ederdi Hasanı Basrî hazretlerinin sözleri kalbine öyle tesir ederdi ki, kendinden geçmiş olarak dinlerdi