nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
HACI MUHAMMED SÂMÎ EFENDİ
Son asırda Anadolu'da yetişmiş velîlerden Pîrî Sâmî diye de bilinir Babası Erzincan'ın meşhûr Kırtıloğulları sülâlesinden İbrâhim Efendidir 1848 (h 1264) senesinde Erzincan'da doğdu 1912 (H 1330) senesinde Erzincan'da vefât etti Kabri eski Erzincan'da Terzi Baba Mezarlığına giden yol üzerindeki dergâhının bulunduğu Akmezarlık'tadır
Erzincan'ın Selüke köyünde dünyâya gelen Muhammed Sâmî Efendi, ilk tahsîlini köyünde yaptı Köy hocasından Kur'ânı kerîm okumayı öğrendi Erzincan'ın Eski Hükûmettâbir edilen medresesinde Arapça ve Farsça öğrendi İlim tahsîlini devâm ettirmek üzere İstanbul'a geldi Fâtih Medresesinde aklî ve naklî ilimleri öğrendi
Buradaki tahsîlini tamamladıktan daha sonra, müderrislik icâzetnâmesi, diploması alarak Erzincan'a döndü Bugünkü adıyla Karakaya olan Keleriç köyü câmiinde imâmlık ve hatiplik vazîfesine başladı Kâdiriyye yolu mensuplarından Şeyh Abdurrahmân Efendinin ve Nakşibendiyye mensuplarından Hacı Mustafa Fehmi Erzincânî'nin sohbetlerinde bulundu
zaman zaman Erzincan'a gitgide artarak Câmii Kebirde yaptığı vâz ve nasîhatlarıyla insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı Birkaç yıl sonradan Hınıs Rüşdiyesine muallim ve daha sonra Erzurum Rüşdiyesine muallimi evvel tâyin edildi Bu vazîfede dört sene kadar kalıp talebe yetiştirdi
Erzurum'da bulunduğu sırada PTT müdürlerinden İsmâil Efendi adında birisiyle tanıştı İsmâil Efendi, Bitlis'in Nurşin köyünde yer alan büyük velî Abdurrahmânı Tâgî (Tâhî) hazretlerinin büyüklüğünü ona anlattı İsmâil Efendi ile birlikte, hocası olan bu büyük zâtı ziyârete gittiler Hacı Sâmî Efendi birkaç gün Abdurrahmânı Tâgî hazretlerinin sohbetinde bulundu Onun büyük bir velî olduğunu görerek, talebe olmaya karar verdi
Bir gün sohbetten daha sonra, o zâtın elini öperek; Efendim, kabûl buyurursanız memuriyetten istifâ edip, hizmetinizde bulunmak istiyorumdedi Şeyh Abdurrahmân Efendi, ona âilevî durumunu ve borcu olup olmadığını sorduktan sonradan; Senin birazcık borcun varmış Bir yıl daha çalışarak borçlarını öde; anne ve babandan müsâde aldıktan sonra buraya geldiye emretti Bunun üzerine, Erzurum'daki vazîfesine geri döndü ve bir yıl daha çalışarak borçlarını ödedi Erzincan'da yer alan babası, annesi ve âliesinden müsade alarak, vazîfesinden istifâ edip, Şeyh Abdurrahmân Efendinin hizmetinde bulunmak üzere Nurşin'e gitti
Şeyh Abdurrahmân Efendinin tekkesindeki talebelerle birlikte iki sene kadar tasavvuf ilmini tahsîl etti Abdurrahmân Efendi, sohbetlerini Arapça ve Kürtçe yapıyordu Hacı Sâmî Efendi, hocasının ilminden istifâde etmek, sohbetlerinden bereketlenmek için orada bulunduğu sırada Kürtçe öğrendi Türkçe, Arapça ve Farsçanın yanında, Kürtçeyi de esas dili gibi konuşur oldu İki yıl sonunda kendisine icâzet, diploma verilerek; insanlara İslâmiyeti öğretmek, dürüst yolu göstermeki çin memleketi Erzincan'a gönderildi
Hacı Sâmî Efendinin iki yıl gibi kısa bir zamanda icâzet alıp halîfe oluşu, tekke içinde hizmette yer alan diğer talebeler arasında bir takım dedikodulara sebeb oldu Uzun zamandır orada bulunup, icâzet alamayan talebeler vardı Bu durum hocalarına bildirilince; Hacı Sâmî Efendinin hocaları, lambasının şişesine gazını koymuş, fitilini takmış, bize sadece bir kibrit anlamak vazîfesi kalmıştı Biz de onu yaptıkbuyurdu
Hocasının elini öpüp, duâsını aldıktan osnra Erzincan'a gelen Hacı Sâmî Efendi, önceden imâmlık yaptığı Keleriç köyüne gitti Orada eski talebesi Beşir Efendi ile birlikte on kişi hizmetine girdi bir müddet kendi köyü Selüke'ye gelerek altı ay kadar kaldı ve kışı orada geçirdi
Sonradan babasından izin alarak Erzincan'a gitti Selüke köyündeki bir kısım mal varlığını satarak Erzincan şehir kıyısında daha sonra Mecidiyeyi kebîr adı bahşedilen bir mahallede, Keçioğullarından altmış dönümlük bir tarla satın aldı Bu tarla üstüne kendisi için bir yerleşim ve bitişiğine de gelen misâfirlerin kalması için iki katlı bir yapı, evlerin yanında bir de câmi yaptırdı Hacı Sâmî Efendi, işte bu binada hocasının emir buyurduğu şekilde insanları terbiye etmeye başladı Allahü teâlânın dînini insanlara öğretti Hatalı yollara gitmelerine mâni oldu
Eksik zamani çinde, sözünden, sohbetinden, hal ve hareketlerinden tat alan halk müziği, akın akın gelerek ona bğlanıp istifâde ettiler
Hacı Sâmî Efendi geriye Nusreddîn, Fahreddîn, Şeyhaddîn, Selâhaddîn, Eşref ve Hacıbayram adında altı erkek; Hâlise ve Muhlise adında iki kız bırakarak 1912 (H 1330) senesinde kurban bayramı akşamı vefât etti
Eski Erzincan'da Terzi Baba Mezarlığına dışarı giden yol üzerindeki câmiinin ve dergâhının bulunduğu Akmezarlık diye tanıdık yerde defnedildi
Câmi ve dergâhının çevresinde ağaç yetiştirmiş, bunların gelirleriyle câminin, dergâhın ve diğer kısımların ihtiyâcı için dört takım konut, keza farklı alanlara yönlendirilmiş yerlerde sekizdokuz değirmen yaptırmıştır Dergâhının bulunudğu yerde bugün kendi kabri blunmaktadır 1939 yılındaki büyük depremde câmii, dergâhı ve üç bine yakın kitabı olan kütüphânesi harâb olmuştur
Talebelerinden bâzıları Hahlı Hacı Abdurrahmân Efendi, Kelkitli Hacı Ali Efendi, Refâhiye'nin Hanzar köyünden Hacı Hasan Efendi, Hacı Hoca Mehmet Efendi ve Beşîr Efendilerdir Kendisinden sonradan vazîfesini Beşîr Efendi devâm ettirmiştir
KALP KIRMAYIN
Bir sohbeti esnasında buyurdu ancak:
Kimsenin kalbini kırmayınız Herkese hürmetle muâmele ediniz Zîrâ karşınızdaki bir velî olabilir Bu Nedenle onların nazarına, himmetine kavuşursunuz Evliyânın nazarı ve bakışı kimyâdırdenilmiştir Eğer onu bunu incitmeyi huy ve tabiat edinirseniz bir gün bilmeden Allahü teâlânın sevdiklerinden birinin kalbini kırar, üzersiniz de, sonar perişân olursunuz Nitekim hedîsi kudsîde; Ben kalpleri kırık olanların yanındayımbuyruldu Bunun için Her gördüğünü Hızır bil!demişlerdir
Peygamber efendimiz; Cemâatte rahmet vardırbuyurdu Cemâatten birinin duâsı, dileği kabûl olursa cemâatin hepsinin pat diye duâsı kabûl olur Cemâatle namaz kılmanın hikmeti budur *
Son asırda Anadolu'da yetişmiş velîlerden Pîrî Sâmî diye de bilinir Babası Erzincan'ın meşhûr Kırtıloğulları sülâlesinden İbrâhim Efendidir 1848 (h 1264) senesinde Erzincan'da doğdu 1912 (H 1330) senesinde Erzincan'da vefât etti Kabri eski Erzincan'da Terzi Baba Mezarlığına giden yol üzerindeki dergâhının bulunduğu Akmezarlık'tadır
Erzincan'ın Selüke köyünde dünyâya gelen Muhammed Sâmî Efendi, ilk tahsîlini köyünde yaptı Köy hocasından Kur'ânı kerîm okumayı öğrendi Erzincan'ın Eski Hükûmettâbir edilen medresesinde Arapça ve Farsça öğrendi İlim tahsîlini devâm ettirmek üzere İstanbul'a geldi Fâtih Medresesinde aklî ve naklî ilimleri öğrendi
Buradaki tahsîlini tamamladıktan daha sonra, müderrislik icâzetnâmesi, diploması alarak Erzincan'a döndü Bugünkü adıyla Karakaya olan Keleriç köyü câmiinde imâmlık ve hatiplik vazîfesine başladı Kâdiriyye yolu mensuplarından Şeyh Abdurrahmân Efendinin ve Nakşibendiyye mensuplarından Hacı Mustafa Fehmi Erzincânî'nin sohbetlerinde bulundu
zaman zaman Erzincan'a gitgide artarak Câmii Kebirde yaptığı vâz ve nasîhatlarıyla insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı Birkaç yıl sonradan Hınıs Rüşdiyesine muallim ve daha sonra Erzurum Rüşdiyesine muallimi evvel tâyin edildi Bu vazîfede dört sene kadar kalıp talebe yetiştirdi
Erzurum'da bulunduğu sırada PTT müdürlerinden İsmâil Efendi adında birisiyle tanıştı İsmâil Efendi, Bitlis'in Nurşin köyünde yer alan büyük velî Abdurrahmânı Tâgî (Tâhî) hazretlerinin büyüklüğünü ona anlattı İsmâil Efendi ile birlikte, hocası olan bu büyük zâtı ziyârete gittiler Hacı Sâmî Efendi birkaç gün Abdurrahmânı Tâgî hazretlerinin sohbetinde bulundu Onun büyük bir velî olduğunu görerek, talebe olmaya karar verdi
Bir gün sohbetten daha sonra, o zâtın elini öperek; Efendim, kabûl buyurursanız memuriyetten istifâ edip, hizmetinizde bulunmak istiyorumdedi Şeyh Abdurrahmân Efendi, ona âilevî durumunu ve borcu olup olmadığını sorduktan sonradan; Senin birazcık borcun varmış Bir yıl daha çalışarak borçlarını öde; anne ve babandan müsâde aldıktan sonra buraya geldiye emretti Bunun üzerine, Erzurum'daki vazîfesine geri döndü ve bir yıl daha çalışarak borçlarını ödedi Erzincan'da yer alan babası, annesi ve âliesinden müsade alarak, vazîfesinden istifâ edip, Şeyh Abdurrahmân Efendinin hizmetinde bulunmak üzere Nurşin'e gitti
Şeyh Abdurrahmân Efendinin tekkesindeki talebelerle birlikte iki sene kadar tasavvuf ilmini tahsîl etti Abdurrahmân Efendi, sohbetlerini Arapça ve Kürtçe yapıyordu Hacı Sâmî Efendi, hocasının ilminden istifâde etmek, sohbetlerinden bereketlenmek için orada bulunduğu sırada Kürtçe öğrendi Türkçe, Arapça ve Farsçanın yanında, Kürtçeyi de esas dili gibi konuşur oldu İki yıl sonunda kendisine icâzet, diploma verilerek; insanlara İslâmiyeti öğretmek, dürüst yolu göstermeki çin memleketi Erzincan'a gönderildi
Hacı Sâmî Efendinin iki yıl gibi kısa bir zamanda icâzet alıp halîfe oluşu, tekke içinde hizmette yer alan diğer talebeler arasında bir takım dedikodulara sebeb oldu Uzun zamandır orada bulunup, icâzet alamayan talebeler vardı Bu durum hocalarına bildirilince; Hacı Sâmî Efendinin hocaları, lambasının şişesine gazını koymuş, fitilini takmış, bize sadece bir kibrit anlamak vazîfesi kalmıştı Biz de onu yaptıkbuyurdu
Hocasının elini öpüp, duâsını aldıktan osnra Erzincan'a gelen Hacı Sâmî Efendi, önceden imâmlık yaptığı Keleriç köyüne gitti Orada eski talebesi Beşir Efendi ile birlikte on kişi hizmetine girdi bir müddet kendi köyü Selüke'ye gelerek altı ay kadar kaldı ve kışı orada geçirdi
Sonradan babasından izin alarak Erzincan'a gitti Selüke köyündeki bir kısım mal varlığını satarak Erzincan şehir kıyısında daha sonra Mecidiyeyi kebîr adı bahşedilen bir mahallede, Keçioğullarından altmış dönümlük bir tarla satın aldı Bu tarla üstüne kendisi için bir yerleşim ve bitişiğine de gelen misâfirlerin kalması için iki katlı bir yapı, evlerin yanında bir de câmi yaptırdı Hacı Sâmî Efendi, işte bu binada hocasının emir buyurduğu şekilde insanları terbiye etmeye başladı Allahü teâlânın dînini insanlara öğretti Hatalı yollara gitmelerine mâni oldu
Eksik zamani çinde, sözünden, sohbetinden, hal ve hareketlerinden tat alan halk müziği, akın akın gelerek ona bğlanıp istifâde ettiler
Hacı Sâmî Efendi geriye Nusreddîn, Fahreddîn, Şeyhaddîn, Selâhaddîn, Eşref ve Hacıbayram adında altı erkek; Hâlise ve Muhlise adında iki kız bırakarak 1912 (H 1330) senesinde kurban bayramı akşamı vefât etti
Eski Erzincan'da Terzi Baba Mezarlığına dışarı giden yol üzerindeki câmiinin ve dergâhının bulunduğu Akmezarlık diye tanıdık yerde defnedildi
Câmi ve dergâhının çevresinde ağaç yetiştirmiş, bunların gelirleriyle câminin, dergâhın ve diğer kısımların ihtiyâcı için dört takım konut, keza farklı alanlara yönlendirilmiş yerlerde sekizdokuz değirmen yaptırmıştır Dergâhının bulunudğu yerde bugün kendi kabri blunmaktadır 1939 yılındaki büyük depremde câmii, dergâhı ve üç bine yakın kitabı olan kütüphânesi harâb olmuştur
Talebelerinden bâzıları Hahlı Hacı Abdurrahmân Efendi, Kelkitli Hacı Ali Efendi, Refâhiye'nin Hanzar köyünden Hacı Hasan Efendi, Hacı Hoca Mehmet Efendi ve Beşîr Efendilerdir Kendisinden sonradan vazîfesini Beşîr Efendi devâm ettirmiştir
KALP KIRMAYIN
Bir sohbeti esnasında buyurdu ancak:
Kimsenin kalbini kırmayınız Herkese hürmetle muâmele ediniz Zîrâ karşınızdaki bir velî olabilir Bu Nedenle onların nazarına, himmetine kavuşursunuz Evliyânın nazarı ve bakışı kimyâdırdenilmiştir Eğer onu bunu incitmeyi huy ve tabiat edinirseniz bir gün bilmeden Allahü teâlânın sevdiklerinden birinin kalbini kırar, üzersiniz de, sonar perişân olursunuz Nitekim hedîsi kudsîde; Ben kalpleri kırık olanların yanındayımbuyruldu Bunun için Her gördüğünü Hızır bil!demişlerdir
Peygamber efendimiz; Cemâatte rahmet vardırbuyurdu Cemâatten birinin duâsı, dileği kabûl olursa cemâatin hepsinin pat diye duâsı kabûl olur Cemâatle namaz kılmanın hikmeti budur *