Hacivat ve karagoz arasında gecen komik diyaloglar
Unutulmaya yuztutmuş Hacivat ile Karagozu yeni nesillere aktarmak cok onemlidir Bizde bu yokoluşu engelleyebilmek icin Hacivat ile Karagoz arasında gecen komik diyalogları buraya taşıdık
DİLENCİ HACİVAT
Hacivat tuccarın biriyle ortak olur Birlikte mal alıp satmaya başlarlar İlk zamanlar işler iyi gider, sonradan bozulur Bir sabah erkenden tuccar cıkagelir ve Hacivat'a iflas ettiklerini, elde avucta birşey kalmadığını soyler Hacivat parasız ve caresiz kalır, evine ekmek goturemez olur İş arar bulamaz, dilencilik yapmaya başlar:
Fakire bir sadaka, fakire bir sadaka, diyerek dolanır durur
Karagoz Hacivat'ı dilenirken gorunce beyninden vurulmuşa doner Kendini cabucak toparlar ve Hacivat'ın yanına gider
Karagoz: Hacivatım, bu ne hal boyle?
Hacivat: Halim haraptır, Karagozum Tuccarın biriyle ortaklık kurdum, koca serveti har vurup harman savurdum
Karagoz: Koca servet mi? Bu işe ne yatırdın sen onu soyle
Hacivat: Bin beş yuz altın Gitti, gitti, bin beş yuz altınım
Karagoz: Ne?! Senin o kadar altının var mıydı, Hacivat?
Hacivat: Olmaz olur mu Karagozum? Babamdan kalan servet pek coktu
Karagoz: Hazıra dağlar dayanmaz derler
Hacivat: Dayandı
Karagoz: Mirasyedinin mirası biter derler
Hacivat: Bitmedi
Karagoz daha sonra Hacivat'tan tuccarın adını oğrenir Tuccara giderek, ortak aradığını, evini ve bahcesini ortaya koyarak iş yapmak istediğini soyler ama gelir gider defterini kendisinin tutması gerektiğini bildirir Tuccar, Hacivat'tan sonra yolunacak kaz olarak gorduğu Karagoz'e elindeki bin beş yuz altını verir
Karagoz ertesi gun Hacivat'a bin beş yuz altını verir ve bir daha hic kimseyle ortak olmamasını soyler Daha ertesi gun Karagoz'un evine gelen tuccar yanındaki adamı gostererek, evi ve bahceyi satın almak isteyen bir muşteri buldum, der Ayrıca ortaklık gereği verdiği altınların bundan sonra kendisinde duracağını soyler
Bunun uzerine Karagoz altınları gece evine giren hırsızların goturduğunu, ortaklık kalmadığı icin, evini ve bahcesini satmaktan vazgectiğini soyler Tuccar durumu kabullenmek istemez Karagoz sesini yukseltir, tuccara diklenir Tuccar, Karagoz'un karşısında tutunamaz Muşteri kacar gider Caresiz kalan tuccar yol kenarına oturup ava giderken avlandım der ve hungur hungur ağlamaya başlar
KARAGOZ BALIKCI
İşsiz kalan Karagoz Hacivat'ın yonlendirmesi uzerine Misi Koyu'ne giderek oradaki golden alabalık tutmaya başlar Akşamustu at arabasına binerek Bursa'ya doner Alabalıkların bir kısmını kendine ayıran Karagoz geri kalanı balıkcılara satar
Bir akşamustu alabalıkları temizleyen Karagoz'un hanımı balığın birinin icinde inci bulur Cok sevinir Hemen odada oturmakta olan Karagoz'e inciyi gosterir Karagoz sevincten ne yapacağını şaşırır ve oynamaya başlar
Akşam yemeğinden sonra evde konuşulan tek konu incidir Karagoz'un oğlu Yaşar, baba, ya tuttuğun oteki balıklarda da inci varsa, deyince Karagoz:
Doğru oğlum, o balıklarda da inci olabilir O zaman tuttuğum her alabalığın icini evde temizleriz, karnında inci olup olmadığına bakar, oyle satarız Her gun tuttuğum onon beş alabalığın birinden inci cıksa zengin olduk gitti demektir
Karagoz sonraki gunlerde duşuncesini aynen uygular Evde temizlenen alabalıkların birinden, ikisinden inci cıkmaktadır İncileri kuyumcuya satan Karagoz kısa zamanda fakirlikten kurtulur
Kuyumcu incinin kaynağını merak eder Karagoz'un ağzını arayan kuyumcu hicbir şey oğrenemez Bunun uzerine gizlice Karagoz'u takip etmeye başlar Sonunda olayı cozer ve golun karşı kıyısında cadır kurarak, beş karısını, oğullarını, kızlarını, gelinlerini, damatlarını ve torunlarını getirir Birlikte cok calışarak, cok balık tutarak kısa zamanda goldeki alabalık neslini kuruturlar Golde bir tane alabalık kalmaz Kuyumcu, torbalar dolusu inciyle servetine servet katar
Aradan gunler, haftalar gecmesine karşın, bir tek alabalık tutamayan Karagoz yol parası, evin gecimi derken, giderek fakirleşir Daha sonra yine Hacivat'ın yonlendirmesi uzerine Hacivat ile birlikte Ulucami'nin yapım işinde calışmaya başlar
KARAGOZ İLE HACİVAT: MANGAL SEFASI
Hacivat: Karagozum, sucuk aldım Gel mangal sefası yapalım
Karagoz: Birer kangal alalım ama benim bahce kucuk, kangala dar gelir
Hacivat: Kangal demedim Karagozum, mangal dedim Mangalda sucuk pişirelim
Karagoz: Kangalla cocuk bir arada olmaz Yaşar'ı kangal ısırır
Hacivat: Canım, ne Yaşar'ı, ne kangalı, sucuk dedim, mangal dedim
Karagoz: He oyle soylesene, sucuğu mandalla tavana asarsın
Hacivat: O neden? Neden sucuğu tavana asıyorsun?
Karagoz: Kurusun diye Kuru sucuğun tadı farklı olur
Hacivat: Tamam Karagozum, sucuğu kuruttum, mangalı bahceye oturttum
Karagoz: Ben senin bahceye gelmem, Hacivat
Hacivat: Gelmezsen gelme Ben de kendime ziyafet cekerim
Uzaklaşıp giden Hacivat'ın arkasından Karagoz soylenir:
Seni gidi beni bilmez Kangalı kesmiş, sucuk yapmış, mangalda pişirecekmiş Bende o sucuğu yiyecek goz var mı?
KARAGOZ İLE HACİVAT: PARAYI KİM BULDU
Karagoz iş bulur Yedi gun calışır ve ilk haftalığını alır Akşamustu evine donerken haftalığını kaybeder Geldiği yoldan geriye doner ve duşurduğu paralarını aramaya başlar Diğer yandan da soylenmektedir:
Paracıklarım, paracıklarım, gitti paracıklarım Keşke paralarım cebimde dursaydı da ben kaybolsaydım
Aynı saatte evine donmekte olan Hacivat Karagoz'le karşılaşır
Hacivat: Hayrola Karagozum, yanımdan gecersin beni gormezsin Paracıklarım dersin Para mı kaybettin?
Karagoz: Hic sorma Hacivat Haftalık almıştım, onu kaybettim
Hacivat: Bir goren, bir bulan yok mu?
Karagoz: Dort goren, beş bulan var Canımı sıkma, canını yakarım
Hacivat: Aman Karagozum kızma Para kaybedince ararsın bulamazsan, kadıya gidersin
Karagoz: Hı
Hacivat: Para kaybettin, aradın bulamadın, ne yaparsın? Kadıya gidersin
Karagoz: Demek paramı kadı bulmuş
Hacivat: Kadının para falan bulduğu yok Parayı bulan kadıya bırakır Kaybeden kadıya gider Para kadıdaysa parasını alır
Karagoz: Ya para kadıda yoksa
Hacivat: O zaman avcunu yalar
Karagoz: Yani şimdi avcumu yalarsam param bulunur mu?
Hacivat: Nereni yalarsan yala paran bulunmaz
Karagoz: Ne yapmak gerekir?
Hacivat: Kadıya gitmek gerekir Buyur Karagozum, onden sen yuru
Karagoz: Onden ben yurumem, yanyana gidelim
Hacivat ile Karagoz kadıya giderler Yolda para bulan birisi parayı getirip kadıya teslim etmiştir Fakat paranın sahibinin kim olduğunu bilmemektedir Karagoz'un haftalığını kaybettiğini oğrenen Hacivat onu kadıya yonlendirir Cunku Karagoz'un kaybettiği parayı bulan Hacivat'tır
Unutulmaya yuztutmuş Hacivat ile Karagozu yeni nesillere aktarmak cok onemlidir Bizde bu yokoluşu engelleyebilmek icin Hacivat ile Karagoz arasında gecen komik diyalogları buraya taşıdık
DİLENCİ HACİVAT
Hacivat tuccarın biriyle ortak olur Birlikte mal alıp satmaya başlarlar İlk zamanlar işler iyi gider, sonradan bozulur Bir sabah erkenden tuccar cıkagelir ve Hacivat'a iflas ettiklerini, elde avucta birşey kalmadığını soyler Hacivat parasız ve caresiz kalır, evine ekmek goturemez olur İş arar bulamaz, dilencilik yapmaya başlar:
Fakire bir sadaka, fakire bir sadaka, diyerek dolanır durur
Karagoz Hacivat'ı dilenirken gorunce beyninden vurulmuşa doner Kendini cabucak toparlar ve Hacivat'ın yanına gider
Karagoz: Hacivatım, bu ne hal boyle?
Hacivat: Halim haraptır, Karagozum Tuccarın biriyle ortaklık kurdum, koca serveti har vurup harman savurdum
Karagoz: Koca servet mi? Bu işe ne yatırdın sen onu soyle
Hacivat: Bin beş yuz altın Gitti, gitti, bin beş yuz altınım
Karagoz: Ne?! Senin o kadar altının var mıydı, Hacivat?
Hacivat: Olmaz olur mu Karagozum? Babamdan kalan servet pek coktu
Karagoz: Hazıra dağlar dayanmaz derler
Hacivat: Dayandı
Karagoz: Mirasyedinin mirası biter derler
Hacivat: Bitmedi
Karagoz daha sonra Hacivat'tan tuccarın adını oğrenir Tuccara giderek, ortak aradığını, evini ve bahcesini ortaya koyarak iş yapmak istediğini soyler ama gelir gider defterini kendisinin tutması gerektiğini bildirir Tuccar, Hacivat'tan sonra yolunacak kaz olarak gorduğu Karagoz'e elindeki bin beş yuz altını verir
Karagoz ertesi gun Hacivat'a bin beş yuz altını verir ve bir daha hic kimseyle ortak olmamasını soyler Daha ertesi gun Karagoz'un evine gelen tuccar yanındaki adamı gostererek, evi ve bahceyi satın almak isteyen bir muşteri buldum, der Ayrıca ortaklık gereği verdiği altınların bundan sonra kendisinde duracağını soyler
Bunun uzerine Karagoz altınları gece evine giren hırsızların goturduğunu, ortaklık kalmadığı icin, evini ve bahcesini satmaktan vazgectiğini soyler Tuccar durumu kabullenmek istemez Karagoz sesini yukseltir, tuccara diklenir Tuccar, Karagoz'un karşısında tutunamaz Muşteri kacar gider Caresiz kalan tuccar yol kenarına oturup ava giderken avlandım der ve hungur hungur ağlamaya başlar
KARAGOZ BALIKCI
İşsiz kalan Karagoz Hacivat'ın yonlendirmesi uzerine Misi Koyu'ne giderek oradaki golden alabalık tutmaya başlar Akşamustu at arabasına binerek Bursa'ya doner Alabalıkların bir kısmını kendine ayıran Karagoz geri kalanı balıkcılara satar
Bir akşamustu alabalıkları temizleyen Karagoz'un hanımı balığın birinin icinde inci bulur Cok sevinir Hemen odada oturmakta olan Karagoz'e inciyi gosterir Karagoz sevincten ne yapacağını şaşırır ve oynamaya başlar
Akşam yemeğinden sonra evde konuşulan tek konu incidir Karagoz'un oğlu Yaşar, baba, ya tuttuğun oteki balıklarda da inci varsa, deyince Karagoz:
Doğru oğlum, o balıklarda da inci olabilir O zaman tuttuğum her alabalığın icini evde temizleriz, karnında inci olup olmadığına bakar, oyle satarız Her gun tuttuğum onon beş alabalığın birinden inci cıksa zengin olduk gitti demektir
Karagoz sonraki gunlerde duşuncesini aynen uygular Evde temizlenen alabalıkların birinden, ikisinden inci cıkmaktadır İncileri kuyumcuya satan Karagoz kısa zamanda fakirlikten kurtulur
Kuyumcu incinin kaynağını merak eder Karagoz'un ağzını arayan kuyumcu hicbir şey oğrenemez Bunun uzerine gizlice Karagoz'u takip etmeye başlar Sonunda olayı cozer ve golun karşı kıyısında cadır kurarak, beş karısını, oğullarını, kızlarını, gelinlerini, damatlarını ve torunlarını getirir Birlikte cok calışarak, cok balık tutarak kısa zamanda goldeki alabalık neslini kuruturlar Golde bir tane alabalık kalmaz Kuyumcu, torbalar dolusu inciyle servetine servet katar
Aradan gunler, haftalar gecmesine karşın, bir tek alabalık tutamayan Karagoz yol parası, evin gecimi derken, giderek fakirleşir Daha sonra yine Hacivat'ın yonlendirmesi uzerine Hacivat ile birlikte Ulucami'nin yapım işinde calışmaya başlar
KARAGOZ İLE HACİVAT: MANGAL SEFASI
Hacivat: Karagozum, sucuk aldım Gel mangal sefası yapalım
Karagoz: Birer kangal alalım ama benim bahce kucuk, kangala dar gelir
Hacivat: Kangal demedim Karagozum, mangal dedim Mangalda sucuk pişirelim
Karagoz: Kangalla cocuk bir arada olmaz Yaşar'ı kangal ısırır
Hacivat: Canım, ne Yaşar'ı, ne kangalı, sucuk dedim, mangal dedim
Karagoz: He oyle soylesene, sucuğu mandalla tavana asarsın
Hacivat: O neden? Neden sucuğu tavana asıyorsun?
Karagoz: Kurusun diye Kuru sucuğun tadı farklı olur
Hacivat: Tamam Karagozum, sucuğu kuruttum, mangalı bahceye oturttum
Karagoz: Ben senin bahceye gelmem, Hacivat
Hacivat: Gelmezsen gelme Ben de kendime ziyafet cekerim
Uzaklaşıp giden Hacivat'ın arkasından Karagoz soylenir:
Seni gidi beni bilmez Kangalı kesmiş, sucuk yapmış, mangalda pişirecekmiş Bende o sucuğu yiyecek goz var mı?
KARAGOZ İLE HACİVAT: PARAYI KİM BULDU
Karagoz iş bulur Yedi gun calışır ve ilk haftalığını alır Akşamustu evine donerken haftalığını kaybeder Geldiği yoldan geriye doner ve duşurduğu paralarını aramaya başlar Diğer yandan da soylenmektedir:
Paracıklarım, paracıklarım, gitti paracıklarım Keşke paralarım cebimde dursaydı da ben kaybolsaydım
Aynı saatte evine donmekte olan Hacivat Karagoz'le karşılaşır
Hacivat: Hayrola Karagozum, yanımdan gecersin beni gormezsin Paracıklarım dersin Para mı kaybettin?
Karagoz: Hic sorma Hacivat Haftalık almıştım, onu kaybettim
Hacivat: Bir goren, bir bulan yok mu?
Karagoz: Dort goren, beş bulan var Canımı sıkma, canını yakarım
Hacivat: Aman Karagozum kızma Para kaybedince ararsın bulamazsan, kadıya gidersin
Karagoz: Hı
Hacivat: Para kaybettin, aradın bulamadın, ne yaparsın? Kadıya gidersin
Karagoz: Demek paramı kadı bulmuş
Hacivat: Kadının para falan bulduğu yok Parayı bulan kadıya bırakır Kaybeden kadıya gider Para kadıdaysa parasını alır
Karagoz: Ya para kadıda yoksa
Hacivat: O zaman avcunu yalar
Karagoz: Yani şimdi avcumu yalarsam param bulunur mu?
Hacivat: Nereni yalarsan yala paran bulunmaz
Karagoz: Ne yapmak gerekir?
Hacivat: Kadıya gitmek gerekir Buyur Karagozum, onden sen yuru
Karagoz: Onden ben yurumem, yanyana gidelim
Hacivat ile Karagoz kadıya giderler Yolda para bulan birisi parayı getirip kadıya teslim etmiştir Fakat paranın sahibinin kim olduğunu bilmemektedir Karagoz'un haftalığını kaybettiğini oğrenen Hacivat onu kadıya yonlendirir Cunku Karagoz'un kaybettiği parayı bulan Hacivat'tır