iltasyazilim
FD Üye
Hak dostları kimdir o zaman?
Hak dostları, tasavvuf yolunda zâhir ve bâtınını ikmâl etmiş, hem zâhir hem de bâtınını ikmâl etmiş ve kalbî merhaleler katederek davranış mükemmelliğine ulaşmış bahtiyarlardır
Onlar, nebevî irşad ve davranış mükemmelliğinin zamanlara yayılmış zirveleridir
Hazreti Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem ve O’nun ashâbını görebilme şerefine nâil olamayan bütün insanlar için fiilî ve müşahhas bir rehberdir
Mevlânâ Hazretleri buyuruyor ki:
“Hak dostları ile, yani mânâ ehli ile beraber ol da, onlardan hem lûtuflar, ihsanlar elde et, hem de mânevî güç kazan, ilâhî muhabbetle genç, zinde ve dinç kal
“Eğer sen, kaskatı bir taş veya mermer parçası olsan (diyor), yani nâdan olsan, gâfil olsan, bir gönül sahibine erişirsen, o zaman cevher, yani zümrüd, pırlanta ve elmas olursun (diyor) Hak dostlarının (sevgisini) gönlüne yerleştir Âriflerin muhabbetinden başka bir şeye de gönül verme buyuruyor
Hak dostu olmak isteyenlerin başlıca hususiyetleri:
?Mü’minin nefsiyle ilgili hususiyetleri var
?Cenâbı Hak ile ilgili hususiyetleri var
?Mahlûkat ile ilgili hususiyetleri var
?Mü’minin dünyaya karşı hâlindeki özellikler var
Mü’minin nefsiyle ilgili hususiyetleri:
Demin okuduğumuz âyeti kerîme:
“(İnsanları) Allâh’a davet eden, sâlih ameller işleyen, «Ben müslümanlardanım» diyenden kimin sözü daha doğrudur? (Fussilet, 33)
Mü?min, mes?ûliyetini idrâk edip içinde bulunduğu hâli muhâsebe edecek
Zira Cenâbı Hak:
????? ?????????????? ?????????? ???? ??????????
“…O gün, verdiğimiz bütün nîmetlerden sorguya çekileceksiniz! (Tekâsür, 8) buyuruyor
İkincisi;
Cenâbı Hak ile ilgili hususiyetler:
Cenâbı Hak kuldan ne istiyor?
?????? ???????? ?????? ??? ????????
“…(Nereye gitseniz) nerede olsanız, O sizinle beraberdir… (elHa*dîd, 4)
Demek ki biz Cenâbı Hak?la ne kadar beraberiz?
Cenâbı Hak?la beraber olabilmenin gayreti içinde olmamız
????? ???????? ??????? ??????????? ??????????
(“…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur! Ra’d, 28)
Öyle bir huzura varabilmek
Yine Cenâbı Hak şah damarından yakın olduğunu bildiriyor Biz ne kadar yakınız?
Şiblî var Allah dostlarından O bir mecliste bulunur Mecliste; “Allah şunu soracak, bunu soracak… filân, birtakım orada bir sohbetler oluyor
Şiblî diyor ki:
“Allah sana ilk defa şunu soracak: «Kulum! Ben dünyada seninle beraberdim Sen kiminle beraberdin?»
Yaratan, ihsân eden, ikrâm eden Cenâbı Hak soracak
Demek ki Cenâbı Hak?la olan münâsebeti… Kul ne kadar, hâlimiz, ibadetimiz, tâatimiz, muâmelâtımız, ahlâkımızla Cenâbı Hakk?a yaklaşabiliyoruz?
Mü?minin mahlûkat ile ilgili hususiyetleri:
Yine okunan âyet:
“İyilikle kötülük bir olmaz Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde sav! (Fussilet, 34)
Mü?min ne olacak? Berraklaşacak, şeffaflaşacak, yağmur suyu gibi olacak Tertemiz olacak Affedici olacak
“…Seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan sana bir dost oluverir (Fussilet, 34)
Mü?minin dünyaya karşı hâlindeki özellikler:
Hâlık?ın nazarıyla mahlûkâta bakış tarzı kazanacak Nefsânî arzularından vazgeçecek, Rabbine güzel bir kul olabilmenin gayreti içinde olacak
Peygamber Efendimiz zamanında zühd, takvâ ve ihsan diye ifade edilen kalbi duyuşların hepsine, daha sonra “tasavvuf ismi verilmiştir Bunlar aynı mânâyı ihtivâ eden değişik lâfızlardır Yani tasavvuf, kalbin safâya erebilmesi, Cenâbı Hak’la huzur bulabilmektir Cenâbı Hak:
????? ???????? ??????? ??????????? ??????????
(“…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur! Ra’d, 28)
Cenâbı Hak?la bir huzur bulabilmektir
Tabi birkaç tarif yapılmıştır:
“Takvâya erebilme sanatıdır
“Hayatta medcezirlere takılmama sanatı
“Değişen şartlar altında Allah’tan razı olabilme sanatı
“Güzel ahlâka kavuşabilme sanatıdır
En mühimi:
“Şikayeti unutma sanatıdır
???????? ?? ???????? Cehâletten ve kendine zulmetmekten kurtulma gayretidir
Biz bu hikmetli öğütlerde Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz?in hadîsi şerifiyle kendimizi bir mîzân etme durumundayız
Efendimiz buyuruyor ki:
“İnsanlardan öyleleri vardır ki, onlar hayra anahtar, şerre de kilittirler Öyleleri de vardır ki, şerre anahtar hayra kilittirler
Allâh’ın, ellerine hayrın anahtarlarını verdiği kimselere ne mutlu! Allâh’ın, şerrin anahtarlarını ellerine verdiği kimselere de yazıklar olsun! (İbni Mâce, Mukaddime, 19; Beyhakî, Şuab, I, 455)
Demek ki, acaba, kendimizi bir mîzân etmemiz lâzım, bize ne kadar hayrın anahtarı elimizde, ne kadar şerrin anahtarı? Ne kadar hayra doğru gidiyor, ne kadar şerre doğru? Mîzân etmemiz…
Efendimiz yine buyuruyor:
“Yalnız (şu) iki kişiye gıpta edilir:
Biri, Allâh’ın kendisine (ihsân ettiği) Kur?ânı Kerîm verdiği kişidir O kişi, gece gündüz Kur’ân ile meşgul olup (Kur?ân?la yaşar, Kur?ân?la) amel eder Diğeri de kendisine mal verildiği kimselerdir ki (Allah bu malı bana niye verdi, der, başkasına vermedi, bu da malını kullanmayı bilir Malı Allah yolunda) infâk eder (Müslim, Müsâfirîn, 266, 267)
Mal benim demez, mal Rabbimindir der
Yine Efendimiz?in bir duâsı… Tabi bu, menfîden başlıyor Neyle telâfî edilecek; takvâ ile telâfî edilecek:
“Allâh’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşû duymayan kalpten, doymak bilmeyen nefisten, icâbet edilmeyen duâdan Sana sığınırım (Müslim, Zikir, 73)
Demek ki bu dört tane şeyden kaçınmalı:
İlim, beni Cenâbı Hakk?a yaklaştırıyor mu bildiğim şeyler, yoksa dünyevî menfaatlere mi döndürüyor? Ne kadar?
Huşû duymayan kalpten: Ne kadar bir vecd, bir duygu derinliği içindeyiz?
Doymak bilmeyen nefisten: Nasıl bir ihtiras var mı, yok mu? Ne durumdayız?
İcâbet edilmeyen duâdan: Dil söylemiş ama kalp Allah?tan uzak Onun demek ki faydası yok Bu hâlden, Rasûlullah Efendimiz; “Yâ Rabbi! Sana sığınırım buyuruyor
Efendim, Hazreti Ebû Bekir radıyallâhu anh?tan bir nükte Diğergâm insanın hâlini bildiriyor Hazreti Ebû Bekir radıyallâhu anh:
“Dört kimse Allâh’ın sâlih kullarındandır (buyuruyor Yani bu, diğergâm bir gönlü bildiriyor Demek ki biz ne kadar, bizde bu hisse var?):
Birincisi: Tevbe eden kişiyi gördüğü zaman (onun kurtuluş yoluna girmesinden haz duyarak) sevinen kimse
İkincisi: Günahkârların affı için Rabbine yalvaran (Kendine yalvardığı gibi günahlarının affına, diğer bütün mü?minler için de yalvarıyor mu? Yani merhameti nereye kadar? Yalnız kendine mi?)
Üçüncüsü: Din kardeşine gıyâbî duâ eden
Dördüncüsü: Kendinden muhtaç kişiye yardım ve hizmette bulunan kimse
Demek ki o kişi bana zimmetli Nedir bu? İctimâîleşme Ferdî ibadetlerin başında “namaz gelir, ictimâî hizmetlerin başında da “hizmet gelir Kendimiz için istediğimizi, diğer din kardeşimize de ikram edebilmek
Ebû Bekir Efendimiz?in Hazreti Ömer Efendimiz?e bir nasihati var:
“Ömer! (Diyor) Cenâbı Hakk’ın senden gündüz yapılmasını istediği ameller vardır, onu gece kabûl etmez; gece yapılmasını istediği bir amel vardır, onu da gündüz kabûl etmez!
Demek ki gündüzle gece, bilhassa seherlerde ne vazifemiz var? Nasıl bir seher yaşayacağız? Nasıl bir duyuşlarımız artacak? Nasıl Cenâbı Hak?la bir beraber olacağız? Onu gündüz yapsak olmaz O tarâvet, o güzellik olmuyor Cenâbı Hak da bizi seherlerde davet ediyor:
???????????????????? ??????????????
(“…Seherlerde istiğfar ederler (Âli İmrân, 17) buyuruyor
Yine Hazreti Ebû Bekir Efendimiz:
“Bir hayrı kaçırırsan onu yakalamaya çalış, elde edince de onu geçmeye bak, daha güzeline, daha öteye gitmeye gayret et!
Mü?minin ufku, hayırda ufku olacak…
Hazreti Ömer radıyallâhu anh buyuruyor:
“En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir
Tabi bunu usûlüyle haber verir Samimiyetle haber verdiği zaman tesir eder ona kusurlarını bildirdiği zaman
Hazreti Ömer radıyallâhu anh halîfe oldu, hutbeye çıktı:
“Cemaat! (Dedi) İçinizde en hayırlı ben değilim (dedi) Fakat (dedi), bana (dedi), yardımcı olun (dedi) Eğer bir hata işlersem beni îkaz edin
Bu sırada bir bedevî kalktı, çölden gelmiş bir bedevî, belki yeni müslüman olmuş:
“?Ömer! (Dedi) Hiç merak etme (dedi) Kılıcını çekti, şöyle bir salladı Hiç merak etme, eğer sen yamulursan (dedi), seni bu kılıcımızla biz doğrulturuz dedi
Ömer radıyallâhu anh elini açtı:
“Yâ Rabbi! (Dedi) Beni îkaz edecek bir ümmet verdin buyurdu
Demek ki kardeşlerimizin de yanlışlarını tenhâ bir yerde, latîf, güzel bir lisanla “??????? ???????? (Bkz Tâhâ, 44) onları bir îkaz etmemiz lâzım
Diğer bir husus:
Bir kimse Hazreti Ömer’in yanında başka birisinden sitâyişle bahsediyordu Medhediyordu onu Hazreti Ömer ona üç soru sordu:
“?Onunla bir yolculuk yaptın mı? dedi Tabi o zaman zor yolculuk, çöl yolculukları
Adam “hayır dedi
“?Ticaret gibi bir alışverişte bulundun mu? dedi Yani ictimâî bir muâmelede bulundun mu?
Adam yine “hayır dedi
Üç:
“?Peki ona sabahakşam komşuluk ettin mi? dedi
Adam “hayır dedi
Bu üç soruya da “hayır deyince, Hazreti Ömer radıyallâhu anh:
“?Kendisinden başka ilâh olmayan Allâh’a yemin ederim ki, sen onu tanımıyorsun! buyurdu
Demek ki bu çok mühim Çünkü Cenâbı Hak, meselâ namazı, öyle bir namaz olacak ki, huşû veren bir namaz istiyor
???????? ?????????????? buyuruyor “Yazıklar olsun o namaz kılana (elMâûn, 4) buyuruyor
Demek ki namazın, orucun vs onu bir huşû derecesini bilemiyoruz Esas kul, muâmelede ortaya çıkıyor kulun karakteri ve şahsiyeti
Yine bu, annebabalar için mühim bir tavsiyesi Hazreti Ömer radıyallâhu anh?ın:
“İnsanları düzeltmeniz için önce kendinizi ıslah edin İnsanların en câhili, kendi âhiretini başkasının dünyası için satandır
Bu da çok mühim Yani yavrularımıza güzel bir, anneninbabanın güzel bir numûne olabilmesi lâzım Sonra yapar, sonra eder dediği zaman, anababa o yavruyu kaybediyor
Yine Hazreti Ömer radıyallâhu anh:
“Çok konuşan, yanılır
(Rasûlullah Efendimiz;
“Ya faydalı söyle, yahut da sus buyuruyor Müslim, Îmân, 77)
Çok yanılan kimsenin, hayâ duygusu azalır Hayâ duygusu azalan kimsenin, günah ve harama düşme endişesiyle şüphelilerden sakınma titizliği kaybolur Şüphelilerden sakınma titizliği kaybolan kimsenin de kalbi ölür buyuruyor
Osman Nûri Topbaş2019 SOHBETLERİ
Hak dostları, tasavvuf yolunda zâhir ve bâtınını ikmâl etmiş, hem zâhir hem de bâtınını ikmâl etmiş ve kalbî merhaleler katederek davranış mükemmelliğine ulaşmış bahtiyarlardır
Onlar, nebevî irşad ve davranış mükemmelliğinin zamanlara yayılmış zirveleridir
Hazreti Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem ve O’nun ashâbını görebilme şerefine nâil olamayan bütün insanlar için fiilî ve müşahhas bir rehberdir
Mevlânâ Hazretleri buyuruyor ki:
“Hak dostları ile, yani mânâ ehli ile beraber ol da, onlardan hem lûtuflar, ihsanlar elde et, hem de mânevî güç kazan, ilâhî muhabbetle genç, zinde ve dinç kal
“Eğer sen, kaskatı bir taş veya mermer parçası olsan (diyor), yani nâdan olsan, gâfil olsan, bir gönül sahibine erişirsen, o zaman cevher, yani zümrüd, pırlanta ve elmas olursun (diyor) Hak dostlarının (sevgisini) gönlüne yerleştir Âriflerin muhabbetinden başka bir şeye de gönül verme buyuruyor
Hak dostu olmak isteyenlerin başlıca hususiyetleri:
?Mü’minin nefsiyle ilgili hususiyetleri var
?Cenâbı Hak ile ilgili hususiyetleri var
?Mahlûkat ile ilgili hususiyetleri var
?Mü’minin dünyaya karşı hâlindeki özellikler var
Mü’minin nefsiyle ilgili hususiyetleri:
Demin okuduğumuz âyeti kerîme:
“(İnsanları) Allâh’a davet eden, sâlih ameller işleyen, «Ben müslümanlardanım» diyenden kimin sözü daha doğrudur? (Fussilet, 33)
Mü?min, mes?ûliyetini idrâk edip içinde bulunduğu hâli muhâsebe edecek
Zira Cenâbı Hak:
????? ?????????????? ?????????? ???? ??????????
“…O gün, verdiğimiz bütün nîmetlerden sorguya çekileceksiniz! (Tekâsür, 8) buyuruyor
İkincisi;
Cenâbı Hak ile ilgili hususiyetler:
Cenâbı Hak kuldan ne istiyor?
?????? ???????? ?????? ??? ????????
“…(Nereye gitseniz) nerede olsanız, O sizinle beraberdir… (elHa*dîd, 4)
Demek ki biz Cenâbı Hak?la ne kadar beraberiz?
Cenâbı Hak?la beraber olabilmenin gayreti içinde olmamız
????? ???????? ??????? ??????????? ??????????
(“…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur! Ra’d, 28)
Öyle bir huzura varabilmek
Yine Cenâbı Hak şah damarından yakın olduğunu bildiriyor Biz ne kadar yakınız?
Şiblî var Allah dostlarından O bir mecliste bulunur Mecliste; “Allah şunu soracak, bunu soracak… filân, birtakım orada bir sohbetler oluyor
Şiblî diyor ki:
“Allah sana ilk defa şunu soracak: «Kulum! Ben dünyada seninle beraberdim Sen kiminle beraberdin?»
Yaratan, ihsân eden, ikrâm eden Cenâbı Hak soracak
Demek ki Cenâbı Hak?la olan münâsebeti… Kul ne kadar, hâlimiz, ibadetimiz, tâatimiz, muâmelâtımız, ahlâkımızla Cenâbı Hakk?a yaklaşabiliyoruz?
Mü?minin mahlûkat ile ilgili hususiyetleri:
Yine okunan âyet:
“İyilikle kötülük bir olmaz Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde sav! (Fussilet, 34)
Mü?min ne olacak? Berraklaşacak, şeffaflaşacak, yağmur suyu gibi olacak Tertemiz olacak Affedici olacak
“…Seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan sana bir dost oluverir (Fussilet, 34)
Mü?minin dünyaya karşı hâlindeki özellikler:
Hâlık?ın nazarıyla mahlûkâta bakış tarzı kazanacak Nefsânî arzularından vazgeçecek, Rabbine güzel bir kul olabilmenin gayreti içinde olacak
Peygamber Efendimiz zamanında zühd, takvâ ve ihsan diye ifade edilen kalbi duyuşların hepsine, daha sonra “tasavvuf ismi verilmiştir Bunlar aynı mânâyı ihtivâ eden değişik lâfızlardır Yani tasavvuf, kalbin safâya erebilmesi, Cenâbı Hak’la huzur bulabilmektir Cenâbı Hak:
????? ???????? ??????? ??????????? ??????????
(“…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur! Ra’d, 28)
Cenâbı Hak?la bir huzur bulabilmektir
Tabi birkaç tarif yapılmıştır:
“Takvâya erebilme sanatıdır
“Hayatta medcezirlere takılmama sanatı
“Değişen şartlar altında Allah’tan razı olabilme sanatı
“Güzel ahlâka kavuşabilme sanatıdır
En mühimi:
“Şikayeti unutma sanatıdır
???????? ?? ???????? Cehâletten ve kendine zulmetmekten kurtulma gayretidir
Biz bu hikmetli öğütlerde Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz?in hadîsi şerifiyle kendimizi bir mîzân etme durumundayız
Efendimiz buyuruyor ki:
“İnsanlardan öyleleri vardır ki, onlar hayra anahtar, şerre de kilittirler Öyleleri de vardır ki, şerre anahtar hayra kilittirler
Allâh’ın, ellerine hayrın anahtarlarını verdiği kimselere ne mutlu! Allâh’ın, şerrin anahtarlarını ellerine verdiği kimselere de yazıklar olsun! (İbni Mâce, Mukaddime, 19; Beyhakî, Şuab, I, 455)
Demek ki, acaba, kendimizi bir mîzân etmemiz lâzım, bize ne kadar hayrın anahtarı elimizde, ne kadar şerrin anahtarı? Ne kadar hayra doğru gidiyor, ne kadar şerre doğru? Mîzân etmemiz…
Efendimiz yine buyuruyor:
“Yalnız (şu) iki kişiye gıpta edilir:
Biri, Allâh’ın kendisine (ihsân ettiği) Kur?ânı Kerîm verdiği kişidir O kişi, gece gündüz Kur’ân ile meşgul olup (Kur?ân?la yaşar, Kur?ân?la) amel eder Diğeri de kendisine mal verildiği kimselerdir ki (Allah bu malı bana niye verdi, der, başkasına vermedi, bu da malını kullanmayı bilir Malı Allah yolunda) infâk eder (Müslim, Müsâfirîn, 266, 267)
Mal benim demez, mal Rabbimindir der
Yine Efendimiz?in bir duâsı… Tabi bu, menfîden başlıyor Neyle telâfî edilecek; takvâ ile telâfî edilecek:
“Allâh’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşû duymayan kalpten, doymak bilmeyen nefisten, icâbet edilmeyen duâdan Sana sığınırım (Müslim, Zikir, 73)
Demek ki bu dört tane şeyden kaçınmalı:
İlim, beni Cenâbı Hakk?a yaklaştırıyor mu bildiğim şeyler, yoksa dünyevî menfaatlere mi döndürüyor? Ne kadar?
Huşû duymayan kalpten: Ne kadar bir vecd, bir duygu derinliği içindeyiz?
Doymak bilmeyen nefisten: Nasıl bir ihtiras var mı, yok mu? Ne durumdayız?
İcâbet edilmeyen duâdan: Dil söylemiş ama kalp Allah?tan uzak Onun demek ki faydası yok Bu hâlden, Rasûlullah Efendimiz; “Yâ Rabbi! Sana sığınırım buyuruyor
Efendim, Hazreti Ebû Bekir radıyallâhu anh?tan bir nükte Diğergâm insanın hâlini bildiriyor Hazreti Ebû Bekir radıyallâhu anh:
“Dört kimse Allâh’ın sâlih kullarındandır (buyuruyor Yani bu, diğergâm bir gönlü bildiriyor Demek ki biz ne kadar, bizde bu hisse var?):
Birincisi: Tevbe eden kişiyi gördüğü zaman (onun kurtuluş yoluna girmesinden haz duyarak) sevinen kimse
İkincisi: Günahkârların affı için Rabbine yalvaran (Kendine yalvardığı gibi günahlarının affına, diğer bütün mü?minler için de yalvarıyor mu? Yani merhameti nereye kadar? Yalnız kendine mi?)
Üçüncüsü: Din kardeşine gıyâbî duâ eden
Dördüncüsü: Kendinden muhtaç kişiye yardım ve hizmette bulunan kimse
Demek ki o kişi bana zimmetli Nedir bu? İctimâîleşme Ferdî ibadetlerin başında “namaz gelir, ictimâî hizmetlerin başında da “hizmet gelir Kendimiz için istediğimizi, diğer din kardeşimize de ikram edebilmek
Ebû Bekir Efendimiz?in Hazreti Ömer Efendimiz?e bir nasihati var:
“Ömer! (Diyor) Cenâbı Hakk’ın senden gündüz yapılmasını istediği ameller vardır, onu gece kabûl etmez; gece yapılmasını istediği bir amel vardır, onu da gündüz kabûl etmez!
Demek ki gündüzle gece, bilhassa seherlerde ne vazifemiz var? Nasıl bir seher yaşayacağız? Nasıl bir duyuşlarımız artacak? Nasıl Cenâbı Hak?la bir beraber olacağız? Onu gündüz yapsak olmaz O tarâvet, o güzellik olmuyor Cenâbı Hak da bizi seherlerde davet ediyor:
???????????????????? ??????????????
(“…Seherlerde istiğfar ederler (Âli İmrân, 17) buyuruyor
Yine Hazreti Ebû Bekir Efendimiz:
“Bir hayrı kaçırırsan onu yakalamaya çalış, elde edince de onu geçmeye bak, daha güzeline, daha öteye gitmeye gayret et!
Mü?minin ufku, hayırda ufku olacak…
Hazreti Ömer radıyallâhu anh buyuruyor:
“En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir
Tabi bunu usûlüyle haber verir Samimiyetle haber verdiği zaman tesir eder ona kusurlarını bildirdiği zaman
Hazreti Ömer radıyallâhu anh halîfe oldu, hutbeye çıktı:
“Cemaat! (Dedi) İçinizde en hayırlı ben değilim (dedi) Fakat (dedi), bana (dedi), yardımcı olun (dedi) Eğer bir hata işlersem beni îkaz edin
Bu sırada bir bedevî kalktı, çölden gelmiş bir bedevî, belki yeni müslüman olmuş:
“?Ömer! (Dedi) Hiç merak etme (dedi) Kılıcını çekti, şöyle bir salladı Hiç merak etme, eğer sen yamulursan (dedi), seni bu kılıcımızla biz doğrulturuz dedi
Ömer radıyallâhu anh elini açtı:
“Yâ Rabbi! (Dedi) Beni îkaz edecek bir ümmet verdin buyurdu
Demek ki kardeşlerimizin de yanlışlarını tenhâ bir yerde, latîf, güzel bir lisanla “??????? ???????? (Bkz Tâhâ, 44) onları bir îkaz etmemiz lâzım
Diğer bir husus:
Bir kimse Hazreti Ömer’in yanında başka birisinden sitâyişle bahsediyordu Medhediyordu onu Hazreti Ömer ona üç soru sordu:
“?Onunla bir yolculuk yaptın mı? dedi Tabi o zaman zor yolculuk, çöl yolculukları
Adam “hayır dedi
“?Ticaret gibi bir alışverişte bulundun mu? dedi Yani ictimâî bir muâmelede bulundun mu?
Adam yine “hayır dedi
Üç:
“?Peki ona sabahakşam komşuluk ettin mi? dedi
Adam “hayır dedi
Bu üç soruya da “hayır deyince, Hazreti Ömer radıyallâhu anh:
“?Kendisinden başka ilâh olmayan Allâh’a yemin ederim ki, sen onu tanımıyorsun! buyurdu
Demek ki bu çok mühim Çünkü Cenâbı Hak, meselâ namazı, öyle bir namaz olacak ki, huşû veren bir namaz istiyor
???????? ?????????????? buyuruyor “Yazıklar olsun o namaz kılana (elMâûn, 4) buyuruyor
Demek ki namazın, orucun vs onu bir huşû derecesini bilemiyoruz Esas kul, muâmelede ortaya çıkıyor kulun karakteri ve şahsiyeti
Yine bu, annebabalar için mühim bir tavsiyesi Hazreti Ömer radıyallâhu anh?ın:
“İnsanları düzeltmeniz için önce kendinizi ıslah edin İnsanların en câhili, kendi âhiretini başkasının dünyası için satandır
Bu da çok mühim Yani yavrularımıza güzel bir, anneninbabanın güzel bir numûne olabilmesi lâzım Sonra yapar, sonra eder dediği zaman, anababa o yavruyu kaybediyor
Yine Hazreti Ömer radıyallâhu anh:
“Çok konuşan, yanılır
(Rasûlullah Efendimiz;
“Ya faydalı söyle, yahut da sus buyuruyor Müslim, Îmân, 77)
Çok yanılan kimsenin, hayâ duygusu azalır Hayâ duygusu azalan kimsenin, günah ve harama düşme endişesiyle şüphelilerden sakınma titizliği kaybolur Şüphelilerden sakınma titizliği kaybolan kimsenin de kalbi ölür buyuruyor
Osman Nûri Topbaş2019 SOHBETLERİ