Halikarnas Balıkcısının Eserlerinden Sozler
Kitap Sozleri Halikarnas Balıkcısı
Onsekiz cins kadar turuncgil ceşitleri getirttim Bunların hicbiri yurtta yoktu Antalyadan, Finikeden, Adanadan yazılan mektuplara cevap veriyordum, dikilecek ceşitleri saptıyordum Bodrum Turuncgillerin tanınmış bir Merkezi olmuştu Turuncgiller, engin bir alev gibi Guney Anadoluyu sarıyordu (Mavi Surgun, s 263)
Burası engin goklerin ulkesidir İcten gelen bir turkuyu kapıp koyverin, uzaklaştıkca turku gokte masmavi olur Işık burada yalnız karanlığı aydınlatmakla kalmaz, aydınlattığı şeyi değiştirir ve gorulen bir şiire cevirir Başka yerde nur icinde yatılacağına, burada nur icinde yaşanır Yıldız kalabalığına engin gece dar gelir Hele ay ufuktan bir gorune koysun, evren bir peri masalına doner (Merhaba Anadolu, s 119)
Sac maşası satan adam, guverte yolcularına ait sancak kıc omuzluğunun alabandasında dinelmiş, bağıra bağıra mallarını ovuyorduGunun son turuncu ışığı sonmek uzereydi
Denizin mavisi koyulaşmıştı Dalga başlarında; cakmak cakılıyormuş gibi, turuncu kıvılcımlar ucuyordu Ufkun uzerinde parıldayan akşam yıldızı; gokte bir guluştu Sac maşası satıcısının yuzunun yarısı turuncu, yarısı acık menekşeydi Adam doğrusu, soz gucuyle satıyordu
Sozler burgaclanarak ve kopurerek, ağızdan cağlayan halinde akıyordu Cevresinde halka olmuş coğu erkekler, ağızlarını acmış dinliyorlardı Satıcının anlattığına gore, gozu karda değildi
Tezkere alıp koye donerken yavuklularına sac maşası almış olan erler, cocuğa bir avuc antepfıstığı vermiş olan koy oğretmeni kadın, Denizci Davut ve birinci mevkideki kız, artık olunceye kadar, gelip gecen o kısacık anı unutamayacaklardı
Ciddi ve onemli saydıkları bir anıyla dolu olan varlıklarına, bu ufak tefek şeyler, sanki cennetteki meleklerin gecer ayak gonullerine duşurmuş olduğu gulumsemelerdi
Kitap Sozleri Halikarnas Balıkcısı
Onsekiz cins kadar turuncgil ceşitleri getirttim Bunların hicbiri yurtta yoktu Antalyadan, Finikeden, Adanadan yazılan mektuplara cevap veriyordum, dikilecek ceşitleri saptıyordum Bodrum Turuncgillerin tanınmış bir Merkezi olmuştu Turuncgiller, engin bir alev gibi Guney Anadoluyu sarıyordu (Mavi Surgun, s 263)
Burası engin goklerin ulkesidir İcten gelen bir turkuyu kapıp koyverin, uzaklaştıkca turku gokte masmavi olur Işık burada yalnız karanlığı aydınlatmakla kalmaz, aydınlattığı şeyi değiştirir ve gorulen bir şiire cevirir Başka yerde nur icinde yatılacağına, burada nur icinde yaşanır Yıldız kalabalığına engin gece dar gelir Hele ay ufuktan bir gorune koysun, evren bir peri masalına doner (Merhaba Anadolu, s 119)
Sac maşası satan adam, guverte yolcularına ait sancak kıc omuzluğunun alabandasında dinelmiş, bağıra bağıra mallarını ovuyorduGunun son turuncu ışığı sonmek uzereydi
Denizin mavisi koyulaşmıştı Dalga başlarında; cakmak cakılıyormuş gibi, turuncu kıvılcımlar ucuyordu Ufkun uzerinde parıldayan akşam yıldızı; gokte bir guluştu Sac maşası satıcısının yuzunun yarısı turuncu, yarısı acık menekşeydi Adam doğrusu, soz gucuyle satıyordu
Sozler burgaclanarak ve kopurerek, ağızdan cağlayan halinde akıyordu Cevresinde halka olmuş coğu erkekler, ağızlarını acmış dinliyorlardı Satıcının anlattığına gore, gozu karda değildi
Tezkere alıp koye donerken yavuklularına sac maşası almış olan erler, cocuğa bir avuc antepfıstığı vermiş olan koy oğretmeni kadın, Denizci Davut ve birinci mevkideki kız, artık olunceye kadar, gelip gecen o kısacık anı unutamayacaklardı
Ciddi ve onemli saydıkları bir anıyla dolu olan varlıklarına, bu ufak tefek şeyler, sanki cennetteki meleklerin gecer ayak gonullerine duşurmuş olduğu gulumsemelerdi