Birçok kişinin şikayetçi olduğu rahatsızlıklardan biri olan "Halluks valgus" Türkçe olarak da ayak baş parmağının dışarı çıkıntılı kemik oluşmasıyla tarif edilen bu rahatsızlık bir süre sonra ayakta durduktan sonra şiddetli ağrılara neden oluyor. Günlük hayatta giyilen ayakkabıyı da etkileyen Halluks valgus nedir? Halluks valgus'un tedavi yöntemleri nelerdir? Ameliyat sonrası süreç nasıl ilerler? gibi sıklıkla sorulan soruların yanıtını Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Uzmanı Op.Dr. Gökçe Mık yanıtladı.
Hastalığın tam Türkçesi ayak baş parmağının dışarı doğru eğilmesi demektir. Halk arasında bu hastalık ayak baş parmak çıkıntısı veya bunyon olarak bilinir. Bu hastalıkta ayağın birinci parmağının tarak kemiğinin içeri doğru baş parmak kemiğinin de dışarı doğru eğilmesiyle bir köşe yapması ve köşe noktasından da kemiğin çıkıntılı bir hal almasıdır.
Bu hastalık genellikle erken yaşta çok hafif düzeyde başlar, zaman içinde ilerleyerek daha ciddi bir hal alır. Belli bir açıyı aştığı zaman hastanın hayat kalitesini düşürücü, ağrı yapıcı ve ayakkabı giymesini zorlaştırıcı semptomlar oluşturmaya başlar.
Etkileri bu hastalığın ilerlemesiyle beraber ortaya çıkar. En önemli etkisi hastaların hayat kalitesini ciddi şekilde düşürmesidir. Hayat kalitesi öncelikle ayak baş parmak kenarında ağrı-kızarık oluşmasıyla düşmeye başlar. Daha sonra hastalar ayakkabı giymekte zorlanır. Bayanlarda uzun topuklu ayakkabı giymekte zorlanması ilk başlarda olur. Fakat ilerleyen safhalarda hastalar normal spor ayakkabıları bile giymekte güçlük çekerler. Bunun sonucu olarak hastalar hareket kabiliyetlerinde azalma hissederler.
Günlük enerji yakma miktarlarını azaltırlar. Çok rahat hareket edemezler, yürüyemezler ve düzgün spor yapamazlar. Bundan dolayı normal miktarda günlük diyetlerini alsalar bile yakacakları kalorileri azaldığı için kiloları artmaya başlayabilir. Hastalar genellikle bunu şöyle ifade ederler ‘Doktor bey ben normal yiyorum fazla abartı yok fakat kilo almaya başladım, yediğim her şey yarıyor’. İşte böyle durumlarda çok alakasız görünse bile ayağımızdaki bu ağrının buna sebep olabileceğini bilmeliyiz. Bu hastalıkla kalp tansiyon şeker hastalıklarına pasif hayatta daha çok kolay geçileceği unutulmamalı.
18-65 yarası yetişkinlerin yüzde 25’inde görülebilen bir rahatsızlıktır. Bu hastalık kadınlarda erkeklere oranla 4 ila 7 kat daha fazla daha sık gözükür. Bir erkeğe karşın 6-7 kadında bu hastalığı görmek mümkün. Bunun nedeni genetik faktörler olduğu kadar, bayanları uzun ucu sivri dar ayakkabıları kullanması etkisi olduğu da düşünülmektedir. Bilimsel olarak bu kanıtlanmamış olsa da bu hastalığa yatkınsak ve üstüne de bu ayakkabıları çok sık giyiyorsak bu hastalığa yakalanma olasılığı artar.
65 Yaşından sonra bu hastalığın görülme sıklığı yüzde 35’e kadar çıkmaktadır. Toplumda her yüz kişiden 35 tanesi 65 yaş üstü bu hastalığa yakalanmaktadır. Bizim daha çok tedavi ettiğimiz grup 30-40 yaş arası aktif çalışan, genç hasta grubudur. Çünkü bu hastaların ayakkabı giyme varyasyonları farklılıklar göstermektedir. Bu hastalar çok hareketli ve çok spor yapan hastalar olduğu için bu yaşlarda sıklıkla bu hastalığı görmekteyiz.
Yanlış ayakkabı tercihi tek başına Halluk Valgus’a yol açmaz. Bu hastamızda genetik alt yapının olması, ailesel bir yatkınlığın olması gerekir. Böyle hastalar dar, çok uzun topuklu ucu sivri ayakkabılar giyerlerse bu hastalığı durduk yere sıfırdan yaratmazlar ama bu hastalığa sahip olanların bu hastalığın ilerlemesi ve semptomların daha ciddi hale gelmesi kaçınılmaz olur.
Hastalığın tam Türkçesi ayak baş parmağının dışarı doğru eğilmesi demektir. Halk arasında bu hastalık ayak baş parmak çıkıntısı veya bunyon olarak bilinir. Bu hastalıkta ayağın birinci parmağının tarak kemiğinin içeri doğru baş parmak kemiğinin de dışarı doğru eğilmesiyle bir köşe yapması ve köşe noktasından da kemiğin çıkıntılı bir hal almasıdır.
Bu hastalık genellikle erken yaşta çok hafif düzeyde başlar, zaman içinde ilerleyerek daha ciddi bir hal alır. Belli bir açıyı aştığı zaman hastanın hayat kalitesini düşürücü, ağrı yapıcı ve ayakkabı giymesini zorlaştırıcı semptomlar oluşturmaya başlar.
Etkileri bu hastalığın ilerlemesiyle beraber ortaya çıkar. En önemli etkisi hastaların hayat kalitesini ciddi şekilde düşürmesidir. Hayat kalitesi öncelikle ayak baş parmak kenarında ağrı-kızarık oluşmasıyla düşmeye başlar. Daha sonra hastalar ayakkabı giymekte zorlanır. Bayanlarda uzun topuklu ayakkabı giymekte zorlanması ilk başlarda olur. Fakat ilerleyen safhalarda hastalar normal spor ayakkabıları bile giymekte güçlük çekerler. Bunun sonucu olarak hastalar hareket kabiliyetlerinde azalma hissederler.
Günlük enerji yakma miktarlarını azaltırlar. Çok rahat hareket edemezler, yürüyemezler ve düzgün spor yapamazlar. Bundan dolayı normal miktarda günlük diyetlerini alsalar bile yakacakları kalorileri azaldığı için kiloları artmaya başlayabilir. Hastalar genellikle bunu şöyle ifade ederler ‘Doktor bey ben normal yiyorum fazla abartı yok fakat kilo almaya başladım, yediğim her şey yarıyor’. İşte böyle durumlarda çok alakasız görünse bile ayağımızdaki bu ağrının buna sebep olabileceğini bilmeliyiz. Bu hastalıkla kalp tansiyon şeker hastalıklarına pasif hayatta daha çok kolay geçileceği unutulmamalı.
18-65 yarası yetişkinlerin yüzde 25’inde görülebilen bir rahatsızlıktır. Bu hastalık kadınlarda erkeklere oranla 4 ila 7 kat daha fazla daha sık gözükür. Bir erkeğe karşın 6-7 kadında bu hastalığı görmek mümkün. Bunun nedeni genetik faktörler olduğu kadar, bayanları uzun ucu sivri dar ayakkabıları kullanması etkisi olduğu da düşünülmektedir. Bilimsel olarak bu kanıtlanmamış olsa da bu hastalığa yatkınsak ve üstüne de bu ayakkabıları çok sık giyiyorsak bu hastalığa yakalanma olasılığı artar.
65 Yaşından sonra bu hastalığın görülme sıklığı yüzde 35’e kadar çıkmaktadır. Toplumda her yüz kişiden 35 tanesi 65 yaş üstü bu hastalığa yakalanmaktadır. Bizim daha çok tedavi ettiğimiz grup 30-40 yaş arası aktif çalışan, genç hasta grubudur. Çünkü bu hastaların ayakkabı giyme varyasyonları farklılıklar göstermektedir. Bu hastalar çok hareketli ve çok spor yapan hastalar olduğu için bu yaşlarda sıklıkla bu hastalığı görmekteyiz.
Yanlış ayakkabı tercihi tek başına Halluk Valgus’a yol açmaz. Bu hastamızda genetik alt yapının olması, ailesel bir yatkınlığın olması gerekir. Böyle hastalar dar, çok uzun topuklu ucu sivri ayakkabılar giyerlerse bu hastalığı durduk yere sıfırdan yaratmazlar ama bu hastalığa sahip olanların bu hastalığın ilerlemesi ve semptomların daha ciddi hale gelmesi kaçınılmaz olur.