Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Bel fıtığına yakalanan hastaların büyük çoğunluğu cerrahi dışı yollarla tedavi edilir. Ama birtakım hastalar vardır ki, kesinlikle ameliyat olmaları gerekir.
Konservatif tedavi dediğimiz cerrahi dışı metodlarla tedavi edilen hasta herşeye karşın iyileşmiyorsa, yani dayanılmaz inatçı bir ağrıya sahipse ve bu ağrı doğal olarak hayat kalitesinin düşük seyretmesine yol açıyorsa, laf konusu hasta cerrahiye aday demektir. Ne kendisinin ne de muhitinin daima ıstırap çekmesine gerek yoktur.
Birtakım hastalar konservatif tedaviyle güzelleşirler ancak bir müddet sonra rahatsızlıkları tekrar nükseder. Bazen güzel, bazen beğenilmeyen durumdadırlar. Marazı bu biçimde senelerce sürüp giden kişiler vardır. Her rahatsızlık periyodunda iş, aile ve çevre hayatları bundan önemli biçimde etkilenir ve adeta altüst olur. Bunlar umumide cerrahiden çok korkan hastalardır. Bel fıtığı bu türlü sık nükseden ve münhasıran iş hayatlarındaki verim ve kalite önemli boyutlarda düşen, bu biçimde haftalar uzunluğu olağan yaşantıdan kopan şahıslarda cerrahi müdahale gündeme gelmektedir. Bu öbekteki hastalara rahatsızlıklarının nedeni teferruatlı olarak anlatılmalı ve ameliyat kararı kendilerine bırakılmalıdır.
Bel ve bacak ağrısıyla birlikte bacaklarında uyuşma, kuvvetsizlik, bacak adalelerinde zayıflama ve incelme bulunan hastalar da vardır. Daima berbata gitmektedirler. Bunların daha çokça berbata gitmelerine müsaade verilmemeli, ameliyatın gerekliliği kendilerine anlatılmalıdır.
Bel fıtığı bulunan bir hastada idrar ve büyük abdest yapamama yahut tutamama, makat ve cinsî organlar civarında uyuşma, bacaklarda felce gidiş üzere belirtiler varsa o kişi acilen ameliyata alınmalıdır. Bu türlü bir hastada saatlerin velev dakikaların dahi ehemmiyeti vardır. Gece yarısında bile olsa derhal ameliyata girilerek hudut elemanları üzerindeki bası bir an evvel ortadan kaldırılmalıdır.
Beklendiği takdirde bel fıtığının tabiatıyla güzelleşeceği fikri her hasta için muteber değildir. Bizim uzun yılları kapsayan tecrübelerimiz göstermiştir ki, başarılı bir cerrahi teşebbüs düzgünleşme sürecini kısaltmakta ve hastalar işlerinin başına çoklukla daha kısa müddette dönmektedirler.
Konservatif tedavi dediğimiz cerrahi dışı metodlarla tedavi edilen hasta herşeye karşın iyileşmiyorsa, yani dayanılmaz inatçı bir ağrıya sahipse ve bu ağrı doğal olarak hayat kalitesinin düşük seyretmesine yol açıyorsa, laf konusu hasta cerrahiye aday demektir. Ne kendisinin ne de muhitinin daima ıstırap çekmesine gerek yoktur.
Birtakım hastalar konservatif tedaviyle güzelleşirler ancak bir müddet sonra rahatsızlıkları tekrar nükseder. Bazen güzel, bazen beğenilmeyen durumdadırlar. Marazı bu biçimde senelerce sürüp giden kişiler vardır. Her rahatsızlık periyodunda iş, aile ve çevre hayatları bundan önemli biçimde etkilenir ve adeta altüst olur. Bunlar umumide cerrahiden çok korkan hastalardır. Bel fıtığı bu türlü sık nükseden ve münhasıran iş hayatlarındaki verim ve kalite önemli boyutlarda düşen, bu biçimde haftalar uzunluğu olağan yaşantıdan kopan şahıslarda cerrahi müdahale gündeme gelmektedir. Bu öbekteki hastalara rahatsızlıklarının nedeni teferruatlı olarak anlatılmalı ve ameliyat kararı kendilerine bırakılmalıdır.
Bel ve bacak ağrısıyla birlikte bacaklarında uyuşma, kuvvetsizlik, bacak adalelerinde zayıflama ve incelme bulunan hastalar da vardır. Daima berbata gitmektedirler. Bunların daha çokça berbata gitmelerine müsaade verilmemeli, ameliyatın gerekliliği kendilerine anlatılmalıdır.
Bel fıtığı bulunan bir hastada idrar ve büyük abdest yapamama yahut tutamama, makat ve cinsî organlar civarında uyuşma, bacaklarda felce gidiş üzere belirtiler varsa o kişi acilen ameliyata alınmalıdır. Bu türlü bir hastada saatlerin velev dakikaların dahi ehemmiyeti vardır. Gece yarısında bile olsa derhal ameliyata girilerek hudut elemanları üzerindeki bası bir an evvel ortadan kaldırılmalıdır.
Beklendiği takdirde bel fıtığının tabiatıyla güzelleşeceği fikri her hasta için muteber değildir. Bizim uzun yılları kapsayan tecrübelerimiz göstermiştir ki, başarılı bir cerrahi teşebbüs düzgünleşme sürecini kısaltmakta ve hastalar işlerinin başına çoklukla daha kısa müddette dönmektedirler.
