iltasyazilim
FD Üye
Ali KILINÇSOY KARŞIYAKA İZMİR 05062008 18:08
HASAN DAĞI
Hasan Dağının çevresi, günümüzden on bin yıl önce, bugünkünden fazla daha güzeldi O zamanlar Konya ’dan Ereğli ’ye dek uzanan büyük bir göl vardı Bugünkü Tuzlu Gölü de, minimum üç misli büyüklükte bir tatlı su gölüydü Lüzum iklim koşulları, gerekse doğal çevre günümüzde olduğundan fazla daha elverişliydi Bölge, tamamen ormanla kaplıydı ve bol yağış alıyordu Yabani koyun, keçi ve sığırlar koskocoman sürüler halinde dolaşıyordu Böylesine bereketli olan Anadolu topraklarında ilk uygarlıklar doğdu Buna ilerde daha geniş olarak değineceğim (15)
Kemalî Babanın çok hoş bir koşmayla anlattığı ve görebilen o kadar fazla kişinin de büyülenip bir şiir yazdığı Hasan Dağının insanlık tarihinde devlete ait yapılan birincil doğa parçası olduğu sanılmaktadır Günümüzden dört bin yıl önce sönmüş bulunan (16) 3252 metre yüksekliği olan Hasan Dağı ’nın, Taş Devrinin sonları olarak bildiğimiz Neolitik çağda, (MÖ 8500–5700) Hollandalı kazıbilimci James Mellaart (doğ 1925) tarafından gün ışığına çıkarılan ve günümüzden on bin sene önce kurulduğu sanılan Çatal Höyük ’te yaşamış halk müziği göre, sanatçı titizliğiyle çizilmiş bir duvar devlete ait, Ankara Kazıbilim Müzesindedir (17)
Neolitik Çağ, insanlık tarihinde önemli bir yer miktar Çünkü Anadolu insanı bu çağda reel bir ihtilal yaratmıştır Tarımı başlatmış, hayvanları ehlileştirmiştir Ilk köyler bu devirde, alüvyonlu topraklar üstünde resmileşmiş, günümüzden 7 bin yıl önce de yaylalara göç etmişlerdir Köyümüzdeki ören yerlerinin de, ÇiftlikYığın, KöşkHöyük, Gelveri, Güvercinkayası yerleşimleri ile eş zamanlı olduğu akla yatkındır Avören ve Köy Tepesinde yapılacak bir yüzey araştırmasının bu gerçeği ortaya çıkaracağına inanıyorum Karakisle ’den Köy Tepesine çıkarken soldaki bir kayada bulunan hayvan devlete ait, Kayaburnu ’nda yer alan ve insan eliyle yapılmış olduğu anlaşılır biçimde olan basamaklar ve el ele tutuşup dans eden insan figürleri de o devirlerden kalma olsa gerektir
Helmut Uhlig “Die Mutter Europas – Avrupa ’nın Anası adlı Almanca kitabında “Çatal Hüyük ’te bayan çok saygındı ve yeri baş köşeydi Şüphesiz bu durumun, kültürel gelişmesine büyük katkısı vardı Günümüz Batı kültürünün kökenlerini de Anadolu topraklarında aramalıyız (18) diyor
Prof Dr Karl J Narr da, Çatal Hüyük ’le ilgili olarak Dünya Tarihi Ansiklopedisinde şunları yazıyor: Ailenin mirası, anne göre akrabalık ön planda tutularak paylaştırılırdı Baba tarafı ikinci planda kalıyordu Bir kızla evlenen erkek kızın evine taşınırdı Ailenin edindiği konut ve tarla gibi mülk varlıklarının kullanım hakkı kadınındı (19)
Dora Jane Hamblin, TürkeiLand der Lebenden LegendenTürkiye Yaşamış Efsaneler Ülkesi adlı eserinde şunları yazıyor: Hasan Dağının 135 km batısında büyük bir uygarlık kurulmuştu Yeniden benzer dağdan gelen ve obsidiyen denilen volkanik camdan yaptıkları ayna, takı, bıçak, orak, keser, ok ve güya şeyleri Ürdün ve Kıbrıs gibi uzak yerlere satarak çok iyi kazanç sağlıyorlardı(20)
Aşıklı, Ihlara vadisine bir kilometre uzaklıktaki Melendiz Çayı ’nın kıyısında bir yerin adıdır Çatal Höyük yerleşimi ile çağdaş bir ikâmetgâh yeri ve birincil uygarlıklar açısından onun dek önemli olduğu biliniyor Dünyadaki ilk beyin ameliyatının, Mısırlılardan da önce burada yapıldığı da anlaşılmıştır
Çatal Höyük üzerinde bu dek durmamın nedeni, köyümüzdeki kalıntıların da o yıllardan mı, yahut daha sonra mı olduğunu düşünmemdendir İkinci bir neden de, ilk medeniyetlerin yakın çevremizde yaratılmış olmasından duyduğum kıvançtır Fakat yöremizdeki yerleşimin sonradan; örneğin, Hitit uygarlığınadönemine eşit düşüyor olması da olasıdır Hasan Dağı lav püskürürken devlete ait yapıldığına tarafından, aynı anda ikâmetgâh yeri olmayabilir gerçi Çatal Höyük zenginliğinin oluşmasında Hasan Dağı ’nın rolü vardı
Zaten Hasan Dağı ’nı görüp de resmini yapmamak, şiir yazmamak elde mi? Koca şair Karacaoğlan (16061679) da: (21)
Şiirin devamından anlaşıldığına kadar, Kemalî Baba aradığını bulmuş ve muradına ermiş gibidir
Toros Dağlarının güneyinden, Adana yöresinden de Hasan Dağı için şöyle bir türkü yakılmıştır:
Nida Tüfekçi göre derlenip notaya alınan “Hasan Dağı Halayı yöre oyunlarındandır
1955 yılında TKP davasından yargılanıp hüküm giyenler, Adana Hapishane ’ne yolcu ediliyor Hükümlülerden Ahmet Baba şöyle anlatıyor: “Hepimizi bir otobüse doldurup birbirimize zincirle bağladılar Geceleyin Niğde Ovası ’ndan geçiyoruz Anadolu bozkırı yaz gecelerinde dehşet hoş oluyor Sihirsel, saydam bir geceydi ay ışığı aşağı Hasan Dağı yalap yalap ediyor İşte bütün bu anda Ruhi Su birden coşuyor Sanırsınız Hasan Dağı binlerce, milyonlarca yıldır karnında sakladığı ateşini çıkarıyor
Dünyada bir eşi daha olmayan Kapadokya mucizelerinin yaratılmasında büyük katkısı olan Hasan Dağı ’nın, adını nereden ve kimden aldığını araştırırken garip konularla karşılaştım Sultan I Kılıç Arslan (ölm 1107), Arkhelai adını Aksaray ’a çevirdiğine kadar (24) tarihteki adı Athar ya da Argaios olan dağa da Hasan Dağı adının da o zamanlarda verilmiş olduğu akla yakındır diye düşünerek onun zamanına, bundan yaklaşık olarak bin sene öncesine gittim öte taraftan, Ekim 1994 ’teki “Aksaray ve Cemaleddinî Aksarayî “ (25) adına düzenlenen bir sempozyumda anlatılan şöyle bir söylence de vardı:
“Prof Dr Sayın Kemal Gürsoy ’dan dinlediğim ve birbirini tamamlayan bir menkıbeden anlaşıldığına tarafından; Külhanî Ali Dede, Hasan Dağı ’nda yatan Hasan Büyükbaba ile aynı yıllarda yaşamış veya halk hafızası onları çağdaş yapmış olmalıdır Menkıbe şöyledir: Hasan Büyükbaba ile Külhanî Ali Büyükbaba aralarında zaman zaman “Tanrı yolunda ben senden ilerdeyim, veya “Bu yolda ben senden daha büyüğüm diye çekişmeler olurmuş Birbirlerini görmeden de yapamazlarmış Bir kış günü Ali Büyükbaba “Dağ başında soğuktan buz kesmiştir diyerek hamamın külhanından aldığı korları bir mendile çıkılayıp Hasan Dedeye götürür Bu Nedenle manevi büyüklüğünü de ispatlamış olur Kış geçer, yaz kazanç, sıcaklar bastırır Bu sefer Hasan Dede “Bu sıcakta, hamam külhanında sıcaktan bunalmıştır deyip dağdaki karlıklarda kalmış buzları bir mendile doldurup Aksaray ’a iner Hamama gelir Kar ve buz doymuş mendilini bir çiviye asar Gösterdiği kerametten nedeniyle birazcık da gururlanmıştır Ali Büyükbaba ile hoşbeş ederlerken gözü, hamama gelen hanımların etap bileklerine ilişir İçinden onları hoş bulduğunu geçirdiği sırada, buzlar eriyip şıp şıp damlamaya başlar Bunu görebilen Ali Dede “dağ başında cömertlik taslamaktan basit ne var Eğer yiğitsen gel de şehirde, hamamda büyüklüğünü ispatla der
Steven Runciman bir Haçlı tarihçisidir(26) Birinci haçlı seferini anlatırken, Hasan Dağına adını veren Hasan Bey ve Dikte Gazi ile ilgili olarak şunları yazmaktadır:
“Sultan Kılıç Arslan İznik ’i kurtarma girişiminin başarısız kalması üstüne kendisine tâbi yer alan Hasan Bey ve Danişmendoğulları (Başlarında Emir Gazi vardır) ordusu ile birlikte geri döndü Haçlılar Ereğli ’de Dikte Hasan ve Danişmend Emiri ’nin kumandasında bir Türk ordusuna rastladılar Türkler doğrudan doğruya bir meydan savaşını özlem etmemekteydiler; süratle kuzeye dürüst çekilerek Ereğli şehrini Hıristiyanlara bıraktılar Bu sırada gökyüzünde görünen bir kuyruklu yıldız, haçlı zaferini aydınlatıyor addolundu
Ordunun çekildiği yerler Hasan Dağı ve yöresiydi
Avrupalılar deveyi de ilk önce bu tarihte görürler
Doğan Avcıoğlu, “Türklerin Tarihi (27) adlı eserinde bu konuyla ilgili olarak şunları yazmaktadır:
“Kutalmışoğlu Süleyman Şah (ölm 1086) (Bizans generali Filaret ’in eyaletlerini fetih nedeniyle) ayrıldığında, İznik ’te akrabası Ebü ’l Kasım vekildir Onun kardeşi Ebü ’lGâzi Hasan Bey, Kapadokya ’da, adını verdiği Hasandağ çevresinde fetihler yapmaktadır
Haçlılara aleyhinde Hasandağ ’ında başarılı direnişiyle ün kazanan Hasan Bey, Türkmen ’i Ege kıyılarından bozkıra süren Bizanslılara karşı saldırılara girişir Büyük Selçuklu Sultanı Tapar ile iyi ilişkiler kuran Hasan Bey, İran ’da hapiste tutulan Selçuklu Sultanı Şahinşah ’ın Konya ’ya dönmesini sağlar (1110) Konya ’ya dönen Şahinşah ’ın ilk işi akrabası ve naibi Hasan Beyi öldürmek, kardeşi Mes ’ut ’u hapsetmek olur
Danişmendoğlu Dikte Gâzi ’nin desteğiyle, Sultan ’ın öldürdüğü Hasan Bey ’in oğlu Boğa, Türkmenleriyle ayaklanır Şahinşah, esir alınır ve gözlerine dingil çekilir Mes ’ut, kardeşini kör durumda bile tehlikeli bulur ve onu boğdurtur
Büyük gezgin Evliya Çelebi (16111682) de 1649 yılında büyük olasılıkla Ulukışla ’ya uğramıştır Çünkü
meşhur Seyahatname ’sinde şöyle demektedir
“Bor ’dan daha sonra birincil menzili Ortaköy ’de aldık Geniş ve ürünü bol bir kaza olup bono, bahçe, câmi ve mescidi olan gelişmiş bir köydür Bu köya yan otuzaltı adet nâhiye köyleri vardır Buradan kuzey tarafa doğru gidip güzel köylerden geçtik Bir menzilde Harvadalı köyüne geldik Burası da meyvesi bol, verimli, güzel, hanı, hamamı ve câmii olan bir Müslüman köyüdür Aksaray nahiyeleri köylerindendir Buradan da yeniden kuzeye gitgide artarak Aksaray şehrine vardık (28)
Ortaköy ’den Helvadere ’ye «bir menzilde» varabilmek, Ulukışla üzerinden gitmekle olasıdır bu nedenle de Ulukışla ’ya uğramamış olması düşünülemez
Ulukışla köyünün kendine özgü bir kültür yaratması, bir geçit yolu üzerinde belirlenmiş olmasındandır
Ulukışla yöresi Anadolu Selçuklu Devletini kuran Kutalmış oğlu Süleyman Bey vaktinde (1077) Türklerin eline geçmiştir 1142 yılında Selçukluların eline geçmiş ve 1470 yıllarında Osmanlıların egemenliğine geçinceye değin İlhanlılar, Danişmentliler ve Karamanoğulları yönetiminde kalmıştır
Bu çalışmayı niçin yaptım?
Büyük ozan Nazım Hikmet:
“Ne ah edin dostlar
Ne de ağlayın
Dünü bugüne
Bugünü yarına bağlayın
demektedir
Ben de dünümüzü bugüne bağlantı kurmak istedim Başarabildimse, kendimi mutlu sayıyorum *
HASAN DAĞI
Hasan Dağının çevresi, günümüzden on bin yıl önce, bugünkünden fazla daha güzeldi O zamanlar Konya ’dan Ereğli ’ye dek uzanan büyük bir göl vardı Bugünkü Tuzlu Gölü de, minimum üç misli büyüklükte bir tatlı su gölüydü Lüzum iklim koşulları, gerekse doğal çevre günümüzde olduğundan fazla daha elverişliydi Bölge, tamamen ormanla kaplıydı ve bol yağış alıyordu Yabani koyun, keçi ve sığırlar koskocoman sürüler halinde dolaşıyordu Böylesine bereketli olan Anadolu topraklarında ilk uygarlıklar doğdu Buna ilerde daha geniş olarak değineceğim (15)
Kemalî Babanın çok hoş bir koşmayla anlattığı ve görebilen o kadar fazla kişinin de büyülenip bir şiir yazdığı Hasan Dağının insanlık tarihinde devlete ait yapılan birincil doğa parçası olduğu sanılmaktadır Günümüzden dört bin yıl önce sönmüş bulunan (16) 3252 metre yüksekliği olan Hasan Dağı ’nın, Taş Devrinin sonları olarak bildiğimiz Neolitik çağda, (MÖ 8500–5700) Hollandalı kazıbilimci James Mellaart (doğ 1925) tarafından gün ışığına çıkarılan ve günümüzden on bin sene önce kurulduğu sanılan Çatal Höyük ’te yaşamış halk müziği göre, sanatçı titizliğiyle çizilmiş bir duvar devlete ait, Ankara Kazıbilim Müzesindedir (17)
Neolitik Çağ, insanlık tarihinde önemli bir yer miktar Çünkü Anadolu insanı bu çağda reel bir ihtilal yaratmıştır Tarımı başlatmış, hayvanları ehlileştirmiştir Ilk köyler bu devirde, alüvyonlu topraklar üstünde resmileşmiş, günümüzden 7 bin yıl önce de yaylalara göç etmişlerdir Köyümüzdeki ören yerlerinin de, ÇiftlikYığın, KöşkHöyük, Gelveri, Güvercinkayası yerleşimleri ile eş zamanlı olduğu akla yatkındır Avören ve Köy Tepesinde yapılacak bir yüzey araştırmasının bu gerçeği ortaya çıkaracağına inanıyorum Karakisle ’den Köy Tepesine çıkarken soldaki bir kayada bulunan hayvan devlete ait, Kayaburnu ’nda yer alan ve insan eliyle yapılmış olduğu anlaşılır biçimde olan basamaklar ve el ele tutuşup dans eden insan figürleri de o devirlerden kalma olsa gerektir
Helmut Uhlig “Die Mutter Europas – Avrupa ’nın Anası adlı Almanca kitabında “Çatal Hüyük ’te bayan çok saygındı ve yeri baş köşeydi Şüphesiz bu durumun, kültürel gelişmesine büyük katkısı vardı Günümüz Batı kültürünün kökenlerini de Anadolu topraklarında aramalıyız (18) diyor
Prof Dr Karl J Narr da, Çatal Hüyük ’le ilgili olarak Dünya Tarihi Ansiklopedisinde şunları yazıyor: Ailenin mirası, anne göre akrabalık ön planda tutularak paylaştırılırdı Baba tarafı ikinci planda kalıyordu Bir kızla evlenen erkek kızın evine taşınırdı Ailenin edindiği konut ve tarla gibi mülk varlıklarının kullanım hakkı kadınındı (19)
Dora Jane Hamblin, TürkeiLand der Lebenden LegendenTürkiye Yaşamış Efsaneler Ülkesi adlı eserinde şunları yazıyor: Hasan Dağının 135 km batısında büyük bir uygarlık kurulmuştu Yeniden benzer dağdan gelen ve obsidiyen denilen volkanik camdan yaptıkları ayna, takı, bıçak, orak, keser, ok ve güya şeyleri Ürdün ve Kıbrıs gibi uzak yerlere satarak çok iyi kazanç sağlıyorlardı(20)
Aşıklı, Ihlara vadisine bir kilometre uzaklıktaki Melendiz Çayı ’nın kıyısında bir yerin adıdır Çatal Höyük yerleşimi ile çağdaş bir ikâmetgâh yeri ve birincil uygarlıklar açısından onun dek önemli olduğu biliniyor Dünyadaki ilk beyin ameliyatının, Mısırlılardan da önce burada yapıldığı da anlaşılmıştır
Çatal Höyük üzerinde bu dek durmamın nedeni, köyümüzdeki kalıntıların da o yıllardan mı, yahut daha sonra mı olduğunu düşünmemdendir İkinci bir neden de, ilk medeniyetlerin yakın çevremizde yaratılmış olmasından duyduğum kıvançtır Fakat yöremizdeki yerleşimin sonradan; örneğin, Hitit uygarlığınadönemine eşit düşüyor olması da olasıdır Hasan Dağı lav püskürürken devlete ait yapıldığına tarafından, aynı anda ikâmetgâh yeri olmayabilir gerçi Çatal Höyük zenginliğinin oluşmasında Hasan Dağı ’nın rolü vardı
Zaten Hasan Dağı ’nı görüp de resmini yapmamak, şiir yazmamak elde mi? Koca şair Karacaoğlan (16061679) da: (21)
Şiirin devamından anlaşıldığına kadar, Kemalî Baba aradığını bulmuş ve muradına ermiş gibidir
Toros Dağlarının güneyinden, Adana yöresinden de Hasan Dağı için şöyle bir türkü yakılmıştır:
Nida Tüfekçi göre derlenip notaya alınan “Hasan Dağı Halayı yöre oyunlarındandır
1955 yılında TKP davasından yargılanıp hüküm giyenler, Adana Hapishane ’ne yolcu ediliyor Hükümlülerden Ahmet Baba şöyle anlatıyor: “Hepimizi bir otobüse doldurup birbirimize zincirle bağladılar Geceleyin Niğde Ovası ’ndan geçiyoruz Anadolu bozkırı yaz gecelerinde dehşet hoş oluyor Sihirsel, saydam bir geceydi ay ışığı aşağı Hasan Dağı yalap yalap ediyor İşte bütün bu anda Ruhi Su birden coşuyor Sanırsınız Hasan Dağı binlerce, milyonlarca yıldır karnında sakladığı ateşini çıkarıyor
Dünyada bir eşi daha olmayan Kapadokya mucizelerinin yaratılmasında büyük katkısı olan Hasan Dağı ’nın, adını nereden ve kimden aldığını araştırırken garip konularla karşılaştım Sultan I Kılıç Arslan (ölm 1107), Arkhelai adını Aksaray ’a çevirdiğine kadar (24) tarihteki adı Athar ya da Argaios olan dağa da Hasan Dağı adının da o zamanlarda verilmiş olduğu akla yakındır diye düşünerek onun zamanına, bundan yaklaşık olarak bin sene öncesine gittim öte taraftan, Ekim 1994 ’teki “Aksaray ve Cemaleddinî Aksarayî “ (25) adına düzenlenen bir sempozyumda anlatılan şöyle bir söylence de vardı:
“Prof Dr Sayın Kemal Gürsoy ’dan dinlediğim ve birbirini tamamlayan bir menkıbeden anlaşıldığına tarafından; Külhanî Ali Dede, Hasan Dağı ’nda yatan Hasan Büyükbaba ile aynı yıllarda yaşamış veya halk hafızası onları çağdaş yapmış olmalıdır Menkıbe şöyledir: Hasan Büyükbaba ile Külhanî Ali Büyükbaba aralarında zaman zaman “Tanrı yolunda ben senden ilerdeyim, veya “Bu yolda ben senden daha büyüğüm diye çekişmeler olurmuş Birbirlerini görmeden de yapamazlarmış Bir kış günü Ali Büyükbaba “Dağ başında soğuktan buz kesmiştir diyerek hamamın külhanından aldığı korları bir mendile çıkılayıp Hasan Dedeye götürür Bu Nedenle manevi büyüklüğünü de ispatlamış olur Kış geçer, yaz kazanç, sıcaklar bastırır Bu sefer Hasan Dede “Bu sıcakta, hamam külhanında sıcaktan bunalmıştır deyip dağdaki karlıklarda kalmış buzları bir mendile doldurup Aksaray ’a iner Hamama gelir Kar ve buz doymuş mendilini bir çiviye asar Gösterdiği kerametten nedeniyle birazcık da gururlanmıştır Ali Büyükbaba ile hoşbeş ederlerken gözü, hamama gelen hanımların etap bileklerine ilişir İçinden onları hoş bulduğunu geçirdiği sırada, buzlar eriyip şıp şıp damlamaya başlar Bunu görebilen Ali Dede “dağ başında cömertlik taslamaktan basit ne var Eğer yiğitsen gel de şehirde, hamamda büyüklüğünü ispatla der
Steven Runciman bir Haçlı tarihçisidir(26) Birinci haçlı seferini anlatırken, Hasan Dağına adını veren Hasan Bey ve Dikte Gazi ile ilgili olarak şunları yazmaktadır:
“Sultan Kılıç Arslan İznik ’i kurtarma girişiminin başarısız kalması üstüne kendisine tâbi yer alan Hasan Bey ve Danişmendoğulları (Başlarında Emir Gazi vardır) ordusu ile birlikte geri döndü Haçlılar Ereğli ’de Dikte Hasan ve Danişmend Emiri ’nin kumandasında bir Türk ordusuna rastladılar Türkler doğrudan doğruya bir meydan savaşını özlem etmemekteydiler; süratle kuzeye dürüst çekilerek Ereğli şehrini Hıristiyanlara bıraktılar Bu sırada gökyüzünde görünen bir kuyruklu yıldız, haçlı zaferini aydınlatıyor addolundu
Ordunun çekildiği yerler Hasan Dağı ve yöresiydi
Avrupalılar deveyi de ilk önce bu tarihte görürler
Doğan Avcıoğlu, “Türklerin Tarihi (27) adlı eserinde bu konuyla ilgili olarak şunları yazmaktadır:
“Kutalmışoğlu Süleyman Şah (ölm 1086) (Bizans generali Filaret ’in eyaletlerini fetih nedeniyle) ayrıldığında, İznik ’te akrabası Ebü ’l Kasım vekildir Onun kardeşi Ebü ’lGâzi Hasan Bey, Kapadokya ’da, adını verdiği Hasandağ çevresinde fetihler yapmaktadır
Haçlılara aleyhinde Hasandağ ’ında başarılı direnişiyle ün kazanan Hasan Bey, Türkmen ’i Ege kıyılarından bozkıra süren Bizanslılara karşı saldırılara girişir Büyük Selçuklu Sultanı Tapar ile iyi ilişkiler kuran Hasan Bey, İran ’da hapiste tutulan Selçuklu Sultanı Şahinşah ’ın Konya ’ya dönmesini sağlar (1110) Konya ’ya dönen Şahinşah ’ın ilk işi akrabası ve naibi Hasan Beyi öldürmek, kardeşi Mes ’ut ’u hapsetmek olur
Danişmendoğlu Dikte Gâzi ’nin desteğiyle, Sultan ’ın öldürdüğü Hasan Bey ’in oğlu Boğa, Türkmenleriyle ayaklanır Şahinşah, esir alınır ve gözlerine dingil çekilir Mes ’ut, kardeşini kör durumda bile tehlikeli bulur ve onu boğdurtur
Büyük gezgin Evliya Çelebi (16111682) de 1649 yılında büyük olasılıkla Ulukışla ’ya uğramıştır Çünkü
meşhur Seyahatname ’sinde şöyle demektedir
“Bor ’dan daha sonra birincil menzili Ortaköy ’de aldık Geniş ve ürünü bol bir kaza olup bono, bahçe, câmi ve mescidi olan gelişmiş bir köydür Bu köya yan otuzaltı adet nâhiye köyleri vardır Buradan kuzey tarafa doğru gidip güzel köylerden geçtik Bir menzilde Harvadalı köyüne geldik Burası da meyvesi bol, verimli, güzel, hanı, hamamı ve câmii olan bir Müslüman köyüdür Aksaray nahiyeleri köylerindendir Buradan da yeniden kuzeye gitgide artarak Aksaray şehrine vardık (28)
Ortaköy ’den Helvadere ’ye «bir menzilde» varabilmek, Ulukışla üzerinden gitmekle olasıdır bu nedenle de Ulukışla ’ya uğramamış olması düşünülemez
Ulukışla köyünün kendine özgü bir kültür yaratması, bir geçit yolu üzerinde belirlenmiş olmasındandır
Ulukışla yöresi Anadolu Selçuklu Devletini kuran Kutalmış oğlu Süleyman Bey vaktinde (1077) Türklerin eline geçmiştir 1142 yılında Selçukluların eline geçmiş ve 1470 yıllarında Osmanlıların egemenliğine geçinceye değin İlhanlılar, Danişmentliler ve Karamanoğulları yönetiminde kalmıştır
Bu çalışmayı niçin yaptım?
Büyük ozan Nazım Hikmet:
“Ne ah edin dostlar
Ne de ağlayın
Dünü bugüne
Bugünü yarına bağlayın
demektedir
Ben de dünümüzü bugüne bağlantı kurmak istedim Başarabildimse, kendimi mutlu sayıyorum *