Hasan Dağı Cukurova yoresi
Buyuk bir halk şairi olan Karacaoğlan'ın hayatı uzerine yapılan araştırmalarda kesin bir bilgi yoktur Son yıllarda yapılan araştırmalarda ve şiirlerinde yapılan incelemelerden onun 1606 da doğmuş 1670 yılında olmuş olduğu tahmin edilmektedir Her nekadar doğduğu yer bilinmiyorsa da olduğu ve mezarının bulunduğu yer bellidir Kendisinin Guney Anadolu'da yaşayan Turkmen aşiretinden olduğu daha doğrusu İcel'li olduğu muhakkaktırŞiirlerinden anlaşıldığı kadarıyla kendisi pek cok yer gezmiş,aşkı ve tabiat sevgisini yaşadığı hayatı, cağının konuşma dili ile oz turkce olarak işlemiş ve anlatmış bir halk şairidir
Bugun kesin olarak bilinen bir şey varsa o da mezarının İcel'in Mut İlcesi'ne bağlı Karacaoğlan Koyu'ndeki Karacaoğlan tepesinde Karacakız tepesi ile karşı karşıya olduğudur
Mezar 1997 yılında anıt mezar haline getirilerek Kultur Bakanı İstemihan Talay tarafından ziyarete acılmıştır Karacaoğlan aynı zamanda tarihte heykeli dikilen, bilinen ilk ozandır İcel'in Mut İlcesine Heykeltraş ProfHuseyin GEZER tarafından yapılan heykeli 8 haziran 1973 gunu dikilmiştirYorede onun şiirlerinden pek coğu halk arasında soylenir bazıları turkuleştirilmiştir
Ceşitli kaynaklara gore Kozana bağlı Feke İlcesi'nin Gokcekoyunde, Mamalıda, Binbuğada, Erzurumda Zobularda, Gokcelide, Varsak da, hatta Belgradda doğduğu one surulmuştur Fakat, kanımızca en sağlam ve eski kaynak, Akşehirli Ahmet Hamdi Efendi'nin hatıra defteri olup, inandırıcı delillere dayanmaktadır Hamdi Efendi, Varsak koyunde 1876 da hatıra defterine şu satırları kaydetmiştir: Malum ola ki Karacaoğlan Varsak karyesinde dunyaya gelup babası Turkmen aşiretinden Kara İlyas, fakirel hal olmağla saydu şikarla taayyuş eder olup 1013 (M 1604) tarihinde Kozan derebeylerinden Husa m Beyin sayıl namıyle tutkap asker devşirdiği hengamda İlyas dahi tutulup goturulerek orada gaip olduğu icin lakapları Sayıloğlu kaldığı ve el yevm karyei mezbur hanedanı Sayılzade Mehmet Efendi'den anlaşılmıştır Karacaoğlan'ın ismi Hasan olup oksuz buyumuş Vechen karayağız ve fakir cocuğu olduğu icin buna Karacaoğlan denulup boylece anıldığı Karacaoğlan delikanlı iken munis ve zeyrekliği hasebiyle ol vaktin karye ağalarından serdengecti Osman Ağa Karaca Oğlan'ı evlatlık şekliyle diğer fakir bir aile kızıyle teehhul ettirmiş ise de kız hor ve cirkin olduğundan Kara caoğlan babası gibi Sayıl askerliğine tutulacağını anlayup yirmi dort yaşında Varsak'tan firarla mekanın gaip ederek, encam Maraş'ta Zulgaroğlu (Zulkadir olacak) Husam Bey' in himayesinde altı sene teehhul umidiyle kalıp, teehhul umidi munkesir olunca oradan mufarekatla yine geşti diyara başlayıp on dokuz sene sonra vatanına gelmişse de fazla barınamayıp elli beş yaşında Tarsus tarikıyla tekrar geşti diyara derban olduğu (1), kayıtlıdır Han Mahmut adli halk hikayesinde ve diğer bazı anlatımlarda Karacaoğlan'ın Tarsus'ta Karaca Kız adındaki bir yoruk beyi'nin kızına aşık olduğu, vermedikleri icin kızın, arkasından da Karacaoğlan'ın Kırklar mağarasına, bazı kaynaklara gore de Eshabı Kehf Mağarasına cekilerek orada olduğu rivayet olunur İshak Refet Işıtman ise, 1933 yılında yayınladığı Karacaoğlan adlı eserinin 33 sayfasında Şairin menkıbeleri arasında Karaca Kız adlı birisini sevdiği soylenir ve olunceye kadar bu sevginin devam ettiği, fakat birbirlerine kavuşamadıkları, en sonunda Karacaoğlan'ın bir tepeye, Karaca Kız'ın da onun karşısındaki bir tepeye gomuldukleri anlatılır Bu tepeler Cukurovada imiş, demektedir Bizim goruşumuze gore buradaki Cukurova'dan Cukur Koyu'nun anlaşılması gerekir Zira Cukur koyu (şimdi Karacaoğlan) Karaca Kız ve Karacaoğlan Tepeleri'nin duzluğundedir Fuat Koprulu'nun araştırma yaptığı donemlerdeki ulaşım imkanları dikkate alınırsa, Mut İlcesi dahi belli cevre dışında bilinmezken Cukur koyunun bir araştırmacı icin bilinmesi elbette mumkun değildir Esasen şimdiki Cukur (Karacaoğlan) koyu 1286 yıllarında Sarıkavak beylerinden Hacı Kadir ağa zamanında eski yerinden nakledilmiştir Karacaoğlan tepesinin birkac kilometre kuzey batısına duşen eski Cukur icme ve kullanma sularını sarnıclardan sağlayan bir kırac yayladır Sarıkavak beylerinin yaylası olan bu koyun 8 kilometre kadar doğuya nakledilmesinin bir de hikayesi vardır Rivayete gore koyun cobanı, surunun icinden bir tekenin sık sık ayrılarak sakalı ıslanmış şekilde geriye donduğunu gorur ve merakla takip eder Gorur ki şimdiki koyun hemen yakınında bir kaynak vardır ve teke tesadufen bulduğu bu kaynaktan ic gudusuyle şaşırmadan gidip, suyunu ictikten sonra donmektedir o Bundan sonra sadece yazları oturulan eski Cukur su kaynağına yakın yerde yeniden iskan sahası haline getirilir Koy devamlılık kazandıktan sonra halk Karacaoğlan mezarını adeta ziyaretgah haline getirmiş, ona evliyalık izafe etmiş, tepenin adına zamanla Erenler Tepesi de denmeye başlanmıştır
Hasan Dağı
Hasan Dağı catal matal
Arasında guller biter
Bir yar sevdim bana yeter
İki seven del'olmaz mı
Hasan Dağı Hasan Dağı
Senden yuce dağ olmaz mı
Seni yaylayan guzelin
Al yanağı bal olmaz mı
Şu karşı beyaz damlar
Hani sana giren canlar
Sevip sevip ayrılanlar
Yanıp yanıp kul olmaz mı
Hasan Dağı'nın yılanı
Akar dolanı dolanı
Kucucukten bir yar sevsem
Sarsam belini olmaz mı
Bende Yozgat Surmelisi turkusunu istiyorum
Buyuk bir halk şairi olan Karacaoğlan'ın hayatı uzerine yapılan araştırmalarda kesin bir bilgi yoktur Son yıllarda yapılan araştırmalarda ve şiirlerinde yapılan incelemelerden onun 1606 da doğmuş 1670 yılında olmuş olduğu tahmin edilmektedir Her nekadar doğduğu yer bilinmiyorsa da olduğu ve mezarının bulunduğu yer bellidir Kendisinin Guney Anadolu'da yaşayan Turkmen aşiretinden olduğu daha doğrusu İcel'li olduğu muhakkaktırŞiirlerinden anlaşıldığı kadarıyla kendisi pek cok yer gezmiş,aşkı ve tabiat sevgisini yaşadığı hayatı, cağının konuşma dili ile oz turkce olarak işlemiş ve anlatmış bir halk şairidir
Bugun kesin olarak bilinen bir şey varsa o da mezarının İcel'in Mut İlcesi'ne bağlı Karacaoğlan Koyu'ndeki Karacaoğlan tepesinde Karacakız tepesi ile karşı karşıya olduğudur
Mezar 1997 yılında anıt mezar haline getirilerek Kultur Bakanı İstemihan Talay tarafından ziyarete acılmıştır Karacaoğlan aynı zamanda tarihte heykeli dikilen, bilinen ilk ozandır İcel'in Mut İlcesine Heykeltraş ProfHuseyin GEZER tarafından yapılan heykeli 8 haziran 1973 gunu dikilmiştirYorede onun şiirlerinden pek coğu halk arasında soylenir bazıları turkuleştirilmiştir
Ceşitli kaynaklara gore Kozana bağlı Feke İlcesi'nin Gokcekoyunde, Mamalıda, Binbuğada, Erzurumda Zobularda, Gokcelide, Varsak da, hatta Belgradda doğduğu one surulmuştur Fakat, kanımızca en sağlam ve eski kaynak, Akşehirli Ahmet Hamdi Efendi'nin hatıra defteri olup, inandırıcı delillere dayanmaktadır Hamdi Efendi, Varsak koyunde 1876 da hatıra defterine şu satırları kaydetmiştir: Malum ola ki Karacaoğlan Varsak karyesinde dunyaya gelup babası Turkmen aşiretinden Kara İlyas, fakirel hal olmağla saydu şikarla taayyuş eder olup 1013 (M 1604) tarihinde Kozan derebeylerinden Husa m Beyin sayıl namıyle tutkap asker devşirdiği hengamda İlyas dahi tutulup goturulerek orada gaip olduğu icin lakapları Sayıloğlu kaldığı ve el yevm karyei mezbur hanedanı Sayılzade Mehmet Efendi'den anlaşılmıştır Karacaoğlan'ın ismi Hasan olup oksuz buyumuş Vechen karayağız ve fakir cocuğu olduğu icin buna Karacaoğlan denulup boylece anıldığı Karacaoğlan delikanlı iken munis ve zeyrekliği hasebiyle ol vaktin karye ağalarından serdengecti Osman Ağa Karaca Oğlan'ı evlatlık şekliyle diğer fakir bir aile kızıyle teehhul ettirmiş ise de kız hor ve cirkin olduğundan Kara caoğlan babası gibi Sayıl askerliğine tutulacağını anlayup yirmi dort yaşında Varsak'tan firarla mekanın gaip ederek, encam Maraş'ta Zulgaroğlu (Zulkadir olacak) Husam Bey' in himayesinde altı sene teehhul umidiyle kalıp, teehhul umidi munkesir olunca oradan mufarekatla yine geşti diyara başlayıp on dokuz sene sonra vatanına gelmişse de fazla barınamayıp elli beş yaşında Tarsus tarikıyla tekrar geşti diyara derban olduğu (1), kayıtlıdır Han Mahmut adli halk hikayesinde ve diğer bazı anlatımlarda Karacaoğlan'ın Tarsus'ta Karaca Kız adındaki bir yoruk beyi'nin kızına aşık olduğu, vermedikleri icin kızın, arkasından da Karacaoğlan'ın Kırklar mağarasına, bazı kaynaklara gore de Eshabı Kehf Mağarasına cekilerek orada olduğu rivayet olunur İshak Refet Işıtman ise, 1933 yılında yayınladığı Karacaoğlan adlı eserinin 33 sayfasında Şairin menkıbeleri arasında Karaca Kız adlı birisini sevdiği soylenir ve olunceye kadar bu sevginin devam ettiği, fakat birbirlerine kavuşamadıkları, en sonunda Karacaoğlan'ın bir tepeye, Karaca Kız'ın da onun karşısındaki bir tepeye gomuldukleri anlatılır Bu tepeler Cukurovada imiş, demektedir Bizim goruşumuze gore buradaki Cukurova'dan Cukur Koyu'nun anlaşılması gerekir Zira Cukur koyu (şimdi Karacaoğlan) Karaca Kız ve Karacaoğlan Tepeleri'nin duzluğundedir Fuat Koprulu'nun araştırma yaptığı donemlerdeki ulaşım imkanları dikkate alınırsa, Mut İlcesi dahi belli cevre dışında bilinmezken Cukur koyunun bir araştırmacı icin bilinmesi elbette mumkun değildir Esasen şimdiki Cukur (Karacaoğlan) koyu 1286 yıllarında Sarıkavak beylerinden Hacı Kadir ağa zamanında eski yerinden nakledilmiştir Karacaoğlan tepesinin birkac kilometre kuzey batısına duşen eski Cukur icme ve kullanma sularını sarnıclardan sağlayan bir kırac yayladır Sarıkavak beylerinin yaylası olan bu koyun 8 kilometre kadar doğuya nakledilmesinin bir de hikayesi vardır Rivayete gore koyun cobanı, surunun icinden bir tekenin sık sık ayrılarak sakalı ıslanmış şekilde geriye donduğunu gorur ve merakla takip eder Gorur ki şimdiki koyun hemen yakınında bir kaynak vardır ve teke tesadufen bulduğu bu kaynaktan ic gudusuyle şaşırmadan gidip, suyunu ictikten sonra donmektedir o Bundan sonra sadece yazları oturulan eski Cukur su kaynağına yakın yerde yeniden iskan sahası haline getirilir Koy devamlılık kazandıktan sonra halk Karacaoğlan mezarını adeta ziyaretgah haline getirmiş, ona evliyalık izafe etmiş, tepenin adına zamanla Erenler Tepesi de denmeye başlanmıştır
Hasan Dağı
Hasan Dağı catal matal
Arasında guller biter
Bir yar sevdim bana yeter
İki seven del'olmaz mı
Hasan Dağı Hasan Dağı
Senden yuce dağ olmaz mı
Seni yaylayan guzelin
Al yanağı bal olmaz mı
Şu karşı beyaz damlar
Hani sana giren canlar
Sevip sevip ayrılanlar
Yanıp yanıp kul olmaz mı
Hasan Dağı'nın yılanı
Akar dolanı dolanı
Kucucukten bir yar sevsem
Sarsam belini olmaz mı
Bende Yozgat Surmelisi turkusunu istiyorum