nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Mehmet Akif Ersoy Hasbial
Mehmet Akif ’in dostu Ispartalı Mustafa Hakkı için 1905 ’te kaleme aldığı şiir başta Aksiyon ’da yayınlandı
İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy ’un şiirleri, Safahat adıyla toplanarak bir kitap halinde başta 1933 ’de basılmış ve günümüze kadar da sayısız zorlama yapmıştır Safahat birincil baskısında Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Asım, Gölgeler adıyla ayrı olarak basılan kitapların bir araya getirilmesinden oluşmuş ise de sonraki baskılarında yayınlanmayan şiirlerine de kitapta yer verilmiştir Yıllar içinde çeşitli yayınevleri birbirlerinden aldıkları bu şiirleri benzer adla basmayı sürdürmüşlerdir 77 yıldır her nesli tüm sanat ve şiir anlayışlarını derinden etkileyen bu şiirlerin birçoğu İstiklal Marşı gibi ezberlene gelmiştir
YAKIN DOSTLA ‘SOHBET ’
Az Daha tamamı sırasıyya tanıdık ve ezberlenen Mehmet Akif şiirlerine, Aksiyon dergisi bir yenisini ekledi Dergi, daha önce hiç bilinmez, hiç yayımlanmamış bir Mehmet Akif şiirini ortaya çıkardı
Büyük şairin 1867 1923 yılları aralarında yaşamış dostu Ispartalı Ağlarcı(ca)zâde Mustafa Hakkı için kaleme aldığı şiir, dergide yayımlanır yayımlanmaz büyük bir alaka fark etti Mehmet Akif ’in Şam ’da tanışıp dost olduğu Mustafa Hakkı için 5 Haziran 1905 ’te kaleme aldığı Hasbihal (sohbet) adlı şiir şöyle
Hasbihal
Bugün yaşım otuz üç; ben aramak otuz üç sene
Kapılmışım bu serabı hayata; ayrıca de nasıl:
Tüm kavafili âmâl önümde can berleb,
Durur iken tekrar ben sîne çâk çâk taleb,
Uzakta şöyle heyülâda görsem ümmidim
Teşahhus etti sanır da hemen seğirtirdim!
Hayale peyrev olup döndüğüm bu feyzada
Değildi bir demim olsun belâdan âzâde
Adım başında facia; adım başında muhat
Ne bir kenârı selâmet; ne bir tarîkı necat
Sağımda ağzını açmış amîk bir uçurum;
Solumda inmede dehşetli bir fırtına saldırı!
Gidilse leylei âtî dek karanlık çöl!
Dönülse devrei mâzî gibi kapanmış yol!
Lakin tereddüde, ârâma var mıdır imkân?
Sürüklenir gider muhakkak dalgaya kapılan
Uğraştım onca muhacimle bir vakit heyhat
Sonunda tâb ü tüvânım kesildi bitti sebat
Karardı gözlerim bundan böyle ne oldu bilmiyorum
Açıldı pîşi hayalimde diğer bir uçurum
Yuvarlanıp düşecektim o cahı muzlime ben
Önümde nurı ilâhî gibi göründün sen
Yarıp o zulmeti sâyende işte kurtuldum
Dalâle dürüst giderken reşâde doğruldum
Belirdi dîdei hakbîne şimdi evreni ruh
Uyandı leylei ruhumda bir sabahtanı fütuh
Hayat adına ben yine de sersericesine
Dolaşmışım bu fezâyı hayâli bunca yıl
Fakat bugün o geçmiş demlerin nihâyetidir
Yaşam varsa benimçün bugün bidâyetidir
Felekte ben de acep gün görür müyüm derken
Sabahı sermede kalb eyledin leyâlimi sen
Sen ey nigâhımı bîdâr eden ilâhî nur
Kemâli feyzin ile olduğun zaman manzur
Degişti yarı muhitim, açıldı başka cihan
Çekildi ufkumu tazyik eden sehabı giran
Baharlar uçuyor acilen asümânımda
Teraneler ötüyor tâ samîmi cânımda
Muhabbetin ne değin mucizata mazharmış
Bugün ben anlıyorum başka bir evren varmış
Gülzârı hayalime suret veren musavver ruh
Kitabı sineme bir bak ne dilfirib vuzuh
İçinde gösteriyor âlem sabahatini
O safhadan oku gel sen de kendi hikmetini
Bu kâinatta görmekteyim tüm seni âh
Birazcık da gel edeyim sende kâinâta nigâh
Ümidi, ye ’si, maişet belayı hâilini
Bu kârzâr cihânın bütün gavailini
Hülasa her ne kadar kayd varsa cümlesini
Hayalden silerek yazdım işte sade seni
Bugün düşünm(üy)orum hiç kendi âtimi
Düşünmek istemiş olsam da nerde kabil mi?
Senin fezaları lebriz eden hayalinle
Sığar mı diğer endişe tenknâyı dile?
Seninle başladı mâdâm bende feyzi yaşam
Hüda bilir edemem üstelik masivâ isbat
Alıntıdır *
Mehmet Akif ’in dostu Ispartalı Mustafa Hakkı için 1905 ’te kaleme aldığı şiir başta Aksiyon ’da yayınlandı
İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy ’un şiirleri, Safahat adıyla toplanarak bir kitap halinde başta 1933 ’de basılmış ve günümüze kadar da sayısız zorlama yapmıştır Safahat birincil baskısında Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Asım, Gölgeler adıyla ayrı olarak basılan kitapların bir araya getirilmesinden oluşmuş ise de sonraki baskılarında yayınlanmayan şiirlerine de kitapta yer verilmiştir Yıllar içinde çeşitli yayınevleri birbirlerinden aldıkları bu şiirleri benzer adla basmayı sürdürmüşlerdir 77 yıldır her nesli tüm sanat ve şiir anlayışlarını derinden etkileyen bu şiirlerin birçoğu İstiklal Marşı gibi ezberlene gelmiştir
YAKIN DOSTLA ‘SOHBET ’
Az Daha tamamı sırasıyya tanıdık ve ezberlenen Mehmet Akif şiirlerine, Aksiyon dergisi bir yenisini ekledi Dergi, daha önce hiç bilinmez, hiç yayımlanmamış bir Mehmet Akif şiirini ortaya çıkardı
Büyük şairin 1867 1923 yılları aralarında yaşamış dostu Ispartalı Ağlarcı(ca)zâde Mustafa Hakkı için kaleme aldığı şiir, dergide yayımlanır yayımlanmaz büyük bir alaka fark etti Mehmet Akif ’in Şam ’da tanışıp dost olduğu Mustafa Hakkı için 5 Haziran 1905 ’te kaleme aldığı Hasbihal (sohbet) adlı şiir şöyle
Hasbihal
Bugün yaşım otuz üç; ben aramak otuz üç sene
Kapılmışım bu serabı hayata; ayrıca de nasıl:
Tüm kavafili âmâl önümde can berleb,
Durur iken tekrar ben sîne çâk çâk taleb,
Uzakta şöyle heyülâda görsem ümmidim
Teşahhus etti sanır da hemen seğirtirdim!
Hayale peyrev olup döndüğüm bu feyzada
Değildi bir demim olsun belâdan âzâde
Adım başında facia; adım başında muhat
Ne bir kenârı selâmet; ne bir tarîkı necat
Sağımda ağzını açmış amîk bir uçurum;
Solumda inmede dehşetli bir fırtına saldırı!
Gidilse leylei âtî dek karanlık çöl!
Dönülse devrei mâzî gibi kapanmış yol!
Lakin tereddüde, ârâma var mıdır imkân?
Sürüklenir gider muhakkak dalgaya kapılan
Uğraştım onca muhacimle bir vakit heyhat
Sonunda tâb ü tüvânım kesildi bitti sebat
Karardı gözlerim bundan böyle ne oldu bilmiyorum
Açıldı pîşi hayalimde diğer bir uçurum
Yuvarlanıp düşecektim o cahı muzlime ben
Önümde nurı ilâhî gibi göründün sen
Yarıp o zulmeti sâyende işte kurtuldum
Dalâle dürüst giderken reşâde doğruldum
Belirdi dîdei hakbîne şimdi evreni ruh
Uyandı leylei ruhumda bir sabahtanı fütuh
Hayat adına ben yine de sersericesine
Dolaşmışım bu fezâyı hayâli bunca yıl
Fakat bugün o geçmiş demlerin nihâyetidir
Yaşam varsa benimçün bugün bidâyetidir
Felekte ben de acep gün görür müyüm derken
Sabahı sermede kalb eyledin leyâlimi sen
Sen ey nigâhımı bîdâr eden ilâhî nur
Kemâli feyzin ile olduğun zaman manzur
Degişti yarı muhitim, açıldı başka cihan
Çekildi ufkumu tazyik eden sehabı giran
Baharlar uçuyor acilen asümânımda
Teraneler ötüyor tâ samîmi cânımda
Muhabbetin ne değin mucizata mazharmış
Bugün ben anlıyorum başka bir evren varmış
Gülzârı hayalime suret veren musavver ruh
Kitabı sineme bir bak ne dilfirib vuzuh
İçinde gösteriyor âlem sabahatini
O safhadan oku gel sen de kendi hikmetini
Bu kâinatta görmekteyim tüm seni âh
Birazcık da gel edeyim sende kâinâta nigâh
Ümidi, ye ’si, maişet belayı hâilini
Bu kârzâr cihânın bütün gavailini
Hülasa her ne kadar kayd varsa cümlesini
Hayalden silerek yazdım işte sade seni
Bugün düşünm(üy)orum hiç kendi âtimi
Düşünmek istemiş olsam da nerde kabil mi?
Senin fezaları lebriz eden hayalinle
Sığar mı diğer endişe tenknâyı dile?
Seninle başladı mâdâm bende feyzi yaşam
Hüda bilir edemem üstelik masivâ isbat
Alıntıdır *