Hashimoto hastalığı oluşum nedenleri

Haşimoto tedavisinde ana maksat tiroit bezine karşı oluşan ölçüsüz ve orantısız enflamatuvar reaksiyon silsilesini durdurmaktır. Oluşum nedenini anladığımızda hastalık kronik seyrini terk ederek düzgünleşme sürecine girecektir.

Haşimoto Tiroiditi: Umumide tüm vücudun hususide de tiroit bezinin daima iltihaplanması (enflamasyon) ve salgıladığı hormonların azalması (Hipotiroidi) ile birlikte karakterize otoimmün bir hastalıktır. Bu bir tiroidit vakasıdır, yani tiroid bezinin iltihabıdır.

Bu illetin klasik anlayış içerisinde tedavi edilememesinin sebebini şu yaklaşımda ararsak daha akıllıca olacağı kanaatindeyim; Şahsen tiroit disfonksiyonu mu var yoksa bu bezin fizyolojik istikrarını koruyabilmesi için sair sistemlerin gereken desteği sağlayamaması nedeniyle mi hasta. O vakit “Tiroit bezimiz neden fonksiyonlarını icra edemiyor?” sorusunun karşılığını verebiliriz.

Tüm sorun bu iltihabın, daha akıllıcası da tiroit bezine karşı oluşan enflamasyonun yalnızca ona has olmadığı gerçeğinin bilinmeyişidir.

Hashimoto her ne kadar tiroit bezini ilgilendiren bir hastalık üzere görünse de temelinde bağışıklık sisteminin ölçüsüz yansısı yatmaktadır, bu duruma ‘Otoimmün Cevap’ deriz.

Vücutta tüm metabolik süreçler hayatı himaye üzerine ayarlanmış durumdadır. Marazların seyri öncelikle önemsizden değerliye, aşağıdan yukarı, dıştan içe akıllıcadır. Bu durumda öncelikle cilt, saç, eklem, kol, bacak üzere hayati olmayan organlar etkilenir. 2.Aşamada safra kesesi, yumurtalıklar, tiroid üzere hayati olmayan gelgelelim değer arz eden organlar tesir görmeye başlar. 3.aşamada ise hayati organlar da dejeneratif / destruktif (yıkıcı) reaksiyona katılacaklardır.

Bu, hayatı tehdit eden bir süreçtir ve yalnızca sizin daha ne kadar kronikleşme fiiline müsaade vereceğinize bakmaktadır.

Oluşum Nedenlerinden Kimileri

1. Susuzluk, enflamasyonu (iltihap) tetikleyen en kıymetli mekanizmaların başında geliyor.

Gayrikâfi su tüketimi ve suyun vücuttan atılımını artıran hareketlerin (ateş, idrar atılımını artıran diüretik ilaçlar, bir kısım tansiyon ilaçları, alkol vb.) çoğalması ile birlikte vücutta kuruma (dehidratasyon) başlar. Vücudumuzda her şey hayatta kalmak üzere ayarlanmıştır. Su girişi azalırsa bu kıymeti artmış likit hayati organlara (beyin, kalp, akciğer, böbrek) yönlendirilir. Bir kısım hayati olmayan organlarımız bu azalmış sudan mahrum kalır (saçlar, kollar, bacaklar, bağırsak, tiroit vb.). Vücutta suyun organlar arasındaki bu regülasyon mekanizmasından hizmetli hususlardan birisi de HİSTAMİN’dir. Histaminin çok salınımı suyun dağılım orantılarına tesir ederek enflamasyon (iltihap) artışını hızlandırır. Su atılımını artıran negatif sıvılardan (alkol, kafeinli içecekler, hazır meyve suları, siyah çay, kahve vb.) uzak durulmalı.

2. Vücut asit-baz istikrarının bozulması

Vücudumuz hafif alkalidir, vücut Ph istikrarımız 7,35-7,45 kıymetleri arasında olmalıdır. Su tüketiminin azalması vücudu asitleştirir. Münhasıran, mizaca aksi besinler, unlu-tahıllı azıklar, kavrulmuş çerezler, işlenmiş besinler, şekerli ve ölçüsüz proteinli azıkların alınması yahut et/tahılların işlenmesi esnasında kalsiyum, potasyum, magnezyum üzere alkali yapıcı hususların kaybedilmesi, vücut Ph istikrarını süratle aside akıllıca kaydırır. Gerilim, üzüntü, ruh çöküntüsü de vücut Ph istikrarını asit yanına kaydırmaktadır.

Dokuların, temelde de hücrenin asitleşmesi enflamasyonu (iltihap) artırır, bu durum otoimmün yansıyı derinleştirir.

3. Alerji ve besin intoleransı ‘Hashimoto Tiroidit’ riskini artırıyor

Tiroid hormonlarının sıradan olması bağırsak duvarındaki sıkı kontakları destekler. Bağırsak canlı mikroorganizma yüzeyinin sağlam olması tiroid hormonlarının etkinleşmesi için gereklidir (T4’ün yaklaşık 1/5’i bağırsak probiyotik bakterilerin yardımı ile bağırsak hücrelerinde faal formu olan T3’e dönüşür). Bu durumda canlı T3 seviyesi düşecektir.

Şayet hazım sisteminiz bir gıdayı özümseyemiyor, sindiremiyor ve bu besinleri daima tüketiyorsanız vücudunuz bunları yabancı unsur üzere algılayacak. Bağışıklık sisteminin mütemadi reaksiyon göstermesi enflamasyonu (iltihap) artırır. Enflamasyonun artması HİSTAMİN seviyesini artırır ve tekrar sonuç: Otoimmün Tepki!

4. İnsülin direnci ve Hashimoto

Tiroid işleyişinin basınçlanması glikoz metabolizmasını olumsuz etkilemektedir:

– Glikozun kandan alınarak hücre içine girişini azaltır, sonuçta kan şeker seviyesi yükselir.
– Bağırsaktan kan glikoz emilimini azaltır ve kan şeker seviyesi düşer.
– Dokuların insüline karşılığını azaltır. Netice dolaşımdaki glikoz hücrelere sokulamaz ve kandaki şeker kıymeti artar.

Metabolik sendromda (insülin direnci) sık-sık kan şeker seviyelerinde iniş-çıkışları yaşanmaktadır. Bu durumda gerilim hormonlarından kortizolün salgılanması artmaktadır.

Kortizol yüksekliği tiroid fonksiyonlarını azaltır.

5.Stres

Gerilim, üretilen tiroid hormonuna karşı hücrelerin yanıtını azaltıyor / zorlaştırıyor.
Kronik gerilime maruziyet vücutta kortizol seviyesini çok yükseltir, başkaca 5’-deiyodinase enziminin işleyişini azaltır. Bu durumda tiroid hormonun etkinleşmesi durur (T4 hormonu T3’e dönüşemez). Tiroit fonksiyonlarının optimal olması için böbrek üstü bezinin sağlıklı olması gerekir, zira gerilim hormonları (adrenalin, kortizol) buradan salgılanır.

6. Şark Tıbbı’nda tiroid organının işleyişi kalp regülatuar sistemine ve gücüne bağlıdır. Kalp gücü birçok emosyonel travmalardan etkilenmektedir. Şark Tıbbı anlayışına nazaran vücuda giren soğuk ve ehliyetsiz likit alımı dalak sisteminin regülasyonunu bozmaktadır. Bu durum kan üretimi ve likitlerin nakil/değişim sürecini olumsuz etkilemektedir. Dalak sistemi birçok organın (kalp, akciğer, kalın bağırsak, karaciğer vb.) işleyişinde canlı rol oynamaktadır. Regülasyon mekanizmasında ki aksaklık kalp/tiroit disfonksiyonu ile sonuçlanmaktadır. Özetle vücutta öncelikle ’NEM’, sürecin ilerlemesi ile birlikte ‘SICAĞIN’ azalması, vücuttaki yaşamsal gücün/kanın yavaşlamasına ve likitlerin yoğunlaşarak bir kısım organların beslenmesini olumsuz tarafta etkilemesini netice vermektedir.

Hashimoto / Hipotiroidi Bir Tükenmişlik Tablosudur!

Hashimoto tiroiditi otoimmün bir hastalık olduğu için beraberinde birebir alt yapıya sahip marazlar da (Tip I DM, çölyak, adrenal yetmezlik, behçet, sistemik lupus, vitiligo vb.) gelişir.

Evet bu bir otoimmün hastalık ve başka otoimmün marazlarla birliktelik kaçınılmazdır. Kimse kendini “Hiçbir meselem yok, yalnızca Haşimoto illetim var” diye rahatlatmasın. Bu süreç devam edecektir, ömrü müdafaa ismine vücutta bir kısım organların feda edilmesiyle seyreden 1.2.3. adaptasyon evreleri işleyecektir.

Hashimoto uzun süren iltihabi (enflamayonun) sürecin neticesidir. İnsan kendi eli ve isteği ile ürettiği iltihabın içerisinde BATMA yoluna girmektedir.

Kendi bağışıklık sistemimizi tekrar kendi tiroid hücremize karşı saldırtmayalım!