iltasyazilim
FD Üye
Sevdayı dildârdan gönül usandı Güzelim cefadan niçin usanmaz
Demek ki üftadem odlara yandı Hak'tan haya kılmaz kuldan utanmaz
(Dertli)
Yalnızca iyilik getirendir o; yalnızca sevgi biriktirendir
Kat kat şimdilik; dosya dosya güzelliktir hem
Elimizden tuttu mu bir kez yükseltir yükselttikçe kişiliğimizi de yüceltir yüceltilecek kadar
Haya, hayatın güzelliği
''Elhaya ve'ledeb!'' der eskiler; hayasızca bir tavır gördüklerinde, edep dışı bir söz işittiklerinde
Haya ki bir utanma duygusudur; ar ve namus perdesinden bestelenir zaman notalarında Perde açıldı mı da bir kez; küser sahibine ve kaçar gider coğrafyamızdan bütün güzel nağmelerini toplayarak Kişi ancak haya sermayesi kadar edîb olur çünki; ancak hayası ölçüsünde müeddeb sayılır Yakışıksız işlerden alıkoyan da, kötüleri iyi kılan da odur hep
Hayamızı yitirdik ve silinmiş boş kağıtlara döndü şimdi hayat Lalezarlarımızda ayrıklar bitti hayasızlıktan; medeniyet birikimlerimiz ağıt sütunlarında kırıldı, yontulmuş mermerlerimiz damar damar çatladı Zümrüdü ankanın kanatlarından kavruk baharlara döküldü safirler İmkanın en dar kapısında oturup ruhumuzu şer ile şerh ettik; ve hayayı unuttuk
Hayamızı yitirdik ve Leyla'lar leylî renklere bağlar oldu zülüflerini Hayalî ahlâk bezirganları bir nane çöpüyle tarttılar hayalarımızı hayal terazilerinde; haya içinde yaşarken hayal içinde öldük
''Hayalî'' tahallus eden şairler ''Hayalı'' hayatlar sürerlerdi hani de, kirpiklerinin arasından eski zaman sevdalarını damıtırken
''Geçmiş zaman olur ki hayalı cihan değer'' derlerdi
Heyhât!
Hayal meyal şeylermiş
Hayalî yükler bükmede şimdi belimizi
Hayamızı yitirdik; ve tımarsız, kaşağısız, pusatsız bıraktık küheylanlarımızı; kılıçsız, kargısız, cevşensiz koyduk süvarileri İkonlara gizlenmiş ruhbanlara çaldırdık ruhlarımızı
Dönüş biletini giderken yırttık ahitleşmeye de, kutsal vadilerde nalınlarımızı ayağımızda unuttuk
Parlayan yıldızlarımızdan astroitler düştü bahtımıza
Filmin son karesiyle birlikte elif ve lam ve he de karardı Kelamlarımızda yorulan harfler laf kılığında yağdı dünyamıza Efsunlu sözlerle dolu hamayılların çörekotlarınca küçüldü ruhlarımız Gizi çözen gecelerimiz, geceyi düğümleyen gizlerde gizlendi
Hayamızı yitirdik; ve münzevi hayallerde eklemledik âhlarımızı birbirine, düşlere karışan hayatımızı zincir yaptık Huzurun ak sayfalarına derunî sağanaklardan kan revan acılar gönderdik
Gazeller ve kasideler hep yitik sevdalarda döndü mersiyeye
Ağladık geceler ve gündüzler boyu, ağlayacağız aylar ve yıllar yılı
Haya Aaah, en eski yitiğimiz
Hayadan ötesi hayal, aslı yok bir düşünce
Hayadan öte hayat, esası bozuk günce
İSKENDER PALA
Demek ki üftadem odlara yandı Hak'tan haya kılmaz kuldan utanmaz
(Dertli)
Yalnızca iyilik getirendir o; yalnızca sevgi biriktirendir
Kat kat şimdilik; dosya dosya güzelliktir hem
Elimizden tuttu mu bir kez yükseltir yükselttikçe kişiliğimizi de yüceltir yüceltilecek kadar
Haya, hayatın güzelliği
''Elhaya ve'ledeb!'' der eskiler; hayasızca bir tavır gördüklerinde, edep dışı bir söz işittiklerinde
Haya ki bir utanma duygusudur; ar ve namus perdesinden bestelenir zaman notalarında Perde açıldı mı da bir kez; küser sahibine ve kaçar gider coğrafyamızdan bütün güzel nağmelerini toplayarak Kişi ancak haya sermayesi kadar edîb olur çünki; ancak hayası ölçüsünde müeddeb sayılır Yakışıksız işlerden alıkoyan da, kötüleri iyi kılan da odur hep
Hayamızı yitirdik ve silinmiş boş kağıtlara döndü şimdi hayat Lalezarlarımızda ayrıklar bitti hayasızlıktan; medeniyet birikimlerimiz ağıt sütunlarında kırıldı, yontulmuş mermerlerimiz damar damar çatladı Zümrüdü ankanın kanatlarından kavruk baharlara döküldü safirler İmkanın en dar kapısında oturup ruhumuzu şer ile şerh ettik; ve hayayı unuttuk
Hayamızı yitirdik ve Leyla'lar leylî renklere bağlar oldu zülüflerini Hayalî ahlâk bezirganları bir nane çöpüyle tarttılar hayalarımızı hayal terazilerinde; haya içinde yaşarken hayal içinde öldük
''Hayalî'' tahallus eden şairler ''Hayalı'' hayatlar sürerlerdi hani de, kirpiklerinin arasından eski zaman sevdalarını damıtırken
''Geçmiş zaman olur ki hayalı cihan değer'' derlerdi
Heyhât!
Hayal meyal şeylermiş
Hayalî yükler bükmede şimdi belimizi
Hayamızı yitirdik; ve tımarsız, kaşağısız, pusatsız bıraktık küheylanlarımızı; kılıçsız, kargısız, cevşensiz koyduk süvarileri İkonlara gizlenmiş ruhbanlara çaldırdık ruhlarımızı
Dönüş biletini giderken yırttık ahitleşmeye de, kutsal vadilerde nalınlarımızı ayağımızda unuttuk
Parlayan yıldızlarımızdan astroitler düştü bahtımıza
Filmin son karesiyle birlikte elif ve lam ve he de karardı Kelamlarımızda yorulan harfler laf kılığında yağdı dünyamıza Efsunlu sözlerle dolu hamayılların çörekotlarınca küçüldü ruhlarımız Gizi çözen gecelerimiz, geceyi düğümleyen gizlerde gizlendi
Hayamızı yitirdik; ve münzevi hayallerde eklemledik âhlarımızı birbirine, düşlere karışan hayatımızı zincir yaptık Huzurun ak sayfalarına derunî sağanaklardan kan revan acılar gönderdik
Gazeller ve kasideler hep yitik sevdalarda döndü mersiyeye
Ağladık geceler ve gündüzler boyu, ağlayacağız aylar ve yıllar yılı
Haya Aaah, en eski yitiğimiz
Hayadan ötesi hayal, aslı yok bir düşünce
Hayadan öte hayat, esası bozuk günce
İSKENDER PALA
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.