adanali
FD Üye
- Katılım
- Eki 20, 2019
- Mesajlar
- 2,792
- Etkileşim
- 0
- Puan
- 36
- Yaş
- 36
- Konum
- Adana
- Web sitesi
- bilgilihocam.com
- F-D Coin
- 69
Hayal Kurarken Şirke Girebilir mi ?
Şirk, Allah'a ortak koşmak demektir. Bunun bir zahiri, yani “açığı” var; bir de “hafisi”, yani gizlisi. Zahir olanı, bildiğimiz şirktir. üç ilaha inanmak, yahut putları Allah katında şefaatçi kabul etmek bu guruba girer.
Hafi şirke gelince, bu ana hatlarıyla ikiye ayrılır. Birisi, Allah'ın rızasını unutup insanlara riya ve gösterişte bulunmak, yahut nefsin arzularını tatmine özen göstermek. Diğeri de eşyanın yaratılmasında birer sebep olarak vazife gören mahlukata olduğundan fazla önem vermek; onları tesir gücüne sahip zannetmek.
Bir de bu hafi şirkin bir derece daha perdelisi var ki, fiil aleminde değil, his aleminde, kalp aleminde cereyan eder. İnsanlar manen terakki ettikçe şirk de gittikçe perdelenir...
Sebeplere olduğundan fazla önem vermek de gizli şirk. Bir işin tahakkukunda sebebin hakkı bir iken, ona yüz kat fazla değer biçilirse doksan dokuzu gizli şirk hesabına geçer... İnsanın kendi nefsine fazlaca güvenmesi, bütün latifelerini onun emrine vermesi de gizli şirk.
Buna sadece bir tek misal: Cebbar ve Mütekebbir ancak Allah'tır. İnsan, Allah'ın kendisine bahşettiği varlığı, kuvveti, ilmi, Onun huzurunda Onun kullarını ezmekte kullanırsa Cebbar ve Mütekebbir olmaya özenmiş ve gizli şirke girmiş olur.
Resulullah (asm.) Efendimiz, “Felak” için,
“Cehennemden bir zindandır, onda cebbarlar, mütekebbirler hapis olunur ve cehennem ondan Allah'a sığınır.”
buyurmuştur. Ama gel gör ki cehennemin ürküp kaçtığına, nefsimiz can atıyor. Sadece bu bile, nefsin cehennemden çok daha tehlikeli olduğunu bildirmeye kafi. Fakat bunu da yine o nefis yüzünden anlamaya yanaşmıyoruz...
Bir başka hadis-i şerif:
“İslam dinini kabul etmiş birisi, herhangi bir şahsa zenginliği için saygı gösterirse, dininin üçte ikisi gider.”
İslam'da Allah için sevmek esastır. Zekatını veren, hayırlı işler gören bir zengini sevmek Allah namınadır ve bu hadisin şümulüne girmez. Burada yasaklanan sevgi Allah'tan gafil olarak, kula zillet gösterme tarzındaki sevgidir.
İslam, tevhit dinidir. Bu kainatın Sahibi ve Maliki birdir. Her hayır, ancak Onun hazinesindedir. İslam, ne ışık için güneşe, ne tahıl için tarlaya, ne de serveti için zengine aşırı ölçüde minnettar olunmamasını ders verir. Herkes ve her şey, sadece birer sebep, birer vesiledir. Bütün nimetler, arz ve semanın Rabbinden geliyor.
Bu dersi alan fakir bir mü'min, bir zengine rızkını o veriyormuşçasına zillet gösterirse, tevhit inancı, yani Allah'ı bir bilme itikadı zedelenebilir. Zengin olsun, fakir olsun her insan, ancak iman, ahlak, fazilet, ilim, irfan, dürüstlük gibi sıfatları için sevilir. Zenginlik, tek başına bir sevgi vesilesi değildir.
Bir zengin de bu hadis-i şerifi okuduğu zaman, kimseyi minnet altında bırakmaz. Yaptığı iyiliklere, ettiği ihsanlara karşı, aşırı bir hürmet beklemez. Aksi takdirde, karşı tarafın şeref ve haysiyeti yanında, diniyle de oynamış olacağını bilir.
İnsan hayalinden geçen düşünceleri fiiliyata dökmedikçe mesul değildir. Ayrıca hayalden geçirmekle o işi yapmak çok farklıdır. Bu bakımdan böyle düşünceler kişiyi şirke düşürmez.
Şirk, Allah'a ortak koşmak demektir. Bunun bir zahiri, yani “açığı” var; bir de “hafisi”, yani gizlisi. Zahir olanı, bildiğimiz şirktir. üç ilaha inanmak, yahut putları Allah katında şefaatçi kabul etmek bu guruba girer.
Hafi şirke gelince, bu ana hatlarıyla ikiye ayrılır. Birisi, Allah'ın rızasını unutup insanlara riya ve gösterişte bulunmak, yahut nefsin arzularını tatmine özen göstermek. Diğeri de eşyanın yaratılmasında birer sebep olarak vazife gören mahlukata olduğundan fazla önem vermek; onları tesir gücüne sahip zannetmek.
Bir de bu hafi şirkin bir derece daha perdelisi var ki, fiil aleminde değil, his aleminde, kalp aleminde cereyan eder. İnsanlar manen terakki ettikçe şirk de gittikçe perdelenir...
Sebeplere olduğundan fazla önem vermek de gizli şirk. Bir işin tahakkukunda sebebin hakkı bir iken, ona yüz kat fazla değer biçilirse doksan dokuzu gizli şirk hesabına geçer... İnsanın kendi nefsine fazlaca güvenmesi, bütün latifelerini onun emrine vermesi de gizli şirk.
Buna sadece bir tek misal: Cebbar ve Mütekebbir ancak Allah'tır. İnsan, Allah'ın kendisine bahşettiği varlığı, kuvveti, ilmi, Onun huzurunda Onun kullarını ezmekte kullanırsa Cebbar ve Mütekebbir olmaya özenmiş ve gizli şirke girmiş olur.
Resulullah (asm.) Efendimiz, “Felak” için,
“Cehennemden bir zindandır, onda cebbarlar, mütekebbirler hapis olunur ve cehennem ondan Allah'a sığınır.”
buyurmuştur. Ama gel gör ki cehennemin ürküp kaçtığına, nefsimiz can atıyor. Sadece bu bile, nefsin cehennemden çok daha tehlikeli olduğunu bildirmeye kafi. Fakat bunu da yine o nefis yüzünden anlamaya yanaşmıyoruz...
Bir başka hadis-i şerif:
“İslam dinini kabul etmiş birisi, herhangi bir şahsa zenginliği için saygı gösterirse, dininin üçte ikisi gider.”
İslam'da Allah için sevmek esastır. Zekatını veren, hayırlı işler gören bir zengini sevmek Allah namınadır ve bu hadisin şümulüne girmez. Burada yasaklanan sevgi Allah'tan gafil olarak, kula zillet gösterme tarzındaki sevgidir.
İslam, tevhit dinidir. Bu kainatın Sahibi ve Maliki birdir. Her hayır, ancak Onun hazinesindedir. İslam, ne ışık için güneşe, ne tahıl için tarlaya, ne de serveti için zengine aşırı ölçüde minnettar olunmamasını ders verir. Herkes ve her şey, sadece birer sebep, birer vesiledir. Bütün nimetler, arz ve semanın Rabbinden geliyor.
Bu dersi alan fakir bir mü'min, bir zengine rızkını o veriyormuşçasına zillet gösterirse, tevhit inancı, yani Allah'ı bir bilme itikadı zedelenebilir. Zengin olsun, fakir olsun her insan, ancak iman, ahlak, fazilet, ilim, irfan, dürüstlük gibi sıfatları için sevilir. Zenginlik, tek başına bir sevgi vesilesi değildir.
Bir zengin de bu hadis-i şerifi okuduğu zaman, kimseyi minnet altında bırakmaz. Yaptığı iyiliklere, ettiği ihsanlara karşı, aşırı bir hürmet beklemez. Aksi takdirde, karşı tarafın şeref ve haysiyeti yanında, diniyle de oynamış olacağını bilir.
İnsan hayalinden geçen düşünceleri fiiliyata dökmedikçe mesul değildir. Ayrıca hayalden geçirmekle o işi yapmak çok farklıdır. Bu bakımdan böyle düşünceler kişiyi şirke düşürmez.