iltasyazilim
FD Üye
Hayatimizi dogrular uzerine kurmaliyiz
Sidk, peygamberlerin en onde gelen vasfi, her devirde îmâna ve Kur’ân’a hizmet mesleginin en guclu dinamigi oldugu gibi, oteki âlem itibariyla da her mu’min icin en saglam bir itimad ve en gecerli bir itibar senedidir
Dogru dusunce, dogru soz, dogru davranis ma’nâlarini ihtiva eden sidk; Hakk yolcusunun her cesit yalana karsi kapanip, hayatini dogruluga gore planlamasi, sadâkatin emin bir temsilcisi olmasi; diger bir tabirle, duygu, dusunce, soz ve davranislarinda dogrulugu tabiatinin bir parcasi haline getirip, sahsî hayatindan insanlarla olan muamelesine, hakki i’lan adina sehâdetinden mizahlarina kadar; hattâ “Her zaman dogrularla beraber olun! (Tevbe, 9119) fehvâsinca, dost ve arkadas cevresi itibariyla hep dogruluk aramasidir ki; hadisin ifadesiyle boyleleri yuce anda “siddîk, aksine tasavvur ve dusuncelerinden davranis ve muamelelerine kadar yalanlarla icli disli yasayan ve hayatini hilâfi vâkiler cizgisinde surdurenler de o ulu anda “kezzâb olarak kaydedilir
Sidk, Hakk’a ulastiran yollarin en saglami, sâdiklar da bu vuslatin talihli namzetleridir Sidk, amelin rûhu ve ozu, dusunce istikametinin de en yaniltmaz mihengidir Sidkla mu’min munafiktan, ehli cennet de ashâbi nârdan ayrilir Sidk, peygamber olmayanlarda bir peygamberlik sifatidir ve bu sifat sayesinde halâyik ve kapi kullari, sultanlarla ayni nimetleri paylasirlar Allah bu dîni mubînin baslangicinda, hem onun tebligcisini hem de bu Ilâhî mesaja ilk defa “evet deyip kosani sidkiyla tavsif ederek “Sidk mesajiyla gelen ve O’nu gonulden tasdik eden(Zumer, 3933) diyerek tebcil buyurmustur
Sidk; ferdin, amel ve davranis butunlugunu koruyup, tehlike aninda ve yalanla kurtulmasi soz konusu oldugu yerlerde bile, gizliacik ic ve dis ayriligina dusmemesi, dusunce ve davranis mutâbakatini yakalayabilmek icin halden hale girmesi ve kivrim kivrim kivranmasidir ki; Cuneyd Hazretleri: “Sâdik kimse gunde kirk defa halden hale doner durur; murâî ise, kirk sene izdirapsiz oldugu yerde kalir
Sidkin en asagi mertebesi, sahsin icdis, gizliacik her halinin ayni cizgide cereyan etmesidir Bundan sonra duygu, dusunce, tasavvur ve niyetlerde sâdik olma derecesi gelir Bu itibarla sâdiklar, soz ve davranislarinda dogruluktan ayrilmayan kahramanlar; siddîklar da, hayal, tasavvur, duygu, dusunce hattâ mimiklerine kadar her hal ve tavirlari dogruluga kilitlenmis Hakk eri babayigitlerdir Sidk, Enbiyâi Izâm’in en onde gelen vasfi, her devirde îmâna ve Kur’ân’a hizmet mesleginin en guclu dinamigi oldugu gibi, oteki âlem itibariyla da her mu’min icin en saglam itimad ve en gecerli bir itibar senedidir
Kur’an bize dogrulugu ogretiyor
Kur’ân, degisik âyetleriyle, gercek mu’min olmayi, insanin soz ve davranislarindan ic âlemine kadar her hal ve tavrini sadakate gore dizayn etmesine baglamistir:
1 “De ki: Rabb’im! Girecegim yere dogrulukla girmeye, cikacagim yerden dogrulukla cikmaya beni muvaffak eyle!(Isra, 1780)
2 “Bana sonrakiler icinde bir lisâni sidk lûtfeyle! (Suara, 2684)
3 “Iman edenleri, Rableri nezdinde kademi sidk (ve husnu istikbâl)le mujdele!(Yunus 102)
4 “Suphesiz muttakîler, Cennet bahcelerinde ve irmaklar basinda, O gucu herseye yeten Sultanlar Sultani’nin nezdinde sidk oturagi (ve otaginda)dirlar (Kamer, 545455)
Dogrulukla hareket eden takilip yollarda kalmaz
Hazreti Adem’in (aleyhisselâm) alninda tevbe nûrunu parlatan dogruluktur
Dunyanin tûfana gomuldugu bir donemde, tufan peygamberine sefînei necât olan sidktir
Alev alev atesler icinde Hazreti Halil’i berd u selâma ulastiran sidktir
Evet o, âdiyât icinde emekleyip duran kimseleri hârikulâdeliklere yukselten bir peyk ve varligin perde arkasi kapilarini acan sirli bir anahtardir
O peykle seyahat eden takilip yollarda kalmaz, o anahtari kullananin da yuzune kapilar kapanmaz Bu engin mulâhaza, âsiklar sultani Mevlânâ Hazretleri tarafindan ne hos terennum edilir
“Âsigin sidki cansizlara da tesir eder; insanin kalbine muessir olmasi neden tuhaf sayilsin? Hazreti Musa’nin sidki; daga, asâya, hattâ o muhtesem deryâya bile tesir etmisti (Hz Musa’nin, Tur dagindaki tecelli esnasinda asâsinin yilan oldugu, (TâHâ1720) Benî Isrâil’i Nil’den gecirirken onu deryâya calinca, on iki yolun acildigina isaret ediyor ki, (Suara63) bunlarin hepsi Kur’ân âyetleriyle sabittir) Hazreti Ahmed’in sidki ise Ay’in cemâline, hattâ o parlak Gunes’e tesir etmisti
Sidk, peygamberlerin en onde gelen vasfi, her devirde îmâna ve Kur’ân’a hizmet mesleginin en guclu dinamigi oldugu gibi, oteki âlem itibariyla da her mu’min icin en saglam bir itimad ve en gecerli bir itibar senedidir
Dogru dusunce, dogru soz, dogru davranis ma’nâlarini ihtiva eden sidk; Hakk yolcusunun her cesit yalana karsi kapanip, hayatini dogruluga gore planlamasi, sadâkatin emin bir temsilcisi olmasi; diger bir tabirle, duygu, dusunce, soz ve davranislarinda dogrulugu tabiatinin bir parcasi haline getirip, sahsî hayatindan insanlarla olan muamelesine, hakki i’lan adina sehâdetinden mizahlarina kadar; hattâ “Her zaman dogrularla beraber olun! (Tevbe, 9119) fehvâsinca, dost ve arkadas cevresi itibariyla hep dogruluk aramasidir ki; hadisin ifadesiyle boyleleri yuce anda “siddîk, aksine tasavvur ve dusuncelerinden davranis ve muamelelerine kadar yalanlarla icli disli yasayan ve hayatini hilâfi vâkiler cizgisinde surdurenler de o ulu anda “kezzâb olarak kaydedilir
Sidk, Hakk’a ulastiran yollarin en saglami, sâdiklar da bu vuslatin talihli namzetleridir Sidk, amelin rûhu ve ozu, dusunce istikametinin de en yaniltmaz mihengidir Sidkla mu’min munafiktan, ehli cennet de ashâbi nârdan ayrilir Sidk, peygamber olmayanlarda bir peygamberlik sifatidir ve bu sifat sayesinde halâyik ve kapi kullari, sultanlarla ayni nimetleri paylasirlar Allah bu dîni mubînin baslangicinda, hem onun tebligcisini hem de bu Ilâhî mesaja ilk defa “evet deyip kosani sidkiyla tavsif ederek “Sidk mesajiyla gelen ve O’nu gonulden tasdik eden(Zumer, 3933) diyerek tebcil buyurmustur
Sidk; ferdin, amel ve davranis butunlugunu koruyup, tehlike aninda ve yalanla kurtulmasi soz konusu oldugu yerlerde bile, gizliacik ic ve dis ayriligina dusmemesi, dusunce ve davranis mutâbakatini yakalayabilmek icin halden hale girmesi ve kivrim kivrim kivranmasidir ki; Cuneyd Hazretleri: “Sâdik kimse gunde kirk defa halden hale doner durur; murâî ise, kirk sene izdirapsiz oldugu yerde kalir
Sidkin en asagi mertebesi, sahsin icdis, gizliacik her halinin ayni cizgide cereyan etmesidir Bundan sonra duygu, dusunce, tasavvur ve niyetlerde sâdik olma derecesi gelir Bu itibarla sâdiklar, soz ve davranislarinda dogruluktan ayrilmayan kahramanlar; siddîklar da, hayal, tasavvur, duygu, dusunce hattâ mimiklerine kadar her hal ve tavirlari dogruluga kilitlenmis Hakk eri babayigitlerdir Sidk, Enbiyâi Izâm’in en onde gelen vasfi, her devirde îmâna ve Kur’ân’a hizmet mesleginin en guclu dinamigi oldugu gibi, oteki âlem itibariyla da her mu’min icin en saglam itimad ve en gecerli bir itibar senedidir
Kur’an bize dogrulugu ogretiyor
Kur’ân, degisik âyetleriyle, gercek mu’min olmayi, insanin soz ve davranislarindan ic âlemine kadar her hal ve tavrini sadakate gore dizayn etmesine baglamistir:
1 “De ki: Rabb’im! Girecegim yere dogrulukla girmeye, cikacagim yerden dogrulukla cikmaya beni muvaffak eyle!(Isra, 1780)
2 “Bana sonrakiler icinde bir lisâni sidk lûtfeyle! (Suara, 2684)
3 “Iman edenleri, Rableri nezdinde kademi sidk (ve husnu istikbâl)le mujdele!(Yunus 102)
4 “Suphesiz muttakîler, Cennet bahcelerinde ve irmaklar basinda, O gucu herseye yeten Sultanlar Sultani’nin nezdinde sidk oturagi (ve otaginda)dirlar (Kamer, 545455)
Dogrulukla hareket eden takilip yollarda kalmaz
Hazreti Adem’in (aleyhisselâm) alninda tevbe nûrunu parlatan dogruluktur
Dunyanin tûfana gomuldugu bir donemde, tufan peygamberine sefînei necât olan sidktir
Alev alev atesler icinde Hazreti Halil’i berd u selâma ulastiran sidktir
Evet o, âdiyât icinde emekleyip duran kimseleri hârikulâdeliklere yukselten bir peyk ve varligin perde arkasi kapilarini acan sirli bir anahtardir
O peykle seyahat eden takilip yollarda kalmaz, o anahtari kullananin da yuzune kapilar kapanmaz Bu engin mulâhaza, âsiklar sultani Mevlânâ Hazretleri tarafindan ne hos terennum edilir
“Âsigin sidki cansizlara da tesir eder; insanin kalbine muessir olmasi neden tuhaf sayilsin? Hazreti Musa’nin sidki; daga, asâya, hattâ o muhtesem deryâya bile tesir etmisti (Hz Musa’nin, Tur dagindaki tecelli esnasinda asâsinin yilan oldugu, (TâHâ1720) Benî Isrâil’i Nil’den gecirirken onu deryâya calinca, on iki yolun acildigina isaret ediyor ki, (Suara63) bunlarin hepsi Kur’ân âyetleriyle sabittir) Hazreti Ahmed’in sidki ise Ay’in cemâline, hattâ o parlak Gunes’e tesir etmisti