iltasyazilim
FD Üye
Sual: Hayvanların yaratılışı hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
Allahü teâlâ, sayısız hayvan yarattı Bir kısmının zararından emin olmak, bir kısmının da insanlara itaat etmesi için, onlara akıl vermedi Mesela bir çocuk, bir koyun sürüsünü güdebilir
Et yiyen hayvanların kolay avlanabilmeleri için, onlara sıçrama kabiliyeti, parçalayıcı dişler ve pençe ihsan etti Av veya polis köpeğini insanların menfaatine uygun kabiliyette yarattı Bazı hayvanları binmeye ve yük taşımaya elverişli, bazılarının etinden, sütünden, derisinden, yününden, yumurtasından, kemiğinden, dişlerinden istifade edilecek özellikte yarattı Nesillerini devam ettirebilmeleri için her hayvanın cinsine göre en uygun şekilde üreme organlarını da yarattı
Fil, hortumu sayesinde yerden bir şey alıp ağzına götürür Filin hortumu su içmeye mahsus bir kap, yiyeceklerini toplayıcı bir el, nefes alacak bir burun, sırtına yük yükleyecek bir kol, ağırlık kaldırıcı bir vinçtir Allahü teâlâ, fili binicilerinin faydalanacağı bir vasıta olarak yaratmış, ayrıca özel anlayış kabiliyeti de vermiştir Bu sayede ehlileştirilip yük taşır ve harpte kullanılır
Zürefa, yüksek yaylalarda, kayalık, ağaçlık yerlerde yaşar Cenabı Hakkın kendisine ihsan ettiği uzun boynu sayesinde diğer hayvanların yetişemediği, çıkamadığı yüksek yerlerdeki otlardan, ağaçların tepesinden rızkını temin eder
Balık suda yaşar Allahü teâlâ, balıkların suda kolayca gidebilmeleri için yüzgeçler yaratmıştır Suda boğulup ölmemeleri için akciğer yaratmamıştır Su içindeki oksijeni alabilecek solungaçlar yarattı Balığın ayağı olmadığı halde suda çok süratli hareket edebiliyor Deniz üzerinde uçan kanatlı balıklar da vardır Mürekkep balığı tehlikeyi sezdiği zaman, derhal bir boya ifraz ederek görünmez olur, nereye gittiği anlaşılamaz
Bukalemun, hareket kabiliyeti az olduğu için düşmanlarından kaçamaz Fakat Allahü teâlâ buna renk değiştirme hususiyeti vermiştir Çevreye kolaylıkla uyar Kırmızı, yeşil veya sarı renge bürünebilir Bulunduğu yerin rengine uyarak, kamufle olur, düşmanlarından korunabilir Gözleri her tarafa dönebilecek şekilde yaratılmıştır Bir gözüyle karşısına bakarken, öteki gözüyle de arkasını görebilir Öyle ki, avını veya düşmanını başını çevirmeden görebilir Vücudunun uzunluğu kadar dili vardır Arkasındaki avına kolayca ulaşabilir, dilini bir ok gibi fırlatır Dilinin ucu yapışkan olduğundan avını hemen yakalar Dilin ucundaki yapışkan kısma isabet eden avın kurtulma ihtimali yoktur Her hayvana rızkını ve düşmanı için silahını yaratan Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
Karınca, topladığı tanelerin yerdeki nem sebebiyle yeşerip bitmemesi için taneleri parçalar Islanan tanelerin çürüyüp bozulmaması için de dışarı çıkarıp kurutur Sellerin zarar vermemesi için yuvasını yüksek yere yapar Allahü teâlâ, cemiyet halinde yaşamayı, yardımlaşmayı, kış için azık toplamayı karıncaya ilham etmiştir Bu ilhamı veren cenabı Hakkın şanı çok yücedir
Arı da cemiyet halinde yaşar Her grup kendisine bir başkan seçer Eğer ikinci bir başkan çıkarsa onu öldürürler Arı dışkılarını balın içine koymaz Dışarıya bırakır Uzak yerlere gidip dolaştıktan sonra şaşırmadan kovanını bulur Balın imalini, yapısını, faydalarını, bal mumunu, peteklerin altıgen şeklinde yapılışını anlatmak için kitap yazmak gerekir Akılları durdurucu duyguları arıya ilham eden Allahü teâlânın hikmetlerini anlamak ve anlatmak mümkün müdür?
Karasinek, altı ayaklı olarak yaratılmıştır Dördü ile yürür, ikisi yedektir Yürüdüğü ayakları çamurlanırsa yedek ayakları ile bunları silip kurular
Örümcek, yuvasını yapmak ve avına tuzak kurmak için ağ deposu ile yaratılmıştır Kurduğu ağ, sineklerin ve bazı böceklerin ayaklarına takılır Örümcek, tuzağa yakalanan haşereyi, sıvı bir madde ile etrafını sararak, her an taze yiyebilmek için onu konserve haline getirir Acıkınca biraz yer, sonra yediği yeri mumyalar Bütün bu işleri örümceğe ilham eden Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
İpekböceği gibi hangi modern fabrika, ağaç yaprağından sağlam kumaş imal edebilir? İpekböceğine dut yaprağı yemesini, ondan ipek imal etmesini ilham eden Allahü teâlâ, insanların istifadeleri için neler yaratıyor İpekböceği, zamanla kelebek olur Eğer kurt larva halinde kalsalardı, üremeleri mümkün olmazdı Bunlar tesadüf mü?
Ayaksız yürüyen yılan, su içer, inek de su içer Aynı su, birinde zehir, birinde süt olur Kaplumbağa tehlike görünce büzülüp taş haline gelir, kirpi de keven dikeni gibi büzülür Ateş böceği ışık saçar
Tahtakurusu, kan emmek için duyargasının ısı ve koku alma yolu ile kan emeceği insanı tanır Çünkü böceğin duyargası hassas bir antendir Bununla, hafif bir ısının yol açtığı hava dalgasını fark eder Kanını sevdiği bir insanın etrafına birkaç sıra kanını sevmediği kişilerden barikat kurulsa, tahtakurusu hepsini geçip kanını sevdiği insana gelir Kiminden kaçar kimine koşar Küçücük böceği böyle bir hisle yaratan Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
Çölün şartlarına en uygun hayvan
Her hayvan ve her vasıta çöldeki kuma batmadan kolaylıkla gidemez Çölde her zaman su bulmak güçtür Kavurucu sıcaklar su kaybına, terlemeye sebep olur Allahü teâlâ, çölün şartlarına uygun bir hayvan yaratmıştır Bu acaip hayvan devedir Ayaklarının tabanı yastık gibi yumuşak olduğundan, diğer hayvanların aksine kuma batmaz
Deve, uzun müddet yiyip içmeden yaşayabilen bir hayvandır Çölde aç kalan deve, vücudundaki yağları yakarak lüzumlu gıdasını temin eder Hörgücü yağ deposudur Uzun çöl yolculuğunda yedek gıda deposu olan hörgücünün yavaş yavaş azaldığı görülür Böylece kendi kendini besleyebildiği için açlık deve için bir mesele sayılmaz
Devenin, ikinci mühim hususiyeti de susuz yaşayabilmesidir Kızgın kumlar üzerinde ağır yükün altında bir hafta su içmeden yol alabilir Bu şaşılacak bir özelliktir
Devenin yağ deposu olan hörgücü aynı zamanda bir su kaynağıdır Bilim adamlarının aklının alamadığı kimyevi hadiseler neticesinde, hörgüçteki yağ suya da dönmektedir Yağ, hem gıda, hem de su ihtiyacını karşılamaktadır
Nemli bir yere çöken deve, ihtiyacı olan suyu, yerin neminden alır Tüyleri, güneşin sıcaklığını yansıtabildiğinden, sıcağın yakıcı tesirinden korunarak su ihtiyacı hissetmez Devenin başka bir özelliği de, vücuttaki suyun kaybolmaması için hemen hemen hiç terlemeyecek şekilde, kum fırtınasında kumların burnuna kaçmaması için burnu hemen kapanacak şekilde yaratılmıştır
Otlarken dilini çıkarmadığı için su kaybı daha az olur Az idrar çıkarır İdrardaki ürenin çoğu yeniden protein yapılarak hem gıda, hem de su kazanmak için karaciğerinden geçer Bütün bunları yaratan Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
Kendilerine mahsus silahları var
Her hayvan neslini devam ettirecek şekilde yaratılmıştır Düşmandan korunacak, avını yakalayacak silahı vardır Mesela bir cins çekirge düşmanı saldırınca, çok kötü kokulu ve zehirli köpük fışkırtır Düşmanı saldırmaktan vazgeçmek zorunda kalır Bir cins hamamböceği de, düşmanına karşı çok sıcak bir sıvı fışkırtır
Memeli hayvanlar içinde uçabilen tek hayvan yarasadır Ses dalgalarına karşı muazzam hassastır 200 bin frekanslı sesleri rahatlıkla duyar Halbuki insan, azami 20 bin titreşimi ses olarak duyar Karanlık gecede rahatlıkla bir yere çarpmadan uçar Uçarken, kanat çırparken insanların duyamayacağı yüksek frekanslı sesler çıkarır Bu sesler bir cisme çarpınca hemen yarasaya geri akseder Yarasa bu cisimlerin hareketli veya sabit olduğunu anlar Ona göre vaziyet alır Bu sayede avını yakalar, düşmanından kaçar
Yarasa, dinlenirken baş aşağı durur Kanatları ile vücudunu öyle örter ki, yağan yağmurlar kanatları üzerinden aşağı akarak vücudu ıslatmaktan korur Kapalı yerlerde de tavana yapışıp baş aşağı durur
Yarasa, bazı hayvanlar gibi, kışlık yiyeceği koyacak yer bulamaz Kışın aç kalmamak için Allahü teâlâ bu çeşit hayvanlara kış uykusu ihsan etmiştir Yarasa, kış uykusu esnasında vücudundaki yağı azar azar tüketir Yağ tabakası aynı zamanda hayvanın üşümemesini sağlar
Yarasanın bir kısmı sivri sinek ve mahsule zarar veren böcekleri yer Bir kısmının gübresinden istifade edilir Gübresi ziraat dışında, barut yapmak için güherçile imalinde kullanılır Her hayvanın yaşaması için çeşitli imkanlar yaratan ve hayvanlardan çeşitli şekilde istifade sağlayan hikmet sahibi Rabbimize hamd olsun!
Kuşlardaki ilginç özellikler
Allahü teâlâ, her kuşun kolayca uçabilmesi, gıdasını toplayabilmesi, soğuktan, sıcaktan korunması, kendini savunması ve üremesi için muhtaç olduğu her şeyi en uygun şekilde yaratmıştır Mesela, yerde yürüyebilmesi, uçuş için yerden yukarıya yükselmesine ve yere konmasına yardımcı olması için kuşları iki ayaklı yaratmıştır
Fazla soğuk ve sıcaktan etkilenmemesi için kuşun vücudunu tüylerle kaplı olarak, ayak derilerini de kalın ve dayanıklı olarak yaratmıştır Kuşların ayak derileri de tüylü olarak yaratılsaydı, çamura girince çamur tüylere yapışıp uçuşa mani olurlardı Uçuş esnasında tüylerin kolay kopup kuşların çıplak kalmamaları için deriye çok sağlam raptetmiştir Bunun gibi, yağmurdan etkilenmeyecek biçimde tüyleri kaygan bir özellikte yaratmıştır
Kuşlardaki kanatların hikmetini düşünmeye çalışmalıdır! Kalın tüyleri tutan kemiğimsi çubuk olmasaydı, tüyleri bütün vücutta kıl gibi bitseydi, rüzgara karşı mukabele edemezdi Tüyleri tutan çubuk kalın olduğu halde içi boş olduğundan uçuşa mani değildir İçi boş olduğu için de kolay kolay kırılmaz
Leylek gibi uzun ayaklı kuşların suda kolayca gıdalarını almalarını sağlamak için boyun ve gagalarını da uzun yaratmıştır Ayaklar uzun olduğu halde boynu kısa olsaydı veya ayakları kısa olduğu halde boynu uzun olsaydı gıdalanmaları mümkün olmayacak kadar zor olurdu Mesela gagası kısa olsaydı, su içinde boğulabilirdi
Allahü teâlâ, her cins kuşa, beslenmelerine uygun şekilde gaga yaratmıştır Gaga, keskin olduğu için bıçak vazifesini görür Gaga ile parçalanıp yenen şeyler, karındaki yüksek ısı sayesinde gayet ufak olarak öğütülür, böylece dişlere lüzum kalmaz
Cenabı Hak, kuşların üremesini yumurta ile yarattı Eğer yavrusunu karnında yaratmış olsaydı, bu hâl, kuşun uçmasına mani olurdu Kuluçka müddeti boyunca yumurtaların üzerinde yatması kuşa ilham olunmuştur Güvercinler, kuluçkadaki yumurtalar soğuyup bozulmasın diye biri çıktığı zaman diğeri ona vekalet ederek kuluçka müddetince nöbetleşe yumurtalar üzerinde yatıyorlar Sanki bu tedbir kalkınca yumurtaların bozulacağı kendilerine öğretilmiştir Kuşlara bunları kim öğretmiştir? Bütün bunlar tesadüfi şeyler değildir Cenabı Hakkın kudretinin tezahürüdür
Leylekler, Anadolu’dan kalkıp Afrika’ya göç ediyorlar Göç sadece leylekler arasında değil, başka kuşlar arasında da meydana gelmektedir Turna ve kırlangıç gibi Amerika’da ötleğen denilen kuşları, Kanada’daki yazlık yuvasını terk ederek, dağ, orman ve nehirler aşarak 45 bin kmlik bir seyahatten sonra Güney Amerika’daki kışlıklarına ulaşırlar Üç gün, geceli gündüzlü hiç durmadan kafile halinde uçarlar
Göçmen kuşlar, uygun rüzgarlar bulabilmek için yerden 6 km yukarılara kadar çıkarlar Yiyecek bulmak ve soğuktan korunmak için göç ederler Seyahate çıkmadan önce vücutlarına yağ depo ederler Yağın, aynı miktardaki protein ve karbonhidrata göre iki misli enerjiye sahip olması, kuşlar için en iyi bir yakıt olmasına sebeptir Kuşlar, eski yuvalarını bulmak için Güneşi pusula olarak kullanırlar Sisli ve bulutlu havalarda ise, yerin manyetik sahasını, geceleri ise yıldızları pusula olarak kullanırlar İnsanlar frekansı 16000den az olan sesleri işitemediği halde, kuşlar rahatça işitebildikleri için yollarını kolayca bulabiliyorlar
İnsanlar, mevcut olan yerçekimi kanununu 17 asırda öğrenmişken, kuşların, asırlardan beri yerin manyetik alanıyla çekim gücü arasındaki açıyı ölçerek yönlerini tayin etmeleri bir tesadüf olamaz Kâinatta tesadüflere yer yoktur Her şey kudret sahibi Yüce Rabbimizin yaratmasıyla meydana gelmektedir
Hayvanlarda akıl yoktur
Sual: Bir arkadaş, hayvanlarda akıl olmasa, arı bal, ipek böceği ipek yapamaz dedi Başka bir arkadaş da at akıllı, tilki zekidir dedi Hayvanlarda akıl var mıdır?
CEVAP
Akıl, anlayıcı bir kuvvettir Hakkı batıldan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırır Akıl sadece insanda, cinde ve melekte vardır Bunlara akıl verildiği için yaptıkları işlerden sorumlu olur İnsanı hayvanlardan ayıran en önemli özelliği, aklı ve konuşmasıdır Hayvanlarda akıl yok, zeka vardır Zekaları sayesinde birbirleriyle anlaşırlar Allahü teâlâ, hayvanlara akıl vermediği için, onlara hiç bir şeyi yasak etmemiş, dilediklerini yiyip içmekte, diledikleri gibi yatıp kalkmakta serbest bırakmıştır Hayvanları yaptıkları işlerden sorumlu tutmamıştır Hayvanların şehvetlerine uymaları suç olmaz İnsanlara akıl verildiğinden nefislerine uymaları, doğru yoldan sapmaları suç olur
İpek böceğinin ipek, arının bal yapması gibi hayvanlardaki harika işler, içgüdü denilen ilham sayesinde olur Hayvanı aşırı soğuk veya sıcaktan uzaklaştıran basit reaksiyon veya temas neticesi olan daha hızlı refleks hareketleri hep bu ilham iledir Sevgi veya nefret, yavru bakımı ve yılın bazı mevsimlerinde göç etmek mecburiyeti gibi daha girift hisler de ilhamdır
İlham, bir kuşa yuvasını ne zaman ve nerede kuracağını haber verir Fakat aslında kuşun, yuvasını nerede kurduğundan haberi yoktur Yuva içindeki ötücü kuş yavruları bir yabancı gördüğünde korkup, kaçmaya kalkmazlar Fakat tüylenmiş ve yuvayı terk etmeye hazır olan aynı yavrular, korkma kabiliyetini ve tehlikeden kaçma hissini de elde etmiş olurlar
Yeni doğmuş memeli hayvan yavrusuna annesinin göğsünden süt emzirten, yeni yumurtadan çıkmış ördek yavrusunu suya çeken de bu ilhamdır İlham, hayvanı bulunduğu şartlara gerektiği gibi karşı koyacak şekilde hazırlıklı tutar Mesela, aniden düşmanıyla karşılaşan hayvan, kaçmak gibi rasgele bir teşebbüs yerine, bütün avantajlarını en iyi şekilde kullanacağı bir metot tatbik eder Bütün bunları yaparken hayvan, niçin böyle hareket ettiğini bilmediği gibi, hareketinin neticesini de kestirebilmekten acizdir Çünkü aklı yoktur
Hayvanların anlaşması
Sual: Hayvanlar nasıl anlaşır, papağandan başka konuşan hayvan var mıdır?
CEVAP
Papağan konuşmaz, teyp gibi, konuşulan bazı kelimeleri tekrar eder İnsanı hayvanlardan ayıran en mühim hususiyeti, aklı ve konuşmasıdır Hayvanlarda akıl yoktur Zeka vardır Zekaları sayesinde birbirleriyle anlaştıkları bilinmektedir
Ayrı bölgelerde yaşayan iki aynı kuş, aralarında lehçe farkı bulunduğundan birbirleriyle anlaşamadıkları tespit edilmiştir Aynı ve ayrı bölgelerin erkek kuşlarının sesleri teybe alınmış, ayrı bölgede yaşayan kuşun sesine hiç alâka duymadığı, fakat kendi bölgesindeki kuşun ötüşüne alâka duyduğu tespit edilmiştir
Sincaplar, düşmanlarından korunmak için iki yol takip ederler Yırtıcı kuşların geldiğini bildirmek için, yuvanın giriş deliğinden içeri girerler Kirpi gibi hayvanların geldiğini bildirmek için yuvanın çıkış deliğinden kaçarlar
Maymunların da düşmanın cinsine göre farklı hareketlerde bulundukları tespit edilmiştir Aslan, kaplan gibi bir hayvan görünce hemen yüksek ağaçlara tırmanırlar Kartal gibi yırtıcı kuşları görünce, tam tersine ağaçların diplerine inerler Yılan tehlikesine karşı, arka ayakları üzerinde durup otlar içinde gelecek yılanı gözetlerler
Maymunun birisi bir suç işliyor Diğer maymunlar bunu dövmeye başlayınca, dayak yiyen maymun, tehlike sesi çıkarıyor Bütün maymunlar, hemen ağaçlara tırmanıyorlar Buradaki tehlike işareti, harp hilesi olarak kullanılıyor
Her hayvanın kendine göre bir anlaşma şekli bulunmaktadır Mesela horozun biri yem bulduğu zaman, tavukları çağırdığına çoğumuz şahit olmuşuzdur Tavuğun civcivleri çağırdığını görmüşüzdür
Her hayvanın yaşaması için kâfi derecede zeka ve uygun bir silah yaratan Allahü teâlâ, insanların menfaati için onlara akıl vermemiştir Aslan, kaplan, kurt, ayı gibi hayvanlar akıllı olsaydı, insan için çok tehlikeli olurdu
Leylek, solucan gibi hayvanlarla beslendiği gibi, su içinden, toprak aralarından avını kolay avlayabilmesi için, Allahü teâlâ gagasını uzun yaratmıştır
Kayaların arasındaki otları kolayca alabilmesi için, Allahü teâlâ zürafanın boynunu uzun yaratmıştır Kaplumbağa yavaş hareket eden bir hayvan olduğu için diğer hayvanların yememesi için kemikten bir muhafaza içinde yaratmıştır Her hayvanın yaşadığı yerin hususiyetine göre, düşmanlarından korunacak bir silahı vardır Zekası sayesinde bu silahını kullanarak hayatını devam ettirmektedir Akılsız hayvana bunları veren Allahü teâlânın şanı çok yücedir
Hayvanların yavru sevgisi
Yırtıcı kuşlar ve bazı hayvanlar yavrularına hiçbir zarar vermeden uzak yerlere götürürler Yarasalar emin yer bulana kadar 23 gün yavrularını sırtlarında taşırlar Aksilokop hayvanı yumurtladıktan hemen sonra ölür, yavrusunu hiç görmez buna rağmen yumurtadan çıkacak yavrusuna gösterdiği ihtimam dikkate şayandır Yavrusu bir sene gıdasını temin etmeye muktedir değildir Bundan dolayı anne, bir ağaç parçasında uzunca bir oyuk meydana getirir Çiçek yapraklarını ve bazı yumuşak dalları buraya doldurmaya başlar ve oraya bir yumurta bırakır Sonra ağaçtan çıkardığı tozları hamur haline getirip tavan yapar Bundan sonra başka bir yuva yapmaya koyulur Buraya bıraktığı yiyecekler, bu yavruya tam bir sene yeter
Eşek arısı toprakta kazdığı çukura yumurtasını bırakmadan önce avladığı hayvanları da yumurtanın yanına bırakır Sonra üstünü örter
Yapılan araştırmalarda, bir serçenin yeni çıkmış bir yavrusu için günde 1217 kere gıda aramak için sefer yaptığı tespit edilmiştir
Yavrularının kaybolması üzerine hayvanlardaki üzüntünün, araştırmalara göre insanlardan daha çok olduğu tahmin edilmektedir
At, yavrusu öldüğünde acı acı kişner, gözlerinden yaşlar akar, ölüsünün başına kimseyi yaklaştırmaz Gömdükten sonra başında bekler Yemeden içmeden kesilir Bazılarında bu üzüntü, ölümle neticelenir
Tavuk, kaz, köpek gibi hayvanların yavrularını vermemek için insanlara saldırdığını, kedilerin, yavrularını ağızlarına alarak, onları incitmeden götürdüklerini görenler çoktur
Yaban domuzu avında, domuzların, yavrularını bırakıp kaçmadığı, bilakis, yavrularını burunları ile iterek kaçmalarını sağladığı defalarca görülmüştür
Kangurunun, tehlike görünce yavrularını karnındaki torbaya doldurup kaçtığı bilinmektedir
Hadisi şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, yarattığı yüz rahmetten birini mahlukat arasında taksim etti Bu sebeple anne evladına şefkat eder, hayvanlar yavrularını sever ve bütün mahlukat birbirine merhamet eder) Ebu Ya’la
Nesillerini devam ettirebilmeleri için hayvanlara da bu sevgiyi veren Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
Arıların hayatı
Arılarda cemiyet hayatı çok düzenlidir İşçi arı 6 hafta, erkek arı 6 ay, ana arı 5 yıl yaşar
Petekler altıgen prizma şeklinde olup, en az balmumuyla en çok balı depo edebilecek şekilde imal edilir Yapılan petekler kuvvet ve hafiflik bakımından birer harikadır Altıgen prizma aynı zamanda dışarıdan zorlamaya karşı en dayanıklı şekildir Petek hücreleri o kadar muntazamdır ki, 18 asırda yaşamış Fransız bilim adamı Remaur, bu hücrelerin çaplarının milletlerarası bir ölçü olarak kullanılmasını teklif etmiştir Amerika’daki bir arı ile Türkiye’deki bir arı, aynı ölçülerde, aynı altıgen şeklinde petek yapmaktadır
İşçi arılar, düşmanlara iğneleriyle karşı koyarlar Her arı cemiyetinin kendilerine has kokusu vardır Kovan nöbetçileri bu kokuyu taşımayan arıları içeri sokmazlar
Erkek arıların görevleri ana arıyla çiftleşmektir Sonbaharda ana arı ile yaptıkları zifaf uçuşundan sonra artık kovana yük olmaya başladıkları için, işçi arılar tarafından kovandan atılır
Ana arı, kovanda tektir Ortalama olarak dakikada 2, günde 2500 ve ömrü boyunca iki milyon yumurta yapabilir Kendisinin, yumurta ve yavrularının bakımı, dadı işçi arılar tarafından sağlanır Arı sütü ile beslenir Kozadan çıktıktan 7 gün sonra kovanın bütün erkek arılarını peşine takarak “zifaf uçuşu için havanın çok yükseklerine çıkar Zayıf, yaşlı, iyi beslenememiş erkek arılar yorulup ölürler Yorulmayan, sağlıklı bir grup erkek arı takip eder Zifaf uçuşu bittikten sonra eski ana arının yerini almak üzere kovana döner Eski ana arı, yeni ana arının çıkmasından bir hafta önce işçilerin yarısını alarak yeni bir yuva kurmak için kovandan ayrılır Bu toplu halde kovandan ayrılmaya oğul verme denir Ana arı, istediği zaman döllenmemiş yumurta da bırakabilir Döllenmemiş yumurtalardan erkek arı, döllenmiş yumurtalardan ise dişi arı olur Döllenmiş yumurtadan çıkan larva, arı sütü ile beslenirse, ana arı olur
Gözle pek renkli görünmeyen çiçekler bile arılara mor ötesi ışınlarla rengârenk görünür Arılar bu kabiliyetleri sayesinde bulut arkasındaki güneşi bile görür, kovanların ve çiçeklerin yerini hesap ederler Yeşil ve kırmızıyı göremezler Çünkü yeşil ve kırmızıyı görmede onlar için bir fayda yoktur Görmemeleri iyidir Arılar için esas mesele bal özü ile dolu çiçekleri görebilmektir Öbürleri ile uğraşması boşa çalışmak olur Bal özü olan çiçekler ortası sarı olarak netleşir ve arıyı doğruca nektar kaynağına çeker
Arılar yapacakları bütün şeyleri nasıl öğrenirler? İşçiler çiçeklerin yerini keşfetmeyi, nektar emmeyi, polen toplamayı, bal petekleri yapmayı, larvalara bakmayı ve düşmanları iğnelemeyi nasıl öğrenirler? Bal arısı mühendis gibi petek yapar Silindir yapsaydı aralarında boşluk kalırdı Altıgen prizmalar arasında yer ziyan olmuyor Dörtgen olsaydı hacimleri daha az olurdu Bunu insanlar okumakla, öğrenmekle anlıyor Öğrenmeyen kişi anlayamıyor Arıya bunu bildiren kim?
Bütün bunları, onu yaratan ilham etmektedir Kur’anı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Rabbin bal arısına, “Dağlarda, ağaçlarda ve çardaklarda kendine ev kovan edin Sonra meyveler ve çiçeklerden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı bal imalini öğrettiği yollara gir diye ilham etti Arılar, insanlar için şifalı olan çeşitli renkte bal yapar Bunda düşünenler için elbette büyük ibret vardır) Nahl 68, 69
Köpek ve diğer hayvanlar
Sual: Köpek niçin daha çok kötüleniyor?
CEVAP
Din kitaplarında hayvanlardan bahsedilmesi genellikle sıfatları yüzündendir İnsanların bu sıfatlardan kaçması içindir Yalnız köpek değil, birçok hayvan hakkında âyet, hadis ve atasözü vardır Bunlardan köpek hakkında söylenenlerden bazıları:
Kötü bir âlim, (Dilini sarkıtıp soluyan köpeğe) benzetilmiştir (Araf 176)
Hadisi şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Kendini başkalarından üstün tutanı, Allahü teâlâ alçaltır Herkesin gözünde küçük olur Hatta köpekten, domuzdan daha aşağı görünür) Beyheki
(Canlı resmi, köpek ve cünüp bulunan eve rahmet melekleri girmez) Nesai
İslam âlimleri buyuruyor ki:
* Şeytan, köpek gibidir; köpek kovalayınca kaçar, ama başka taraftan yine gelir Nefs, kaplan gibidir; saldırması, ancak öldürmekle biter
* Hocasını incitene darılmayan köpekten aşağıdır
* Kendini, uyuz köpekten üstün bilen, büyüklerin feyzinden mahrum kalır, hatta kendini Frenk kâfirlerinden üstün bilenin Allahü teâlâyı tanıması haramdır
* Nefs kâfirdir, köpekten aşağıdır, çünkü köpek Cehenneme girmeyecek Hatta Kıtmir isimli köpek Cennete girecek Burada nefsin kötülüğü anlatılıyor
* Dağda yalnız yaşayan birisine, “Burada ne yapıyorsun diye sorulunca, (Köpek çobanlığı yapıyorum) diye cevap verir “Peki köpekler nerede dedikleri zaman, (Benim nefsim köpek gibi ısırıcıdır Kimseye zararı dokunmasın diye onu insanların arasından çıkardım) der
Köpeğin övüldüğü yerler de vardır:
Köpek ekmek veren eli tanır
Köpek sahibini ısırmaz
Köpek bile yal yediği çanağa pislemez
Komşu iti komşuya ürümez
Kadın düşmanlığını güler bildirmez
Köpek dostluğunu ulur bildirmez
Kur'anı kerimde, koyun keçi gibi eti yenen, temiz hayvanlar da aşağılanıyor Bu aşağılamak, onlar Cehennemliktir anlamında değildir Onlar akılsız, gayesiz anlamındadır Bir âyet meali:
(Kâfirler hayvan davar gibidir, hatta daha aşağıdır) Furkan 44
Eşek de kötüleniyor:
(En çirkin ses eşek sesidir) Lokman 19
(Onlar kitap yüklü eşeğe benzer) Cuma 5
(Aslandan ürkerek kaçan yabani eşeklere benzerler) Müddesir 50,51
Maymun da kötüleniyor: (Onlara, aşağılık maymun olun dedik) Araf 166
Domuz da kötüleniyor: (Domuz eti haramdır) Maide 3
Yılanlar ve zararlı hayvanlar kötülenmiştir:
(Namaz kılarken bile yılan ve akrebi öldürün) Tirmizi
(Yılan veya akrep öldürmek kâfir öldürmek gibidir) Hatib
(Yılan, akrep ve kuduz köpeği öldürmekte mesuliyet yoktur) Buhari
Övülen hayvanlar da var, yerilen de var Akrep yılan, sokuculuğu ile, tilki kurnazlığı ile, koyun, kuzu uysallığı ile, kurt zalimliği ile, domuz pis olması ile, keçi ve katır inadı ile, deve kini ile meşhurdur
Sonuç olarak, insan hayvana benzememeli, yılan, akrep gibi sokucu olmamalı, eşek gibi yüksek sesle konuşmamalı, köpek gibi ısırıcı, aslan, kaplan gibi parçalayıcı, kedi gibi nankör olmamalı deniyor Köpek örneğinin çok olması aramızda çok bulunduğu içindir
CEVAP
Allahü teâlâ, sayısız hayvan yarattı Bir kısmının zararından emin olmak, bir kısmının da insanlara itaat etmesi için, onlara akıl vermedi Mesela bir çocuk, bir koyun sürüsünü güdebilir
Et yiyen hayvanların kolay avlanabilmeleri için, onlara sıçrama kabiliyeti, parçalayıcı dişler ve pençe ihsan etti Av veya polis köpeğini insanların menfaatine uygun kabiliyette yarattı Bazı hayvanları binmeye ve yük taşımaya elverişli, bazılarının etinden, sütünden, derisinden, yününden, yumurtasından, kemiğinden, dişlerinden istifade edilecek özellikte yarattı Nesillerini devam ettirebilmeleri için her hayvanın cinsine göre en uygun şekilde üreme organlarını da yarattı
Fil, hortumu sayesinde yerden bir şey alıp ağzına götürür Filin hortumu su içmeye mahsus bir kap, yiyeceklerini toplayıcı bir el, nefes alacak bir burun, sırtına yük yükleyecek bir kol, ağırlık kaldırıcı bir vinçtir Allahü teâlâ, fili binicilerinin faydalanacağı bir vasıta olarak yaratmış, ayrıca özel anlayış kabiliyeti de vermiştir Bu sayede ehlileştirilip yük taşır ve harpte kullanılır
Zürefa, yüksek yaylalarda, kayalık, ağaçlık yerlerde yaşar Cenabı Hakkın kendisine ihsan ettiği uzun boynu sayesinde diğer hayvanların yetişemediği, çıkamadığı yüksek yerlerdeki otlardan, ağaçların tepesinden rızkını temin eder
Balık suda yaşar Allahü teâlâ, balıkların suda kolayca gidebilmeleri için yüzgeçler yaratmıştır Suda boğulup ölmemeleri için akciğer yaratmamıştır Su içindeki oksijeni alabilecek solungaçlar yarattı Balığın ayağı olmadığı halde suda çok süratli hareket edebiliyor Deniz üzerinde uçan kanatlı balıklar da vardır Mürekkep balığı tehlikeyi sezdiği zaman, derhal bir boya ifraz ederek görünmez olur, nereye gittiği anlaşılamaz
Bukalemun, hareket kabiliyeti az olduğu için düşmanlarından kaçamaz Fakat Allahü teâlâ buna renk değiştirme hususiyeti vermiştir Çevreye kolaylıkla uyar Kırmızı, yeşil veya sarı renge bürünebilir Bulunduğu yerin rengine uyarak, kamufle olur, düşmanlarından korunabilir Gözleri her tarafa dönebilecek şekilde yaratılmıştır Bir gözüyle karşısına bakarken, öteki gözüyle de arkasını görebilir Öyle ki, avını veya düşmanını başını çevirmeden görebilir Vücudunun uzunluğu kadar dili vardır Arkasındaki avına kolayca ulaşabilir, dilini bir ok gibi fırlatır Dilinin ucu yapışkan olduğundan avını hemen yakalar Dilin ucundaki yapışkan kısma isabet eden avın kurtulma ihtimali yoktur Her hayvana rızkını ve düşmanı için silahını yaratan Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
Karınca, topladığı tanelerin yerdeki nem sebebiyle yeşerip bitmemesi için taneleri parçalar Islanan tanelerin çürüyüp bozulmaması için de dışarı çıkarıp kurutur Sellerin zarar vermemesi için yuvasını yüksek yere yapar Allahü teâlâ, cemiyet halinde yaşamayı, yardımlaşmayı, kış için azık toplamayı karıncaya ilham etmiştir Bu ilhamı veren cenabı Hakkın şanı çok yücedir
Arı da cemiyet halinde yaşar Her grup kendisine bir başkan seçer Eğer ikinci bir başkan çıkarsa onu öldürürler Arı dışkılarını balın içine koymaz Dışarıya bırakır Uzak yerlere gidip dolaştıktan sonra şaşırmadan kovanını bulur Balın imalini, yapısını, faydalarını, bal mumunu, peteklerin altıgen şeklinde yapılışını anlatmak için kitap yazmak gerekir Akılları durdurucu duyguları arıya ilham eden Allahü teâlânın hikmetlerini anlamak ve anlatmak mümkün müdür?
Karasinek, altı ayaklı olarak yaratılmıştır Dördü ile yürür, ikisi yedektir Yürüdüğü ayakları çamurlanırsa yedek ayakları ile bunları silip kurular
Örümcek, yuvasını yapmak ve avına tuzak kurmak için ağ deposu ile yaratılmıştır Kurduğu ağ, sineklerin ve bazı böceklerin ayaklarına takılır Örümcek, tuzağa yakalanan haşereyi, sıvı bir madde ile etrafını sararak, her an taze yiyebilmek için onu konserve haline getirir Acıkınca biraz yer, sonra yediği yeri mumyalar Bütün bu işleri örümceğe ilham eden Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
İpekböceği gibi hangi modern fabrika, ağaç yaprağından sağlam kumaş imal edebilir? İpekböceğine dut yaprağı yemesini, ondan ipek imal etmesini ilham eden Allahü teâlâ, insanların istifadeleri için neler yaratıyor İpekböceği, zamanla kelebek olur Eğer kurt larva halinde kalsalardı, üremeleri mümkün olmazdı Bunlar tesadüf mü?
Ayaksız yürüyen yılan, su içer, inek de su içer Aynı su, birinde zehir, birinde süt olur Kaplumbağa tehlike görünce büzülüp taş haline gelir, kirpi de keven dikeni gibi büzülür Ateş böceği ışık saçar
Tahtakurusu, kan emmek için duyargasının ısı ve koku alma yolu ile kan emeceği insanı tanır Çünkü böceğin duyargası hassas bir antendir Bununla, hafif bir ısının yol açtığı hava dalgasını fark eder Kanını sevdiği bir insanın etrafına birkaç sıra kanını sevmediği kişilerden barikat kurulsa, tahtakurusu hepsini geçip kanını sevdiği insana gelir Kiminden kaçar kimine koşar Küçücük böceği böyle bir hisle yaratan Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
Çölün şartlarına en uygun hayvan
Her hayvan ve her vasıta çöldeki kuma batmadan kolaylıkla gidemez Çölde her zaman su bulmak güçtür Kavurucu sıcaklar su kaybına, terlemeye sebep olur Allahü teâlâ, çölün şartlarına uygun bir hayvan yaratmıştır Bu acaip hayvan devedir Ayaklarının tabanı yastık gibi yumuşak olduğundan, diğer hayvanların aksine kuma batmaz
Deve, uzun müddet yiyip içmeden yaşayabilen bir hayvandır Çölde aç kalan deve, vücudundaki yağları yakarak lüzumlu gıdasını temin eder Hörgücü yağ deposudur Uzun çöl yolculuğunda yedek gıda deposu olan hörgücünün yavaş yavaş azaldığı görülür Böylece kendi kendini besleyebildiği için açlık deve için bir mesele sayılmaz
Devenin, ikinci mühim hususiyeti de susuz yaşayabilmesidir Kızgın kumlar üzerinde ağır yükün altında bir hafta su içmeden yol alabilir Bu şaşılacak bir özelliktir
Devenin yağ deposu olan hörgücü aynı zamanda bir su kaynağıdır Bilim adamlarının aklının alamadığı kimyevi hadiseler neticesinde, hörgüçteki yağ suya da dönmektedir Yağ, hem gıda, hem de su ihtiyacını karşılamaktadır
Nemli bir yere çöken deve, ihtiyacı olan suyu, yerin neminden alır Tüyleri, güneşin sıcaklığını yansıtabildiğinden, sıcağın yakıcı tesirinden korunarak su ihtiyacı hissetmez Devenin başka bir özelliği de, vücuttaki suyun kaybolmaması için hemen hemen hiç terlemeyecek şekilde, kum fırtınasında kumların burnuna kaçmaması için burnu hemen kapanacak şekilde yaratılmıştır
Otlarken dilini çıkarmadığı için su kaybı daha az olur Az idrar çıkarır İdrardaki ürenin çoğu yeniden protein yapılarak hem gıda, hem de su kazanmak için karaciğerinden geçer Bütün bunları yaratan Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
Kendilerine mahsus silahları var
Her hayvan neslini devam ettirecek şekilde yaratılmıştır Düşmandan korunacak, avını yakalayacak silahı vardır Mesela bir cins çekirge düşmanı saldırınca, çok kötü kokulu ve zehirli köpük fışkırtır Düşmanı saldırmaktan vazgeçmek zorunda kalır Bir cins hamamböceği de, düşmanına karşı çok sıcak bir sıvı fışkırtır
Memeli hayvanlar içinde uçabilen tek hayvan yarasadır Ses dalgalarına karşı muazzam hassastır 200 bin frekanslı sesleri rahatlıkla duyar Halbuki insan, azami 20 bin titreşimi ses olarak duyar Karanlık gecede rahatlıkla bir yere çarpmadan uçar Uçarken, kanat çırparken insanların duyamayacağı yüksek frekanslı sesler çıkarır Bu sesler bir cisme çarpınca hemen yarasaya geri akseder Yarasa bu cisimlerin hareketli veya sabit olduğunu anlar Ona göre vaziyet alır Bu sayede avını yakalar, düşmanından kaçar
Yarasa, dinlenirken baş aşağı durur Kanatları ile vücudunu öyle örter ki, yağan yağmurlar kanatları üzerinden aşağı akarak vücudu ıslatmaktan korur Kapalı yerlerde de tavana yapışıp baş aşağı durur
Yarasa, bazı hayvanlar gibi, kışlık yiyeceği koyacak yer bulamaz Kışın aç kalmamak için Allahü teâlâ bu çeşit hayvanlara kış uykusu ihsan etmiştir Yarasa, kış uykusu esnasında vücudundaki yağı azar azar tüketir Yağ tabakası aynı zamanda hayvanın üşümemesini sağlar
Yarasanın bir kısmı sivri sinek ve mahsule zarar veren böcekleri yer Bir kısmının gübresinden istifade edilir Gübresi ziraat dışında, barut yapmak için güherçile imalinde kullanılır Her hayvanın yaşaması için çeşitli imkanlar yaratan ve hayvanlardan çeşitli şekilde istifade sağlayan hikmet sahibi Rabbimize hamd olsun!
Kuşlardaki ilginç özellikler
Allahü teâlâ, her kuşun kolayca uçabilmesi, gıdasını toplayabilmesi, soğuktan, sıcaktan korunması, kendini savunması ve üremesi için muhtaç olduğu her şeyi en uygun şekilde yaratmıştır Mesela, yerde yürüyebilmesi, uçuş için yerden yukarıya yükselmesine ve yere konmasına yardımcı olması için kuşları iki ayaklı yaratmıştır
Fazla soğuk ve sıcaktan etkilenmemesi için kuşun vücudunu tüylerle kaplı olarak, ayak derilerini de kalın ve dayanıklı olarak yaratmıştır Kuşların ayak derileri de tüylü olarak yaratılsaydı, çamura girince çamur tüylere yapışıp uçuşa mani olurlardı Uçuş esnasında tüylerin kolay kopup kuşların çıplak kalmamaları için deriye çok sağlam raptetmiştir Bunun gibi, yağmurdan etkilenmeyecek biçimde tüyleri kaygan bir özellikte yaratmıştır
Kuşlardaki kanatların hikmetini düşünmeye çalışmalıdır! Kalın tüyleri tutan kemiğimsi çubuk olmasaydı, tüyleri bütün vücutta kıl gibi bitseydi, rüzgara karşı mukabele edemezdi Tüyleri tutan çubuk kalın olduğu halde içi boş olduğundan uçuşa mani değildir İçi boş olduğu için de kolay kolay kırılmaz
Leylek gibi uzun ayaklı kuşların suda kolayca gıdalarını almalarını sağlamak için boyun ve gagalarını da uzun yaratmıştır Ayaklar uzun olduğu halde boynu kısa olsaydı veya ayakları kısa olduğu halde boynu uzun olsaydı gıdalanmaları mümkün olmayacak kadar zor olurdu Mesela gagası kısa olsaydı, su içinde boğulabilirdi
Allahü teâlâ, her cins kuşa, beslenmelerine uygun şekilde gaga yaratmıştır Gaga, keskin olduğu için bıçak vazifesini görür Gaga ile parçalanıp yenen şeyler, karındaki yüksek ısı sayesinde gayet ufak olarak öğütülür, böylece dişlere lüzum kalmaz
Cenabı Hak, kuşların üremesini yumurta ile yarattı Eğer yavrusunu karnında yaratmış olsaydı, bu hâl, kuşun uçmasına mani olurdu Kuluçka müddeti boyunca yumurtaların üzerinde yatması kuşa ilham olunmuştur Güvercinler, kuluçkadaki yumurtalar soğuyup bozulmasın diye biri çıktığı zaman diğeri ona vekalet ederek kuluçka müddetince nöbetleşe yumurtalar üzerinde yatıyorlar Sanki bu tedbir kalkınca yumurtaların bozulacağı kendilerine öğretilmiştir Kuşlara bunları kim öğretmiştir? Bütün bunlar tesadüfi şeyler değildir Cenabı Hakkın kudretinin tezahürüdür
Leylekler, Anadolu’dan kalkıp Afrika’ya göç ediyorlar Göç sadece leylekler arasında değil, başka kuşlar arasında da meydana gelmektedir Turna ve kırlangıç gibi Amerika’da ötleğen denilen kuşları, Kanada’daki yazlık yuvasını terk ederek, dağ, orman ve nehirler aşarak 45 bin kmlik bir seyahatten sonra Güney Amerika’daki kışlıklarına ulaşırlar Üç gün, geceli gündüzlü hiç durmadan kafile halinde uçarlar
Göçmen kuşlar, uygun rüzgarlar bulabilmek için yerden 6 km yukarılara kadar çıkarlar Yiyecek bulmak ve soğuktan korunmak için göç ederler Seyahate çıkmadan önce vücutlarına yağ depo ederler Yağın, aynı miktardaki protein ve karbonhidrata göre iki misli enerjiye sahip olması, kuşlar için en iyi bir yakıt olmasına sebeptir Kuşlar, eski yuvalarını bulmak için Güneşi pusula olarak kullanırlar Sisli ve bulutlu havalarda ise, yerin manyetik sahasını, geceleri ise yıldızları pusula olarak kullanırlar İnsanlar frekansı 16000den az olan sesleri işitemediği halde, kuşlar rahatça işitebildikleri için yollarını kolayca bulabiliyorlar
İnsanlar, mevcut olan yerçekimi kanununu 17 asırda öğrenmişken, kuşların, asırlardan beri yerin manyetik alanıyla çekim gücü arasındaki açıyı ölçerek yönlerini tayin etmeleri bir tesadüf olamaz Kâinatta tesadüflere yer yoktur Her şey kudret sahibi Yüce Rabbimizin yaratmasıyla meydana gelmektedir
Hayvanlarda akıl yoktur
Sual: Bir arkadaş, hayvanlarda akıl olmasa, arı bal, ipek böceği ipek yapamaz dedi Başka bir arkadaş da at akıllı, tilki zekidir dedi Hayvanlarda akıl var mıdır?
CEVAP
Akıl, anlayıcı bir kuvvettir Hakkı batıldan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırır Akıl sadece insanda, cinde ve melekte vardır Bunlara akıl verildiği için yaptıkları işlerden sorumlu olur İnsanı hayvanlardan ayıran en önemli özelliği, aklı ve konuşmasıdır Hayvanlarda akıl yok, zeka vardır Zekaları sayesinde birbirleriyle anlaşırlar Allahü teâlâ, hayvanlara akıl vermediği için, onlara hiç bir şeyi yasak etmemiş, dilediklerini yiyip içmekte, diledikleri gibi yatıp kalkmakta serbest bırakmıştır Hayvanları yaptıkları işlerden sorumlu tutmamıştır Hayvanların şehvetlerine uymaları suç olmaz İnsanlara akıl verildiğinden nefislerine uymaları, doğru yoldan sapmaları suç olur
İpek böceğinin ipek, arının bal yapması gibi hayvanlardaki harika işler, içgüdü denilen ilham sayesinde olur Hayvanı aşırı soğuk veya sıcaktan uzaklaştıran basit reaksiyon veya temas neticesi olan daha hızlı refleks hareketleri hep bu ilham iledir Sevgi veya nefret, yavru bakımı ve yılın bazı mevsimlerinde göç etmek mecburiyeti gibi daha girift hisler de ilhamdır
İlham, bir kuşa yuvasını ne zaman ve nerede kuracağını haber verir Fakat aslında kuşun, yuvasını nerede kurduğundan haberi yoktur Yuva içindeki ötücü kuş yavruları bir yabancı gördüğünde korkup, kaçmaya kalkmazlar Fakat tüylenmiş ve yuvayı terk etmeye hazır olan aynı yavrular, korkma kabiliyetini ve tehlikeden kaçma hissini de elde etmiş olurlar
Yeni doğmuş memeli hayvan yavrusuna annesinin göğsünden süt emzirten, yeni yumurtadan çıkmış ördek yavrusunu suya çeken de bu ilhamdır İlham, hayvanı bulunduğu şartlara gerektiği gibi karşı koyacak şekilde hazırlıklı tutar Mesela, aniden düşmanıyla karşılaşan hayvan, kaçmak gibi rasgele bir teşebbüs yerine, bütün avantajlarını en iyi şekilde kullanacağı bir metot tatbik eder Bütün bunları yaparken hayvan, niçin böyle hareket ettiğini bilmediği gibi, hareketinin neticesini de kestirebilmekten acizdir Çünkü aklı yoktur
Hayvanların anlaşması
Sual: Hayvanlar nasıl anlaşır, papağandan başka konuşan hayvan var mıdır?
CEVAP
Papağan konuşmaz, teyp gibi, konuşulan bazı kelimeleri tekrar eder İnsanı hayvanlardan ayıran en mühim hususiyeti, aklı ve konuşmasıdır Hayvanlarda akıl yoktur Zeka vardır Zekaları sayesinde birbirleriyle anlaştıkları bilinmektedir
Ayrı bölgelerde yaşayan iki aynı kuş, aralarında lehçe farkı bulunduğundan birbirleriyle anlaşamadıkları tespit edilmiştir Aynı ve ayrı bölgelerin erkek kuşlarının sesleri teybe alınmış, ayrı bölgede yaşayan kuşun sesine hiç alâka duymadığı, fakat kendi bölgesindeki kuşun ötüşüne alâka duyduğu tespit edilmiştir
Sincaplar, düşmanlarından korunmak için iki yol takip ederler Yırtıcı kuşların geldiğini bildirmek için, yuvanın giriş deliğinden içeri girerler Kirpi gibi hayvanların geldiğini bildirmek için yuvanın çıkış deliğinden kaçarlar
Maymunların da düşmanın cinsine göre farklı hareketlerde bulundukları tespit edilmiştir Aslan, kaplan gibi bir hayvan görünce hemen yüksek ağaçlara tırmanırlar Kartal gibi yırtıcı kuşları görünce, tam tersine ağaçların diplerine inerler Yılan tehlikesine karşı, arka ayakları üzerinde durup otlar içinde gelecek yılanı gözetlerler
Maymunun birisi bir suç işliyor Diğer maymunlar bunu dövmeye başlayınca, dayak yiyen maymun, tehlike sesi çıkarıyor Bütün maymunlar, hemen ağaçlara tırmanıyorlar Buradaki tehlike işareti, harp hilesi olarak kullanılıyor
Her hayvanın kendine göre bir anlaşma şekli bulunmaktadır Mesela horozun biri yem bulduğu zaman, tavukları çağırdığına çoğumuz şahit olmuşuzdur Tavuğun civcivleri çağırdığını görmüşüzdür
Her hayvanın yaşaması için kâfi derecede zeka ve uygun bir silah yaratan Allahü teâlâ, insanların menfaati için onlara akıl vermemiştir Aslan, kaplan, kurt, ayı gibi hayvanlar akıllı olsaydı, insan için çok tehlikeli olurdu
Leylek, solucan gibi hayvanlarla beslendiği gibi, su içinden, toprak aralarından avını kolay avlayabilmesi için, Allahü teâlâ gagasını uzun yaratmıştır
Kayaların arasındaki otları kolayca alabilmesi için, Allahü teâlâ zürafanın boynunu uzun yaratmıştır Kaplumbağa yavaş hareket eden bir hayvan olduğu için diğer hayvanların yememesi için kemikten bir muhafaza içinde yaratmıştır Her hayvanın yaşadığı yerin hususiyetine göre, düşmanlarından korunacak bir silahı vardır Zekası sayesinde bu silahını kullanarak hayatını devam ettirmektedir Akılsız hayvana bunları veren Allahü teâlânın şanı çok yücedir
Hayvanların yavru sevgisi
Yırtıcı kuşlar ve bazı hayvanlar yavrularına hiçbir zarar vermeden uzak yerlere götürürler Yarasalar emin yer bulana kadar 23 gün yavrularını sırtlarında taşırlar Aksilokop hayvanı yumurtladıktan hemen sonra ölür, yavrusunu hiç görmez buna rağmen yumurtadan çıkacak yavrusuna gösterdiği ihtimam dikkate şayandır Yavrusu bir sene gıdasını temin etmeye muktedir değildir Bundan dolayı anne, bir ağaç parçasında uzunca bir oyuk meydana getirir Çiçek yapraklarını ve bazı yumuşak dalları buraya doldurmaya başlar ve oraya bir yumurta bırakır Sonra ağaçtan çıkardığı tozları hamur haline getirip tavan yapar Bundan sonra başka bir yuva yapmaya koyulur Buraya bıraktığı yiyecekler, bu yavruya tam bir sene yeter
Eşek arısı toprakta kazdığı çukura yumurtasını bırakmadan önce avladığı hayvanları da yumurtanın yanına bırakır Sonra üstünü örter
Yapılan araştırmalarda, bir serçenin yeni çıkmış bir yavrusu için günde 1217 kere gıda aramak için sefer yaptığı tespit edilmiştir
Yavrularının kaybolması üzerine hayvanlardaki üzüntünün, araştırmalara göre insanlardan daha çok olduğu tahmin edilmektedir
At, yavrusu öldüğünde acı acı kişner, gözlerinden yaşlar akar, ölüsünün başına kimseyi yaklaştırmaz Gömdükten sonra başında bekler Yemeden içmeden kesilir Bazılarında bu üzüntü, ölümle neticelenir
Tavuk, kaz, köpek gibi hayvanların yavrularını vermemek için insanlara saldırdığını, kedilerin, yavrularını ağızlarına alarak, onları incitmeden götürdüklerini görenler çoktur
Yaban domuzu avında, domuzların, yavrularını bırakıp kaçmadığı, bilakis, yavrularını burunları ile iterek kaçmalarını sağladığı defalarca görülmüştür
Kangurunun, tehlike görünce yavrularını karnındaki torbaya doldurup kaçtığı bilinmektedir
Hadisi şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, yarattığı yüz rahmetten birini mahlukat arasında taksim etti Bu sebeple anne evladına şefkat eder, hayvanlar yavrularını sever ve bütün mahlukat birbirine merhamet eder) Ebu Ya’la
Nesillerini devam ettirebilmeleri için hayvanlara da bu sevgiyi veren Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur
Arıların hayatı
Arılarda cemiyet hayatı çok düzenlidir İşçi arı 6 hafta, erkek arı 6 ay, ana arı 5 yıl yaşar
Petekler altıgen prizma şeklinde olup, en az balmumuyla en çok balı depo edebilecek şekilde imal edilir Yapılan petekler kuvvet ve hafiflik bakımından birer harikadır Altıgen prizma aynı zamanda dışarıdan zorlamaya karşı en dayanıklı şekildir Petek hücreleri o kadar muntazamdır ki, 18 asırda yaşamış Fransız bilim adamı Remaur, bu hücrelerin çaplarının milletlerarası bir ölçü olarak kullanılmasını teklif etmiştir Amerika’daki bir arı ile Türkiye’deki bir arı, aynı ölçülerde, aynı altıgen şeklinde petek yapmaktadır
İşçi arılar, düşmanlara iğneleriyle karşı koyarlar Her arı cemiyetinin kendilerine has kokusu vardır Kovan nöbetçileri bu kokuyu taşımayan arıları içeri sokmazlar
Erkek arıların görevleri ana arıyla çiftleşmektir Sonbaharda ana arı ile yaptıkları zifaf uçuşundan sonra artık kovana yük olmaya başladıkları için, işçi arılar tarafından kovandan atılır
Ana arı, kovanda tektir Ortalama olarak dakikada 2, günde 2500 ve ömrü boyunca iki milyon yumurta yapabilir Kendisinin, yumurta ve yavrularının bakımı, dadı işçi arılar tarafından sağlanır Arı sütü ile beslenir Kozadan çıktıktan 7 gün sonra kovanın bütün erkek arılarını peşine takarak “zifaf uçuşu için havanın çok yükseklerine çıkar Zayıf, yaşlı, iyi beslenememiş erkek arılar yorulup ölürler Yorulmayan, sağlıklı bir grup erkek arı takip eder Zifaf uçuşu bittikten sonra eski ana arının yerini almak üzere kovana döner Eski ana arı, yeni ana arının çıkmasından bir hafta önce işçilerin yarısını alarak yeni bir yuva kurmak için kovandan ayrılır Bu toplu halde kovandan ayrılmaya oğul verme denir Ana arı, istediği zaman döllenmemiş yumurta da bırakabilir Döllenmemiş yumurtalardan erkek arı, döllenmiş yumurtalardan ise dişi arı olur Döllenmiş yumurtadan çıkan larva, arı sütü ile beslenirse, ana arı olur
Gözle pek renkli görünmeyen çiçekler bile arılara mor ötesi ışınlarla rengârenk görünür Arılar bu kabiliyetleri sayesinde bulut arkasındaki güneşi bile görür, kovanların ve çiçeklerin yerini hesap ederler Yeşil ve kırmızıyı göremezler Çünkü yeşil ve kırmızıyı görmede onlar için bir fayda yoktur Görmemeleri iyidir Arılar için esas mesele bal özü ile dolu çiçekleri görebilmektir Öbürleri ile uğraşması boşa çalışmak olur Bal özü olan çiçekler ortası sarı olarak netleşir ve arıyı doğruca nektar kaynağına çeker
Arılar yapacakları bütün şeyleri nasıl öğrenirler? İşçiler çiçeklerin yerini keşfetmeyi, nektar emmeyi, polen toplamayı, bal petekleri yapmayı, larvalara bakmayı ve düşmanları iğnelemeyi nasıl öğrenirler? Bal arısı mühendis gibi petek yapar Silindir yapsaydı aralarında boşluk kalırdı Altıgen prizmalar arasında yer ziyan olmuyor Dörtgen olsaydı hacimleri daha az olurdu Bunu insanlar okumakla, öğrenmekle anlıyor Öğrenmeyen kişi anlayamıyor Arıya bunu bildiren kim?
Bütün bunları, onu yaratan ilham etmektedir Kur’anı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Rabbin bal arısına, “Dağlarda, ağaçlarda ve çardaklarda kendine ev kovan edin Sonra meyveler ve çiçeklerden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı bal imalini öğrettiği yollara gir diye ilham etti Arılar, insanlar için şifalı olan çeşitli renkte bal yapar Bunda düşünenler için elbette büyük ibret vardır) Nahl 68, 69
Köpek ve diğer hayvanlar
Sual: Köpek niçin daha çok kötüleniyor?
CEVAP
Din kitaplarında hayvanlardan bahsedilmesi genellikle sıfatları yüzündendir İnsanların bu sıfatlardan kaçması içindir Yalnız köpek değil, birçok hayvan hakkında âyet, hadis ve atasözü vardır Bunlardan köpek hakkında söylenenlerden bazıları:
Kötü bir âlim, (Dilini sarkıtıp soluyan köpeğe) benzetilmiştir (Araf 176)
Hadisi şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Kendini başkalarından üstün tutanı, Allahü teâlâ alçaltır Herkesin gözünde küçük olur Hatta köpekten, domuzdan daha aşağı görünür) Beyheki
(Canlı resmi, köpek ve cünüp bulunan eve rahmet melekleri girmez) Nesai
İslam âlimleri buyuruyor ki:
* Şeytan, köpek gibidir; köpek kovalayınca kaçar, ama başka taraftan yine gelir Nefs, kaplan gibidir; saldırması, ancak öldürmekle biter
* Hocasını incitene darılmayan köpekten aşağıdır
* Kendini, uyuz köpekten üstün bilen, büyüklerin feyzinden mahrum kalır, hatta kendini Frenk kâfirlerinden üstün bilenin Allahü teâlâyı tanıması haramdır
* Nefs kâfirdir, köpekten aşağıdır, çünkü köpek Cehenneme girmeyecek Hatta Kıtmir isimli köpek Cennete girecek Burada nefsin kötülüğü anlatılıyor
* Dağda yalnız yaşayan birisine, “Burada ne yapıyorsun diye sorulunca, (Köpek çobanlığı yapıyorum) diye cevap verir “Peki köpekler nerede dedikleri zaman, (Benim nefsim köpek gibi ısırıcıdır Kimseye zararı dokunmasın diye onu insanların arasından çıkardım) der
Köpeğin övüldüğü yerler de vardır:
Köpek ekmek veren eli tanır
Köpek sahibini ısırmaz
Köpek bile yal yediği çanağa pislemez
Komşu iti komşuya ürümez
Kadın düşmanlığını güler bildirmez
Köpek dostluğunu ulur bildirmez
Kur'anı kerimde, koyun keçi gibi eti yenen, temiz hayvanlar da aşağılanıyor Bu aşağılamak, onlar Cehennemliktir anlamında değildir Onlar akılsız, gayesiz anlamındadır Bir âyet meali:
(Kâfirler hayvan davar gibidir, hatta daha aşağıdır) Furkan 44
Eşek de kötüleniyor:
(En çirkin ses eşek sesidir) Lokman 19
(Onlar kitap yüklü eşeğe benzer) Cuma 5
(Aslandan ürkerek kaçan yabani eşeklere benzerler) Müddesir 50,51
Maymun da kötüleniyor: (Onlara, aşağılık maymun olun dedik) Araf 166
Domuz da kötüleniyor: (Domuz eti haramdır) Maide 3
Yılanlar ve zararlı hayvanlar kötülenmiştir:
(Namaz kılarken bile yılan ve akrebi öldürün) Tirmizi
(Yılan veya akrep öldürmek kâfir öldürmek gibidir) Hatib
(Yılan, akrep ve kuduz köpeği öldürmekte mesuliyet yoktur) Buhari
Övülen hayvanlar da var, yerilen de var Akrep yılan, sokuculuğu ile, tilki kurnazlığı ile, koyun, kuzu uysallığı ile, kurt zalimliği ile, domuz pis olması ile, keçi ve katır inadı ile, deve kini ile meşhurdur
Sonuç olarak, insan hayvana benzememeli, yılan, akrep gibi sokucu olmamalı, eşek gibi yüksek sesle konuşmamalı, köpek gibi ısırıcı, aslan, kaplan gibi parçalayıcı, kedi gibi nankör olmamalı deniyor Köpek örneğinin çok olması aramızda çok bulunduğu içindir