iltasyazilim
FD Üye
KÖYLÜ VE PADİŞAH
Yıldırım Bayezid Han köyleri dolaşıyordu Köyün birinde fazla yaşlı bir adama rastladı Bu köylü, bahçesine incecik incecik meyve fidanları dikiyordu Yıldırım Bayezid yaşlı köylüye takılmak istedi: Baba!dedi, Bu fidanlar ne süre büyüyüp de meyva verecek? Bu meyvalardan yemek yemek sana nasip olacak mı dersin?Köylü Hiç sanmıyorum',dedi Öyleyse niye kendini yorup duruyorsun?Biz atalarımızın diktiği ağaçların yemişini yemiyor muyuz? Torunlarımız da bizim diktiklerimizden yesinlerAferin!dedi padişah ve köylüye bir kese altın verdi Köylünün Bak sultanım! Gördün mü? Bizim fidanlarımız çoktan yemiş verdi!cevabı Şimşek Bayezid'in fazla hoşuna gittti Köylünün sırtını sıvazlayarak bir kese altın daha verdi Köylü Fidanlar bir senede iki kere de veriyormuş sultanım!demekten kendini alamadı
ACI SÖZ
Lokman Hekim'e Hastalarımıza ne yedirtelim?diye sorduklarında şu cevabı vermiş: Acı söz yedirmeyin de ne yedirirseniz yedirin!
YAŞAMAK
Komedyen Cortar'a Hastalanınca ne yapmak gerekir?diye sorduklarında demiş fakat: Mutlaka doktora gidiniz, zira doktorun yaşaması gerekir Verdiği ilacı da alın, çünkü eczacının yaşaması gerekir Fakat ilaçları sakın İçmeyin, zira sizin de yaşamanız gerekir
TERS ORANTI
Meşhur bir konuşmacıya sormuşlar: İyi bir konuşmaya hazırlanmanın öneminden söz etmiştiniz Acaba beş dakikalık konuşma için ne dek önceden hazırlanmaya başlarsınız?Konuşmacı hiç paldır küldür İki ay!demiş Ya on dakikalık hitabe için?Yanıt Bir ay!olmuş Tavır süresi arttıkça hazırlanma süresi azalmış En son soru şu olmuş: İki saatlik bir konuşma için?Konuşmacı gülümseyerek yanıt vermiş: Acilen başlayabilirim
BEYAZLAŞMAK
Beyazzenci ayırımının yapıldığı yıllarda zenciler ezildiklerini, horlandıklarını şöyle bir hikâyeyle anlatıyorlardı: Smith ve John 1900'lü yılların başında Amerika'da yaşamaya çalışan iki zenci arkadaştırlar Beyaz adamzenci ayırımının had safhaya ulaştığı, zencilerin ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü bu yıllarda birgün New York sokaklannda beraber gezerken gözlerine bir tablo takılır, tabloda şöyle yazmaktadır: Zenciler beyazlatılır,fiyatı 100 dolar!Smith'in 101 doları,'John'un 99 doları vardır John, Smith'e Bir dolarını bana ver, ikimiz de beraber girip beyazlanalım!der Smith bu teklifi kabul etmez Hayır, önce ben gireyim, eğer beyazlanıp çıkarsam sen de girersin!deyip içeri girer Biraz sonra beyaz şekilde çıkan Smith'i görünce John Oooo Smith, sen ne dek da beyazlamışsın; kalan bir doları bana ver, ben de girip beyazlaşayım!der Duyduğu cevap şöyledir: Kaybol, kirli zenci!
SEVINÇ
Tolstoy'a Nasıl mutlu oluyorsunuz?diye sorduklarında şu cevabı vermiş: Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımı hiç düşünmeyerek
FAKİRİN TAVUKLARI
Eski İstanbul efendilerinden Osman Bey, hilekâr esnafa karşı öyle amansız davranırdı Çarşıya çıktığı zaman, dükkân dükkân dolaşır, tavukların kursaklarına dek herşeyi inceden inceye muayene eder ve eğer tavukların kursaklarında yem bulamazsa, tavukçuya falaka cezası verirdi Bir Ramazan günü yolda rastladığı seyyar satıcının tavuklarında yem bulamayınca bütün sopa faslına başlayacağı sırada fakir tavukçu, Osman Bey'in ellerine sarılıp A benîm sultanım!der, Tavuğun midesinde yem var mı, değil mu diye bakacağına bir de onun sahibinin midesini yoklasan olmaz mı?
DÜNYA HALİ
Mehmed Şevket Bey'in babası Hacı Besim Efendi hâli vakti uygun olmasına karşın hiç para harcamazmış Birgün hasta olup yatağa düştüğünde Mehmed Akif onu ziyarete gitmiş Besim Efendi çok zayıf ve mecalsiz halde yatıyormuş Akif geçmiş olsun dileklerini ilettikten daha sonra Hacı Efendi!demiş, Sizi fazla zayıf görüyorum Bir tavuk kestirseniz, çorba falan yapılsa?Hacı Efendi Siz ne diyorsunuz Akif Bey!diye yanıt vermiş, Dünyanın bin türlü hâli var, para pul harcamaya gelmez!Akif tebessüm ederek taşı gediğine koymuş: Hacı Efendi! Dünyanın o bin türlü hâlinden dokuz yüz doksan dokuzu başınıza gelmiş Daha ne bekliyorsunuz?
ONLAR VE BİZ
Sahabelerden biri Hz Ali'ye sormuş: Senin vaktinde meydana gelen can sıkıcı hâdiselerin hiçbiri, niye daha önceki halifelerin devrinde görülmedi?Hz Ali'nin cevabı son derece manâlı olmuş: Onların zamanında biz vardık, bizim zamanımızdaysa maalesef onlar değil*
Yıldırım Bayezid Han köyleri dolaşıyordu Köyün birinde fazla yaşlı bir adama rastladı Bu köylü, bahçesine incecik incecik meyve fidanları dikiyordu Yıldırım Bayezid yaşlı köylüye takılmak istedi: Baba!dedi, Bu fidanlar ne süre büyüyüp de meyva verecek? Bu meyvalardan yemek yemek sana nasip olacak mı dersin?Köylü Hiç sanmıyorum',dedi Öyleyse niye kendini yorup duruyorsun?Biz atalarımızın diktiği ağaçların yemişini yemiyor muyuz? Torunlarımız da bizim diktiklerimizden yesinlerAferin!dedi padişah ve köylüye bir kese altın verdi Köylünün Bak sultanım! Gördün mü? Bizim fidanlarımız çoktan yemiş verdi!cevabı Şimşek Bayezid'in fazla hoşuna gittti Köylünün sırtını sıvazlayarak bir kese altın daha verdi Köylü Fidanlar bir senede iki kere de veriyormuş sultanım!demekten kendini alamadı
ACI SÖZ
Lokman Hekim'e Hastalarımıza ne yedirtelim?diye sorduklarında şu cevabı vermiş: Acı söz yedirmeyin de ne yedirirseniz yedirin!
YAŞAMAK
Komedyen Cortar'a Hastalanınca ne yapmak gerekir?diye sorduklarında demiş fakat: Mutlaka doktora gidiniz, zira doktorun yaşaması gerekir Verdiği ilacı da alın, çünkü eczacının yaşaması gerekir Fakat ilaçları sakın İçmeyin, zira sizin de yaşamanız gerekir
TERS ORANTI
Meşhur bir konuşmacıya sormuşlar: İyi bir konuşmaya hazırlanmanın öneminden söz etmiştiniz Acaba beş dakikalık konuşma için ne dek önceden hazırlanmaya başlarsınız?Konuşmacı hiç paldır küldür İki ay!demiş Ya on dakikalık hitabe için?Yanıt Bir ay!olmuş Tavır süresi arttıkça hazırlanma süresi azalmış En son soru şu olmuş: İki saatlik bir konuşma için?Konuşmacı gülümseyerek yanıt vermiş: Acilen başlayabilirim
BEYAZLAŞMAK
Beyazzenci ayırımının yapıldığı yıllarda zenciler ezildiklerini, horlandıklarını şöyle bir hikâyeyle anlatıyorlardı: Smith ve John 1900'lü yılların başında Amerika'da yaşamaya çalışan iki zenci arkadaştırlar Beyaz adamzenci ayırımının had safhaya ulaştığı, zencilerin ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü bu yıllarda birgün New York sokaklannda beraber gezerken gözlerine bir tablo takılır, tabloda şöyle yazmaktadır: Zenciler beyazlatılır,fiyatı 100 dolar!Smith'in 101 doları,'John'un 99 doları vardır John, Smith'e Bir dolarını bana ver, ikimiz de beraber girip beyazlanalım!der Smith bu teklifi kabul etmez Hayır, önce ben gireyim, eğer beyazlanıp çıkarsam sen de girersin!deyip içeri girer Biraz sonra beyaz şekilde çıkan Smith'i görünce John Oooo Smith, sen ne dek da beyazlamışsın; kalan bir doları bana ver, ben de girip beyazlaşayım!der Duyduğu cevap şöyledir: Kaybol, kirli zenci!
SEVINÇ
Tolstoy'a Nasıl mutlu oluyorsunuz?diye sorduklarında şu cevabı vermiş: Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımı hiç düşünmeyerek
FAKİRİN TAVUKLARI
Eski İstanbul efendilerinden Osman Bey, hilekâr esnafa karşı öyle amansız davranırdı Çarşıya çıktığı zaman, dükkân dükkân dolaşır, tavukların kursaklarına dek herşeyi inceden inceye muayene eder ve eğer tavukların kursaklarında yem bulamazsa, tavukçuya falaka cezası verirdi Bir Ramazan günü yolda rastladığı seyyar satıcının tavuklarında yem bulamayınca bütün sopa faslına başlayacağı sırada fakir tavukçu, Osman Bey'in ellerine sarılıp A benîm sultanım!der, Tavuğun midesinde yem var mı, değil mu diye bakacağına bir de onun sahibinin midesini yoklasan olmaz mı?
DÜNYA HALİ
Mehmed Şevket Bey'in babası Hacı Besim Efendi hâli vakti uygun olmasına karşın hiç para harcamazmış Birgün hasta olup yatağa düştüğünde Mehmed Akif onu ziyarete gitmiş Besim Efendi çok zayıf ve mecalsiz halde yatıyormuş Akif geçmiş olsun dileklerini ilettikten daha sonra Hacı Efendi!demiş, Sizi fazla zayıf görüyorum Bir tavuk kestirseniz, çorba falan yapılsa?Hacı Efendi Siz ne diyorsunuz Akif Bey!diye yanıt vermiş, Dünyanın bin türlü hâli var, para pul harcamaya gelmez!Akif tebessüm ederek taşı gediğine koymuş: Hacı Efendi! Dünyanın o bin türlü hâlinden dokuz yüz doksan dokuzu başınıza gelmiş Daha ne bekliyorsunuz?
ONLAR VE BİZ
Sahabelerden biri Hz Ali'ye sormuş: Senin vaktinde meydana gelen can sıkıcı hâdiselerin hiçbiri, niye daha önceki halifelerin devrinde görülmedi?Hz Ali'nin cevabı son derece manâlı olmuş: Onların zamanında biz vardık, bizim zamanımızdaysa maalesef onlar değil*