iltasyazilim
FD Üye
Eûzubillâhimineşşeytânirracîym Bismillâhirrahmânirrahîym
Birçok Bilim adamı da bizim gibi mübarek kitabımız Hazreti kur’ana büyük hayranlık duymakta
İşte onlardan birimemleketimizin yetiştirdiği güzide bilimadamlarından Fizikçi doçent doktor Caner Taslaman
HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH’ÜN kendi varlığına ve birliğine olan imanımız pekişsin diye HAZRETİ KUR’ANDA gösterdiği mucizevi delilleri anlattığı bir yazısıdır sizinle paylaşacağım yazı “Kuran hiç tükenmeyen mucize kaynağı adlı eserinden alıntıdıryazar kitabını internette mucizeler adlı sitesinde okunmaya açmıştır
Eûzubillâhimineşşeytânirracîym Bismillâhirrahmânirrahîym
Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz (51 : 47)
evet evrenin genişlemesi keşfedildiği günden beri bilimadamlarının evren hakkındaki çalışmalarında ve evreni tanımlamakta kullandıkları en önemli bilgisidirKuran’ın Hazreti Allah celle celalüh tarafından indirildiğini inkâr edenler,Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in Kuran’ı uydurduğunu söylemektedirler Peki bunu söyleyenler Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) Evren’in genişlediğini, 1900’lü yıllardan önce bilen Dünya tarihindeki tek kişi olmasını nasıl açıklayacaklar? Acaba Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) 1900’lü yıllarda yapılmış olan teleskobun bir benzerini 600’lü yıllarda icat etmiş olabilirmiydi? Acaba Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) teleskobu kullanmayı, yıldızların hareketlerini yorumlayacak astrolojik bilgiyi de biliyordu da, bunu insanlardan mı saklıyordu? Eğer (haşa) Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) kendi menfaatleri için dini uydurdu denirse; bu nasıl bir menfaat uydurmadır ki bu kişinin uydurdukları ancak 1300 yıl sonra tam anlaşılıyor; fakat kendi döneminde bu ayeti söylemesi kendisine hiçbir menfaat sağlamıyor!, hatta gözleriyle Evren’in genişlediğini fark edemeyen düşmanlarına belki koz bile vermiş oluyordu Menfaat için hareket eden kişi, kendi yaşarken kendisine faydası olmayan, hatta kendi döneminde anlaşılmadığı için eleştirilmesine yol açacak bir şeyi söyler mi?
Eğer tüm bu gerçeklere karşın hâlâ bir kişi “Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) için kendi aklıyla bunu bildi derse; bu nasıl bir akıldır ki kimsenin bilemediğini biliyor fakat bunları kendi bildiğini kabul edeceğine, Hazreti Allah Celle Celalüh bana bildirdi diye (haşa) yalan söylüyor! Toplu iğneyi bulan bir kişi bile bu buluşuyla övünme eğilimindeyken, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) niye aklıyla övünmüyor da “Bu (Kuran) benden değildir, bu Hazreti Allah celle celalüh’tendir diyor Tevazudan mı?
EVRENİN GENİŞLEDİĞİ NASIL ANLAŞILDI?
Büyük deha Newton’un fiziğinde bir eksik vardı Newton, sonsuz genişlikte ve değişmeyen bir Evren modelini öngörüyordu Newton’un yerçekimi yasaları bir sorunla karşılaşıyordu Nasıl oluyordu da Evren’in başlangıcından beri geçen çok uzun zaman sürecinde tüm madde birbirini çekip tek bir bileşime dönüşmüyordu?
Einstein’ın (Ayştayn) formüllerinden yola çıkan Rus fizikçi Alexander Friedmann en ufak bir etkide Evren’in genişleyeceğini veya daralacağını keşfetti Evren’in genişlemekte olduğunu ise açıkça, iddialı bir şekilde ilk savunan, Fizikçi Georges Lemaitre oldu Lemaitre, Evren’in genişlemesini geri sardığımızda Evren’in tek bir bileşimden açılarak oluştuğunu, Evren’in genişlediğini; bir meşe palamudundan bir meşe ağacının büyümesi gibi Evren’in bu başlangıçtaki bileşimden ortaya çıktığını söyledi Bu o kadar inanılmaz gözüküyordu ki, başta bu iddiaya kendi formüllerinden ulaşılan Einstein bile inanamadı Lemaitre’nin fizikten pek anlamadığını söyleyerek, Evren’in sonsuz genişlikte ve değişmez olduğunu söyledi İlk başta, Evren’in genişlediği kuramsal olarak ortaya konulmuştu Hiçbir felsefecinin tarihin uzun zaman diliminde ortaya koyamadığı bir açıklama, Kant gibi bir felsefecinin “Saf Aklın Eleştirisi eserinde, zihinsel çatışkılardan (zihnin çözemeyeceği sorunlardan) biri olarak gördüğü ve “Zihin bu sorunu çözemez dediği konuda; başlangıcın olup olmadığı gibi dev bir hususta ortaya konulmuştu Bu kuram her şeye uyuyor ve Evren’in neden yerçekimine rağmen çökmediğini açıklıyordu Alternatifi yoktu Doğru anahtarın kendi kilidine uyması gibi, doğru açıklama Evrensel tabloya uymuştu Fakat bilim dünyasında ilk defa duyulan bu açıklama klasik tepkiyle karşılaşmıştı: “Hayır, olamaz!
Aynı yıllarda Amerikalı astronom Hubble, tüm bu kuramsal tartışmaların dışında, Mount Wilson gözlemevinde son derece gelişmiş teleskobu ile gözlemler yapıyordu Hubble tüm galaksilerin birbirinden uzaklaştığını, böylece Evren’in genişlediğini gözlemsel olarak buldu Böylece görmediğimize inanamayız diyenlere Hubble; “Gördüğünüze inanmalısınız dercesine genişlemeyi ispatladı (Hubble bu tespitinde Doppler etkisini kullandı Buna göre uzaklaşan cisimlerin dalga boyları ışık dalgalarının spektrumunda uzar; böylece kırmızıya kayar, cisimler yaklaşıyor ise dalga boyu kısalır, böylece maviye kayar) Tüm galaksilerden gelen ışığın, spektrumda kırmızıya kayması, tüm galaksilerin uzaklaştığını gösteriyordu Hubble bu gözlemiyle beraber çarpıcı bir yasa da buldu, galaksilerin uzaklaşma hızları, galaksiler arasındaki uzaklıkla doğru orantılıydı Galaksi ne kadar uzakta ise, o kadar hızlı uzaklaşıyordu Bu sonuç tekrar tekrar test edildi 1950’de ABD’de Mount Palamar’da Dünya’nın en büyük teleskobu inşa edildi Tüm testler, yeniden kontroller hep bu gözlemi doğruladı Hatta ölçümler yapılıp Evren’in ilk yaratılış anının yaklaşık 1015 milyar yıl önce olduğu iddia edildi
Hubble’ın çalışmalarıyla Einstein da, Lemaitre de ilgileniyordu Daha önce Lemaitre’ın görüşlerine katılmayan Einstein, bir konferansta Lemaitre’e haklı olduğunu beyan etti Bu düşünceye inanmamasına yol açan görüşlerinin hayatının en büyük hatası olduğunu itiraf etti Böylece Evren’in dinamik, sürekli genişleyen yapısı gözlemlerle doğrulanmış bir şekilde anlaşıldı, dönemin en büyük fizikçisi Einstein (Ayştayn) da bu sonucu kabul etti
Hubble’ın ve Lemaitre’ın örneklerinde bir fizikçinin gerek kuramsal, gerek gözlemsel yolla sonuca ulaşabilmelerinin örneklerini görüyoruz Fizikçilerin vardığı sonuç birçok birikimin üstünde yükselmektedir Kuran’da ise bilim adamlarının birikimine dayanan bilgilerinden farklı olarak doğrudan sonuç verilir Çünkü bu bilgiyi kitabında aktaran Hazreti Allah celle celalüh, bu araçları kullanmadan bu bilgiyi bilmektedir zaten yaratan kendisidir hiçbir şeyede ihtiyacı yoktur Evet, Kuran’da doğrudan sonuçlar verilir Çok emin, çok kısa, çok net, çok açık bir şekilde
Herhangi birimiz Evren’e üstten bakma şansına sahip olsaydık ve biri bize “Evren’i tarif et deseydi, herhalde ilk söyleyeceğimiz şeylerden biri Evren’in genişlediği olurdu Ancak bilimsel birikim ve gelişmiş teleskoplarla farkedebildiğimiz bu gerçeği, Kuran’ın 1400 yıl önce söylemesi ne müthiş bir olaydır Bazıları “Hz İsa aleyhisselam körleri iyileştirecek şekilde mucizeler gösterdiyse, niye çevresindeki herkes iman etmedi? diye sormaktadır İşte dine bilimle karşı çıkılmaya çalışıldığı bir ortamda, Kuran, bilimin en zor birkaç sorusundan birine bir cevap vermekte ve tarihte bu cevabın aynısına rastlanmamaktadır Gelişmiş teleskopların icadıyla yapılan gözlemler Kuran’ı doğrulamakta, Kuran’ın bu mucizesinin benzerini hiç kimse gösterememekte, fakat inanmaya niyetli olmayanlar yine inanmamaktadır Zaten Kuran bazı insanların hangi mucizeyi görürlerse görsünler inanmayacaklarını belirtmiş ve insan psikolojisinin bu yönünü açıklayarak da mucize göstermiştir Sanırız bu örneği gören kişi,Hazreti İsa’nın ve diğer Peygamberlerin (Aleyhümüsselam) gösterdiği mucizelere karşı kendilerine niye inanılmadığını anlayacaktır Mucizelerin şekli, zamana göre değişmekte, fakat, hep açık arayan, gerçeği bulmaya çalışmak yerine, “Ben nasıl inkâr ederim diye düşünen bazı insan tipleri hiç değişmemektedirler
Büyük Patlama’dan (Big Bang) sonra bu kadar çok maddenin, yerçekimi kuvvetinin etkisiyle birbirinin üzerine kapanmadan, bu kadar geniş bir uzayı oluşturarak, bu kadar büyük bir hızla birbirinden uzaklaşması, Büyük Patlama’da uygulanan kuvvetin olağanüstülüğünü göstermektedir Bu kuvvet sayesinde Evren genişlemekte ve madde birbirini çekip yeniden kapanmaktan kurtulmaktadır Bu kuvvet hem çok büyüktür, hem de Hazreti Allah celle celalüh’ün üstün bilgisiyle çok ince bir şekilde ayarlanmıştır Bu kuvvet eğer daha zayıf olsaydı gezegenler oluşmadan madde birbirini çekerek kapanacak ve ne galaksiler, ne Dünyamız, ne de hayat oluşacaktı Eğer patlamada uygulanan kuvvet daha şiddetli olsaydı; madde o kadar büyük bir alana yayılacaktı ki, yine ne galaksiler, ne Dünyamız, ne de hayat olacaktı
Bu şaşılacak derecedeki hassas ayarı bilimadamları şöyle hesaplamışlar:
Avustralya'daki Adelaide Üniversitesi'nden ünlü matematiksel fizik profesörü Paul Davies, bu konuda uzun hesaplar yapmış ve şaşırtıcı bir sonuca ulaşmıştır: Davies'e göre,Big Bang'in ardından gerçekleşen genişleme hızı eğer milyar kere milyarda bir oranda (11018) bile farklı olsaydı,evren ortaya çıkamazdıMilyar kere milyarda bir ifadesini rakamsal olarak şöyle yazabiliriz: 0,000000000000000001 Yani bu derece astronomik küçüklükte bir farklılık dahi evrenin var olamaması demekti
bu patlamanın galaksilerin, Dünyamız’ın, hayatın oluşacağı şekilde ayarlanmasının olasılığı bir kurşun kalemi havaya attığımızda, sivri ucu üzerinde durması kadar bile değildirHazreti Allah celle celalüh, bu patlamayla hem kudretinin büyüklüğünü, hemde herşeyi kendi iradesi ile ilk andan itibaren nasıl ayarladığını göstermekte, ayrıca mesajı Kuran’da bu oluşumları anlatarak Kuran’ın kendi mesajı olduğunu da ispat etmektedir
KURAN’DA BİZ İFADESİNİN KULLANILMASININ SEBEBİ
Bu bölümde incelediğimiz ayette ve Kuran’da başka yerlerde de geçen “Biz ifadesinin neden kullanıldığını açıklamakta fayda görüyoruz Arapça’nın bu konudaki dil özelliği bilinmediği için bu ifade tarzını anlayamayanlar ve nedenini soranlar olmaktadır Kuran’da Hazreti Allah celle celalüh kendisi için birinci çoğul şahıs olarak “Biz ifadesini de, birinci tekil şahıs olarak “Ben ifadesini de kullanır Bu Arapça’nın dil özelliğinden kaynaklanır Arapça’da ve başka bazı dillerde de azamet, yücelik ifadesi olarak bazen bir kişi kendisi için birinci çoğul şahıs olarak “Biz ifadesini kullanır Örneğin Latince’de Papa’da, İngilizce’de yüksek mevkide olanlarda bu tarz kullanıma rastlanır; bu kullanıma Latince’de “pluralis maiestatis İngilizce’de “majestic plural, “Victorian we, “royal pronoun gibi isimler verilmiştir Türkçe’de ve başka dillerde karşımızda tekil şahıs varken yücelik, saygı ifadesi olarak ikinci tekil şahıs olan “Sen yerine “Siz demekteyiz Türkçe’de tekil olarak yaptıklarımız için de bazen birinci çoğul olarak “Biz ifadesini kullanırız, fakat bu karşımızdaki tekil şahıs için çoğul olan “Siz ifadesini kullanmamız kadar yaygın değildir Kuran Arapça inmiş bir kitaptır, bu yüzden Kuran’da Arapça dil özellikleri, Arapça deyimler bulunur Bu konu bu çerçevede değerlendirilmelidir
Bir noktayı daha belirtmekte fayda görüyoruz: Kuran’da Hazreti Allah celle celalüh kendisinden birinci şahıs olarak bahsederken hem tekil “Ben ifadesini, hem Arapça’nın dil özelliklerinden dolayı çoğul olan “Biz ifadesini kullanır Fakat Hazreti Allah celle celalüh’ten ikinci şahıs olarak bahsedildiğinde hep ikinci tekil “Sen ifadesi geçer, hiçbir zaman ikinci çoğul olarak “Siz ifadesi geçmez veya Hazreti Allah celle celalüh’ten üçüncü şahıs olarak bahsedildiğinde hep üçüncü tekil “O ifadesi geçer, hiçbir zaman üçüncü çoğul “Onlar ifadesi kullanılmaz Oysa Kuran’da binlerce defa Hazreti Allah celle celalüh’ten ikinci veya üçüncü şahıs olarak bahsedilmiştir, bunların birinde bile ikinci çoğul veya üçüncü çoğul şahıs kullanılmamıştır Ayrıca Kuran’da Hazreti Allah celle celalüh’ten gerek Hazreti “Allah , gerek “Rab, gerek “Rahman, celle celalüh gerek diğer isimleriyle binlerce defa bahsedilir ve tüm bu isimler tekil formda kullanılır Bunlar da “Biz ifadesinin, Arapça’nın dil özelliğinden kaynaklanan bir kullanım olduğunu gösteren verilerdir
Not:
Fizikçi doçent doktor Caner Taslaman’nın “Kuran hiç tükenmeyen mucize kaynağı adlı eserinden alıntıdıraynı eserde Hazreti Kur’anın diğer ayetlerinin bilim tarafından nasıl onaylandığı anlatan diğer çalışmalarınıda bulabilirsinizkitabını internette mucizeler adlı sitesinde okunmaya açmıştırana konuya etki etmeyecek sadeleştirme ve eklemelerim vardır
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Birçok Bilim adamı da bizim gibi mübarek kitabımız Hazreti kur’ana büyük hayranlık duymakta
İşte onlardan birimemleketimizin yetiştirdiği güzide bilimadamlarından Fizikçi doçent doktor Caner Taslaman
HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH’ÜN kendi varlığına ve birliğine olan imanımız pekişsin diye HAZRETİ KUR’ANDA gösterdiği mucizevi delilleri anlattığı bir yazısıdır sizinle paylaşacağım yazı “Kuran hiç tükenmeyen mucize kaynağı adlı eserinden alıntıdıryazar kitabını internette mucizeler adlı sitesinde okunmaya açmıştır
Eûzubillâhimineşşeytânirracîym Bismillâhirrahmânirrahîym
Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz (51 : 47)
evet evrenin genişlemesi keşfedildiği günden beri bilimadamlarının evren hakkındaki çalışmalarında ve evreni tanımlamakta kullandıkları en önemli bilgisidirKuran’ın Hazreti Allah celle celalüh tarafından indirildiğini inkâr edenler,Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in Kuran’ı uydurduğunu söylemektedirler Peki bunu söyleyenler Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) Evren’in genişlediğini, 1900’lü yıllardan önce bilen Dünya tarihindeki tek kişi olmasını nasıl açıklayacaklar? Acaba Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) 1900’lü yıllarda yapılmış olan teleskobun bir benzerini 600’lü yıllarda icat etmiş olabilirmiydi? Acaba Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) teleskobu kullanmayı, yıldızların hareketlerini yorumlayacak astrolojik bilgiyi de biliyordu da, bunu insanlardan mı saklıyordu? Eğer (haşa) Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) kendi menfaatleri için dini uydurdu denirse; bu nasıl bir menfaat uydurmadır ki bu kişinin uydurdukları ancak 1300 yıl sonra tam anlaşılıyor; fakat kendi döneminde bu ayeti söylemesi kendisine hiçbir menfaat sağlamıyor!, hatta gözleriyle Evren’in genişlediğini fark edemeyen düşmanlarına belki koz bile vermiş oluyordu Menfaat için hareket eden kişi, kendi yaşarken kendisine faydası olmayan, hatta kendi döneminde anlaşılmadığı için eleştirilmesine yol açacak bir şeyi söyler mi?
Eğer tüm bu gerçeklere karşın hâlâ bir kişi “Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) için kendi aklıyla bunu bildi derse; bu nasıl bir akıldır ki kimsenin bilemediğini biliyor fakat bunları kendi bildiğini kabul edeceğine, Hazreti Allah Celle Celalüh bana bildirdi diye (haşa) yalan söylüyor! Toplu iğneyi bulan bir kişi bile bu buluşuyla övünme eğilimindeyken, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav) niye aklıyla övünmüyor da “Bu (Kuran) benden değildir, bu Hazreti Allah celle celalüh’tendir diyor Tevazudan mı?
EVRENİN GENİŞLEDİĞİ NASIL ANLAŞILDI?
Büyük deha Newton’un fiziğinde bir eksik vardı Newton, sonsuz genişlikte ve değişmeyen bir Evren modelini öngörüyordu Newton’un yerçekimi yasaları bir sorunla karşılaşıyordu Nasıl oluyordu da Evren’in başlangıcından beri geçen çok uzun zaman sürecinde tüm madde birbirini çekip tek bir bileşime dönüşmüyordu?
Einstein’ın (Ayştayn) formüllerinden yola çıkan Rus fizikçi Alexander Friedmann en ufak bir etkide Evren’in genişleyeceğini veya daralacağını keşfetti Evren’in genişlemekte olduğunu ise açıkça, iddialı bir şekilde ilk savunan, Fizikçi Georges Lemaitre oldu Lemaitre, Evren’in genişlemesini geri sardığımızda Evren’in tek bir bileşimden açılarak oluştuğunu, Evren’in genişlediğini; bir meşe palamudundan bir meşe ağacının büyümesi gibi Evren’in bu başlangıçtaki bileşimden ortaya çıktığını söyledi Bu o kadar inanılmaz gözüküyordu ki, başta bu iddiaya kendi formüllerinden ulaşılan Einstein bile inanamadı Lemaitre’nin fizikten pek anlamadığını söyleyerek, Evren’in sonsuz genişlikte ve değişmez olduğunu söyledi İlk başta, Evren’in genişlediği kuramsal olarak ortaya konulmuştu Hiçbir felsefecinin tarihin uzun zaman diliminde ortaya koyamadığı bir açıklama, Kant gibi bir felsefecinin “Saf Aklın Eleştirisi eserinde, zihinsel çatışkılardan (zihnin çözemeyeceği sorunlardan) biri olarak gördüğü ve “Zihin bu sorunu çözemez dediği konuda; başlangıcın olup olmadığı gibi dev bir hususta ortaya konulmuştu Bu kuram her şeye uyuyor ve Evren’in neden yerçekimine rağmen çökmediğini açıklıyordu Alternatifi yoktu Doğru anahtarın kendi kilidine uyması gibi, doğru açıklama Evrensel tabloya uymuştu Fakat bilim dünyasında ilk defa duyulan bu açıklama klasik tepkiyle karşılaşmıştı: “Hayır, olamaz!
Aynı yıllarda Amerikalı astronom Hubble, tüm bu kuramsal tartışmaların dışında, Mount Wilson gözlemevinde son derece gelişmiş teleskobu ile gözlemler yapıyordu Hubble tüm galaksilerin birbirinden uzaklaştığını, böylece Evren’in genişlediğini gözlemsel olarak buldu Böylece görmediğimize inanamayız diyenlere Hubble; “Gördüğünüze inanmalısınız dercesine genişlemeyi ispatladı (Hubble bu tespitinde Doppler etkisini kullandı Buna göre uzaklaşan cisimlerin dalga boyları ışık dalgalarının spektrumunda uzar; böylece kırmızıya kayar, cisimler yaklaşıyor ise dalga boyu kısalır, böylece maviye kayar) Tüm galaksilerden gelen ışığın, spektrumda kırmızıya kayması, tüm galaksilerin uzaklaştığını gösteriyordu Hubble bu gözlemiyle beraber çarpıcı bir yasa da buldu, galaksilerin uzaklaşma hızları, galaksiler arasındaki uzaklıkla doğru orantılıydı Galaksi ne kadar uzakta ise, o kadar hızlı uzaklaşıyordu Bu sonuç tekrar tekrar test edildi 1950’de ABD’de Mount Palamar’da Dünya’nın en büyük teleskobu inşa edildi Tüm testler, yeniden kontroller hep bu gözlemi doğruladı Hatta ölçümler yapılıp Evren’in ilk yaratılış anının yaklaşık 1015 milyar yıl önce olduğu iddia edildi
Hubble’ın çalışmalarıyla Einstein da, Lemaitre de ilgileniyordu Daha önce Lemaitre’ın görüşlerine katılmayan Einstein, bir konferansta Lemaitre’e haklı olduğunu beyan etti Bu düşünceye inanmamasına yol açan görüşlerinin hayatının en büyük hatası olduğunu itiraf etti Böylece Evren’in dinamik, sürekli genişleyen yapısı gözlemlerle doğrulanmış bir şekilde anlaşıldı, dönemin en büyük fizikçisi Einstein (Ayştayn) da bu sonucu kabul etti
Hubble’ın ve Lemaitre’ın örneklerinde bir fizikçinin gerek kuramsal, gerek gözlemsel yolla sonuca ulaşabilmelerinin örneklerini görüyoruz Fizikçilerin vardığı sonuç birçok birikimin üstünde yükselmektedir Kuran’da ise bilim adamlarının birikimine dayanan bilgilerinden farklı olarak doğrudan sonuç verilir Çünkü bu bilgiyi kitabında aktaran Hazreti Allah celle celalüh, bu araçları kullanmadan bu bilgiyi bilmektedir zaten yaratan kendisidir hiçbir şeyede ihtiyacı yoktur Evet, Kuran’da doğrudan sonuçlar verilir Çok emin, çok kısa, çok net, çok açık bir şekilde
Herhangi birimiz Evren’e üstten bakma şansına sahip olsaydık ve biri bize “Evren’i tarif et deseydi, herhalde ilk söyleyeceğimiz şeylerden biri Evren’in genişlediği olurdu Ancak bilimsel birikim ve gelişmiş teleskoplarla farkedebildiğimiz bu gerçeği, Kuran’ın 1400 yıl önce söylemesi ne müthiş bir olaydır Bazıları “Hz İsa aleyhisselam körleri iyileştirecek şekilde mucizeler gösterdiyse, niye çevresindeki herkes iman etmedi? diye sormaktadır İşte dine bilimle karşı çıkılmaya çalışıldığı bir ortamda, Kuran, bilimin en zor birkaç sorusundan birine bir cevap vermekte ve tarihte bu cevabın aynısına rastlanmamaktadır Gelişmiş teleskopların icadıyla yapılan gözlemler Kuran’ı doğrulamakta, Kuran’ın bu mucizesinin benzerini hiç kimse gösterememekte, fakat inanmaya niyetli olmayanlar yine inanmamaktadır Zaten Kuran bazı insanların hangi mucizeyi görürlerse görsünler inanmayacaklarını belirtmiş ve insan psikolojisinin bu yönünü açıklayarak da mucize göstermiştir Sanırız bu örneği gören kişi,Hazreti İsa’nın ve diğer Peygamberlerin (Aleyhümüsselam) gösterdiği mucizelere karşı kendilerine niye inanılmadığını anlayacaktır Mucizelerin şekli, zamana göre değişmekte, fakat, hep açık arayan, gerçeği bulmaya çalışmak yerine, “Ben nasıl inkâr ederim diye düşünen bazı insan tipleri hiç değişmemektedirler
Büyük Patlama’dan (Big Bang) sonra bu kadar çok maddenin, yerçekimi kuvvetinin etkisiyle birbirinin üzerine kapanmadan, bu kadar geniş bir uzayı oluşturarak, bu kadar büyük bir hızla birbirinden uzaklaşması, Büyük Patlama’da uygulanan kuvvetin olağanüstülüğünü göstermektedir Bu kuvvet sayesinde Evren genişlemekte ve madde birbirini çekip yeniden kapanmaktan kurtulmaktadır Bu kuvvet hem çok büyüktür, hem de Hazreti Allah celle celalüh’ün üstün bilgisiyle çok ince bir şekilde ayarlanmıştır Bu kuvvet eğer daha zayıf olsaydı gezegenler oluşmadan madde birbirini çekerek kapanacak ve ne galaksiler, ne Dünyamız, ne de hayat oluşacaktı Eğer patlamada uygulanan kuvvet daha şiddetli olsaydı; madde o kadar büyük bir alana yayılacaktı ki, yine ne galaksiler, ne Dünyamız, ne de hayat olacaktı
Bu şaşılacak derecedeki hassas ayarı bilimadamları şöyle hesaplamışlar:
Avustralya'daki Adelaide Üniversitesi'nden ünlü matematiksel fizik profesörü Paul Davies, bu konuda uzun hesaplar yapmış ve şaşırtıcı bir sonuca ulaşmıştır: Davies'e göre,Big Bang'in ardından gerçekleşen genişleme hızı eğer milyar kere milyarda bir oranda (11018) bile farklı olsaydı,evren ortaya çıkamazdıMilyar kere milyarda bir ifadesini rakamsal olarak şöyle yazabiliriz: 0,000000000000000001 Yani bu derece astronomik küçüklükte bir farklılık dahi evrenin var olamaması demekti
bu patlamanın galaksilerin, Dünyamız’ın, hayatın oluşacağı şekilde ayarlanmasının olasılığı bir kurşun kalemi havaya attığımızda, sivri ucu üzerinde durması kadar bile değildirHazreti Allah celle celalüh, bu patlamayla hem kudretinin büyüklüğünü, hemde herşeyi kendi iradesi ile ilk andan itibaren nasıl ayarladığını göstermekte, ayrıca mesajı Kuran’da bu oluşumları anlatarak Kuran’ın kendi mesajı olduğunu da ispat etmektedir
KURAN’DA BİZ İFADESİNİN KULLANILMASININ SEBEBİ
Bu bölümde incelediğimiz ayette ve Kuran’da başka yerlerde de geçen “Biz ifadesinin neden kullanıldığını açıklamakta fayda görüyoruz Arapça’nın bu konudaki dil özelliği bilinmediği için bu ifade tarzını anlayamayanlar ve nedenini soranlar olmaktadır Kuran’da Hazreti Allah celle celalüh kendisi için birinci çoğul şahıs olarak “Biz ifadesini de, birinci tekil şahıs olarak “Ben ifadesini de kullanır Bu Arapça’nın dil özelliğinden kaynaklanır Arapça’da ve başka bazı dillerde de azamet, yücelik ifadesi olarak bazen bir kişi kendisi için birinci çoğul şahıs olarak “Biz ifadesini kullanır Örneğin Latince’de Papa’da, İngilizce’de yüksek mevkide olanlarda bu tarz kullanıma rastlanır; bu kullanıma Latince’de “pluralis maiestatis İngilizce’de “majestic plural, “Victorian we, “royal pronoun gibi isimler verilmiştir Türkçe’de ve başka dillerde karşımızda tekil şahıs varken yücelik, saygı ifadesi olarak ikinci tekil şahıs olan “Sen yerine “Siz demekteyiz Türkçe’de tekil olarak yaptıklarımız için de bazen birinci çoğul olarak “Biz ifadesini kullanırız, fakat bu karşımızdaki tekil şahıs için çoğul olan “Siz ifadesini kullanmamız kadar yaygın değildir Kuran Arapça inmiş bir kitaptır, bu yüzden Kuran’da Arapça dil özellikleri, Arapça deyimler bulunur Bu konu bu çerçevede değerlendirilmelidir
Bir noktayı daha belirtmekte fayda görüyoruz: Kuran’da Hazreti Allah celle celalüh kendisinden birinci şahıs olarak bahsederken hem tekil “Ben ifadesini, hem Arapça’nın dil özelliklerinden dolayı çoğul olan “Biz ifadesini kullanır Fakat Hazreti Allah celle celalüh’ten ikinci şahıs olarak bahsedildiğinde hep ikinci tekil “Sen ifadesi geçer, hiçbir zaman ikinci çoğul olarak “Siz ifadesi geçmez veya Hazreti Allah celle celalüh’ten üçüncü şahıs olarak bahsedildiğinde hep üçüncü tekil “O ifadesi geçer, hiçbir zaman üçüncü çoğul “Onlar ifadesi kullanılmaz Oysa Kuran’da binlerce defa Hazreti Allah celle celalüh’ten ikinci veya üçüncü şahıs olarak bahsedilmiştir, bunların birinde bile ikinci çoğul veya üçüncü çoğul şahıs kullanılmamıştır Ayrıca Kuran’da Hazreti Allah celle celalüh’ten gerek Hazreti “Allah , gerek “Rab, gerek “Rahman, celle celalüh gerek diğer isimleriyle binlerce defa bahsedilir ve tüm bu isimler tekil formda kullanılır Bunlar da “Biz ifadesinin, Arapça’nın dil özelliğinden kaynaklanan bir kullanım olduğunu gösteren verilerdir
Not:
Fizikçi doçent doktor Caner Taslaman’nın “Kuran hiç tükenmeyen mucize kaynağı adlı eserinden alıntıdıraynı eserde Hazreti Kur’anın diğer ayetlerinin bilim tarafından nasıl onaylandığı anlatan diğer çalışmalarınıda bulabilirsinizkitabını internette mucizeler adlı sitesinde okunmaya açmıştırana konuya etki etmeyecek sadeleştirme ve eklemelerim vardır
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.