iltasyazilim
FD Üye
Okuyucu Soruları 55 HER BİD'AT DALALET MİDİR?
Soru
(…) Küllu bid'atin dalaleh ve küllu dalaletin finnarhadisi şerifi var malum Peki burada küllü(hepsi) kelimesi var iken bidatın hasenesi veya seyyiesi olur mu?
Cevap
Soruda Arapça okunuşu verilen Her bid'at dalalettir ve her dalalet (sahibi) ateştedirrivayetinin sahih bir hadisin bir bölümü olduğunu belirterek başlayalım Muhtelif Hadis kaynaklarında Efendimiz (sav)'in, bu sözü farklı bağlamlarda söylediği nakledilmektedir Hepsinin ortak noktası, İslam'da sonradan ortaya konan (muhdes) söz, iş ve uygulamaların bid'at ve her bid'atın dalalet olduğudur Buradan, Efendimiz (sav)'in bu cümleyi farklı ortamlarda ve farklı siyaksibak içinde ifade buyurduğu sonucunu çıkarabiliriz (Rivayetin farklı varyantları için bkz Müslim, Cumu'a, 43; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; enNesâî, Iydeyn, 21; İbn Mâce, İmân, 67; Ahmed b Hanbel, III, 310, IV, 126; edDârimî, Mukaddime, 16…)
Konuyla ilgili rivayetlerin tamamını bir arada değerlendirmeye almazsak, ulemanın bid'atı hasene–bid'atı seyyieayrımının bu hadise açıkça aykırı olduğunu söylemek kaçınılmaz olur O halde ulemanın bu ayrımını neye dayanarak yaptığını ortaya koymak durumundayız
Konuyla ilgili rivayetlerden birinde Efendimiz (sav)'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Bizim şu işimizde (din konusunda) ondan olmayan bir şey ihdas eden kimsenin bu ameli merduttur(elBuhârî, Sulh, 5; Müslim, Akdıye, 17; Ebû Dâvûd, Sünnet, 56; Ahmed b Hanbel, VI, 240, 70…)
Bu rivayeti hesaba katarak düşündüğümüzde, dalaletolarak tavsif edilen bid'atın, dinde bir asla dayanmayan, Şer'î kavaid ile çatışma halinde olan iş, söz, davranış ve uygulamaları anlattığı sonucuna ulaşırız Zira rivayette, merdut olma özelliği, dinde bir asla dayanmama şartına bağlanmıştır
Öte yandan yine Efendimiz (sav)'in şöyle buyurduğu sabittir: Kim iyi bir sünnet ihdas ederse (güzel bir çığır açarsa) onun sevabı ve onunla amel edenlerin sevabının misli –kendilerininkinden bir şey eksilmeksizin– ona verilir Kim de kötü bir sünnet ihdas ederse (kötü bir çığır açarsa) onun günahı ve onunla amel edenlerin günahının misli –onlarınkinde bir azalma olmaksızın– kendisine yüklenir(Müslim, Zekât, 69, İlm, 15; etTirmizî, İlm, 16; İbn Mâce, İmân, 14; Ahmed b Hanbel, II, 504, IV, 3601…)
Bu rivayet de, dinde sonradan ortaya konan her uygulama ve işin, sahibini ateşe götürücü bid'at olmadığını, bu özellikte olanların Kur'an, Sünnet ve Şer'î kavaid ile çelişen kötüçığırlar olduğunu ortaya koyan temel referanslardan birisidir
Kitap ve Sünnet'e uygun olarak ortaya konan bid'atların bid'atı hasene, bunlara aykırı olanların ise bid'atı seyyieolduğunu söyleyenlerin başında İmam eşŞâfi'î gelmektedir (Bkz Ebû Nu'aym, Hilyetu'lEvliyâ, IX, 113) Ondan sonra da bu ayrım benimsenip paylaşılagelmiştir Bu ayrımı reddetmenin pratik bir anlamı olmadığı gibi, böyle bir tavır, yukarıda naklettiğim türden rivayetlerle de muaraza teşkil eder Selef döneminden itibaren güzel, faydalı, Din'de bir asla dayanan ve Kur'an ve Sünnet ile çelişkiçatışma arz etmeyen uygulamaların benimsenegeldiği, diğerlerinin de reddedildiği bir vakıadır
ebubekirsifil sitesinden alıntıdır
Soru
(…) Küllu bid'atin dalaleh ve küllu dalaletin finnarhadisi şerifi var malum Peki burada küllü(hepsi) kelimesi var iken bidatın hasenesi veya seyyiesi olur mu?
Cevap
Soruda Arapça okunuşu verilen Her bid'at dalalettir ve her dalalet (sahibi) ateştedirrivayetinin sahih bir hadisin bir bölümü olduğunu belirterek başlayalım Muhtelif Hadis kaynaklarında Efendimiz (sav)'in, bu sözü farklı bağlamlarda söylediği nakledilmektedir Hepsinin ortak noktası, İslam'da sonradan ortaya konan (muhdes) söz, iş ve uygulamaların bid'at ve her bid'atın dalalet olduğudur Buradan, Efendimiz (sav)'in bu cümleyi farklı ortamlarda ve farklı siyaksibak içinde ifade buyurduğu sonucunu çıkarabiliriz (Rivayetin farklı varyantları için bkz Müslim, Cumu'a, 43; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; enNesâî, Iydeyn, 21; İbn Mâce, İmân, 67; Ahmed b Hanbel, III, 310, IV, 126; edDârimî, Mukaddime, 16…)
Konuyla ilgili rivayetlerin tamamını bir arada değerlendirmeye almazsak, ulemanın bid'atı hasene–bid'atı seyyieayrımının bu hadise açıkça aykırı olduğunu söylemek kaçınılmaz olur O halde ulemanın bu ayrımını neye dayanarak yaptığını ortaya koymak durumundayız
Konuyla ilgili rivayetlerden birinde Efendimiz (sav)'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Bizim şu işimizde (din konusunda) ondan olmayan bir şey ihdas eden kimsenin bu ameli merduttur(elBuhârî, Sulh, 5; Müslim, Akdıye, 17; Ebû Dâvûd, Sünnet, 56; Ahmed b Hanbel, VI, 240, 70…)
Bu rivayeti hesaba katarak düşündüğümüzde, dalaletolarak tavsif edilen bid'atın, dinde bir asla dayanmayan, Şer'î kavaid ile çatışma halinde olan iş, söz, davranış ve uygulamaları anlattığı sonucuna ulaşırız Zira rivayette, merdut olma özelliği, dinde bir asla dayanmama şartına bağlanmıştır
Öte yandan yine Efendimiz (sav)'in şöyle buyurduğu sabittir: Kim iyi bir sünnet ihdas ederse (güzel bir çığır açarsa) onun sevabı ve onunla amel edenlerin sevabının misli –kendilerininkinden bir şey eksilmeksizin– ona verilir Kim de kötü bir sünnet ihdas ederse (kötü bir çığır açarsa) onun günahı ve onunla amel edenlerin günahının misli –onlarınkinde bir azalma olmaksızın– kendisine yüklenir(Müslim, Zekât, 69, İlm, 15; etTirmizî, İlm, 16; İbn Mâce, İmân, 14; Ahmed b Hanbel, II, 504, IV, 3601…)
Bu rivayet de, dinde sonradan ortaya konan her uygulama ve işin, sahibini ateşe götürücü bid'at olmadığını, bu özellikte olanların Kur'an, Sünnet ve Şer'î kavaid ile çelişen kötüçığırlar olduğunu ortaya koyan temel referanslardan birisidir
Kitap ve Sünnet'e uygun olarak ortaya konan bid'atların bid'atı hasene, bunlara aykırı olanların ise bid'atı seyyieolduğunu söyleyenlerin başında İmam eşŞâfi'î gelmektedir (Bkz Ebû Nu'aym, Hilyetu'lEvliyâ, IX, 113) Ondan sonra da bu ayrım benimsenip paylaşılagelmiştir Bu ayrımı reddetmenin pratik bir anlamı olmadığı gibi, böyle bir tavır, yukarıda naklettiğim türden rivayetlerle de muaraza teşkil eder Selef döneminden itibaren güzel, faydalı, Din'de bir asla dayanan ve Kur'an ve Sünnet ile çelişkiçatışma arz etmeyen uygulamaların benimsenegeldiği, diğerlerinin de reddedildiği bir vakıadır
ebubekirsifil sitesinden alıntıdır