iltasyazilim
FD Üye
KARİKATÜR KRİZİ
Son karikatür krizi hakkında yazarından politikacısına kadar herkes, yaralanan kalbinin ızdırabını bir türlü dile getirdi ve haklı tepkisini gösterdi Yazılanların hepsi doğru, söylenenlerin hepsi güzeldi Ama aynı şeyi sokak nümayişleri için söylemek mümkün değildi Çünkü iş fikirden eyleme döküldüğünde söz sokağın eline geçiyor ve çoğu zaman, söven kişilerle dövülen kişiler farklı oluyordu Her ne ise Olan olmuştu Hisler galeyana gelmiş, akıl için bir köşede büzülüp beklemeden başka yapılacak bir şey kalmamıştı
Ben konuya bir başka yönüyle bakmak istiyorum:
O karikatüriste cevap vermek öncelikle papazlara ve garbın şarkiyatçı öğretim üyelerine düşerdi Çünkü onlar Peygamber Efendimizi (asm) çok iyi tanıyorlardı Onun nurlu meyvelerinden bir kısmını da olsa incelemişlerdi Gazali’yi çok iyi tanıyorlar, Geylani'ye hayranlık duyuyorlar, Mevlana'yı ciddi seviyorlardı Bilim alanında bugün ulaştıkları seviyede İslam medeniyetinin Avrupa uzantısı olan Endülüs Emevi Devletinin büyük payı olduğunu inkâr edemiyorlardı
Onlar şunu da hayretle görüyor ve çerçevelerinden özenle saklıyorlardı: İslam dininde Hz İsa'nın (as) Peygamberliğini kabul etmeyen kişi dinden çıkıyor, küfre düşüyordu Öyleyse bu din semavi olmalıydı Aksi düşünülemezdi Kim kendi taraftarlarına rakibini kötüleme yasağı getirebilirdi
Bütün peygamberler aynı davanın davetçileriydiler ve Müslümanlar o hak elçilerinin hepsine imanla ve hürmetle mükelleftiler İslam dünyasında Hz İsa'nın karikatürü çizilseydi buna en büyük tepkiyi İslam âlimleri gösterirlerdi Aynı hassasiyeti batının din adamları da sergileselerdi İslam âleminde her gün biraz daha tırmanışa geçen Hıristiyan düşmanlığı yönünü değiştirecek, “ateizm düşmanlığına dönüşecekti
Bu karikatür neyin nesiydi? Onu çizenin inanç âlemi nasıl bir görünüm arz ediyordu? Bunu başkaları namına ücretle mi yapmıştı? Yoksa kendi sapık ruhunun bir isteğini mi ortaya koymuştu?
Bana göre olay ideolojik değil ekonomik ağırlıklı olmalıydı Çünkü dünyanın bu günkü gündeminde ağırlık ekonomideydi
Bu olayla İslam'ın Avrupa'da her gün biraz da gelişmesine perde çekilmek de istenmiş olabilirdi
Öte yandan Türkiye'nin Avrupa birliğine girmesini engellemenin hedef alınmış olması da ihtimalden uzak değildi
Bu ve benzeri tüm art niyetler bizim için karanlık bir dehlizdi
İkinci ihtimale gelince, bu noktada şöyle bir soru hatıra geliyor: Bu adam mutaassıp bir Hıristiyan mıydı, yoksa dine düşman bir ateist mi? Ben bu ikinciye daha fazla ihtimal veriyorum Çünkü batı âleminde çoğu insanın artık teslise inanmadıklarını, papazların günah affetme hurafelerini gülünç bulduklarını ve bu yüzden ateizmi tercih ettiklerini biliyorum
Bu adam belki de Peygamber Efendimizin (asm) verdiği bir haberden çok rahatsız olmuştu Ahir zamanda Müslümanlar, Hıristiyanların dindar ruhanileriyle ittifak edip müşterek düşmanları olan dinsizliğe karşı mücadele edeceklerdi Yoksa bu adam o haber verilen düşmanların safında mıydı?
Bu adam bir uyuşturucu müptelası da olabilirdi Çünkü yaptığının akılla uyuşur yanı yoktu
İhtimaller çoğaltılabilir
Şu var ki ben bunları sıralarken bir şeyi unutuyordum Bu çirkin fiilin, şöyle veya böyle, bir fikir mahsulü olduğunu düşünüyor, ona izah getirmeye çalışıyordum Hâlbuki ortada bir fikir yoktu Bu “peygamber düşmanlığı bir makale içinde sergilenseydi, o yanlış düşüncelere karşı cevap verilir, iddiaların delillerle çürütülmesi yoluna gidilirdi Ama ortada fikir değil kin, haset, ahlaksızlık ve inanca hürmetsizlik vardı Bunlara ise ilmen cevap vermenin anlamı olmazdı O halde ne yapmak lazımdı? İşte ben bu “lâzımı düşünürken birden içimde garip bir his hâkim oldu Hiç düşünmediğim ve heveslenmediğim halde keşke dedim kendi kendime “iyi bir karikatürist olsaydım ve bu adama bir karikatürle cevap verseydim Bu isteğimi şu hayali karikatür takip etti:
“Yan yana dört tane dikdörtgen
— Birincisinde: İnsan bedeni giymiş bir canavar, güneşe öfkelenmiş, ona karşı var gücüyle bağırıyor, hakaretler yağdırıyor
— İkincisinde: Öğle vakti başlayan bu bağırtı akşama kadar aralıksız sürüyor
— Üçüncüsünde: Güneş batmak üzere, o ise öfken ile karışık bir sevinçle iğrenç görevini yine sürdürüyor
— Dördüncüsünde: Güneş batmış, o ise aksi istikamete doğru neşeyle yürüyor ve kendi kendine şöyle söyleniyor:
“ Batırdım onu !
Gerçekte güneş batmış değildi Kendisine sırt çevirenleri karanlıkla baş başa bırakmış, başka beldeleri aydınlatmaya başlamıştı
Son karikatür krizi hakkında yazarından politikacısına kadar herkes, yaralanan kalbinin ızdırabını bir türlü dile getirdi ve haklı tepkisini gösterdi Yazılanların hepsi doğru, söylenenlerin hepsi güzeldi Ama aynı şeyi sokak nümayişleri için söylemek mümkün değildi Çünkü iş fikirden eyleme döküldüğünde söz sokağın eline geçiyor ve çoğu zaman, söven kişilerle dövülen kişiler farklı oluyordu Her ne ise Olan olmuştu Hisler galeyana gelmiş, akıl için bir köşede büzülüp beklemeden başka yapılacak bir şey kalmamıştı
Ben konuya bir başka yönüyle bakmak istiyorum:
O karikatüriste cevap vermek öncelikle papazlara ve garbın şarkiyatçı öğretim üyelerine düşerdi Çünkü onlar Peygamber Efendimizi (asm) çok iyi tanıyorlardı Onun nurlu meyvelerinden bir kısmını da olsa incelemişlerdi Gazali’yi çok iyi tanıyorlar, Geylani'ye hayranlık duyuyorlar, Mevlana'yı ciddi seviyorlardı Bilim alanında bugün ulaştıkları seviyede İslam medeniyetinin Avrupa uzantısı olan Endülüs Emevi Devletinin büyük payı olduğunu inkâr edemiyorlardı
Onlar şunu da hayretle görüyor ve çerçevelerinden özenle saklıyorlardı: İslam dininde Hz İsa'nın (as) Peygamberliğini kabul etmeyen kişi dinden çıkıyor, küfre düşüyordu Öyleyse bu din semavi olmalıydı Aksi düşünülemezdi Kim kendi taraftarlarına rakibini kötüleme yasağı getirebilirdi
Bütün peygamberler aynı davanın davetçileriydiler ve Müslümanlar o hak elçilerinin hepsine imanla ve hürmetle mükelleftiler İslam dünyasında Hz İsa'nın karikatürü çizilseydi buna en büyük tepkiyi İslam âlimleri gösterirlerdi Aynı hassasiyeti batının din adamları da sergileselerdi İslam âleminde her gün biraz daha tırmanışa geçen Hıristiyan düşmanlığı yönünü değiştirecek, “ateizm düşmanlığına dönüşecekti
Bu karikatür neyin nesiydi? Onu çizenin inanç âlemi nasıl bir görünüm arz ediyordu? Bunu başkaları namına ücretle mi yapmıştı? Yoksa kendi sapık ruhunun bir isteğini mi ortaya koymuştu?
Bana göre olay ideolojik değil ekonomik ağırlıklı olmalıydı Çünkü dünyanın bu günkü gündeminde ağırlık ekonomideydi
Bu olayla İslam'ın Avrupa'da her gün biraz da gelişmesine perde çekilmek de istenmiş olabilirdi
Öte yandan Türkiye'nin Avrupa birliğine girmesini engellemenin hedef alınmış olması da ihtimalden uzak değildi
Bu ve benzeri tüm art niyetler bizim için karanlık bir dehlizdi
İkinci ihtimale gelince, bu noktada şöyle bir soru hatıra geliyor: Bu adam mutaassıp bir Hıristiyan mıydı, yoksa dine düşman bir ateist mi? Ben bu ikinciye daha fazla ihtimal veriyorum Çünkü batı âleminde çoğu insanın artık teslise inanmadıklarını, papazların günah affetme hurafelerini gülünç bulduklarını ve bu yüzden ateizmi tercih ettiklerini biliyorum
Bu adam belki de Peygamber Efendimizin (asm) verdiği bir haberden çok rahatsız olmuştu Ahir zamanda Müslümanlar, Hıristiyanların dindar ruhanileriyle ittifak edip müşterek düşmanları olan dinsizliğe karşı mücadele edeceklerdi Yoksa bu adam o haber verilen düşmanların safında mıydı?
Bu adam bir uyuşturucu müptelası da olabilirdi Çünkü yaptığının akılla uyuşur yanı yoktu
İhtimaller çoğaltılabilir
Şu var ki ben bunları sıralarken bir şeyi unutuyordum Bu çirkin fiilin, şöyle veya böyle, bir fikir mahsulü olduğunu düşünüyor, ona izah getirmeye çalışıyordum Hâlbuki ortada bir fikir yoktu Bu “peygamber düşmanlığı bir makale içinde sergilenseydi, o yanlış düşüncelere karşı cevap verilir, iddiaların delillerle çürütülmesi yoluna gidilirdi Ama ortada fikir değil kin, haset, ahlaksızlık ve inanca hürmetsizlik vardı Bunlara ise ilmen cevap vermenin anlamı olmazdı O halde ne yapmak lazımdı? İşte ben bu “lâzımı düşünürken birden içimde garip bir his hâkim oldu Hiç düşünmediğim ve heveslenmediğim halde keşke dedim kendi kendime “iyi bir karikatürist olsaydım ve bu adama bir karikatürle cevap verseydim Bu isteğimi şu hayali karikatür takip etti:
“Yan yana dört tane dikdörtgen
— Birincisinde: İnsan bedeni giymiş bir canavar, güneşe öfkelenmiş, ona karşı var gücüyle bağırıyor, hakaretler yağdırıyor
— İkincisinde: Öğle vakti başlayan bu bağırtı akşama kadar aralıksız sürüyor
— Üçüncüsünde: Güneş batmak üzere, o ise öfken ile karışık bir sevinçle iğrenç görevini yine sürdürüyor
— Dördüncüsünde: Güneş batmış, o ise aksi istikamete doğru neşeyle yürüyor ve kendi kendine şöyle söyleniyor:
“ Batırdım onu !
Gerçekte güneş batmış değildi Kendisine sırt çevirenleri karanlıkla baş başa bırakmış, başka beldeleri aydınlatmaya başlamıştı