iltasyazilim
FD Üye
Hijyen hipotezinin immünolojik temelini, kişinin bağışıklık sisteminin tepki göstermesinde önemli bir role sahip olan Th1 ve Th2 hücreleri arasındaki ilişki oluşturuyor Çevresel faktörlerin, özellikle çocukluk döneminde enfeksiyonların varlığının ya da yokluğunun genetik yatkınlığı olan çocuklarda baskın Th hücre tipinin belirlenmesinde önemli rol oynadığı düşünülüyor Dolayısıyla hipotez, steril ortamlarda bulunan çocuklarda daha az enfeksiyon görüleceğinden daha az Th1 tipi tepki gelişeceğini, Th2 hücrelerinin baskın olması sonucu genetik olarak yatkın çocuklarda alerji gelişeceğini savunuyor
Hijyen hipotezini en çok destekleyen çalışmalar çiftliklerde yapılmış Çiftlikte yaşamanın ve hayvanlara, hijyenik olmayan ortamlara, mikroorganizmalara ve bir bakteri bileşeni olan endotoksine maruz kalmanın, ahırlara yakın yaşamanın ve pastörize edilmemiş süt tüketiminin çocukları alerjiye karşı koruduğu sonucu ortaya çıkmış Yeni Zelanda’da hamilelik dönemini çiftlikte geçiren annelerin çocuklarında da %50 oranında daha az astım ve alerji gelişimi gözlenmiş Yapılan başka bir araştırmada da 6 ay1 yaş arasındaki kreşe bırakılan bebeklerde 75% oranında daha az astım vakası saptanmış
Birçok bilim insanı, dünya çapında yapılan birçok çalışmada da görüldüğü gibi, hijyen hipotezinin, çiftçiliğin astım ve alerji için önemli koruyucu etkisini açıklamak için uygun bir model olduğunu düşünüyor Aynı zamanda hipotezin evde beslenen hayvanların astım ve alerjiye karşı koruyuculuğu konusunda diğer bulgularla uyumlu olduğunu da kabul ediyorlar Ancak yaşamın erken döneminde mikroorganizmaya maruz kalmanın alerjik astıma karşı (Th2 bağışıklık sisteminin tepkisini önleyerek) koruyucu olacağı ifadesi bazı bilim insanları tarafından kabul görmüyor Hatta astımın popülasyonlar arasındaki yaygınlığında gözlenen farkları açıklamak için doğruluğu kabul edilse de, astımın yaygınlığındaki artış ya da azalmayı açıklayamadığı savunuluyor Sonuç olarak bugüne kadar hijyen hipotezi tartışmalarının alerji, astım ve diğer öz bağışıklık hastalıklarının önlenmesi için yeterince geliştirilmediği öne sürülüyor
Hijyen hipotezini en çok destekleyen çalışmalar çiftliklerde yapılmış Çiftlikte yaşamanın ve hayvanlara, hijyenik olmayan ortamlara, mikroorganizmalara ve bir bakteri bileşeni olan endotoksine maruz kalmanın, ahırlara yakın yaşamanın ve pastörize edilmemiş süt tüketiminin çocukları alerjiye karşı koruduğu sonucu ortaya çıkmış Yeni Zelanda’da hamilelik dönemini çiftlikte geçiren annelerin çocuklarında da %50 oranında daha az astım ve alerji gelişimi gözlenmiş Yapılan başka bir araştırmada da 6 ay1 yaş arasındaki kreşe bırakılan bebeklerde 75% oranında daha az astım vakası saptanmış
Birçok bilim insanı, dünya çapında yapılan birçok çalışmada da görüldüğü gibi, hijyen hipotezinin, çiftçiliğin astım ve alerji için önemli koruyucu etkisini açıklamak için uygun bir model olduğunu düşünüyor Aynı zamanda hipotezin evde beslenen hayvanların astım ve alerjiye karşı koruyuculuğu konusunda diğer bulgularla uyumlu olduğunu da kabul ediyorlar Ancak yaşamın erken döneminde mikroorganizmaya maruz kalmanın alerjik astıma karşı (Th2 bağışıklık sisteminin tepkisini önleyerek) koruyucu olacağı ifadesi bazı bilim insanları tarafından kabul görmüyor Hatta astımın popülasyonlar arasındaki yaygınlığında gözlenen farkları açıklamak için doğruluğu kabul edilse de, astımın yaygınlığındaki artış ya da azalmayı açıklayamadığı savunuluyor Sonuç olarak bugüne kadar hijyen hipotezi tartışmalarının alerji, astım ve diğer öz bağışıklık hastalıklarının önlenmesi için yeterince geliştirilmediği öne sürülüyor