iltasyazilim
FD Üye
Resulullah efendimizin, görünen bütün uzuvlarının şekli, sıfatları, güzel huyları, tamam hayatı, bütün incelikleri ile, çok geniş ve açık olarak, âlimler tarafından, senetleri, vesikaları ile yazılmıştır Bunlara (Siyer) kitapları denir Binlerle siyer kitabından, ilk olarak yazılan, ibni İshakın (Sireti Resulillah) kitabı olup, bunu, ibni Hişam Humeyri aynı isim altında genişletmiş ve Alman müsteşriklerinden Westenfeld tarafından, yeniden tab edilmiştir
Allahü teâlâ, bütün Peygamberlerine vermiş olduğu mucizelerin hepsini Muhammed aleyhisselama da verdi Arabi (ElMevahibül ledünniyye) ve farisi (MedaricünNübüvve) kitaplarında ve (Mevahib)den kısaltılmış olan (ElenvarülMuhammediyye) kitabında ve arabi (Huccetüllahi alel’âlemin fi mucizatiSeyyidilmürselin) kitabında, bunların çoğu yazılıdır
Biz bu risalemizi, Mısır’daki büyük İslam âlimlerinden imamı Ahmed Kastalani hazretlerinin,
(Mevahibi ledünniyye) ismindeki iki cilt kitabından aldık İslam şairlerinden Abdülbaki efendi, bu kitabı arabiden türkçeye çevirmiştir Bütün kitaptan gençlere lüzumlu görülen kısımları, kısaca aşağıya yazılmıştır:
Fahri kâinat efendimizin mübarek yüzü ve bütün a’zai şerifesi ve mübarek sesi, bütün insanların yüzlerinden ve a’zasından ve seslerinden güzel idi Mübarek yüzü, bir miktar yuvarlak idi Neşeli olduğu zamanda, mübarek yüzü ay gibi nurlanırdı Sevindiği, mübarek alnından belli olurdu Resulullah, gündüz nasıl görürse, gece dahi öyle görürdü Önünde olanları gördüğü gibi, arkasında olanları dahi görürdü Bunu ispat eden yüzlerce hadise, kitaplarda yazılıdır Gözde görmek halk eden (yaratan) Allahü teâlâ, diğer uzuvda dahi halk etmeye (yaratmaya) kadirdir
Yana ve geriye bakacağı zaman, bütün bedeni ile dönüp bakardı Yeryüzüne nazarı, semaya bakmasından ziyade idi Mübarek gözleri büyük idi Mübarek kirpikleri uzun idi Mübarek gözlerinde bir miktar kırmızılık vardı Mübarek gözlerinin karası gayet siyah idi Fahri âlemin alnı açık idi Mübarek kaşları ince idi Kaşları arası açık idi İki kaşı arasında olan damar, hiddetlenince kabarır idi Mübarek burnu gayet güzel olup, orta yeri bir miktar yüksek idi Mübarek başı büyük idi Mübarek ağzı küçük değildi Mübarek dişleri beyaz idi Mübarek ön dişleri seyrek idi Söz söylediği zamanda, sanki dişleri arasından nur çıkardı Allahü teâlânın kulları arasında ondan daha fasih ve tatlı sözlü kimse görülmedi Mübarek sözleri gayet kolay anlaşılır, gönülleri alırdı ve ruhları cezb ederdi Söz söylediği zaman, kelimeleri inci gibi dizilirdi Bir kimse saymak istese, kelimeleri sayılmak mümkün idi Bazen iyi anlaşılması için, üç kere tekrar ederdi Cennette Muhammed aleyhisselam gibi konuşulacaktır Mübarek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi
Fahri âlem efendimiz güler yüzlü idi Tebessüm ederek gülerdi Gülerken, mübarek dişleri görünürdü Güldüğü zaman, nuru duvarlar üzerine ziya verirdi Ağlaması da, gülmesi gibi hafif idi Kahkaha ile gülmediği gibi, yüksek sesle de ağlamazdı, amma mübarek gözlerinden yaş akar, mübarek göğsünün sesi işitilirdi Ümmetinin günahlarını düşünüp ağlardı ve Allahü teâlânın korkusundan ve Kur’anı kerimi işitince ve bazen de namaz kılarken ağlardı
Fahri âlem efendimizin mübarek parmakları iri idi Mübarek kolları etli idi Mübarek avuçlarının içi geniş idi Bütün vücudunun kokusu, miskten güzel idi Mübarek bedeni, hem yumuşak, hem de kuvvetli idi Enes bin Malik diyor ki, Resulullaha on sene hizmet ettim Mübarek elleri ipekten yumuşak idi Mübarek teri miskten ve çiçekten daha güzel kokuyordu Mübarek kolları, ayakları ve parmakları uzun idi Mübarek ayaklarının parmakları iri idi Mübarek ayaklarının altı çok yüksek olmayıp, yumuşak idi Mübarek karnı geniş olup, göğsü ile karnı beraber idi Omuz başının kemikleri iri idi Mübarek göğsü geniş idi Resulullahın kalbi şerifi, nazargâhı ilahi idi
Resulullah efendimiz çok uzun boylu olmayıp, kısa dahi değil idi Yanına uzun bir kimse gelse, ondan uzun görünürdü Oturduğu zaman, mübarek omuzu, oturanların hepsinden yukarı olurdu
Mübarek saçları ve sakallarının kılı çok kıvırcık ve çok düz değil, yaradılışta ondüle idi Mübarek saçları uzundu Önceleri kakül bırakırdı, sonradan ikiye ayırır oldu Mübarek saçlarını bazen uzatır, bazen de keser, kısaltırdı Saç ve sakalını boyamazdı Vefat ettiği zamanda, saç ve sakalında ak kıl, yirmiden az idi Mübarek bıyığını kırkardı Bıyıklarının uzunluğu ve şekli, mübarek kaşları kadar idi Emrinde hususi berberleri var idi
Resulullah efendimiz misvakını ve tarağını yanından ayırmazdı Mübarek saçını ve sakalını tararken aynaya nazar eylerdi Geceleri mübarek gözlerine sürme çekerdi
Fahri kâinat “aleyhi ekmelüttehıyyat önüne bakarak, süratle yürürdü Bir yoldan geçtiği, güzel kokusundan belli olurdu
Fahri âlem efendimiz kırmızı ile karışık beyaz benizli olup, gayet güzel, nurlu ve sevimli idi Bir kimse, Peygamber “aleyhissalatü vesselam siyah idi dese, kâfir olur
Güzel huyların hepsi Resulullah efendimizde toplanmıştı Güzel huyları, Allahü teâlâ tarafından verilmiş olup, çalışarak, sonradan kazanmış değil idi Bir müslümanın ismini söyleyerek, hiçbir zaman lanet etmemiş ve asla mübarek eli ile kimseyi dövmemiştir Kendi için, hiçbir şeyden intikam almamıştır Allah için intikam alırdı Akrabasına, Eshabına ve hizmetçilerine tevazu ederek, iyi muamele eylerdi Ev içinde çok yumuşak ve güler yüzlü idi Hastaları ziyarete gider, cenazelerde bulunurdu Eshabının işlerine yardım eder, çocuklarını kucağına alırdı Fakat, kalbi bunlarla meşgul değildi Mübarek ruhu melekler âleminde idi
Resulullah efendimizi ansızın gören kimseyi korku kaplardı Kendisi yumuşak davranmasaydı, Peygamberlik hallerinden, asla kimse yanında oturamaz, sözünü işitmeye takat getiremezdi Halbuki, kendisi, hayasından, mübarek gözleri ile kimsenin yüzüne bakmazdı
Fahri âlem efendimiz, insanların en cömerdi idi Bir şey istenip de, yok dediği görülmemiştir İstenilen şey varsa verir, yoksa, cevap vermezdi O kadar iyilikleri, o kadar ihsanları vardı ki, Rum imparatorları, İran şahları, o kadar ihsan yapamadılar Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamayı severdi Öyle bir hayat yaşıyordu ki, yemek ve içmek hatırına bile gelmezdi Yemek getirin yiyelim veya falanca yemeği pişiriniz buyurmazdı Yemek getirirlerse yer, her ne meyve verseler kabul ederdi Bazen aylarca az yer, açlığı severdi Bazen de çok yerdi Yemeği üç parmakla yerdi Yemek sonunda su içmezdi Suyu otururken içerdi Başkaları ile yemek yerken, herkesten sonra el çekerdi Herkesin hediyesini kabul ederdi Hediye getirene karşılık olarak, katkat fazlasını verirdi
Çeşitli elbise giymek âdeti şerifesi idi Yabancı devlet sefirleri gelince süslenirdi Yani kıymetli ve nefis elbise giyerek, güzel yüzünü gösterirdi Yüzüğünü mühür olarak kullanırdı Yüzüğü üzerinde (Muhammedün Resulullah) yazılı idi Yatağı deriden olup, içi hurma ağacı iplikleri ile dolu idi Bazen bu yatak üzerine, bazen yere serili deri üzerine, bazen de, hasır veya kuru toprak üzerine yatardı Mübarek avucunun içini sağ yanağının altına koyup, sağ yanı üstüne yatardı
Resulullah efendimiz, zekat malı almaz, çiğ soğan ve sarmısak gibi şeyler yemez ve şiir söylemezdi
Serveri âlem efendimizin mübarek gözleri uyur, kalbi şerifi uyumazdı Aç yatıp tok kalkardı Asla esnemezdi Mübarek vücudu nurani olup, gölgesi yere düşmezdi Elbisesine sinek konmaz, sivrisinek ve diğer böcekler mübarek kanını içmezdi Allahü teâlâ tarafından Resulullah olduğu bildirildikten sonra, şeytanlar göklere çıkarak haber alamaz ve kâhinler söyleyemez oldu
Bir kimse, Rahmetenlilâlemini rüyada görse, muhakkak Onu görmüştür Çünkü, şeytan Onun şekline giremez
Allahü teâlâ, bütün Peygamberlerine vermiş olduğu mucizelerin hepsini Muhammed aleyhisselama da verdi Arabi (ElMevahibül ledünniyye) ve farisi (MedaricünNübüvve) kitaplarında ve (Mevahib)den kısaltılmış olan (ElenvarülMuhammediyye) kitabında ve arabi (Huccetüllahi alel’âlemin fi mucizatiSeyyidilmürselin) kitabında, bunların çoğu yazılıdır
Biz bu risalemizi, Mısır’daki büyük İslam âlimlerinden imamı Ahmed Kastalani hazretlerinin,
(Mevahibi ledünniyye) ismindeki iki cilt kitabından aldık İslam şairlerinden Abdülbaki efendi, bu kitabı arabiden türkçeye çevirmiştir Bütün kitaptan gençlere lüzumlu görülen kısımları, kısaca aşağıya yazılmıştır:
Fahri kâinat efendimizin mübarek yüzü ve bütün a’zai şerifesi ve mübarek sesi, bütün insanların yüzlerinden ve a’zasından ve seslerinden güzel idi Mübarek yüzü, bir miktar yuvarlak idi Neşeli olduğu zamanda, mübarek yüzü ay gibi nurlanırdı Sevindiği, mübarek alnından belli olurdu Resulullah, gündüz nasıl görürse, gece dahi öyle görürdü Önünde olanları gördüğü gibi, arkasında olanları dahi görürdü Bunu ispat eden yüzlerce hadise, kitaplarda yazılıdır Gözde görmek halk eden (yaratan) Allahü teâlâ, diğer uzuvda dahi halk etmeye (yaratmaya) kadirdir
Yana ve geriye bakacağı zaman, bütün bedeni ile dönüp bakardı Yeryüzüne nazarı, semaya bakmasından ziyade idi Mübarek gözleri büyük idi Mübarek kirpikleri uzun idi Mübarek gözlerinde bir miktar kırmızılık vardı Mübarek gözlerinin karası gayet siyah idi Fahri âlemin alnı açık idi Mübarek kaşları ince idi Kaşları arası açık idi İki kaşı arasında olan damar, hiddetlenince kabarır idi Mübarek burnu gayet güzel olup, orta yeri bir miktar yüksek idi Mübarek başı büyük idi Mübarek ağzı küçük değildi Mübarek dişleri beyaz idi Mübarek ön dişleri seyrek idi Söz söylediği zamanda, sanki dişleri arasından nur çıkardı Allahü teâlânın kulları arasında ondan daha fasih ve tatlı sözlü kimse görülmedi Mübarek sözleri gayet kolay anlaşılır, gönülleri alırdı ve ruhları cezb ederdi Söz söylediği zaman, kelimeleri inci gibi dizilirdi Bir kimse saymak istese, kelimeleri sayılmak mümkün idi Bazen iyi anlaşılması için, üç kere tekrar ederdi Cennette Muhammed aleyhisselam gibi konuşulacaktır Mübarek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi
Fahri âlem efendimiz güler yüzlü idi Tebessüm ederek gülerdi Gülerken, mübarek dişleri görünürdü Güldüğü zaman, nuru duvarlar üzerine ziya verirdi Ağlaması da, gülmesi gibi hafif idi Kahkaha ile gülmediği gibi, yüksek sesle de ağlamazdı, amma mübarek gözlerinden yaş akar, mübarek göğsünün sesi işitilirdi Ümmetinin günahlarını düşünüp ağlardı ve Allahü teâlânın korkusundan ve Kur’anı kerimi işitince ve bazen de namaz kılarken ağlardı
Fahri âlem efendimizin mübarek parmakları iri idi Mübarek kolları etli idi Mübarek avuçlarının içi geniş idi Bütün vücudunun kokusu, miskten güzel idi Mübarek bedeni, hem yumuşak, hem de kuvvetli idi Enes bin Malik diyor ki, Resulullaha on sene hizmet ettim Mübarek elleri ipekten yumuşak idi Mübarek teri miskten ve çiçekten daha güzel kokuyordu Mübarek kolları, ayakları ve parmakları uzun idi Mübarek ayaklarının parmakları iri idi Mübarek ayaklarının altı çok yüksek olmayıp, yumuşak idi Mübarek karnı geniş olup, göğsü ile karnı beraber idi Omuz başının kemikleri iri idi Mübarek göğsü geniş idi Resulullahın kalbi şerifi, nazargâhı ilahi idi
Resulullah efendimiz çok uzun boylu olmayıp, kısa dahi değil idi Yanına uzun bir kimse gelse, ondan uzun görünürdü Oturduğu zaman, mübarek omuzu, oturanların hepsinden yukarı olurdu
Mübarek saçları ve sakallarının kılı çok kıvırcık ve çok düz değil, yaradılışta ondüle idi Mübarek saçları uzundu Önceleri kakül bırakırdı, sonradan ikiye ayırır oldu Mübarek saçlarını bazen uzatır, bazen de keser, kısaltırdı Saç ve sakalını boyamazdı Vefat ettiği zamanda, saç ve sakalında ak kıl, yirmiden az idi Mübarek bıyığını kırkardı Bıyıklarının uzunluğu ve şekli, mübarek kaşları kadar idi Emrinde hususi berberleri var idi
Resulullah efendimiz misvakını ve tarağını yanından ayırmazdı Mübarek saçını ve sakalını tararken aynaya nazar eylerdi Geceleri mübarek gözlerine sürme çekerdi
Fahri kâinat “aleyhi ekmelüttehıyyat önüne bakarak, süratle yürürdü Bir yoldan geçtiği, güzel kokusundan belli olurdu
Fahri âlem efendimiz kırmızı ile karışık beyaz benizli olup, gayet güzel, nurlu ve sevimli idi Bir kimse, Peygamber “aleyhissalatü vesselam siyah idi dese, kâfir olur
Güzel huyların hepsi Resulullah efendimizde toplanmıştı Güzel huyları, Allahü teâlâ tarafından verilmiş olup, çalışarak, sonradan kazanmış değil idi Bir müslümanın ismini söyleyerek, hiçbir zaman lanet etmemiş ve asla mübarek eli ile kimseyi dövmemiştir Kendi için, hiçbir şeyden intikam almamıştır Allah için intikam alırdı Akrabasına, Eshabına ve hizmetçilerine tevazu ederek, iyi muamele eylerdi Ev içinde çok yumuşak ve güler yüzlü idi Hastaları ziyarete gider, cenazelerde bulunurdu Eshabının işlerine yardım eder, çocuklarını kucağına alırdı Fakat, kalbi bunlarla meşgul değildi Mübarek ruhu melekler âleminde idi
Resulullah efendimizi ansızın gören kimseyi korku kaplardı Kendisi yumuşak davranmasaydı, Peygamberlik hallerinden, asla kimse yanında oturamaz, sözünü işitmeye takat getiremezdi Halbuki, kendisi, hayasından, mübarek gözleri ile kimsenin yüzüne bakmazdı
Fahri âlem efendimiz, insanların en cömerdi idi Bir şey istenip de, yok dediği görülmemiştir İstenilen şey varsa verir, yoksa, cevap vermezdi O kadar iyilikleri, o kadar ihsanları vardı ki, Rum imparatorları, İran şahları, o kadar ihsan yapamadılar Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamayı severdi Öyle bir hayat yaşıyordu ki, yemek ve içmek hatırına bile gelmezdi Yemek getirin yiyelim veya falanca yemeği pişiriniz buyurmazdı Yemek getirirlerse yer, her ne meyve verseler kabul ederdi Bazen aylarca az yer, açlığı severdi Bazen de çok yerdi Yemeği üç parmakla yerdi Yemek sonunda su içmezdi Suyu otururken içerdi Başkaları ile yemek yerken, herkesten sonra el çekerdi Herkesin hediyesini kabul ederdi Hediye getirene karşılık olarak, katkat fazlasını verirdi
Çeşitli elbise giymek âdeti şerifesi idi Yabancı devlet sefirleri gelince süslenirdi Yani kıymetli ve nefis elbise giyerek, güzel yüzünü gösterirdi Yüzüğünü mühür olarak kullanırdı Yüzüğü üzerinde (Muhammedün Resulullah) yazılı idi Yatağı deriden olup, içi hurma ağacı iplikleri ile dolu idi Bazen bu yatak üzerine, bazen yere serili deri üzerine, bazen de, hasır veya kuru toprak üzerine yatardı Mübarek avucunun içini sağ yanağının altına koyup, sağ yanı üstüne yatardı
Resulullah efendimiz, zekat malı almaz, çiğ soğan ve sarmısak gibi şeyler yemez ve şiir söylemezdi
Serveri âlem efendimizin mübarek gözleri uyur, kalbi şerifi uyumazdı Aç yatıp tok kalkardı Asla esnemezdi Mübarek vücudu nurani olup, gölgesi yere düşmezdi Elbisesine sinek konmaz, sivrisinek ve diğer böcekler mübarek kanını içmezdi Allahü teâlâ tarafından Resulullah olduğu bildirildikten sonra, şeytanlar göklere çıkarak haber alamaz ve kâhinler söyleyemez oldu
Bir kimse, Rahmetenlilâlemini rüyada görse, muhakkak Onu görmüştür Çünkü, şeytan Onun şekline giremez