Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
iltasyazilim
FD Üye
Hindistan Türk Sultanlıkları Babürlüler
Gur Devleti'nin Kuzey Hindistan'daki Valisi Kutbiddin Aybeg göre kurulmuştur (1206) Lahor ve Pencap'ı da ülkesine katan Aybeg'in 1210'da ölmesi üstüne, oğlu olmadığı için yerine damadı Şemsüddin İlTutmuş, tüm Kuzey Hindistan'ı elinde toplayarak Şemsiyye Hanedanı'nı kurdu (1211 1266)
İlTutmuş zamanında devleti Delhi başkent olmak üzere, Pencap, Multan, Lahor yanında kuzeyde Gazne'ye kadar uzanan bölgeleri içine alıyordu İlTutmuş, Harezmşahlara aleyhinde ülkesini korumuş, Moğolların önünden kaçan kalabalık Türk kitlelerini kabul ederek Hindistan'ın kuzeyinde Türk kültürünün gelişmesini sağlamıştır Halife göre Hindistan Sultanı olarak belli İlTutmuş, 1236 yılında ölmüştürdaha sonra kurulan Balaban Hanedanı döneminde (12661290), Moğol saldırıları durdurulmuş , ülke imar edilmeye çalışılmıştır Kalaç Türklerinin Başbuğu Celaleddin Firuz'un iktidarı ele geçirmesiyle başlayan Kalaç Hanedanı döneminde (12901320) Moğollar akınları püskürtülüp, yeni fetihler gerçekleştirilmiştir
Kalaçlardan sonra Gıyaseddin Tuğluk göre kurulan Tuğluk Hanedanı bir asra yakın hâkimiyet sürmüştür (13211413) Türkistan'da Timur hâkimiyeti Hindistana Türk göçünün kesilmesine sebep olmuştu Bundan nedeniyle devlet içerisinde yerli güçlerin ağırlığının artmaya başlaması üstüne Timur, Hindistan'a sefer yapmaya karar verdi
Timur 1398 yılındaki bu seferiyle Hindistan'da zayıflayan İslâm'ı sağlamlaştırmak istiyordu Fakat Tuğluklulara ağır bir darbe indirmekle bağımsız devletçiklerin artmasına zemin hazırlamıştır Nihayet Delhi'de idarenin Afganlıların (Seyyid Ailesi) eline geçmesi ile Tuğluk Hanedanı sona ermiştir (1414)
HindTürk İmparatorluğu olarak da bilinen Babürlüler Devleti'nin kurucusu, Timurlular'dan Fergana Beyi Ömer Şeyh Mirza'nın oğlu Zahüriddin Babür'dür Renkli bir kişiliğe sahip olan Babür, Türkçe yazdığı Vekayi adlı hatıratında, kendinin ve askerlerinin Türk olması ile iftihar etmesine karşın, kurduğu devleti batılı tarihçiler kadar yanlış ve bilerek Moğol devleti olarak adlandırılmaktadır Babür, 1501 yılında Semerkant'ı ele geçirmesine rağmen, Özbekler karşı tutunamayarak 1519 yılında Hindistan'a kazanç Delhi Sultanı Afganlı Lûdi hükümdarı ile uzun mücadelelerden sonra, Pencap'ın önemli şehirleri yanına Delhi ve Agra'yı da alarak devletini kurmuştur (1526) Afgan emirlerini, Hindu prenslerini ve lokal hâkimleri mağlûp eden Babür, Müslüman olmayanlara karşı başarılarından dolayı Gazi unvanını almıştır (1527) Bir yıl daha sonra hâkimiyetini Bengal'e değin uzatan Babür, 1530 yılında başkent Agra'da ölmüştür Babür'den daha sonra yerine geçen oğlu Hümayun , Hindistan' da önemli fetihlerde bulunmasına rağmen kardeşleriyle giriştiği iktidar mücadelesini kaybederek Safevilere sığınmıştır (1540) Fakat bir müddet daha sonra Delhi'yi geri alarak her tarafta hâkimiyet kurmayı başarır (1555)
Onun yerine geçen oğlu Ekber dönemi (15561605) devletin en aydınlık dönemidir Ekber yaptığı fetihlerle Hindistan Yarımadası'nın büyük bir bölümünü hâkimiyeti altında birleştirdi bununla beraber din, kültür, iktisat alanlarında büyük gelişmeler kaydedildi Dış işlerine de tartma verilerek, Safeviler, Özbekler, Osmanlılar ve Portekizliler ile münasebetler kurulmuştur Oğlu Cihangir döneminde (16051627), İngilizler Hindistanda yer edinmeye başlamışlardır sonra gelen Şah Cihan dönemi (16281658) mimarî, sanat ve siyaset alanlarında parlak bir dönemdir Osmanlılar ile kurulan yakın münasebetler sonucunda, dünyanın en hoş mimarî eserlerinden sanılan TâcMahal Türbesi'nin inşasında Osmanlı mimarları da tayin almıştır Kardeşleri ile yaptığı mücadeleyi kazanarak tahta geçen Alemgir döneminde (16581707), başarılı bir siyasî dönem geçirilmiştir Ama ondan sonradan Babürlülerin durumu bozulmuştur
İç çekişmeler, taht kavgaları, ayaklanmalar birbirini izlemiştir 1723 yılında devlet, Delhi ve Haydarabad olmak üzere ikiye ayrılmıştır 1739 yılında İran hükümdarı Nadir Şah'ın Kuzey Hindistan ve Delhi'yi ele geçirmesinin arkasından batılıların ülke üzerindeki baskıları artmaya başladı 1766 yılında yapılan Allahabad Antlaşması ile idarî hâkimiyet İngilizlerin eline geçti Nihayet, 1858 yılında Hindistan'ın İngiltere'ye bağlanmasının arkasında 1877'de Kraliçe Victoria, resmi olarak Hindistan İmparatoriçesi ilân edildi *
Gur Devleti'nin Kuzey Hindistan'daki Valisi Kutbiddin Aybeg göre kurulmuştur (1206) Lahor ve Pencap'ı da ülkesine katan Aybeg'in 1210'da ölmesi üstüne, oğlu olmadığı için yerine damadı Şemsüddin İlTutmuş, tüm Kuzey Hindistan'ı elinde toplayarak Şemsiyye Hanedanı'nı kurdu (1211 1266)
İlTutmuş zamanında devleti Delhi başkent olmak üzere, Pencap, Multan, Lahor yanında kuzeyde Gazne'ye kadar uzanan bölgeleri içine alıyordu İlTutmuş, Harezmşahlara aleyhinde ülkesini korumuş, Moğolların önünden kaçan kalabalık Türk kitlelerini kabul ederek Hindistan'ın kuzeyinde Türk kültürünün gelişmesini sağlamıştır Halife göre Hindistan Sultanı olarak belli İlTutmuş, 1236 yılında ölmüştürdaha sonra kurulan Balaban Hanedanı döneminde (12661290), Moğol saldırıları durdurulmuş , ülke imar edilmeye çalışılmıştır Kalaç Türklerinin Başbuğu Celaleddin Firuz'un iktidarı ele geçirmesiyle başlayan Kalaç Hanedanı döneminde (12901320) Moğollar akınları püskürtülüp, yeni fetihler gerçekleştirilmiştir
Kalaçlardan sonra Gıyaseddin Tuğluk göre kurulan Tuğluk Hanedanı bir asra yakın hâkimiyet sürmüştür (13211413) Türkistan'da Timur hâkimiyeti Hindistana Türk göçünün kesilmesine sebep olmuştu Bundan nedeniyle devlet içerisinde yerli güçlerin ağırlığının artmaya başlaması üstüne Timur, Hindistan'a sefer yapmaya karar verdi
Timur 1398 yılındaki bu seferiyle Hindistan'da zayıflayan İslâm'ı sağlamlaştırmak istiyordu Fakat Tuğluklulara ağır bir darbe indirmekle bağımsız devletçiklerin artmasına zemin hazırlamıştır Nihayet Delhi'de idarenin Afganlıların (Seyyid Ailesi) eline geçmesi ile Tuğluk Hanedanı sona ermiştir (1414)
HindTürk İmparatorluğu olarak da bilinen Babürlüler Devleti'nin kurucusu, Timurlular'dan Fergana Beyi Ömer Şeyh Mirza'nın oğlu Zahüriddin Babür'dür Renkli bir kişiliğe sahip olan Babür, Türkçe yazdığı Vekayi adlı hatıratında, kendinin ve askerlerinin Türk olması ile iftihar etmesine karşın, kurduğu devleti batılı tarihçiler kadar yanlış ve bilerek Moğol devleti olarak adlandırılmaktadır Babür, 1501 yılında Semerkant'ı ele geçirmesine rağmen, Özbekler karşı tutunamayarak 1519 yılında Hindistan'a kazanç Delhi Sultanı Afganlı Lûdi hükümdarı ile uzun mücadelelerden sonra, Pencap'ın önemli şehirleri yanına Delhi ve Agra'yı da alarak devletini kurmuştur (1526) Afgan emirlerini, Hindu prenslerini ve lokal hâkimleri mağlûp eden Babür, Müslüman olmayanlara karşı başarılarından dolayı Gazi unvanını almıştır (1527) Bir yıl daha sonra hâkimiyetini Bengal'e değin uzatan Babür, 1530 yılında başkent Agra'da ölmüştür Babür'den daha sonra yerine geçen oğlu Hümayun , Hindistan' da önemli fetihlerde bulunmasına rağmen kardeşleriyle giriştiği iktidar mücadelesini kaybederek Safevilere sığınmıştır (1540) Fakat bir müddet daha sonra Delhi'yi geri alarak her tarafta hâkimiyet kurmayı başarır (1555)
Onun yerine geçen oğlu Ekber dönemi (15561605) devletin en aydınlık dönemidir Ekber yaptığı fetihlerle Hindistan Yarımadası'nın büyük bir bölümünü hâkimiyeti altında birleştirdi bununla beraber din, kültür, iktisat alanlarında büyük gelişmeler kaydedildi Dış işlerine de tartma verilerek, Safeviler, Özbekler, Osmanlılar ve Portekizliler ile münasebetler kurulmuştur Oğlu Cihangir döneminde (16051627), İngilizler Hindistanda yer edinmeye başlamışlardır sonra gelen Şah Cihan dönemi (16281658) mimarî, sanat ve siyaset alanlarında parlak bir dönemdir Osmanlılar ile kurulan yakın münasebetler sonucunda, dünyanın en hoş mimarî eserlerinden sanılan TâcMahal Türbesi'nin inşasında Osmanlı mimarları da tayin almıştır Kardeşleri ile yaptığı mücadeleyi kazanarak tahta geçen Alemgir döneminde (16581707), başarılı bir siyasî dönem geçirilmiştir Ama ondan sonradan Babürlülerin durumu bozulmuştur
İç çekişmeler, taht kavgaları, ayaklanmalar birbirini izlemiştir 1723 yılında devlet, Delhi ve Haydarabad olmak üzere ikiye ayrılmıştır 1739 yılında İran hükümdarı Nadir Şah'ın Kuzey Hindistan ve Delhi'yi ele geçirmesinin arkasından batılıların ülke üzerindeki baskıları artmaya başladı 1766 yılında yapılan Allahabad Antlaşması ile idarî hâkimiyet İngilizlerin eline geçti Nihayet, 1858 yılında Hindistan'ın İngiltere'ye bağlanmasının arkasında 1877'de Kraliçe Victoria, resmi olarak Hindistan İmparatoriçesi ilân edildi *
