Hipertansiyon gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyadaki oranı çok yüksek olup, genel olarak erişkin nüfusun ortalama %40-50’sini etkilemektedir. Ancak, bu kişilerin yarısı hastalıktan habersizdir. Haberdar olanların ise yarısına yakın kısmı ilaç kullanmamakta, kullananların yarısında ise ilaç yetersiz kalmaktadır. Bundan dolayı hipertansiyona bağlı komplikasyonlar oldukça sık görülmektedir.
Hipertansiyonuna bağlı beyin, kalp ve aort damarı gibi hayati organlara ait kronik veya akut komplikasyonlar gelişmektedir. Kronik komplikasyonları, kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı, aort damarında genişleme oluşturur. Akut komplikasyonlar ise beyin kanamsı, beyne pıhtı atılması, aort damar yırtılması, kalp krizi, ritim bozukluğu oluşturur.
Akut veya kronik hayati komplikasyonların gelişmesinde ilaç kullanılmaması veya yetersiz kullanımı söz konusudur.
Genellikle ani strese bağlı tansiyonun çok yükselmesi akut komplikasyonların gelişimine yol açmaktadır. Hastaların önemli kısmı tansiyon problemlerinden ilk olarak bu komplikasyonların gelişimi ile haberdar olmaktadırlar.
Bu ani gelişen ölümcül komplikasyonlardan korunmak için mutlaka tansiyonun düzenli takiplerinin yapılması gerekmektedir. Hipertansiyon akut komplikasyon gelişimine kronik olarak zemin hazırlamaktadır. Hipertansiyon, beynimizi, kalbimizi ve diğer organlarımızı besleyen damarlarda plak olarak nitelendirilen sertlik ve kalınlaşma için zemin hazırlar. Plağın gelişimini hızlandırır. Hipertansiyon aort damarında ise çapında genişleme, duvarında ise incelmeye yolaçar. Ani gelişen hipertansif kriz plaklarda çatlama sonucu plak içindeki materyalin damar lümenine çıkmasına ve pıhtı oluşumuna neden olur. Buna bağlı olarak inme, kalp krizi ve ani ölümler gelişir. Ayrıca aort damarının içerisinde bulunan 1-2mm’lik iç tabakasının yüksek basıncın etkisi ile yırtılmasına bağlı olarak da, kan damar duvarı içerisinde duvarı iki katmana ayırarak ilerler ve diseksiyon denilen ölümcül komplikasyona neden olur. Bu komplikasyon aort damarını genişlettiği hastalarda daha fazla görülür. Eğer kişi tansiyon hastası ise ve tedavi almıyor veya yeterli dozda değilse özellikle heyecan, stres ve yarışmalı veya zorlu spor esnasında aort yırtılması gelişir.
Hipertansiyonun tetiklediği bu ölümcül problemlerden kurtulan kişilerin önemli kısmı bundan sonraki hayatlarını, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, felç ve görme kaybı gibi hastalıklar ile geçirirler.
Bu çok ciddi komplikasyonlar nedeniyle erişkin yaş grubunda düzenli olarak tansiyon yüksekliği olup olmadığı kontrol edilmelidir. İlaçların kullanılmaları esnasında mutlaka bu ilaçlara özgü sık görülen yan etkilerinden haberdar olunmalıdır.
Etkili dozlarda kullanılan tansiyon ilaçlarının damarlarımızı, kalbimizi, böbreğimizi, beynimizi ve diğer pek çok organımızı korumada da çok önemli olduğu da akıldan çıkarılmamalıdır. Hiç bir zaman bu ilaçların yerine sarımsak limon karışımları gibi bitkisel ürünler kullanılmamalıdır. Çünkü bu ürünlerin tansiyonu düşürme özellikleri bulunsa dahi etkili olmaları için yüksek miktarlarda kullanılmaları gerekmektedir. Daha da önemlisi tansiyona etkileri ve etki süreleri konusunda standard bulunmamaktadır. Bir kaç saat tansiyonumuz düşük seyretse dahi kısa sürede yeniden yükselecek ve kişi tehlikelere açık hale gelecektir. Tıbbi ilaçların ise etki dereceleri ve süreleri önceden bilinmektedir. Bu ilaçlar kullanıma girmeden önce çok büyük klinik çalışmalar yapılmakta dozları ve etki süreleri standart hale getirilmektedir.
Sonuç olarak, tansiyon ölümcül komplikasyonlara yol açabilen önemli bir sağlık proplemi olup, düzenli olarak takip ve tedavi edilmelidir.