Hipertansiyon, yüksek kan basıncı demektir ve kalp hastalığı için bir risk faktörüdür. Sistolik basınç
(büyük tansiyon) ve diyastolik basınç (küçük tansiyon)şeklinde ölçülüp“milimetre civa (mmHg)” olarak
ifade edilir. Sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 120 mmHg ve diyastolik kan basıncının (küçük
tansiyon) 80 mmHg olması, ideale en yakın tansiyon değerleridir.
Hipertansiyon ve sonucunda ortaya çıkan yandaş sağlık sorunları yaşamı olumsuz yönde tehdit edebilir.
Hipertansiyon kontrol altına alınamaz ise kalp krizi (miyokard infarktüsü), inme (felç) ve böbrek yetmezliği
olasılığı artar.
Hipertansiyon, dünyada yaklaşık bir milyardan fazla kişide görülen ciddi bir sağlık sorunudur. Tüm
dünyada olduğu gibi ülkemizde de hipertansiyon oldukça yaygıngörülen birsorundur.
Cinsiyetin de kan basıncını farklı biçimde etkilediği görülmektedir.Ülkemizde kadınlar 30-39 yaş grubuna
kadar erkeklerdekinden pek farklı bir kan basıncı değerlerine sahip değilken, 40 yaşından itibaren
erkeklerden daha yüksek sistolik ve diyastolik basıncına sahip olmaktadırlar.
Hipertansiyon ; baş ağrısı, baş dönmesi, kulakta uğuldama ya da basınç hissi ve burun kanaması gibi
belirtiler verebilmekle beraber herhangi bir belirti ve bulguya rastlanmadığı olgular da mevcuttur. Aile
hikayesi olanlar (genetik), obezler, diyabetikler, KOAH hastaları, uyku apnesi olanlar ve aşırı tuz tüketen
kişiler yanında 40 yaş üzeri herkes risk altındadır. Risk faktörlerini taşıyan kişiler düzenli kan basıncı
kontrolü yaptırmalı, organlarda kalıcı hasar oluşmadan tedavi edilmelidirler.
Hastaların % 90-95’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur. Bunlara
primer (birincil) hipertansiyon denir. Geri kalan % 5-10 hastada yüksek tansiyon bir nedene ya da
hastalığa ikincil olarak ortaya çıkmıştır. Buna da sekonder (ikincil) hipertansiyon adı verilir.
Hipertansiyonun nedenlerine göre sınıflandırılması:
1.) Primer (Esansiyel) Hipertansiyon
Belli bir nedene bağlı olmayan hipertansiyon şeklidir. Artıran risk faktörleri; aşırı alkol alımı, sigara,
sedanter hayat, polisitemi, nonsteroidal antiinflamatuvarlar ve düşük potasyum alımıdır.
• Genetik yatkınlık
• Aşırı tuz tüketimi
• Obezite
• Sempatik sinir sistemi fazla çalışması
• Renin-anjiotensin sisteminin rolü
• Tuz atılımında renal bozukluk
• İntraselüler sodyum ve kalsiyum artışı
• Düşük doğum ağırlığı
• Aceleci, sabırsız, stresli kişilik yapısı
2.) Sekonder Hipertansiyon
Belli bir hastalığa veya nedene bağlı hipertansiyon şeklidir.
• Böbrek ile ilgili nedenler
• Kronik piyelonefrit
• Akut ve kronik glomerülonefrit
• Polikistik böbrek hastalığı
• Renal arter darlığı
• Arteriolar nefroskleroz
• Diyabetik nefropati
• Renin salgılayan tümörler
Endokrin nedenler
• Oral kontraseptivler
• Adrenokortikal Hiperfonksiyon
• Cushing sendromu
• Primer hiperaldosteronizm
• Konjenital adrenal hiperplazi (17 a-hidroksilaz ve 11 ß-hidroksilaz eksikliği)
• Feokromositoma
• Miksödem
• Akromegali
• Hipotiroidi, hipertiroidi
• Hiperparatiroidi
• Uyku- apne sendromu
• Nörolojik nedenler
• Aorta koarktasyonu
Sekonder hipertansiyonun hem dünyada hem de ülkemizde kesin sıklığı tam olarak bilinmemekle birlikte
tüm hipertansif olguların %5-10’unu oluşturduğu tahmin edilmektedir. Endokrinoloji hekimi daha çok
sekonder hipertansiyon olgularını inceler ve araştırır. Sekonder hipertansiyonun dirençli hipertansiyon
olgularında ise çok daha sık olduğu görülmesi allta yatan nedenin ciddiyetle araştırılmasını gerektirir.
Sekonder hipertansiyonun en sık sebepleri renovasküler, renal parankimal ve endokrin patolojileridir.
Endokrin hipertansiyon nedenleri; adrenal, tiroid, paratiroid ve hipofiz bezi bozuklukları ile renin
salgılayan tümörleri içerir. Endokrin hipertansiyon nedenleri içerisinde primer hiperaldosteronizmsık
görülürken, diğer endokrin nedenler ise nadirdir. İnsanların %10’undan fazlası, adrenal bezde
sentezlenen bir hormon olan, aldosteronun fazlalığı nedeniyle yüksek kan basıncına sahiptir. Nadir bir
adrenal bozukluk olan feokromositoma da hormon dengesizliğine yol açarak hipertansiyona yol açabilir.
Sonuç olarak Endokrinoloji hekimi, sekonder hipertansiyon sebebini araştırıp ortaya koyarak duruma
yönelik medikal yada cerrahi tedavi seçeneklerini hastaya sunar ve sorun başarılı bir şekilde kontrol
altına alınabilir.