Tansiyon kanın atardamar üzerinde yaptığı basınçtır. Kalbin çarptığı andaki basınç büyük tansiyon; kalbin dinlendiği andaki basınç ise küçük tansiyon olarak adlandırılır. Büyük veya küçük basınçtan herhangi birisinin normalden yüksek olması durumuna HİPERTANSİYON denir. Hipertansiyon daha çok genetik olmakla beraber, yaş ve kilo en önemli risk faktörleridir.
Yüksek tansiyon toplumda oldukça sık görülen bir durumdur. Türkiye'de her üç erişkinden birinde hipertansiyon vardır. Hipertansiyon beslenmeyle doğrudan ilişkili kronik bir hastalık olduğundan beslenme tedavisi ve yaşam tarzı değişikliği ile kontrol altına alınabilir.
BESLENME VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ
-
Beden ağırlığının arzu edilen sınırın %15’ini geçmeyecek düzeye indirmek. -
Ailede hipertansiyon öyküsü varsa BKİ’ ni 20-25 arasında tutması önerilir. Fazla kilo dengeli, düşük enerjili diyet ve düzenli yapılan fiziksel egzersiz ile hedef alınan süre içerisinde BKİ 25 sınırında tutulduğunda kan basıncında fark edilir düzelmeler görülebilir. -
Sodyum yani tuz alımı 1,5-2,5 gr. arasında (4-6 gr. tuz) tutulmalıdır. Bu alımı sağlayabilmek için yemeklere tuz ilave edilmemeli,günlük tuz tüketimi 1 çay kaşığını geçmemelidir. Ayrıca tuzlu ve salamura besinlerden uzak durulmalıdır. -
Alkol alımı mutlaka sınırlandırılmalı. Haftada en fazla 2-3 kere olmak şartı ile kadınlarda 1 kadeh, erkekler ise 2 kadehin üstüne çıkılmamalıdır. Çünkü alkolün tansiyon üzerine etkisi kadınlarda daha yüksektir. Toplumlarda % 5 oranında alkol alımına bağlı olarak hipertansiyon görülmektedir. -
Doymuş yağ asitlerini çok içeren tereyağı, sade yağ, iç yağ ve katı margarinler kullanılmamalıdır. Sıklıkla zeytinyağı ve diğer bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir. -
Yeşil yapraklı sebzelere soframızda da mutlaka yer almalıdır. Tere, roka,yeşil soğan, maydanoz,dereotu, kekik gibi besinler yemeklerdeki tuz azaltıldığında , yoğun tatları ile bu eksikliği giderirler. -
Paketlenmiş hazır şarküteri ürünlerinin tuz içeriği yoğun olduğu için mümkün olduğunca, bu ürünleri tüketmekten kaçınmalıdır. -
Kalorisi yüksek, rafine şeker içeren (pasta, kurabiye, kek, meşrubat ve hazır meyve suyu gibi) ürünler mümkün olduğunca az tüketilmelidir. -
Doymuş yağ içermeleri nedeniyle salam, sucuk, sosis gibi şarküteri ürünlerinden, yoğun tuz içeren salamura yiyecek ve soslardan uzak durulmalıdır. -
Haftada en az 2 kere omega-3 açısından zengin olan balıkları tüketmeye çalışmalıdır. Yaz aylarında omega-3 ihtiyacı fındık, badem, ceviz gibi bitkisel yağlardan karşılanmalıdır. -
Haftada en az 3-4 gün 30-45 dk.lık düzenli egzersiz yapılmalıdır.
Alışkanlıklarınız değişmeye başladığında bedeniniz ve sağlığınız buna karşılık verecektir. Unutmayınız sağlığınız çok değerli, onu korumak için elinizden geleni yapınız.
SAĞLIKLA KALIN…