HİSARCILAR
16 Mart 1950 tarihinde Mehmet Cınarlı tarafından cıkarılan Hisar dergisi etrafında toplanan sanatcıların oluşturduğu akımdır Bu sanatcılara gore;
Sanat bağımsız olmalıdır Yazar, kalemini herhangi bir ideolojinin emrine vermemelidir
Sanatcı cevresiyle ve işinde yaşadığı toplumun meseleleriyle ilgilenirken yanlı ve peşin hukumlu davranmamalı, serbest davranmalıdır
Sanat eseri milli ve manevi oğeleri taşımalı, edebiyatın dili halkın dili olmalıdır
Sanatta yenilik eskiyle butun bağları koparıp soysuzlaşmak demek değildir
Sanatcı eskiyi tekrar etmemeli fakat eskiden guc ve destek almalıdır
Turk dilinin ozleşmesine ve sadeleşmesine calışılmalı fakat Turkceleşmiş halka mal olmuş kelimeler dilden atılmamalıdır
Dil ırkcılığı yapılmamalıdır
Hisarcılar, bu soylemleriyle yıkıcı, batı kopyacısı, sanatın alelade politik cıkarlara alet edilmesini savunan, uydurmacı ve tasfiyeci dil anlayışına karşı cıkmıştır
Sanatcının Dili Yaşayan Dil Olmalıdır Aksi takdirde, ister eski, ister yeni olsun, olu kelimelerden doğan her eser yeni nesilleri birbirinden ayırır Turk sanatına ve kulturune olumlu katkıda bulunamaz
Bu ilkeyle ilgili olarak Hisarcıların, ozellikle Birinci Yeni ve ikinci Yeni sanatcılarına yonelttikleri eleştiriler şoyle sıralanabilir: Ağza alınmayacak kadar kaba ve cirkin kelimeleri bol bol kullanmak, dil akışına uymayan uydurma kelimeleri inatla ve ısrarla kullanmak, buyuk harfkucuk harf kurallarına boş vermek, noktalama işaretlerini kaldırmak, cumle tekniğine kulak asmamak
Sanatcı Bağımsız Olmalıdır Zira, onun eseri, siyasi sistemlerin de, ekonomik doktrinlerin de propaganda aracı değildir
Sanat Milli Olmalıdır Cunku kendi milletinden kopmuş bir sanatın milletlerarası bir değer kazanması beklenemez
Bu sanatcılar şunlardır:
Mehmet Cınarlı,
Gultekin Samanoğlu
İlhan Gecer,
Munis Faik Ozansoy
Mustafa Necati Karaer
Yavuz Bulent Bakiler
Mehmet CINARLI (1925–1999)
1950–1980 arası yayınlanan Hisar dergisinin kurucularından ve cekirdek kadrosundandır
Edebiyat, şiir ve dil zevki bakımından eski ile yeni arasında bir kopru olarak kalmış, uzun ve değişken yıllarda hep guzelin, tabiiliğin, milli ve manevi değerlerin sozculuğunu yapmıştır
Şiirde genellikle aruz veznini kullanmıştır
Eserleri:
Şiir: Guneş Rengi Kadehlerde, Gercek Hayali Aştı, Bir Yeni Dunya Kurmuşum, Zaman Perdesi
Anı: Sanatcı Dostlarım
Yavuz Bulent BAKİLER(1936…)
Sivas ’ta doğmuş, gazetecilik, yoneticilik, avukatlık ve Sivas milletvekilliği yapmıştır
Hisar dergisi şairlerindendir
Geleneksel şiirimizin oz ve şekil ozelliklerini kendi şiir potasında eriterek kişiliğini bulmuştur
Şiirlerinde, Anadolu'ya, Anadolu insanına değinmiş, onların sorunlarını yapıcı bir tavırla dile getirmiştir
Sade ve rahat bir dili, aydınlık bir uslubu vardır
Milli ve manevi değerlere bağlı kalmıştır Bu yonuyle, Arif Nihat Asya'nın milli havası, mistik şiirine yakın gorunmektedir
Eserleri
Şiir: Yalnızlık, Duvak, Seninle
Gezi yazısı: Uskup ’ten Kosova ’ya
Mustafa İlhan Gecer(1917…)
İlk şiiri Kahverengi Gozlerin1934'te Vakit gazetesinde cıkmış; şiir ve yazıları Anadolu, Cağrı, Cınaraltı, Dergah, Hisar, İstanbul, Sanat ve Kultur, Turk Edebiyatı gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı
Saf şirden yana olan şair, bicimi bir arac olarak gormuş, başlangıcta hece olcusuyle şiir yazarken sonradan serbest bicimler uzerinde calışmıştır
Şiirlerinde aşk, ayrılık, huzun ve yalnızlık temaları uzerinde durmuştur
Şiirde mesajdan ziyade sanatın ve duygunun onemli olduğunu savunmuş, sosyal gercekci şiire karşı cıkmıştır
1950 yılında Munis Faik Ozansoy, Mehmet Cınarlı, Gultekin Samanoğlu, Mustafa Necati Karaer ile birlikte Hisarcılargrubunu oluşturdu
Mart 1950'de yayınlanmaya başlayan Hisar dergisinin kurucularından olan yazar, ceşitli aralıklarla 30 yıl sureyle derginin yazı işleri mudurluğunu yaptı
Eserleri:
Şiir: Buyuyen Eller, Belki, Bir Bulut Gecti, Yeşil Cağ, Huzzam Beste, Ozlem Rıhtımı
Diğer: Cahit Sıtkı Tarancı, Omer Bedrettin Uşaklı, Cumhuriyet Doneminde Turk Şiiri
Maviciler
Atilla İlhan'ın 19521956 yıllarında cıkardığı derginin adı olan Mavinin etrafında toplanan Orhan Duru, Ferit Edgu gibi sanatcıların oluşturduğu bir edebi topluluktur Bu sanatcılar, şairane bir sanat anlayışının temsilcisi olmuşlardır Daha sonra Mavi dergisi Ozdemir Nutku'nun yonetimine gecer ve Atilla İlhan'ın savunduğu toplumsal gercekciliğin (sosyal realizm) sozcusu olur Dergi, Nisan 1956'da cıkan 36 sayıdan sonra (Son Mavi) kapatılır
Temsilcileri:
Attila İlhan, Ferit Edgu, Orhan Duru, Ozdemir Nutku, Yılmaz Gruda, Ahmet Oktay, Demirtaş Ceyhun, Demir Ozlu ve Tahsin Yucel'dirGarip akımına karşı bir duruş sergilemeleri ve yenilikci şiiri savunmaları, onları Garip Dışında Yeniliği Surduren Şiirakımına dahil eder
Maviciler'in Ozellikleri:
Garip akımına tepki olarak cıkmıştır Bu topluluğun hedefinde Garip Akımı ve Orhan Veli vardır Garipcilerin savunduğu bircok goruşe karşı cıkmışlardır
Ozellikle şiirin acık olması gerektiği anlayışı Maviciler tarafından tamamen reddedilmişti
Maviciler şiirin butunuyle acık olamayacağını, anlam kapalılığının şiiri duzyazıdan ayıran onemli bir faktor olduğu goruşundedirler
Şiirin basit olamayacağını zengin benzetmeli, icli, derin olması gerektiğini savunmuşlardır
Atilla İlhan, Mavi dergisinde Sosyal Realizmin Munasebetleri yahut Başlangıcadlı yazısında (sayı 21, 1 Temmuz 1954) Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet'i bomstillerdiye nitelemiştir Aynı derginin yazarlarından Ahmet Oktay (d 1933) Orhan Veli'nin Yeri(sayı 26, Ocak 1955) adlı yazısında Orhan Veli eksik bir oncu ve eksik bir şairdihukmuyle, Garip akımının sığlığını anlatmıştı Daha sonraları Mavi dergisindeki bu yazılardan hareketle bir yeni akım sayılmak istenmişse de, bu goruş rağbet bulmamıştır Onlar Birinci Yeni hareketine karşı cıktıkları icin bir bakıma İkinci Yeni 'nin onculeri olarak değerlendirilmişlerse de Atilla İlhan, buna da karşı cıkmış ve İkinci Yeni ’yi yozluklaitham etmiştir
Atilla İlhan, Turk şiirinin Batılı ve Turk olabilen bir esthetique(estetik) bir bileşime varabilme sorunuicinde olduğunu, ancak once Garip sonra İkinci Yeni hareketinin şiirimizi yozlaşmayagoturduğunu soyler
Bu hukum, kendisi de şiir uzerinde duşunen bir şair olarak Atilla İlhan'ın şahsi goruşunu yansıtmaktan ote gitmez Zira butun sanat faaliyetleri gibi şiir de ancak yaratıcıları ile ortaya cıkar Onun hakkında verilecek hukumler de zamana dayanıklılık olcusunde buyuk onem taşırTurk şiirinin 1960 sonrasının halen bir oluşum icinde bulunduğunu belirtmek daha doğrudur
Atilla İlhan şiirlerinin son baskısına, onlar, neden yazdığın, acıklayan notlar eklemiştir Bir şiirin kendi başına anlaşılmama, şiirin kendi kendisine okuyucuya ulaşmaya yetmediği demedir ki bir şiir icin eksikliktir Şiir okuyucuya kendini hic bir acıklamaya ihtiyac duyurmayacak şekilde kabul ettirmeli değişik şartlar ve saatlerde, ortak duyuşu uyandırmalıdır Atilla İlhan'ın bu anlamda kalıcı bir şiir vucuda getirdiğini sanmıyorum
İmla kurallarını butunuyle reddetmiş veya kendisine has bir imla tarzı geliştirmiş olan Atilla İlhan (Buyuk harf kullanmaz ama ozel isimleri ek almaları halinde (') ile ayırır), dil konusunda cok keyfidir Gunluk dilde artık kullanılmayan cok eski kelimeleri, Fransızca veya Almanca kelimelerle beraber kullanır Bunlar, hem yazarın dikkati cekme cabasını, orijinal olma merakını, hem de karmakarışık bir dunyada yaşadığımızı okuyucuya hissettirme gayretini gosterir Sinema tekniğini kullanan Atilla İlhan adeta kamerasını kalabalıklar uzerinde gezdirir, zaman zaman belirli noktalarda uzunca durur Renkli, ıslak, urperiş ve korku dolu bu şiirlerde bazen buyuk bir ferahlık bazan da melankoli gizlidir 19401950 arası Turk edebiyatında yepyeni bir kıpırdanma ve şahsiyetlerin belirmesi donemidir Atilla İlhan da 1946 yılında CHP Şiir Yarışmasında ikinciliği kazanmış ve birbirlerinden farklı uc şair, bu yarışmada ilk uc dereceyi paylaşmıştır (Cahit Sıtkı Tarancı, Atilla İlhan ve Fazıl Husnu Dağlarca)
Atilla İlhan, şiir anlayışını şoyle acıklar: Şiirin kelimelerle değil, imgelerle yazıldığını bilen şairler icin, kelime, diyalektik bir ilişkiler yumağıdır; bir kere, anlatacağı imgeyle ikincisi aynı imgeyi anlatmakla gorevli oteki kelimelerle, ucuncusu mısra icindeki ozel şiir icindeki genel ses uyumuyla, dorduncusu imgelerarası birlik ve karışıklıkların gelişme sureciyle bağlantılıdır Cunku () Kelimenin onemi, imgenin somutlaşmasında oynayacağı role gore değişir, bu rolu belirleyen ise kelimenin cağrışım yuku anlam boyutları ve imgeyle olan diyalektik bağlantısıdır
Şiirimize ve genc şairlere yonelttiği tenkitlerde heyecanın aklı bastırdığından şikayetcidir: Şiir, heyecanla aklın dengesini icerir Heyecan, duygusal duzeydeki izlenimleri yoğunlaştırırsa, akıl bilgi duzeyindeki verileri şiire katarder
Şiir anlayışında, sadece şairlerin değil, sinemadan resme, romandan toplumsal bilimlere değin, şiir dışında bir suru disiplinin katkısıolduğunu belirten Atilla İlhan, sinema tutkusunun hesaba katılmadan şiirinin değerlendirilemeyeceğini acıklar ki, bu acıklama cok yerindedir
Atilla İLHAN ( 1925–2005)
1925 yılında İzmir ’in Menemen ilcesinde doğmuş, İstanbul Universitesi Hukuk Fakultesi ’ndeki yuksek oğrenimini yarıda bırakarak, gazetecilik ve dergicilikle uğraşmıştır
Nevin Yıldız takma adıyla İstanbul, Beteroğlu takma adıyla Yucel dergilerinde şiirleri cıkan sanatcının ilk şiiri Balıkcı Turkusu ’dur
1950 ’li yıllarda Vatan Gazetesi ’nde sinema eleştirileri yazmış, Ali Kaptanoğlu adıyla Senaryo yazarlığı yapmıştır
Cabbaroğlu Mehemmed adlı şiirinin bir şiir yarışmasında ikincilik almasıyla tanınmıştır
Şairliğinin ilk on yılında, destansı, duygusal, gergin bir hava icinde, 2 Dunya Savaşı ’nın Avrupa ’yı saran bezginlik cokuntulerini yansıtmaya calışmıştır
Zamanla toplumcu tarzını bırakmamakla birlikte bireysel temaları işlemiştir
Garip Akımı ve İkinci Yeni şiirini surekli eleştirmiş, genc şairlerle birlikte Maviciler adıyla toplumcu gercekci şiir akımını oluşturur
Şiirleriyle genc kuşağı etkileyen şair eski şiirden de etkilenmiştir
Eleştiride uzun sure toplumcu gercekcilik ilkelerine bağlı kalmıştır
Ozturkceciliğin karşısında duran şair, Turk ve batı şiirinin guzelliklerini birleştirmekten yanadır
Eserleri:
Şiir: Duvar, Sisler Bulvarı, Yağmur Kacağı, Ben Sana Mecburum, Yasak Sevişmek, Tutkunun Gunluğu, Boyle Bir Sevmek, Elde Var Huzun,
Roman: Sokaktaki Adam, Zenciler Birbirine Benzemez, Kurtlar Sofrası, Bıcağın Ucu, Sırtlan Payı, Yaraya Tuz Basmak, Haco Hanım Vay, O Karanlıkta Biz
Gezi Notları: Abbas Yolcu
Denemeanı turu: Hangi Sol, Hangi Batı, Faşizmin Ayak Sesleri, Gercekcilik Savaşı, Hangi Ataturk, Batının Deli Gomleği, İkinci Yeni Savaşı, Sağım Solum Sobe, Hangi Kureselleşme
16 Mart 1950 tarihinde Mehmet Cınarlı tarafından cıkarılan Hisar dergisi etrafında toplanan sanatcıların oluşturduğu akımdır Bu sanatcılara gore;
Sanat bağımsız olmalıdır Yazar, kalemini herhangi bir ideolojinin emrine vermemelidir
Sanatcı cevresiyle ve işinde yaşadığı toplumun meseleleriyle ilgilenirken yanlı ve peşin hukumlu davranmamalı, serbest davranmalıdır
Sanat eseri milli ve manevi oğeleri taşımalı, edebiyatın dili halkın dili olmalıdır
Sanatta yenilik eskiyle butun bağları koparıp soysuzlaşmak demek değildir
Sanatcı eskiyi tekrar etmemeli fakat eskiden guc ve destek almalıdır
Turk dilinin ozleşmesine ve sadeleşmesine calışılmalı fakat Turkceleşmiş halka mal olmuş kelimeler dilden atılmamalıdır
Dil ırkcılığı yapılmamalıdır
Hisarcılar, bu soylemleriyle yıkıcı, batı kopyacısı, sanatın alelade politik cıkarlara alet edilmesini savunan, uydurmacı ve tasfiyeci dil anlayışına karşı cıkmıştır
Sanatcının Dili Yaşayan Dil Olmalıdır Aksi takdirde, ister eski, ister yeni olsun, olu kelimelerden doğan her eser yeni nesilleri birbirinden ayırır Turk sanatına ve kulturune olumlu katkıda bulunamaz
Bu ilkeyle ilgili olarak Hisarcıların, ozellikle Birinci Yeni ve ikinci Yeni sanatcılarına yonelttikleri eleştiriler şoyle sıralanabilir: Ağza alınmayacak kadar kaba ve cirkin kelimeleri bol bol kullanmak, dil akışına uymayan uydurma kelimeleri inatla ve ısrarla kullanmak, buyuk harfkucuk harf kurallarına boş vermek, noktalama işaretlerini kaldırmak, cumle tekniğine kulak asmamak
Sanatcı Bağımsız Olmalıdır Zira, onun eseri, siyasi sistemlerin de, ekonomik doktrinlerin de propaganda aracı değildir
Sanat Milli Olmalıdır Cunku kendi milletinden kopmuş bir sanatın milletlerarası bir değer kazanması beklenemez
Bu sanatcılar şunlardır:
Mehmet Cınarlı,
Gultekin Samanoğlu
İlhan Gecer,
Munis Faik Ozansoy
Mustafa Necati Karaer
Yavuz Bulent Bakiler
Mehmet CINARLI (1925–1999)
1950–1980 arası yayınlanan Hisar dergisinin kurucularından ve cekirdek kadrosundandır
Edebiyat, şiir ve dil zevki bakımından eski ile yeni arasında bir kopru olarak kalmış, uzun ve değişken yıllarda hep guzelin, tabiiliğin, milli ve manevi değerlerin sozculuğunu yapmıştır
Şiirde genellikle aruz veznini kullanmıştır
Eserleri:
Şiir: Guneş Rengi Kadehlerde, Gercek Hayali Aştı, Bir Yeni Dunya Kurmuşum, Zaman Perdesi
Anı: Sanatcı Dostlarım
Yavuz Bulent BAKİLER(1936…)
Sivas ’ta doğmuş, gazetecilik, yoneticilik, avukatlık ve Sivas milletvekilliği yapmıştır
Hisar dergisi şairlerindendir
Geleneksel şiirimizin oz ve şekil ozelliklerini kendi şiir potasında eriterek kişiliğini bulmuştur
Şiirlerinde, Anadolu'ya, Anadolu insanına değinmiş, onların sorunlarını yapıcı bir tavırla dile getirmiştir
Sade ve rahat bir dili, aydınlık bir uslubu vardır
Milli ve manevi değerlere bağlı kalmıştır Bu yonuyle, Arif Nihat Asya'nın milli havası, mistik şiirine yakın gorunmektedir
Eserleri
Şiir: Yalnızlık, Duvak, Seninle
Gezi yazısı: Uskup ’ten Kosova ’ya
Mustafa İlhan Gecer(1917…)
İlk şiiri Kahverengi Gozlerin1934'te Vakit gazetesinde cıkmış; şiir ve yazıları Anadolu, Cağrı, Cınaraltı, Dergah, Hisar, İstanbul, Sanat ve Kultur, Turk Edebiyatı gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı
Saf şirden yana olan şair, bicimi bir arac olarak gormuş, başlangıcta hece olcusuyle şiir yazarken sonradan serbest bicimler uzerinde calışmıştır
Şiirlerinde aşk, ayrılık, huzun ve yalnızlık temaları uzerinde durmuştur
Şiirde mesajdan ziyade sanatın ve duygunun onemli olduğunu savunmuş, sosyal gercekci şiire karşı cıkmıştır
1950 yılında Munis Faik Ozansoy, Mehmet Cınarlı, Gultekin Samanoğlu, Mustafa Necati Karaer ile birlikte Hisarcılargrubunu oluşturdu
Mart 1950'de yayınlanmaya başlayan Hisar dergisinin kurucularından olan yazar, ceşitli aralıklarla 30 yıl sureyle derginin yazı işleri mudurluğunu yaptı
Eserleri:
Şiir: Buyuyen Eller, Belki, Bir Bulut Gecti, Yeşil Cağ, Huzzam Beste, Ozlem Rıhtımı
Diğer: Cahit Sıtkı Tarancı, Omer Bedrettin Uşaklı, Cumhuriyet Doneminde Turk Şiiri
Maviciler
Atilla İlhan'ın 19521956 yıllarında cıkardığı derginin adı olan Mavinin etrafında toplanan Orhan Duru, Ferit Edgu gibi sanatcıların oluşturduğu bir edebi topluluktur Bu sanatcılar, şairane bir sanat anlayışının temsilcisi olmuşlardır Daha sonra Mavi dergisi Ozdemir Nutku'nun yonetimine gecer ve Atilla İlhan'ın savunduğu toplumsal gercekciliğin (sosyal realizm) sozcusu olur Dergi, Nisan 1956'da cıkan 36 sayıdan sonra (Son Mavi) kapatılır
Temsilcileri:
Attila İlhan, Ferit Edgu, Orhan Duru, Ozdemir Nutku, Yılmaz Gruda, Ahmet Oktay, Demirtaş Ceyhun, Demir Ozlu ve Tahsin Yucel'dirGarip akımına karşı bir duruş sergilemeleri ve yenilikci şiiri savunmaları, onları Garip Dışında Yeniliği Surduren Şiirakımına dahil eder
Maviciler'in Ozellikleri:
Garip akımına tepki olarak cıkmıştır Bu topluluğun hedefinde Garip Akımı ve Orhan Veli vardır Garipcilerin savunduğu bircok goruşe karşı cıkmışlardır
Ozellikle şiirin acık olması gerektiği anlayışı Maviciler tarafından tamamen reddedilmişti
Maviciler şiirin butunuyle acık olamayacağını, anlam kapalılığının şiiri duzyazıdan ayıran onemli bir faktor olduğu goruşundedirler
Şiirin basit olamayacağını zengin benzetmeli, icli, derin olması gerektiğini savunmuşlardır
Atilla İlhan, Mavi dergisinde Sosyal Realizmin Munasebetleri yahut Başlangıcadlı yazısında (sayı 21, 1 Temmuz 1954) Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet'i bomstillerdiye nitelemiştir Aynı derginin yazarlarından Ahmet Oktay (d 1933) Orhan Veli'nin Yeri(sayı 26, Ocak 1955) adlı yazısında Orhan Veli eksik bir oncu ve eksik bir şairdihukmuyle, Garip akımının sığlığını anlatmıştı Daha sonraları Mavi dergisindeki bu yazılardan hareketle bir yeni akım sayılmak istenmişse de, bu goruş rağbet bulmamıştır Onlar Birinci Yeni hareketine karşı cıktıkları icin bir bakıma İkinci Yeni 'nin onculeri olarak değerlendirilmişlerse de Atilla İlhan, buna da karşı cıkmış ve İkinci Yeni ’yi yozluklaitham etmiştir
Atilla İlhan, Turk şiirinin Batılı ve Turk olabilen bir esthetique(estetik) bir bileşime varabilme sorunuicinde olduğunu, ancak once Garip sonra İkinci Yeni hareketinin şiirimizi yozlaşmayagoturduğunu soyler
Bu hukum, kendisi de şiir uzerinde duşunen bir şair olarak Atilla İlhan'ın şahsi goruşunu yansıtmaktan ote gitmez Zira butun sanat faaliyetleri gibi şiir de ancak yaratıcıları ile ortaya cıkar Onun hakkında verilecek hukumler de zamana dayanıklılık olcusunde buyuk onem taşırTurk şiirinin 1960 sonrasının halen bir oluşum icinde bulunduğunu belirtmek daha doğrudur
Atilla İlhan şiirlerinin son baskısına, onlar, neden yazdığın, acıklayan notlar eklemiştir Bir şiirin kendi başına anlaşılmama, şiirin kendi kendisine okuyucuya ulaşmaya yetmediği demedir ki bir şiir icin eksikliktir Şiir okuyucuya kendini hic bir acıklamaya ihtiyac duyurmayacak şekilde kabul ettirmeli değişik şartlar ve saatlerde, ortak duyuşu uyandırmalıdır Atilla İlhan'ın bu anlamda kalıcı bir şiir vucuda getirdiğini sanmıyorum
İmla kurallarını butunuyle reddetmiş veya kendisine has bir imla tarzı geliştirmiş olan Atilla İlhan (Buyuk harf kullanmaz ama ozel isimleri ek almaları halinde (') ile ayırır), dil konusunda cok keyfidir Gunluk dilde artık kullanılmayan cok eski kelimeleri, Fransızca veya Almanca kelimelerle beraber kullanır Bunlar, hem yazarın dikkati cekme cabasını, orijinal olma merakını, hem de karmakarışık bir dunyada yaşadığımızı okuyucuya hissettirme gayretini gosterir Sinema tekniğini kullanan Atilla İlhan adeta kamerasını kalabalıklar uzerinde gezdirir, zaman zaman belirli noktalarda uzunca durur Renkli, ıslak, urperiş ve korku dolu bu şiirlerde bazen buyuk bir ferahlık bazan da melankoli gizlidir 19401950 arası Turk edebiyatında yepyeni bir kıpırdanma ve şahsiyetlerin belirmesi donemidir Atilla İlhan da 1946 yılında CHP Şiir Yarışmasında ikinciliği kazanmış ve birbirlerinden farklı uc şair, bu yarışmada ilk uc dereceyi paylaşmıştır (Cahit Sıtkı Tarancı, Atilla İlhan ve Fazıl Husnu Dağlarca)
Atilla İlhan, şiir anlayışını şoyle acıklar: Şiirin kelimelerle değil, imgelerle yazıldığını bilen şairler icin, kelime, diyalektik bir ilişkiler yumağıdır; bir kere, anlatacağı imgeyle ikincisi aynı imgeyi anlatmakla gorevli oteki kelimelerle, ucuncusu mısra icindeki ozel şiir icindeki genel ses uyumuyla, dorduncusu imgelerarası birlik ve karışıklıkların gelişme sureciyle bağlantılıdır Cunku () Kelimenin onemi, imgenin somutlaşmasında oynayacağı role gore değişir, bu rolu belirleyen ise kelimenin cağrışım yuku anlam boyutları ve imgeyle olan diyalektik bağlantısıdır
Şiirimize ve genc şairlere yonelttiği tenkitlerde heyecanın aklı bastırdığından şikayetcidir: Şiir, heyecanla aklın dengesini icerir Heyecan, duygusal duzeydeki izlenimleri yoğunlaştırırsa, akıl bilgi duzeyindeki verileri şiire katarder
Şiir anlayışında, sadece şairlerin değil, sinemadan resme, romandan toplumsal bilimlere değin, şiir dışında bir suru disiplinin katkısıolduğunu belirten Atilla İlhan, sinema tutkusunun hesaba katılmadan şiirinin değerlendirilemeyeceğini acıklar ki, bu acıklama cok yerindedir
Atilla İLHAN ( 1925–2005)
1925 yılında İzmir ’in Menemen ilcesinde doğmuş, İstanbul Universitesi Hukuk Fakultesi ’ndeki yuksek oğrenimini yarıda bırakarak, gazetecilik ve dergicilikle uğraşmıştır
Nevin Yıldız takma adıyla İstanbul, Beteroğlu takma adıyla Yucel dergilerinde şiirleri cıkan sanatcının ilk şiiri Balıkcı Turkusu ’dur
1950 ’li yıllarda Vatan Gazetesi ’nde sinema eleştirileri yazmış, Ali Kaptanoğlu adıyla Senaryo yazarlığı yapmıştır
Cabbaroğlu Mehemmed adlı şiirinin bir şiir yarışmasında ikincilik almasıyla tanınmıştır
Şairliğinin ilk on yılında, destansı, duygusal, gergin bir hava icinde, 2 Dunya Savaşı ’nın Avrupa ’yı saran bezginlik cokuntulerini yansıtmaya calışmıştır
Zamanla toplumcu tarzını bırakmamakla birlikte bireysel temaları işlemiştir
Garip Akımı ve İkinci Yeni şiirini surekli eleştirmiş, genc şairlerle birlikte Maviciler adıyla toplumcu gercekci şiir akımını oluşturur
Şiirleriyle genc kuşağı etkileyen şair eski şiirden de etkilenmiştir
Eleştiride uzun sure toplumcu gercekcilik ilkelerine bağlı kalmıştır
Ozturkceciliğin karşısında duran şair, Turk ve batı şiirinin guzelliklerini birleştirmekten yanadır
Eserleri:
Şiir: Duvar, Sisler Bulvarı, Yağmur Kacağı, Ben Sana Mecburum, Yasak Sevişmek, Tutkunun Gunluğu, Boyle Bir Sevmek, Elde Var Huzun,
Roman: Sokaktaki Adam, Zenciler Birbirine Benzemez, Kurtlar Sofrası, Bıcağın Ucu, Sırtlan Payı, Yaraya Tuz Basmak, Haco Hanım Vay, O Karanlıkta Biz
Gezi Notları: Abbas Yolcu
Denemeanı turu: Hangi Sol, Hangi Batı, Faşizmin Ayak Sesleri, Gercekcilik Savaşı, Hangi Ataturk, Batının Deli Gomleği, İkinci Yeni Savaşı, Sağım Solum Sobe, Hangi Kureselleşme