iltasyazilim
FD Üye
Hücreli Zarı
Plazmalemma
Gözenekli Olan Zarının Yapısı
Daha önce ışık mikroskobuyla varlığı saptanmasına rağmen, elektronprotein, yağ ve eksik miktarda karbonhidrat moleküllerinden (özellikle memelilerde) meydana gelmiştir Hücre zarının yapısı hakkında ilk bilimsel model Danielli ve Dawson tarafıdan ortaya konmuş ve birçok biyolog göre uzunca bir vakit benimsenmiştir Bu modele tarafından hücre zarının ortasında bir fosfolipit (60 A° kalınlığında) ve bunun her iki tarafında da birer protein tabakası (30 A° kalınlıklarında) bulunur Buna Zar Birimidenir
Danielli ve Dawson modelinin, hücrenin işlevsel bir parçası olan hücresel zarının işleyişini iyice açıklayamaması, bu konuda yeni modellerin geliştirilmesine niçin olmuştur, öyleki hücresel zarının, iki tarafında protein, ortada fosfolipit tabakasından ibaret bir inşa olmadığı; bir lipit denizinde yüzen, proteinden ve glikoproteinlerden üretilmiş, almaç denen özel bölgelerle dıştan açılan bir Mozaik Çeper Modelinden oluştuğu anlaşılmıştır Mozaik Zar Modeli 1966 yılında Singer ve Lenard kadar ortaya çıkarıldı, ancak 1972 yılında uzun uzadıya yayınlandı Bu zar modeli ya da birimi bütün hücrelerin dış zarında ve içteki organellerinin zarlı kısımlarında (mitokondri çeperi, golgi, endoplazmik retikulum, çekirdek zan gibi) benzerdir
Zarın yapısındaki lipitler çoğunluk fosfolipitlerdir ve zarın orta kısmında iki tabakalı olarak bulunur Bir tabakadaki fosfolipidin suda erimez lipofil (apolar) kutbu (yağ asitlerini taşıyan polarize olmamış kutbu) değişik tabakadaki fosfolipidin lipofil kutbuna dönüktür Dolayısıyla ışınsal bir şekilde lipofil kutuplar karşıkarşıya gelmiştir Suda eriyen hidrofil (polar) kutupları ise dışa dönüktür Bu tabakalar, polipeptitterden meydana gelmiş bloklarla ya da adacıklarla kesilmiştir Bu haliyle gözenekli olan zarı, içinde proteinlerden yapılmış adalar taşıyan bir lipit denizi gibi görünür
Hayvansal hücrelerin dış yüzü, hücre zarında bulunan nöraminik asidin iyonize olmuş karboksil grubundan nedeniyle eksi yüklüdür Nöramin, nöraminidaz enzimi ile zardan koparılırsa, eksi yükün büyük bir kısmı yitirilir
Zar proteinleri, yerleşim durumlarına göre iki kısma ayrılır Bir grup protein, yağ tabakasının her iki yüzündedir Bunlara Ekstrinsik Proteinlerdenir Bir kısmı da yağ tabakasının içine gömülmüştür; dış kısımları yağ tabakasının iç veya dış yüzüne açılabilir Bunlara da l n t r i n s i k Proteinlerdenir intrinsik proteinlerden rodopsin retinanın çomakçıklarındaki taraklarda bulunur Karanlıkta 1 3'ü oranında aydınlıkta ise 1 2'si oranında zar içine gömülür Ekstrinsik proteinler sulu ortamla bağlantı halinde oldukları için hidrofilik amino asitleri, intrinsik proteinler ise bir tarafları ile yağ tabakasına gömülü oldukları için bu kısımlarında hidrofobik amino asitleri, öteki tarafları sulu ortamla temasta olduğu için de o taraflarında hidrofilik amino asitleri taşırlar
Memeli hücrelerinde, özellikle alyuvarlarda, intrinsik proteinlere emrindeki olarak karbonhidratlar bulunmuştur Karbonhidratlar, gözenekli olan zarında glikoproteinler ve glikolipitler halinde bulunurlar ve zar yüzeyinin, türlere hatta hücre gruplanna ilişkin özgüllüğünü sağlarlar Organellerin zarında karbonhidrat bulunamamıştır Hücresel yüzeyinde ince bir film halinde yer alan glikoproteinler hücreye antijenvirüs almacı olarak da kullanılırlar Alyuvarlardaki mukopolisakkaritler antijen özelliğinin yanısıra, kan gruplannın oluşumunu da sağlar Bu karbonhidrat gruplarının bozulması (kanserleşme) ya da bir çeşit aşınması, yani hücre zarının ketleşmesi, yaşlanmaya yol açar özellikle kanserleşmede gözenekli olan yüzeyi daha artı eksi elektrik yüklü olur
Fazla hücrelilerde hücrelerin birbirine teması bazı bilgilerin aktarılmasına, örneğin gözenekli olan bölünmesinin durdurulmasına Kontak inhibisyon, morfogenetik hücresel hareketlerinin meydana gelmesine, büyümenin düzenlenmesine niçin olur Kontak inhibisyona güzel bir misal de, plazmodyumun (sıtma etkeni) eritrositleri tanımasıdır Bu tanımayı glikokalikslerle yapar Diğer çoğu gözenekli olan paraziti benzer yöntemi kullanır
Hücrenin iç ortamını, dış ortamdan ayıran ve her iki etraf arasındaki madde alışverişini aranjör hücreli zarının yapısı büyük bir olasılıkla değişmez değildir Yağ ve protein molekülleri belirtilen sınırlar içinde hareket eder Bu hareket içe ve dışa içten olmaktan ziyade yanlara doğrudur Gözenekli Olan zarının yapı değişimi, taşıdığı doymuş ve doymamış yağ moleküllerinin miktarına bağlıdır Zar, genellikle cisim sıcaklığında akan olan doymamış yağ moleküllerini içerir Zar yüzeyinde mozaik şeklinde bulunan protein ve glikoprotein adacıkları, etrafını çeviren bir seri yağ molekülleri ile sıkıca bağlanmıştır (bu ikisinin aralarında hareket meydana gelmez) Ama öteki yağ molekülleriyle bağlantısı gevşektir
Hücresel zarının biyoloji ile ilgili etkinliğini değiştiren birçok madde, mesela karsinojen (kanserleşmeye neden olurlar) maddeler, bazı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır
Hücreli zarının enine kesitlerinde, boyları 75 A0 dek olabilen bir takım kanalların, dış yüzeyden iç yüzeye dek uzandığı saptanmıştır Elektron mikroskobuyla yapılan son çalışmalarda, hücresel zarının, Golgi aygıtının bir ürünü olduğu saptanmıştır Golgi aygıtından kesecikler biçiminde kesintisiz meydana gelen çeper akımı, gözenekli olan zarının kısmi onarımında ve hücresel bölünmesinden sonra hücreli zarının büyümesinde kullanılır Hücresel zarında çekirdek zarında yer alan porlar bulunmaz Hücreye giren besinleri ve hücreden çıkan artık maddeleri; zarın geçirgenliği, üç katmanlı moleküler dizilişi ve özellikle proteinden oluşmuş almaç (reseptör) kısımları saptamakla beraber, elektriksel yükün de bu antreçıkışta büyük bir önemi olduğu varsayılmaktadır Hücreli içi ile dış etraf arasındaki elektrik potansiyel farkı (m V düzeyinde), bir takım maddelerin içeriye ve dışarıda pompalanmasını kolaylaştırır
Bir amip veya silli hayvan yaralanırsa; bu yara yeni bir zarla anında kapatılır Bu yeni zara plazmalemma denir Plazmalemmayı hücresel arasına salgılanan maddelerle veya bir çeşit hücreli iskeletini oluşturan hücreli dışındaki daha katı selüloz (bitkilerde) ya da mukopolisakkarit ve albuminoid yapılarla karıştırmamak gerekir
Hücre, yoğunluğu eksik olan bir sıvı içerisine (hipotonik) konursa şişer ve sonunda patlar, buna Hemoliz(genelde alyuvarlarda hemin gözenekli olan dışına çıkmasında kullanılır); yoğunluğu pozitif bir sıvı içerisine konursa, su kaybederek büzülür, hücresel zarı bitkilerde selüloz duvardan ayrılır ve sonunda yeniden patlar buna da Plazmolizdenir
Alıntıdır *
Plazmalemma
Gözenekli Olan Zarının Yapısı
Daha önce ışık mikroskobuyla varlığı saptanmasına rağmen, elektronprotein, yağ ve eksik miktarda karbonhidrat moleküllerinden (özellikle memelilerde) meydana gelmiştir Hücre zarının yapısı hakkında ilk bilimsel model Danielli ve Dawson tarafıdan ortaya konmuş ve birçok biyolog göre uzunca bir vakit benimsenmiştir Bu modele tarafından hücre zarının ortasında bir fosfolipit (60 A° kalınlığında) ve bunun her iki tarafında da birer protein tabakası (30 A° kalınlıklarında) bulunur Buna Zar Birimidenir
Danielli ve Dawson modelinin, hücrenin işlevsel bir parçası olan hücresel zarının işleyişini iyice açıklayamaması, bu konuda yeni modellerin geliştirilmesine niçin olmuştur, öyleki hücresel zarının, iki tarafında protein, ortada fosfolipit tabakasından ibaret bir inşa olmadığı; bir lipit denizinde yüzen, proteinden ve glikoproteinlerden üretilmiş, almaç denen özel bölgelerle dıştan açılan bir Mozaik Çeper Modelinden oluştuğu anlaşılmıştır Mozaik Zar Modeli 1966 yılında Singer ve Lenard kadar ortaya çıkarıldı, ancak 1972 yılında uzun uzadıya yayınlandı Bu zar modeli ya da birimi bütün hücrelerin dış zarında ve içteki organellerinin zarlı kısımlarında (mitokondri çeperi, golgi, endoplazmik retikulum, çekirdek zan gibi) benzerdir
Zarın yapısındaki lipitler çoğunluk fosfolipitlerdir ve zarın orta kısmında iki tabakalı olarak bulunur Bir tabakadaki fosfolipidin suda erimez lipofil (apolar) kutbu (yağ asitlerini taşıyan polarize olmamış kutbu) değişik tabakadaki fosfolipidin lipofil kutbuna dönüktür Dolayısıyla ışınsal bir şekilde lipofil kutuplar karşıkarşıya gelmiştir Suda eriyen hidrofil (polar) kutupları ise dışa dönüktür Bu tabakalar, polipeptitterden meydana gelmiş bloklarla ya da adacıklarla kesilmiştir Bu haliyle gözenekli olan zarı, içinde proteinlerden yapılmış adalar taşıyan bir lipit denizi gibi görünür
Hayvansal hücrelerin dış yüzü, hücre zarında bulunan nöraminik asidin iyonize olmuş karboksil grubundan nedeniyle eksi yüklüdür Nöramin, nöraminidaz enzimi ile zardan koparılırsa, eksi yükün büyük bir kısmı yitirilir
Zar proteinleri, yerleşim durumlarına göre iki kısma ayrılır Bir grup protein, yağ tabakasının her iki yüzündedir Bunlara Ekstrinsik Proteinlerdenir Bir kısmı da yağ tabakasının içine gömülmüştür; dış kısımları yağ tabakasının iç veya dış yüzüne açılabilir Bunlara da l n t r i n s i k Proteinlerdenir intrinsik proteinlerden rodopsin retinanın çomakçıklarındaki taraklarda bulunur Karanlıkta 1 3'ü oranında aydınlıkta ise 1 2'si oranında zar içine gömülür Ekstrinsik proteinler sulu ortamla bağlantı halinde oldukları için hidrofilik amino asitleri, intrinsik proteinler ise bir tarafları ile yağ tabakasına gömülü oldukları için bu kısımlarında hidrofobik amino asitleri, öteki tarafları sulu ortamla temasta olduğu için de o taraflarında hidrofilik amino asitleri taşırlar
Memeli hücrelerinde, özellikle alyuvarlarda, intrinsik proteinlere emrindeki olarak karbonhidratlar bulunmuştur Karbonhidratlar, gözenekli olan zarında glikoproteinler ve glikolipitler halinde bulunurlar ve zar yüzeyinin, türlere hatta hücre gruplanna ilişkin özgüllüğünü sağlarlar Organellerin zarında karbonhidrat bulunamamıştır Hücresel yüzeyinde ince bir film halinde yer alan glikoproteinler hücreye antijenvirüs almacı olarak da kullanılırlar Alyuvarlardaki mukopolisakkaritler antijen özelliğinin yanısıra, kan gruplannın oluşumunu da sağlar Bu karbonhidrat gruplarının bozulması (kanserleşme) ya da bir çeşit aşınması, yani hücre zarının ketleşmesi, yaşlanmaya yol açar özellikle kanserleşmede gözenekli olan yüzeyi daha artı eksi elektrik yüklü olur
Fazla hücrelilerde hücrelerin birbirine teması bazı bilgilerin aktarılmasına, örneğin gözenekli olan bölünmesinin durdurulmasına Kontak inhibisyon, morfogenetik hücresel hareketlerinin meydana gelmesine, büyümenin düzenlenmesine niçin olur Kontak inhibisyona güzel bir misal de, plazmodyumun (sıtma etkeni) eritrositleri tanımasıdır Bu tanımayı glikokalikslerle yapar Diğer çoğu gözenekli olan paraziti benzer yöntemi kullanır
Hücrenin iç ortamını, dış ortamdan ayıran ve her iki etraf arasındaki madde alışverişini aranjör hücreli zarının yapısı büyük bir olasılıkla değişmez değildir Yağ ve protein molekülleri belirtilen sınırlar içinde hareket eder Bu hareket içe ve dışa içten olmaktan ziyade yanlara doğrudur Gözenekli Olan zarının yapı değişimi, taşıdığı doymuş ve doymamış yağ moleküllerinin miktarına bağlıdır Zar, genellikle cisim sıcaklığında akan olan doymamış yağ moleküllerini içerir Zar yüzeyinde mozaik şeklinde bulunan protein ve glikoprotein adacıkları, etrafını çeviren bir seri yağ molekülleri ile sıkıca bağlanmıştır (bu ikisinin aralarında hareket meydana gelmez) Ama öteki yağ molekülleriyle bağlantısı gevşektir
Hücresel zarının biyoloji ile ilgili etkinliğini değiştiren birçok madde, mesela karsinojen (kanserleşmeye neden olurlar) maddeler, bazı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır
Hücreli zarının enine kesitlerinde, boyları 75 A0 dek olabilen bir takım kanalların, dış yüzeyden iç yüzeye dek uzandığı saptanmıştır Elektron mikroskobuyla yapılan son çalışmalarda, hücresel zarının, Golgi aygıtının bir ürünü olduğu saptanmıştır Golgi aygıtından kesecikler biçiminde kesintisiz meydana gelen çeper akımı, gözenekli olan zarının kısmi onarımında ve hücresel bölünmesinden sonra hücreli zarının büyümesinde kullanılır Hücresel zarında çekirdek zarında yer alan porlar bulunmaz Hücreye giren besinleri ve hücreden çıkan artık maddeleri; zarın geçirgenliği, üç katmanlı moleküler dizilişi ve özellikle proteinden oluşmuş almaç (reseptör) kısımları saptamakla beraber, elektriksel yükün de bu antreçıkışta büyük bir önemi olduğu varsayılmaktadır Hücreli içi ile dış etraf arasındaki elektrik potansiyel farkı (m V düzeyinde), bir takım maddelerin içeriye ve dışarıda pompalanmasını kolaylaştırır
Bir amip veya silli hayvan yaralanırsa; bu yara yeni bir zarla anında kapatılır Bu yeni zara plazmalemma denir Plazmalemmayı hücresel arasına salgılanan maddelerle veya bir çeşit hücreli iskeletini oluşturan hücreli dışındaki daha katı selüloz (bitkilerde) ya da mukopolisakkarit ve albuminoid yapılarla karıştırmamak gerekir
Hücre, yoğunluğu eksik olan bir sıvı içerisine (hipotonik) konursa şişer ve sonunda patlar, buna Hemoliz(genelde alyuvarlarda hemin gözenekli olan dışına çıkmasında kullanılır); yoğunluğu pozitif bir sıvı içerisine konursa, su kaybederek büzülür, hücresel zarı bitkilerde selüloz duvardan ayrılır ve sonunda yeniden patlar buna da Plazmolizdenir
Alıntıdır *