Hücredeki Mucize HÜCREDEKİ MUCİZE EN MINIK CANLI: HÜCRESEL Vücudumuzun her noktasında küçük, lakin minik olduğu kadar da karmaşık bir yaşam hüküm sürer İnsanın herhangi bir organının derinliklerini mikroskop aşağıda incelediğimizde, orada o organı meydana getirmek üzere biraraya gelmiş ve her lahza faaliyet içinde olan milyonlarca ufak canlının yaşadığını görürüz Yalnızca insan yok, bütün canlılar gözenekli olan denilen bu mikroskobik canlıların biraraya gelmesinden oluşurlar Hücreler çekirdeksiz (prokaryot) ve çekirdekli (ökaryot) almak üzere ikiye ayrılırlar Bakteriler çekirdeksiz tek hücreli canlılardır İnsan ve hayvan hücreleri ile bitki hücreleri çekirdekli hücrelerden oluşur oysa yapı olarak birbirlerinden farklıdırlar Bitki hücreleri içerdikleri kloroplastlar doğru güneş ışığını kullanarak ahali ve hayvanlar için gıda ve oksijen üretirler Bu broşürde genelde insan hücreleri üzerinde durulmuş bununla beraber yer yer bitki hücrelerine de değinilmiştir İnsan vücudunda 100 trilyondan pozitif hücre bulunur Bu hücrelerden bazıları o kadar küçüktür oysa bunların bir milyon tanesi biraraya gelse oysa bir iğne ucu dek yer kaplar Oysa, bu küçüklüğüne rağmen hücreli, bilim dünyasının karşılıklı kanaatiyle, insanoğlunun bugüne değin karşılaştığı en kompleks inşa ünvanını korumaktadır Halen keşfedilmemiş böylece çok sırrı içinde barındırmayı sürdüren hücresel, evrim teorisinin de en büyük açmazlarından birini oluşturur Nitekim ünlü Rus evrimcisi A I Oparin gözardı edilemeyen bu gerçeği şöyle ifade eder: Maalesef hücrenin meydana gelişi evrim teorisinin bütününü içine alan en karanlık noktayı teşkil etmektedir1 Bu konudaki diğer bir itiraf ise, Johannes Gutenburg Üniversitesi Biyokimye Enstitüsü Başkanı Prof Dr Klaus Dose'ye aittir Dose, canlı hücrenin oluşumu ile ilgili; Yoğun çabalara karşın son 30 yıldan bu yana canlı hücrelerin oluşumunu açıklayabilecek herhangi bir buluş yapılamadı2 diyerek, evrimin canlılığın kökenine bir yorumlama getiremediğini itiraf etmektedir Bu itiraftan, evrimin önünün daha ilk aşamada tıkandığı ve daha artı ileri gitme şansının kalmadığı rahatlıkla anlaşılmaktadır Zira, bilindiği gibi canlı vücudunun yapıtaşı hücredir Dolayısıyla, henüz hücrenin hatta hücreyi meydana getiren proteinler ve proteinleri meydana getiren amino asitlerin meydana gelişini bile açıklayamayan bir teorinin, dünya üzerindeki canlıların ortaya çıkışı hakkında bir tanımlama getirmesi muhtemel değildir Tersine, gözenekli olan, insanın yaratılmışolduğunun en göz alıcı delillerinden birini oluşturmaktadır Hücrenin yaşamını sürdürebilmesi için, yaşamsal işlevlere sahip tüm temel parçacıklarının birarada bulunmaları gereklidir Yani hücrenin iddiaya göre evrimsel bir işlem sonucu meydana geldiğini bahis eden bir kişi, gerçekte hücrenin milyonlarca parçasının benzer anda ve aynı yerde tesadüfen var olduğunu bahis ediyor demektir Diğer Taraftan tüm bu parçaları tekrar benzer anda emin bir düzen ve plan içinde biraraya gelmiş olmaları gerekmektedir Böyle bir olayın tesadüfen gerçekleşebilmesi ise şüphesiz imkansızdır Dolayısıyla hücreli gibi bir yapının varlığı, yaratılışın açık açık bir delilidir Bir benzetme yaparsak, hücrenin, evrimin bahis ettiği gibi rastlantılar sonucu meydana gelebilmesi, basım evindeki bir patlamayla talih eseri bir ansiklopedinin basılıvermiş olmasından daha düşük bir ihtimale sahiptir Diğer bir deyişle, canlılığın raslantı meydana gelmiş olması olasılık dışıdır Buna karşın evrimciler, hala, ilkel dünya şartları gibi, olabilecek en kontrolsüz ortamda canlılığın rastlantılarla ortaya çıktığını bahis edebilmektedirler Oysa bu, hiçbir zaman bilimsel verilerle uyuşmayan bir iddiadır Hem en basit ihtimal hesapları bile, yok canlı bir hücrenin, o hücredeki milyonlarca proteinden tek bir tanesinin bile tesadüfen oluşamayacağını matematiksel olarak kanıtlamıştır Bu da evrim teorisinin zihin ve mantıktan çok düş, fantazi ve yakıştırmalar üzerine kurulu bir senaryolar yığını olduğunu göstermektedir Tek bir hücrenin varlığı dek, hücreler aralarında mükemmel bir armoni ve işbirliğinin var olması da şaşkınlık vericidir İnsan vücudundaki bütün hücreler ilk olarak tek bir hücrenin bölünerek çoğalmasıyla meydana gelmiştir Ve, daha en başından, vücudumuzun şu anki yapısı, şekli, tasarımı ve bütün özellikleriyle ilgili her türlü bilgi bu ilk hücrenin çekirdeğindeki kromozomlarda mevcuttur Tüm hücreler genel özellikleri bakımından birbirlerine benzerler Fakat her organ, yapısına ve görevine tarafından özelleşmiş şekiller ve kabiliyetlerle donatılmış, öteki organlardakinden farklı hücrelere sahiptir kimsesiz bir hücreli, tüm egzersiz sistemleri, haberleşmesi, ulaşımı ve yönetimiyle büyük bir şehirle aynı bir karmaşıklık derecesine sahiptir: Hücrenin sarf ettiği enerjiyi üreten santraller; hayat için zorunlu olan enzim ve hormonları üreten fabrikalar; üretilecek bütün ürünlerle ilgili bilgilerin açıklanmış bulunduğu bir bilgi bankası; bir bölgeden diğerine hammaddeleri ve ürünleri nakleden karmaşık taşıma sistemleri, boru hatları; dışardan gelen hammaddeleri işe yarayacak parçalara ayrıştıran gelişmiş laboratuar ve rafineriler; hücrenin içine alınacak ya da dışına gönderilecek malzemelerin girişçıkış kontrollerini yapan uzmanlaşmış hücre zarı proteinleri bu karmaşık yapının sadece bir bölümünü oluştururlar İnsanın hayatının devamlılığı, kendisini meydana getiren bu hücrelerin ayrıca kendi içlerinde hem de birbirleri arasında düzen içinde çalışmaları doğru olur Gözenekli Olan, diğer hücrelerle harmoni içinde çalışırken, kendi yaşamını da büyük bir düzen ve hassas bir denge içerisinde sürdürür Bu düzenini devam ettirmek, iç dengesini gözetmek için ihtiyacı olan çoğu maddeyi, enerjisi de dahil elde etmek üzere şahsen kendisi tesbit eder ve üretir Kendi karşılayamadığı ihtiyaçlarını ise dışardan büyük bir titizlikle seçip alır Pek seçicidir fakat, dış ortamda başıboş dolaşan maddelerden bir tanesi bile hücrenin izni olmadan baht eseri onun kapılarından içeri giremez Hücrenin içinde gereksiz, yararsız tek bir molekül bile bulunmaz Hücresel dışına çıkışlar da benzer şekilde hassas kontroller, sıkı denetimler sonucunda gerçekleşir Bütün bunlarla birlikte hücresel, her türlü dış tehdit ve saldırıya karşı kendini koruyacak bir savunma sistemine de sahiptir Üstelik, içerdiği bunca yapı ve sisteme, içinde süregiden sayısız faaliyete rağmen, sıradan bir hücrenin büyüklüğü çağdaş bir büyük kasaba gibi kilometrelerce kare değil, sadece milimetrenin 100'de biri kadardır İşte bu dünyadaki en küçük canlının burada özet olarak birkaçını saydığımız işlevlerinden herbiri, kitabın devamında da inceleyeceğimiz gibi, başlıbaşına, inanılması zor birer mucize niteliğindedir