iltasyazilim
FD Üye
Tutuklama nedenleri
MADDE 100 (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya davalı hakkında tutuklama kararı verilebilir İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Güvenilmez ya da sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran fiziksel olgular varsa
b) Belirsiz veya sanığın davranışları;
1 Delilleri yok etme, gizleme ya da değiştirme,
2 Şahit, mağdur ya da başkaları üzerinde zorlama yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında adaleli kesin olmama oluşturuyorsa
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kaslı belirsizlik sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 2692004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1 Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
2 Bile Bile öldürme (madde 81, 82, 83),
3 Cefa (madde 94, 95)
4 Cinsel atak (birinci fıkra hariç, madde 102),
5 Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
6 Uyuşturucu ya da uyarıcı madde üretim ve ticareti (madde 188),
7 Suç dağlamak nedeniyle örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
8 Devletin Güvenliğine Aleyhinde Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
9 Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 1071953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silâh kaçakçılığı (madde 12) suçları
c) 1861999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu
d) 1072003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar
e) 2171983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar
f) 3181956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları
(4) (5353 SKla öbür) Yalnızca adlî para cezasını gerektiren ya da hapis cezasının üst sınırı bir yıldan pozitif olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez
İlgili md: 1412 SKnun 104mdsi
AÇIKLAMALAR
AYnın, 384maddesinde “suçluluğu hükmen değişmez oluncaya dek kimse suçlu sayılamaz denilmesine rağmen, 193maddesinde “suçluluğu hakkında kaslı semptom yer alan şahısların tutuklanabileceği öngörülmüştür Tutuklama suçluluktan dolayı değil, yükümlülük sebebiyle başvurulan bir önlem olduğundan, AYnın belirli hükümleri arasında sahiden bir çelişki bulunmamaktadır
1412 SKnun 104 maddesi, kayda değer şansın dönmesi yapılarak maddeye alınmıştır Maddedeki şartlar gerçekleştiğinde ve nedenlerden herhangi birisinin varlığı halinde tutuklama kararı verilebilir
Maddede üç koşula yer verilmiştir Bunlar, aSuça ilişkin cezanın öngörülen sınırdan eksik olmaması, bKaslı kabahat şüphesinin varlığını belirten olguların bulunması, cTutuklama nedenlerinin bulunması gerekmektedir Bu koşullardan, cezaya ilişkin olan durum ile kuvvetli bulgu koşulu, esas koşullardandır Nedenler ise maddenin 2 fıkrasında sayılmıştır Nedenlerden birisinin gerçekleşmesi yeterlidir
Maddenin 4 fıkrasına kadar, fakat şüpheliye yüklenen suça ait cezanın üstteki sınırı bir yıldan pozitif hapis cezalarını gerektiren hallerde, tutuklama kararı verilebilir Diğer bir ifadeyle, üstteki sınırı 1 yıl ve daha az cezayı veya adlî para cezasını gerektirenler için, tutuklama kararı verilemez Yargıç tutuklama kararı vermeden önce, güvenilmez veya sanığa yüklenen suçun cezasına bakacak, öngörülen sınırın aşağıda bulunduğunu görmesi durumunda, tutuklama kararı vermemesi gerekecektir Bu durumda, öteki durum ve nedenlere bakılarak vakit kaybedilmemesi gerekir Buna karşılık, kesin olmayan ya da sanığa yüklenen suçun cezasının, sınırların üzerinde olduğunu belirlemesi halinde ise, tutuklamanın olası olduğunu gözeterek, öteki koşul ve nedenlerin bulunup bulunmadığına bakması gerekecektir O halde birinci koşul, suçun cezasının tutuklamayı gerektirir olmasıdır
Suçun cezasının öngörülen sınırı aşmış olsa bile, şüpheli veya davalı hakkında CMK nun 109maddesinde gösterilen adlî yoklama altına darılma kararı verilmişse, tutuklama kararının verilmemesi gerekir Çünkü adlî teftiş altına alınma kararı, tutuklama kararının yerine ve onun kimi sakıncalarını ortadan kaldırmak amacıyla öngörülmüş olup, ikisinin bir arada bulunması olanaksızdır Tutuklama kararı verilecekse, daha önceden bahşedilen adlî teftiş altına alınma kararının kaldırılması gerekir
Maddenin 1 fıkrasında, güvenilmez veya sanığın adaleli kabahat şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması esas koşuluna yer verilmiştir Adaleli kabahat şüphesinin varlığını belirten olgular güvenilmez ya da sanığın kabahat işlediğini gösterir yüksek derecede kuşku ve büyük olasılığın bulunması durumudur Dava açtırmak için ise, CMK nun 170maddesine kadar, toplanan delillerin, suçun işlendiği hususunda tatmin edici belirsizlik oluşturması halinde davanın açılması mümkündür Bu koşul karşı tutuklama için, davanın açılmasını gerektiren nedenlerden daha dinç nedenlerin bulunması istenilmektedir Sanığın suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesi yahut, suçun ağırlığı ağırlık taşımamakta ve yargılamanın tutuksuz yapılması gerekmektedir Belirsiz veya sanığın suçu işlediğine ilişkin aleyhinde dinç kabahat şüphesinin varlığını belirten olguların bulunması ise, tutuklamayı zorunlu kılmamaktadır Sadece dinç olgular tutuklama kararının verilmesine yetmemekte, diğer koşullar ile nedenlerden minimum birisinin gerçekleşmesi gerekmektedir Asıl olan kişinin hakkında verilecek hükmün kesinleşmesine kadar masum olduğu ve tutuklamanın geçici bir önlem olup, yargılamanın tutuksuz yapılmasıdır
Şartlar ve nedenlerin bulunması halinde tutuklamaya ya da tutuklamanın devamına karar verilmesi olanaklıdır Tutuklama kararı, soruşturma evresinde yargıç, kovuşturma evresinde ise mahkeme kadar verilebilir Bu konular haricen, hiç kimsenin tutuklama kararı vermeye yetkileri yoktur Tutuklama kararı verilmesinde, zaman açısından bir sınırlama bulunmayıp, her aşamada verilebilir
Tutuklama kararı belirsiz ya da sanığın hükümlülüğüne karar verilmemesi veya beraati halinde giderilmesi olanaksız zarara yol açabilir Kişi tutukevinde boşuna kalmış olur böylece tutuklama son çare olmalıdır Ama madde de öngörülen koşulların gerçekleşmesi ve sanılan nedenlerden birinin bulunması halinde tutuklama kararı verilebilir
Maddenin 2 fıkrasında tutuklama nedenlerine yer verilmiştir
aDeğişken veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran maddesel olaylar bulunması halinde tutuklama kararı verilebilir Değişken ya da sanık, tutuklanmaktan ya da ilerde alacağı cezadan kendisini kurtarmak için, olaydan derhal sonradan bulunduğu yeri terk edip gitmiş, izini kaybettirmiş, arandığı halde bulunamamış ise, onun kaçıp saklandığı kabul edilmeli ve tutuklama kararı verilmelidir Belirsiz ya da davalı demin kaçmamış, oysa kaçacağı şüphesini uyandıran olaylar içindeyse, örneğin, oturduğu yeri değiştirmiş veya pasaport almış veya araç sağlamaya kalkışmış ise, bu gibi durumlarda, yargıç veya mahkeme, tutuklama kararı verebilir Yalnız belirsizlik yeterli değildir Şüpheye yol açacak olayların bulunması şarttır
bSuçun delillerinin korunması nedeniyle, tutuklama kararı verilebilir “Doğal olarak bu hususta da maddî bazı vakıalar aranmalıdır Yahut, sanığın kanıtlara hasar vereceği soyut düşüncesiyle bu ilave koşulun gerçekleştiği kabul edilemez (Uygulamada CMK İsmail Malkoç) Güvenilmez veya sanığın delilleri imha etme, saklama ya da değiştirmeye çalıştığı hususunda adaleli suç şüphesinin oluşması gerekir
cTanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılmasının önlenmesi için de tutuklama kararı verilebilir böylece tutuklama kararı verebilmesi için, sadece böyle bir olasılığın bulunması yeterli olmayıp, baskı girişiminde bulunduğu hususunda kaslı tereddüd oluşması gerekir Değişken ve ya davalı, olayla ilgili olarak tanıklarla konuşmaya çalışıyor veya mağdurla röportaj çabalarını gösterir tavırlar sergiliyorsa, baskının varlığını benimsemek gerekir Değişken ve davalı ile şerikleri arasında kanuna aykırı anlaşma ve iştiraklerin önlenmesi için de tutuklama kararı verilebilir Uyuşturucu madde kaçakçısı değişken veya sanığın, öteki suç ortaklarıyla telefonda konuşuyor, görüşme yapıyor veya evine gidip görüşüyorsa onun, suçu ortaklardan birisinin üstüne yükleyerek, kendisini veya diğerlerini kurtarmak için, uzlaşmaya çalıştığını kabul etmek ve tutuklama kararı atamak gerekir Keza hitabe ve görüşmelerin fiilen bu yolda olduğunu belirlemeye gereklilik yoktur
Adlî denetim altına alınmış belirsiz ya da sanığın, CMK nun 109 maddesindeki yükümlülüklerden kasten kaçması nedeniyle, mesela, kesin olmayan ya da sanığın, yargıcın belirlediği çevresinin dışına çıkması ya da taşıt kullanmamasına karar verildiği halde, araç kullanması gibi durumlarda, uygulanması gerekli olan CMK nun 112 maddesi uyarınca, hükmedilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili hak merciî, hemen tutuklama kararı verebilir
1412 SKnun 2 fıkrasında öngörülen, suçun üst sınırı yedi yıllık cezayı gerektirmesi veya sanığın ikametgahı veya konutunun bulunmaması veya kim olduğunu kanıtlayamaması hallerinde kaçacağı veya kanıtları yok edeceği gibi tutuklama nedenlerinin bulunduğuna ilişkin karineye, maddede yer verilmemiştir bu nedenle söz konusu durumlara dayanılarak, tutuklama kararı verilemez Oysa maddenin 2 fıkrasında tekrar bir karine ya da varsayıma yer verilmiştir Fıkrada yedi sene yerine, adam öldürme, uyuşturucu üretim etme, anayasal düzene karşı suç işleme, cefa, soykırım, silâh kaçakçılığı, vs suçlarında kaslı kesin olmama sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeninin var sayılacağı öngörülmüştür Bu düzenleme, 1412 SK 104mdsine kadar, bir daraltma sözkonusu olduğundan, kararsız ya da sanığın daha lehinde olan bir düzenlemedir Mesela; değişken kasten adam öldürmüşse, müebbet hapisle yargılanacaktır Kaçacağına ilişkin somut olgular ortaya çıkabilir, çıkmayabilir Delilleri etkilemeye çalışır, ancak bu durumda ortaya hiç çıkmamış olabilir Ama müebbet hapisle yargılanacak kişinin fırsat bulduğu takdirde, kaçması, saklanması, delilleri yok etmesi büyük olasılıktır Az Önce maddesel olgular ortaya çıkmadı diye, böylesine ağır suçlar için tedbir alınmaması düşünülemez Oysa güvenilmez veya sanığın, suçu işlediğine ilişkin enerjik kesin olmama nedenlerinin varlığının bulunması şarttır Hâkim veya yargıç 3 fıkradaki suçlarda değişken ya da sanığın, suçu işlediğine ilişkin zinde tereddüd nedenlerinin bulunup bulunmadığına bakacak, bulunduğu taktirde tutuklama kararı verebilecektir
Tutuklama kararı, yargıç ya da duruşma tarafından verilir Yargıç bu karara ulaşırken, kesin olmayan ya da sanığın, mağdurun ve toplumun yararını gözetir Kaslı suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve nedenlerinin saptanıp saptanmadığını takdir eder Keyif davranmadığını gösterecek biçimde, tutuklamanın gerçekçesine yer vermesi gerekir İşin önemi, verilmesi beklenen ceza ya da güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararını vermemesi gerekir Paylaş *
MADDE 100 (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya davalı hakkında tutuklama kararı verilebilir İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Güvenilmez ya da sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran fiziksel olgular varsa
b) Belirsiz veya sanığın davranışları;
1 Delilleri yok etme, gizleme ya da değiştirme,
2 Şahit, mağdur ya da başkaları üzerinde zorlama yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında adaleli kesin olmama oluşturuyorsa
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kaslı belirsizlik sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 2692004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1 Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
2 Bile Bile öldürme (madde 81, 82, 83),
3 Cefa (madde 94, 95)
4 Cinsel atak (birinci fıkra hariç, madde 102),
5 Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
6 Uyuşturucu ya da uyarıcı madde üretim ve ticareti (madde 188),
7 Suç dağlamak nedeniyle örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
8 Devletin Güvenliğine Aleyhinde Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
9 Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 1071953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silâh kaçakçılığı (madde 12) suçları
c) 1861999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu
d) 1072003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar
e) 2171983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar
f) 3181956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları
(4) (5353 SKla öbür) Yalnızca adlî para cezasını gerektiren ya da hapis cezasının üst sınırı bir yıldan pozitif olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez
İlgili md: 1412 SKnun 104mdsi
AÇIKLAMALAR
AYnın, 384maddesinde “suçluluğu hükmen değişmez oluncaya dek kimse suçlu sayılamaz denilmesine rağmen, 193maddesinde “suçluluğu hakkında kaslı semptom yer alan şahısların tutuklanabileceği öngörülmüştür Tutuklama suçluluktan dolayı değil, yükümlülük sebebiyle başvurulan bir önlem olduğundan, AYnın belirli hükümleri arasında sahiden bir çelişki bulunmamaktadır
1412 SKnun 104 maddesi, kayda değer şansın dönmesi yapılarak maddeye alınmıştır Maddedeki şartlar gerçekleştiğinde ve nedenlerden herhangi birisinin varlığı halinde tutuklama kararı verilebilir
Maddede üç koşula yer verilmiştir Bunlar, aSuça ilişkin cezanın öngörülen sınırdan eksik olmaması, bKaslı kabahat şüphesinin varlığını belirten olguların bulunması, cTutuklama nedenlerinin bulunması gerekmektedir Bu koşullardan, cezaya ilişkin olan durum ile kuvvetli bulgu koşulu, esas koşullardandır Nedenler ise maddenin 2 fıkrasında sayılmıştır Nedenlerden birisinin gerçekleşmesi yeterlidir
Maddenin 4 fıkrasına kadar, fakat şüpheliye yüklenen suça ait cezanın üstteki sınırı bir yıldan pozitif hapis cezalarını gerektiren hallerde, tutuklama kararı verilebilir Diğer bir ifadeyle, üstteki sınırı 1 yıl ve daha az cezayı veya adlî para cezasını gerektirenler için, tutuklama kararı verilemez Yargıç tutuklama kararı vermeden önce, güvenilmez veya sanığa yüklenen suçun cezasına bakacak, öngörülen sınırın aşağıda bulunduğunu görmesi durumunda, tutuklama kararı vermemesi gerekecektir Bu durumda, öteki durum ve nedenlere bakılarak vakit kaybedilmemesi gerekir Buna karşılık, kesin olmayan ya da sanığa yüklenen suçun cezasının, sınırların üzerinde olduğunu belirlemesi halinde ise, tutuklamanın olası olduğunu gözeterek, öteki koşul ve nedenlerin bulunup bulunmadığına bakması gerekecektir O halde birinci koşul, suçun cezasının tutuklamayı gerektirir olmasıdır
Suçun cezasının öngörülen sınırı aşmış olsa bile, şüpheli veya davalı hakkında CMK nun 109maddesinde gösterilen adlî yoklama altına darılma kararı verilmişse, tutuklama kararının verilmemesi gerekir Çünkü adlî teftiş altına alınma kararı, tutuklama kararının yerine ve onun kimi sakıncalarını ortadan kaldırmak amacıyla öngörülmüş olup, ikisinin bir arada bulunması olanaksızdır Tutuklama kararı verilecekse, daha önceden bahşedilen adlî teftiş altına alınma kararının kaldırılması gerekir
Maddenin 1 fıkrasında, güvenilmez veya sanığın adaleli kabahat şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması esas koşuluna yer verilmiştir Adaleli kabahat şüphesinin varlığını belirten olgular güvenilmez ya da sanığın kabahat işlediğini gösterir yüksek derecede kuşku ve büyük olasılığın bulunması durumudur Dava açtırmak için ise, CMK nun 170maddesine kadar, toplanan delillerin, suçun işlendiği hususunda tatmin edici belirsizlik oluşturması halinde davanın açılması mümkündür Bu koşul karşı tutuklama için, davanın açılmasını gerektiren nedenlerden daha dinç nedenlerin bulunması istenilmektedir Sanığın suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesi yahut, suçun ağırlığı ağırlık taşımamakta ve yargılamanın tutuksuz yapılması gerekmektedir Belirsiz veya sanığın suçu işlediğine ilişkin aleyhinde dinç kabahat şüphesinin varlığını belirten olguların bulunması ise, tutuklamayı zorunlu kılmamaktadır Sadece dinç olgular tutuklama kararının verilmesine yetmemekte, diğer koşullar ile nedenlerden minimum birisinin gerçekleşmesi gerekmektedir Asıl olan kişinin hakkında verilecek hükmün kesinleşmesine kadar masum olduğu ve tutuklamanın geçici bir önlem olup, yargılamanın tutuksuz yapılmasıdır
Şartlar ve nedenlerin bulunması halinde tutuklamaya ya da tutuklamanın devamına karar verilmesi olanaklıdır Tutuklama kararı, soruşturma evresinde yargıç, kovuşturma evresinde ise mahkeme kadar verilebilir Bu konular haricen, hiç kimsenin tutuklama kararı vermeye yetkileri yoktur Tutuklama kararı verilmesinde, zaman açısından bir sınırlama bulunmayıp, her aşamada verilebilir
Tutuklama kararı belirsiz ya da sanığın hükümlülüğüne karar verilmemesi veya beraati halinde giderilmesi olanaksız zarara yol açabilir Kişi tutukevinde boşuna kalmış olur böylece tutuklama son çare olmalıdır Ama madde de öngörülen koşulların gerçekleşmesi ve sanılan nedenlerden birinin bulunması halinde tutuklama kararı verilebilir
Maddenin 2 fıkrasında tutuklama nedenlerine yer verilmiştir
aDeğişken veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran maddesel olaylar bulunması halinde tutuklama kararı verilebilir Değişken ya da sanık, tutuklanmaktan ya da ilerde alacağı cezadan kendisini kurtarmak için, olaydan derhal sonradan bulunduğu yeri terk edip gitmiş, izini kaybettirmiş, arandığı halde bulunamamış ise, onun kaçıp saklandığı kabul edilmeli ve tutuklama kararı verilmelidir Belirsiz ya da davalı demin kaçmamış, oysa kaçacağı şüphesini uyandıran olaylar içindeyse, örneğin, oturduğu yeri değiştirmiş veya pasaport almış veya araç sağlamaya kalkışmış ise, bu gibi durumlarda, yargıç veya mahkeme, tutuklama kararı verebilir Yalnız belirsizlik yeterli değildir Şüpheye yol açacak olayların bulunması şarttır
bSuçun delillerinin korunması nedeniyle, tutuklama kararı verilebilir “Doğal olarak bu hususta da maddî bazı vakıalar aranmalıdır Yahut, sanığın kanıtlara hasar vereceği soyut düşüncesiyle bu ilave koşulun gerçekleştiği kabul edilemez (Uygulamada CMK İsmail Malkoç) Güvenilmez veya sanığın delilleri imha etme, saklama ya da değiştirmeye çalıştığı hususunda adaleli suç şüphesinin oluşması gerekir
cTanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılmasının önlenmesi için de tutuklama kararı verilebilir böylece tutuklama kararı verebilmesi için, sadece böyle bir olasılığın bulunması yeterli olmayıp, baskı girişiminde bulunduğu hususunda kaslı tereddüd oluşması gerekir Değişken ve ya davalı, olayla ilgili olarak tanıklarla konuşmaya çalışıyor veya mağdurla röportaj çabalarını gösterir tavırlar sergiliyorsa, baskının varlığını benimsemek gerekir Değişken ve davalı ile şerikleri arasında kanuna aykırı anlaşma ve iştiraklerin önlenmesi için de tutuklama kararı verilebilir Uyuşturucu madde kaçakçısı değişken veya sanığın, öteki suç ortaklarıyla telefonda konuşuyor, görüşme yapıyor veya evine gidip görüşüyorsa onun, suçu ortaklardan birisinin üstüne yükleyerek, kendisini veya diğerlerini kurtarmak için, uzlaşmaya çalıştığını kabul etmek ve tutuklama kararı atamak gerekir Keza hitabe ve görüşmelerin fiilen bu yolda olduğunu belirlemeye gereklilik yoktur
Adlî denetim altına alınmış belirsiz ya da sanığın, CMK nun 109 maddesindeki yükümlülüklerden kasten kaçması nedeniyle, mesela, kesin olmayan ya da sanığın, yargıcın belirlediği çevresinin dışına çıkması ya da taşıt kullanmamasına karar verildiği halde, araç kullanması gibi durumlarda, uygulanması gerekli olan CMK nun 112 maddesi uyarınca, hükmedilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili hak merciî, hemen tutuklama kararı verebilir
1412 SKnun 2 fıkrasında öngörülen, suçun üst sınırı yedi yıllık cezayı gerektirmesi veya sanığın ikametgahı veya konutunun bulunmaması veya kim olduğunu kanıtlayamaması hallerinde kaçacağı veya kanıtları yok edeceği gibi tutuklama nedenlerinin bulunduğuna ilişkin karineye, maddede yer verilmemiştir bu nedenle söz konusu durumlara dayanılarak, tutuklama kararı verilemez Oysa maddenin 2 fıkrasında tekrar bir karine ya da varsayıma yer verilmiştir Fıkrada yedi sene yerine, adam öldürme, uyuşturucu üretim etme, anayasal düzene karşı suç işleme, cefa, soykırım, silâh kaçakçılığı, vs suçlarında kaslı kesin olmama sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeninin var sayılacağı öngörülmüştür Bu düzenleme, 1412 SK 104mdsine kadar, bir daraltma sözkonusu olduğundan, kararsız ya da sanığın daha lehinde olan bir düzenlemedir Mesela; değişken kasten adam öldürmüşse, müebbet hapisle yargılanacaktır Kaçacağına ilişkin somut olgular ortaya çıkabilir, çıkmayabilir Delilleri etkilemeye çalışır, ancak bu durumda ortaya hiç çıkmamış olabilir Ama müebbet hapisle yargılanacak kişinin fırsat bulduğu takdirde, kaçması, saklanması, delilleri yok etmesi büyük olasılıktır Az Önce maddesel olgular ortaya çıkmadı diye, böylesine ağır suçlar için tedbir alınmaması düşünülemez Oysa güvenilmez veya sanığın, suçu işlediğine ilişkin enerjik kesin olmama nedenlerinin varlığının bulunması şarttır Hâkim veya yargıç 3 fıkradaki suçlarda değişken ya da sanığın, suçu işlediğine ilişkin zinde tereddüd nedenlerinin bulunup bulunmadığına bakacak, bulunduğu taktirde tutuklama kararı verebilecektir
Tutuklama kararı, yargıç ya da duruşma tarafından verilir Yargıç bu karara ulaşırken, kesin olmayan ya da sanığın, mağdurun ve toplumun yararını gözetir Kaslı suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve nedenlerinin saptanıp saptanmadığını takdir eder Keyif davranmadığını gösterecek biçimde, tutuklamanın gerçekçesine yer vermesi gerekir İşin önemi, verilmesi beklenen ceza ya da güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararını vermemesi gerekir Paylaş *