teknolojiuzmani
FD Üye
Remzi Özdemir'in köşe yazısından alıntı
Cumhurbaşkanı bayram gecesi yeni bir vergi kararına imza attı.
Bayram sabahı uyananlar döviz ve altın alımına ek vergi haberi ile karşılaştılar.
Resmi Gazete'de yayınlanan karara göre, bundan böyle Banka bonosu, altın ve dövize ek vergi! Banka bonosunda vergi arttı, döviz ve altın alımında vergi 5'e katlandı. Döviz ve altın alımında binde 2 olan vergi yüzde bire yükseldi. Yani çarşamba günü 6.80’ den vereceğiniz dolar alım emrinin maliyeti size 6.868 olacak.
-Finansman bonolarında gerçek kişiler için vergi kesintisi (stopaj) oranı yüzde 10’dan yüzde 15’e çıkardı. Aynı amaçla kambiyo işlemlerindeki Banka Sigorta ve Muamele Vergisi (BSMV) oranı da binde 2’den yüzde 1’e artırıldı.
Geçen haftada yüzlerce kalem ithal ürüne ek gümrük vergisi getirilmişti. Hatta İran’dan gelen karpuza bile vergi getirildi.
Tüm bunlara baktığımızda sıradan bir vatandaşı ilgilendiren bir şey yok.
Param yok ki, dolar altın alayım. Ya da finansman bonosu alayım diye düşünebilirsiniz. Yine getirilen yüzlerce kalem ithalat vergisi hatta sizi sevindirmiş de olabilirsiniz.
Yerli ve milli ürün varken neden ithal ürün alayım?
Dedim ya İran karpuzuna bile ek gümrük vergisi getirildi. İran karpuzu yerine Adana veya Diyarbakır karpuzu yerim!
İşte olay öyle değil!
Bu iş sadece karpuz yeme ile olmuyor.
Sen Türkiye olarak son 15 yıldır üretmiyorsun. Neredeyse her şeyi ithal ediyorsun. Ekmeklik buğdaydan, hayvanına verilen yeme kadar hep ithal. Gidin markete ve bir paket kuru fasulyeye bakın altında ne yazıyor? Ya da pirinç, ya da nohut?
Göreceksiniz ki ya Rus, ya Bulgar, ya Kanada ya da başka bir ülke.
Esed diye kızdığımız adamın ülkesinden bile soğan ve patates almadık mı?
Bu sebeple ithalata getirilen her kuruş ek vergi bizim hayatımızın biraz daha pahallanması olacak. Paranın artan maliyetinin artması hayatın da pahallanması anlamına geliyor.
Ev ya da Hisse al!
Gelelim yazımın başlığına. Ya ev alacaksın ya hisse senedi.
Türkiye’yi yöneten iktidarın tek bir amacı var şu an. Paranın ne mevduata ne de döviz—altına gitmesini istiyor.
Paranın sadece konut alımına gitmesini istiyor. Yani yine inşaat sevdası.
Konut almayan ise parasını borsaya yatırsın.
Bakın borsaya neler oluyor daha net göreceksiniz.
Borsadan her hafta aralıksız 200-300 milyon dolarlık hisse çıkışı var. Yabancı satıp satıp gidiyor ama bizim borsa yükseliyor. Şirketler kendi hisselerini alıyor, Bireysel Emeklilik Fonları alım yapıyor.
Yani ekonomi yönetimi için borsa çok önemli.
Borsa aslında ne kadar güçlü olursa ekonomik çarklarda o kadar sağlıklı döner ama bu Türkiye için değil. Borsa şirketler için bedava kaynak demek. Bizde ise borsa vur kaç anlamına geliyor. Son 10 yılda en çok sermaye arttırımı yapan şirketlere bakın. Hepsi ya batmış ya da batmak üzere.
Gözaltı pazarında onlarca şirketin hisse senedi can çekişiyor. Normal şartlarda bu şirketlerin kot dışı olması lazım. Bir masa bir sandalyesi bile yok ama hisseleri borsada işlem görüyor. Bakıyorsun bu hisseler son bir yıl içinde yüzde bin kazandırmış.
Böyle bir borsada kim ne yapabilir.
İnşaat cephesine bakarsanız Allah korusun diyebilirim. Çünkü Türkiye’yi büyük bir işsizlik bekliyor. Bu ortamda kim gelecek on yılını ipotek altına alıp konut alabilir ki?
Çırpındıkça batan bir ekonomi politikası.
Kaynak Yeniçağ