Hülya Koçyiğit’in Konuğu Bekir Aksoy Oldu

Hülya Koçyiğit, her pazar 12.00’de TRT - 2 ekranlarında yayınlanan “Film Üzere Hayatlar” programında konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Programın bu haftaki konuğu, oyuncu Bekir Aksoy oldu.

Tiyatroya başladıktan sonra rol aldığı Çiçek Taksi dizisiyle çıkış yapan Bekir Aksoy, Çiçek Taksi üzere dizilerde toplumsal sorumluluk anlayışı olduğunu belirterek ‘’Çiçek taksi teklif ile bana gelindiğinde ben işin başarılı olacağını düşünüyorum lakin bütün kitleleri etkileyeceğini düşünmemiştim. Bizi takside görenler taksici zannedip otomobile girmeye çalışıyorlardı. Çekimde olduğumuza inanmıyorlardı. O yüzden ortada fırça yediğimiz de oluyordu. Biz tanınmış olduk bu işte. Tanınan olmak öteki şeylerden geçiyor, tanımış olmak öbür bir şey. Tanınan olmadan tanınmaya başladık ve beşerler bizi kabul ettiler. Nitekim konutların içine girdik. Birtakım şeylerle örnek olduk, birtakım şeylerde onları uyarmış olduk. Aile olmanın ne kadar pahalı olduğunu, insan olmanın ne kadar bedelli, çalışmanın ne kadar pahalı olduğunu anlatmaya çalıştık o işlerde. Biraz da toplumsal sorumluluk projesi üzere de bakmak lazımdı. O zamanki dizilerde bu anlayış vardı aslında.’’ dedi.

‘’Bir orta çok tempolu ve korkusuzca çalışıyordum. Aslında kaybedecek bir şey yok diye çalışıyordum fakat artık ailem olunca biraz daha frene basmak zorunda hissediyorum. Zira onlarla vakit geçirmeyi istiyorum.’’ diyen Bekir Aksoy aile olmakla ilgili samimi açıklamalarda bulundu. Asil ve Buyruk isminde iki çocuk babası Bekir Aksoy tüm vaktini ailesiyle geçirmeyi çok sevdiğini söyledi. Aksoy ‘’ Onlarla eğlenmek, onlarla gezmek, onlarla dolaşmak da öbür bir kıssa, öbür bir macera. Çocuklarınla oynarken öbür bir aktörlük yapıyorsun aslında. Herhalde en büyük eğitmenlerim şu ana kadar çocuklarım diye düşünüyorum. Ben olağanda çok sabırlı bir adam değildim. Çocuklarım bana sabrı, nerede durmam gerektiğini, ne kadar denetimli olmam gerektiğini öğrettiler. Bir arkadaşımla konuşurken, büyümek bir hastalıktır, demiştim. İnsan büyüdükçe deforme olmaya başlar. Ekonomik dertlerle, çevresel faktörlerle, yediklerinle, içtiklerinle deforme olursun. Lakin bunun tek tedavisi vardır. Küçülmek… Çocuğun olacak onunla oynayacaksın. Bana sorarsanız ben şu anda çocuklarımla tedavi oluyorum. Anne ve babam bana daima dayanak oldu. O yüzden aile olmanın bedelini hakikaten çok fazla biliyorum. Şu anki evliliğimde de ben bunu çok canı yürekten yaşayabiliyorum. Bir meskende ne olursa olsun çorba kaynaması çok bedelli bir şeydir. Birilerinin benim için yaptığı şeyler evet, kıymetli. Kendi hayatımda da, özelimde de ancak konuta girdiğim anda o ailenin aile olduğunu bir o kokudan bir de çocuk kahkahasından anlıyorsunuz. Ben şu anda kendimi çok şanslı hissediyorum. Koşarak meskene gidiyorum. Hatta dışarıda işim varsa siz de gelir misiniz diyorum. Bir halde onlarla birlikte olayım istiyorum.’’ dedi.

Tekrarları yayınlanan ve hala hatırlanan Tabipler dizisiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Bekir Aksoy ‘’Şu anda büyük bir ihtimalle bir yerde yayınlanıyordur diye düşünüyorum.. Beş yaşında çocuk, ‘’Doktorlar Suat’’ diye bağırıyor. Çok başarılı bir uyarlamaydı. İşin sırrı aslında samimiyet. Tabipler da o içtenlikle çekilmiş bir işti ve birincilerden biriydi. Oyuncu takımı çok âlâ anlaşıyordu, imal firması oyuncularla o bağı çok sağlam kurmuştu ve hakikaten senaryo olarak da çok yanlışsız bir işti. Hem ilgileri anlatıyordu hem de bir hastane yapısını anlatıyordu. Genelde biz hastaneden korkan ve tabiplerden korkan bir millettik biliyorsunuz. Bekir Beyefendi ben dizinizin hayranıydım, şu anda tabibim ve şurada çalışıyorum diyen birçok seyirciye, birçok kardeşimize denk geldim. Bir gün Asil’i doktora götürdüm. Hastanede bir hekim, ben hekimleri izliyordum hekim oldum, şu anda sizin burada olduğunuza inanamıyorum, dedi. O yüzden o büyük bir motivasyon. Birilerinin sizi izleyip sonra size imrenerek bir mesleği seçmesi, birilerine yararlı bir şeyler yapıyor olması harikulade bir motivasyon.’’ dedi.

Türk dizilerinin kalitesinin düşmesine neden olan şeylerden birinin uzun mühletler olduğunu söyleyen Bekir Aksoy ‘’Sürelerin çok uzun olması, hem seyirci açısından sıkıcı olmaya başlıyor hem oyuncular ve set için yorucu olmaya başlıyor. Üretimci için farklı bir yük, kanal için başka bir yük. Bunlar biraz da planlanabilse, yanlışsız planlanıp, yanlışsız organize edilebilse ben Türkiye'deki o sinerjinin, o gücün ve oyuncu ve tıpkı vakit imal gücünün dünyada eşi gibisi olduğunu düşünmüyorum. Çok süratli karar verebiliyoruz, çok pratik zekayla çözüyoruz işleri. ki Yeşilçam'da da öyledir.’’ dedi.

Türkiye’de herkese sanatçı dendiğini ve kavramların karıştığını söyleyen Bekir Aksoy ‘’Türkiye'de biz kavramlarla sıfatları çok karıştırdık. Bunun değişmesi lazım. Biz herkese sanatçı diyoruz. Bunu aşağılamak için değil tam karşıtı övmek için söylüyorum. Biri çok yeterli klarnet çalıyor, o da sanatçı oluyor ya da çok yeterli dans ediyor, o da sanatçı oluyor, tiyatrocu da sanatçı oluyor. Sanatçılık öbür bir kavram lakin yani yurt dışında dancer diyorsun dansçı, aktör diyorsun aktör. Türkiye’de bu türlü bir şey söylediğinde alınıyor herkes. Aslında sıfatlarla kavramların karışmaması lazım. Biz herkese sanatçı demeye başlarsak, bunu aşağılamak için demiyorum, bunu öteki bir yerden yürütmek lazım. Sanatkarın diğer başka silahları da ve savaş alanları da vardır. Bir işi yapıyorsan çok düzgün yapıyorsan sen osun. Çok yeterli bir gitaristsin, çok güzel bir yorumcusun, çok uygun bir şarkıcısın. Bundan utanmaya gerek yok. Tam aksisi çok yeterli bir yorumcu dediklerinde keyifli olman lazım. Çok düzgün bir bestekar olduğunda tekrar memnun olman lazım. O yüzden Türkiye'de kavramlarla sıfatların karışmaması lazım. Magazin programında sanatkarımız şu diyorsun kim olduğunu bilmiyorsun. Bir yere çıkıyorsun artık sanatkarımız şu…. Onun kim olduğunu anlamıyorsun. Ne yazık ki tanınan olan beşerler oradan yürüyor ve onlar da sanatçılık payesini çok rahat olarak üzerlerine çabucak bir diziyle ya da bir müzikle alabiliyorlar.’’ dedi.
Kaynak: (BYZHA) - Beyaz Haber Ajansı