iltasyazilim
FD Üye
Hürrem misin Mahidevran mı?
Yazı hoşuma gittiSizlerle paylaşmak istedim arkadaşlar
Hürrem misin, Mahidevran mı?
İçim benzeri dipsiz bir kuyu
İçimden neler çıkacağını hiç bilemiyorum,
Bağırsam sesler içimdeki boşlukta yankılanıyor
İçime ne koysam kara delikteki kara renklere boyanıyor
Bütün güzellikler o karanlık içinde kayboluyor
Nereye gideceğimi bilemiyorum
Kendimi kaybettim
Duygularım allak bullak oldu,
Sözleriyle beni aydınlatacak birini arıyorum
Kimi vakit hayat denen oyunda ilerlerken yolda tökezlemiş gibi oluruz Kendimize seçtiğimiz partnerin bizi tamamlamadığını, bizi yansıtmadığını fark ederiz İşte o vakit bütün program metni aniden iptal olur bizim için Oynamak istemediğimizi, yola diğer şekilde sürdürmek istediğimizi anlarız
Ne olur o süre? Aniden bire al yüzlü, enerjik adaleli sevgilimiz gider, yerine bir canavar mı kazanç?
Etrafımdaki ilişkilere söyle bir bakıyorum da birincil ilk olarak yazılan aşk masallarının maalesef pek azı reel oluyor Pembe bulutlar çekilip andan kopunca birden bire gelecek endişeleri, kararsızlıklar, korkularımız başlayınca sevgilimizin al yüzünde kara çıbanlar çıkıyor
ya da bize öyle geliyor…
Azıcık daha vakit geçip iki taraflı bir geçmiş oluşunca ise bu seferde biriktirdiğimiz tortular başlıyor fokurdamaya
Sözde yaşananlardan dersler alınmamış da defalarca bütünleme sınavına girer gibi sil her tarafta yaşıyoruz her duyguyu
Bu aralar “Müthiş Yüzyıl dizisine takıldım Eski bilincimde tarihle pek aram yoktu Diziye ilgim birazcık tarih öğrenirim en azından biraz kulağım dolar şeklinde başladı Ben uyukladığım tarih derslerindeki arayı bu diziyle kapatmayı düş ederken kendimi saraydaki kadınların strateji savaşının içinde buldum
Kızımın dişleri sıcacık çıksın diye darı patlatırken, sonradan televizyonun aleyhinde o mısırları yerken kendime sormadan edemedim;
“Ben Hürrem miyim? Yahut Mahidevran mı?
Yani Haseki mi yoksa haremdeki bir cariye mi?
Şu Anda nereden çıktı bu dizi, mısırlar demeyin Fiilen bütün da bizim konumuza uygun olduğunu düşünüyorum İkili ilişkilerde biz kadınlar bir şekilde her iki şahsiyet olmayı beceriyoruz Kayda Değer olan her ikisinin de oynadığı rollerin farkında edinmek
Diziyi seyrederken açıkcası Mahidevran ’a sinir oluyorum Onun kesintisiz geçmiş günlere takılıp kalması ve hala geçmişin hesaplaşmasını yapamamış olması beni sinirlendiriyor Kaç defa mısırlarımdan bölünme pahasına yerimden kalkıp, onu kendine gelmesine eğlence için silkelemişliğim vardır
Bir taraftan da Hürrem ’e bakınca onun ne istediğini bilen hali ve tavrına da hayranım Kendini kategorize etmeden, arkasından hiç kimse olmadan her olay karşı dimdik duruşuna, anda kalarak en kompleks durumlar aleyhinde çözümler üretip, ak kaşık gibi sıyrılmasına hastayım
Dizi başlayalı aylar oldu, daha Hürrem bir defa bile ‘biricik aşkım ’ dediği Padişah ’tan herhangi bir konu ile ilgili ne bir yardım istedi, ne de bir şikayette bulundu Her şey Hürrem ’in hayatında toz pembe mi?
Hiç de yok… Bir sürü düşmanına karşısında kendi yöntemleriyle savaş içinde Yani dört bir cepheden saldırı aşağı Lakin gene de defalarca padişahı karşısında tam ve tüm olabilmeyi becerdi Her şeyin üstesinden gelen, anda kalan ve hayatla eğlenmesini bilen favori cariye oldu
Onun aleyhinde sorgulanmadığı görebilen dev egolu Padişah ise zamanla geçmişe takılı kalan, geleceği yaratamayan Mahidevran ’a kapıyı gösterdi
Ben bu sebeple bu diziyi seyrederken bir masalın içinde buluyorum kendimi… Her iki karaktere kendimi yakın hissediyorum Bir bakıyorum, ilişkimde olan bir olaya takılmış hiddet krizlerindeyim Mahidevran olmuş, kendimi değil etmişim Bir bakıyorum kimi zamanda sadece eğlenmeyi düşleyen, olaylara çözümler bulan, anda ve keyifte olan Hürrem olmuşum
Bu aralar evde sık sık patlattığım mısırlarımı yerken kendi filmimi durdurup bakıyorum;
“Ben hemen kimim, hangi masalda, hangi karakteri oynuyorum “ diye
Oynadığınız rollerin farkında olan olmanız dileğiyle,
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz *
Yazı hoşuma gittiSizlerle paylaşmak istedim arkadaşlar
Hürrem misin, Mahidevran mı?
İçim benzeri dipsiz bir kuyu
İçimden neler çıkacağını hiç bilemiyorum,
Bağırsam sesler içimdeki boşlukta yankılanıyor
İçime ne koysam kara delikteki kara renklere boyanıyor
Bütün güzellikler o karanlık içinde kayboluyor
Nereye gideceğimi bilemiyorum
Kendimi kaybettim
Duygularım allak bullak oldu,
Sözleriyle beni aydınlatacak birini arıyorum
Kimi vakit hayat denen oyunda ilerlerken yolda tökezlemiş gibi oluruz Kendimize seçtiğimiz partnerin bizi tamamlamadığını, bizi yansıtmadığını fark ederiz İşte o vakit bütün program metni aniden iptal olur bizim için Oynamak istemediğimizi, yola diğer şekilde sürdürmek istediğimizi anlarız
Ne olur o süre? Aniden bire al yüzlü, enerjik adaleli sevgilimiz gider, yerine bir canavar mı kazanç?
Etrafımdaki ilişkilere söyle bir bakıyorum da birincil ilk olarak yazılan aşk masallarının maalesef pek azı reel oluyor Pembe bulutlar çekilip andan kopunca birden bire gelecek endişeleri, kararsızlıklar, korkularımız başlayınca sevgilimizin al yüzünde kara çıbanlar çıkıyor
ya da bize öyle geliyor…
Azıcık daha vakit geçip iki taraflı bir geçmiş oluşunca ise bu seferde biriktirdiğimiz tortular başlıyor fokurdamaya
Sözde yaşananlardan dersler alınmamış da defalarca bütünleme sınavına girer gibi sil her tarafta yaşıyoruz her duyguyu
Bu aralar “Müthiş Yüzyıl dizisine takıldım Eski bilincimde tarihle pek aram yoktu Diziye ilgim birazcık tarih öğrenirim en azından biraz kulağım dolar şeklinde başladı Ben uyukladığım tarih derslerindeki arayı bu diziyle kapatmayı düş ederken kendimi saraydaki kadınların strateji savaşının içinde buldum
Kızımın dişleri sıcacık çıksın diye darı patlatırken, sonradan televizyonun aleyhinde o mısırları yerken kendime sormadan edemedim;
“Ben Hürrem miyim? Yahut Mahidevran mı?
Yani Haseki mi yoksa haremdeki bir cariye mi?
Şu Anda nereden çıktı bu dizi, mısırlar demeyin Fiilen bütün da bizim konumuza uygun olduğunu düşünüyorum İkili ilişkilerde biz kadınlar bir şekilde her iki şahsiyet olmayı beceriyoruz Kayda Değer olan her ikisinin de oynadığı rollerin farkında edinmek
Diziyi seyrederken açıkcası Mahidevran ’a sinir oluyorum Onun kesintisiz geçmiş günlere takılıp kalması ve hala geçmişin hesaplaşmasını yapamamış olması beni sinirlendiriyor Kaç defa mısırlarımdan bölünme pahasına yerimden kalkıp, onu kendine gelmesine eğlence için silkelemişliğim vardır
Bir taraftan da Hürrem ’e bakınca onun ne istediğini bilen hali ve tavrına da hayranım Kendini kategorize etmeden, arkasından hiç kimse olmadan her olay karşı dimdik duruşuna, anda kalarak en kompleks durumlar aleyhinde çözümler üretip, ak kaşık gibi sıyrılmasına hastayım
Dizi başlayalı aylar oldu, daha Hürrem bir defa bile ‘biricik aşkım ’ dediği Padişah ’tan herhangi bir konu ile ilgili ne bir yardım istedi, ne de bir şikayette bulundu Her şey Hürrem ’in hayatında toz pembe mi?
Hiç de yok… Bir sürü düşmanına karşısında kendi yöntemleriyle savaş içinde Yani dört bir cepheden saldırı aşağı Lakin gene de defalarca padişahı karşısında tam ve tüm olabilmeyi becerdi Her şeyin üstesinden gelen, anda kalan ve hayatla eğlenmesini bilen favori cariye oldu
Onun aleyhinde sorgulanmadığı görebilen dev egolu Padişah ise zamanla geçmişe takılı kalan, geleceği yaratamayan Mahidevran ’a kapıyı gösterdi
Ben bu sebeple bu diziyi seyrederken bir masalın içinde buluyorum kendimi… Her iki karaktere kendimi yakın hissediyorum Bir bakıyorum, ilişkimde olan bir olaya takılmış hiddet krizlerindeyim Mahidevran olmuş, kendimi değil etmişim Bir bakıyorum kimi zamanda sadece eğlenmeyi düşleyen, olaylara çözümler bulan, anda ve keyifte olan Hürrem olmuşum
Bu aralar evde sık sık patlattığım mısırlarımı yerken kendi filmimi durdurup bakıyorum;
“Ben hemen kimim, hangi masalda, hangi karakteri oynuyorum “ diye
Oynadığınız rollerin farkında olan olmanız dileğiyle,
Sevgiyle yazdım,
Saba Deniz *