imageshuzuneyluldur5b0b3700dcd5c
huzun eyluldur,,
ve eylul
bi mevsimin ilk ayı gibi dursa da,,
cok kişi icin kendisi bi mevsimdir tek başına…
oysa sarışın bi kadındır eylul ben gordum
erken inmeye donen,hafif serince akşamlarda
şalı omuzlarında,
bakışları dalgın,
uysal adımlarla yurur bi ucurumun sonuna dek oylece bi başına…
ince,pek ince hatta,,
ve narin,,
ve solgun,,
bi eski zaman kadınıdır eylul,,
icinde soz verilmiş bi aşkın matemi
yuzunde sadeliğin kırılgan guzelliği
kim gorse ici burkulur huznunden
kim gor me se eksik yaşar yureği bişeyleri …
huzun eyluldur,,
eylulse bi duygudur
gozlerinde hic damlamayan buğu,,
ve ıssızlık
ellerinde yer eden …
sonra yağmurdur huzun
camdan suzulen damladır,sen bakarken elerin cenende bi kış gunu sokağa
yada belki de o damlayı bırakırken kopuş anında hissettiğidir bi bulutun,,
yani bazen huzun,
yağmurla bulut arasında
veya bi kış gunu bi uzağa yollarken sevgiliyi
ve bilirken icten ice bu bi ayrılık ve artık donuşu yok geri,,
o son bakıştaki gozune batan dikendir huzun,,
sonra sevdiceğin otobuse doğru attığı o ilk adımdır ardından,,
ve bi el sallayışı camın arkasından
ve bir de
son bi hoşca kal,,duyulamayan
sonrası zaten, tum o kalabalığın bi uğultuya donuşu olur kulaklarında
ve kendini bile geride bırakıp kacma isteğinin sarması seni
her şeyden,o andan ve kendinden
koşarak yağmur altında kimseleri umursamadan kacmak istersin uzaklara
ayakların carpa carpa sulara, koşmaya başlarsın,
bacaklarındaki isyan, dağıldığın o yol,
vardığın ev,
kendini kapadığın oda
ve huzun, daha dun sevgiliyle sarılıp uyumuşken sen
şimdi kendini bi başına bıraktığın o yatağın
her yerine sinmiş
giden sevdicek kokusunda
sadece bi su değildir bazen yağmur kısaca,,
yağmur anısı icine sızan bi duygu olur bazen,,
kış gunu bi sokağın,taşlarına akıttığı yorgunluğu yada sen izlerken,
ve yağmur kimi zaman da şahidi olur bi ayrılığın,,
yani yureğin sanki derdini bulutlara fısıldamıştır da,,
bulutlarda seninle beraber ağlıyorlarmış gibi damla damla,,
yağmur hem yoldaşın,
hem halden anlayanın,,
hem de huznun olur,,
ve yağar ince ince,, yorgun ruhuna…
huzun bazen şarkılardır,, ezgidir nota nota
hoş belki de en huzunlu şarkı ağaclarınkidir sonbaharlarda
sen kulağını dayadığında bi ağaca
elerinle dokunduğunda,,
yada sarıldığında,,
ağacın icinden cekilen hayat
ve yaprakların sessiz cığlıklarıdır bi şekilde duyduğun
kulaklarınla olmasa da
ve bu duyduğun huzundur aslında
cunku ,ağaclarında şarkısı
ve yapraklarında ağıtı olur bazı zamanlar
huzun gormeye uygun gozlere
ve duymaya acık yureklere
ezgisini duyurur mutlaka
bu sessiz de olsa
bazen anlatması bile zordur,,
nasıl diyeyim,hani cok sevdiğin birinin mezarına gidersin
hani sonra konuşursun onla biraz,,
hani biraz dertleşirsin,,
sonra yıllar once elerinle diktiğin ağacın
artık kocaman olmuş dallarından bi yaprak koparmak icin uzatırsın elini,,
işte o an huzun belki de elinin titreyişindedir senin,,
sevdiğinden bi parcaya dokunmuş gibi hissedersin…
sonra o yaprağı alırsın usulca
sonra parmak uclarınla seversin bi an onu avucunda dalgınlıkla
ve cuzdanını acar ardından
sevdiğinin resminin yanına koyarsın o yaprağı incitmeden
ve yavaşca…
ve bide bakarsın o an farkettirmeden dudağının kenarına kadar akmış
bir damla goz yaşının nemidir yanağındaki serinlik,,
zaten hemen peşi sıra gozlerin de uşur senin ben bilirim,,
ve zaten sende kaparsın gozkapaklarını elinde olmadan sıkıca,,
işte o an huzun senin
hem yanağındaki nemde,,
hem icindeki serinlikte
hem de
hem de
hıckıramayışında,yureğinin …
huzun eyluldur,,
ve eylul
bi mevsimin ilk ayı gibi dursa da,,
cok kişi icin kendisi bi mevsimdir tek başına…
oysa sarışın bi kadındır eylul ben gordum
erken inmeye donen,hafif serince akşamlarda
şalı omuzlarında,
bakışları dalgın,
uysal adımlarla yurur bi ucurumun sonuna dek oylece bi başına…
ince,pek ince hatta,,
ve narin,,
ve solgun,,
bi eski zaman kadınıdır eylul,,
icinde soz verilmiş bi aşkın matemi
yuzunde sadeliğin kırılgan guzelliği
kim gorse ici burkulur huznunden
kim gor me se eksik yaşar yureği bişeyleri …
huzun eyluldur,,
eylulse bi duygudur
gozlerinde hic damlamayan buğu,,
ve ıssızlık
ellerinde yer eden …
sonra yağmurdur huzun
camdan suzulen damladır,sen bakarken elerin cenende bi kış gunu sokağa
yada belki de o damlayı bırakırken kopuş anında hissettiğidir bi bulutun,,
yani bazen huzun,
yağmurla bulut arasında
veya bi kış gunu bi uzağa yollarken sevgiliyi
ve bilirken icten ice bu bi ayrılık ve artık donuşu yok geri,,
o son bakıştaki gozune batan dikendir huzun,,
sonra sevdiceğin otobuse doğru attığı o ilk adımdır ardından,,
ve bi el sallayışı camın arkasından
ve bir de
son bi hoşca kal,,duyulamayan
sonrası zaten, tum o kalabalığın bi uğultuya donuşu olur kulaklarında
ve kendini bile geride bırakıp kacma isteğinin sarması seni
her şeyden,o andan ve kendinden
koşarak yağmur altında kimseleri umursamadan kacmak istersin uzaklara
ayakların carpa carpa sulara, koşmaya başlarsın,
bacaklarındaki isyan, dağıldığın o yol,
vardığın ev,
kendini kapadığın oda
ve huzun, daha dun sevgiliyle sarılıp uyumuşken sen
şimdi kendini bi başına bıraktığın o yatağın
her yerine sinmiş
giden sevdicek kokusunda
sadece bi su değildir bazen yağmur kısaca,,
yağmur anısı icine sızan bi duygu olur bazen,,
kış gunu bi sokağın,taşlarına akıttığı yorgunluğu yada sen izlerken,
ve yağmur kimi zaman da şahidi olur bi ayrılığın,,
yani yureğin sanki derdini bulutlara fısıldamıştır da,,
bulutlarda seninle beraber ağlıyorlarmış gibi damla damla,,
yağmur hem yoldaşın,
hem halden anlayanın,,
hem de huznun olur,,
ve yağar ince ince,, yorgun ruhuna…
huzun bazen şarkılardır,, ezgidir nota nota
hoş belki de en huzunlu şarkı ağaclarınkidir sonbaharlarda
sen kulağını dayadığında bi ağaca
elerinle dokunduğunda,,
yada sarıldığında,,
ağacın icinden cekilen hayat
ve yaprakların sessiz cığlıklarıdır bi şekilde duyduğun
kulaklarınla olmasa da
ve bu duyduğun huzundur aslında
cunku ,ağaclarında şarkısı
ve yapraklarında ağıtı olur bazı zamanlar
huzun gormeye uygun gozlere
ve duymaya acık yureklere
ezgisini duyurur mutlaka
bu sessiz de olsa
bazen anlatması bile zordur,,
nasıl diyeyim,hani cok sevdiğin birinin mezarına gidersin
hani sonra konuşursun onla biraz,,
hani biraz dertleşirsin,,
sonra yıllar once elerinle diktiğin ağacın
artık kocaman olmuş dallarından bi yaprak koparmak icin uzatırsın elini,,
işte o an huzun belki de elinin titreyişindedir senin,,
sevdiğinden bi parcaya dokunmuş gibi hissedersin…
sonra o yaprağı alırsın usulca
sonra parmak uclarınla seversin bi an onu avucunda dalgınlıkla
ve cuzdanını acar ardından
sevdiğinin resminin yanına koyarsın o yaprağı incitmeden
ve yavaşca…
ve bide bakarsın o an farkettirmeden dudağının kenarına kadar akmış
bir damla goz yaşının nemidir yanağındaki serinlik,,
zaten hemen peşi sıra gozlerin de uşur senin ben bilirim,,
ve zaten sende kaparsın gozkapaklarını elinde olmadan sıkıca,,
işte o an huzun senin
hem yanağındaki nemde,,
hem icindeki serinlikte
hem de
hem de
hıckıramayışında,yureğinin …