Hyaluronic Asit ya da kısaca HA, vücut dokularında bulunan hücrelerin arasındaki boşlukların bir bileşenidir ve yaşayan bütün organizmalarda mevcuttur. HA, insan eklemlerinde bulunan ve ona kayganlığını veren özel bir proteindir, ayrıca vücuttaki tendon ve lifler gibi diğer bağlayıcı dokularda da bulunur. Eklemlerde olduğu zaman, eklem içerisinde çok az seviyede ve hatta hiç kıkırdak bulunmasa bile, yumuşatıcı bir etki yaratır. Hyaluronic asit, gözü çevreleyen sıvıda ve bağlayıcı dokularda da mevcuttur, ayrıca cilt dokusunun içinde de bulunur. Diğer doğal maddelerden daha çok miktarda su tutabilen HA’nın hidratlama özellikleri sayesinde ciltteki kırışıklıklar azalır, cilt pürüzsüzleşir ve yumuşar. Bundan dolayı birçok nemlendirici ve makyaj kremlerinde kullanılan bir proteindir.
Cilt dokusundaki HA, jele benzeyen bir maddedir ve elastin ile kolajen lifleri arasındaki boşlukları doldurur. Aynı zamanda beyaz hücreleri aktifleştiren hücre göçünü kontrol eder ve hücreleri korur. Hyaluronic asit, endojen bir madde olduğu için immün sistemin uyarılması ile antibiyotik ihtiyacının azalması amacıyla da kullanılmıştır. Enfeksiyonların azalmasına yardım eden ve zararlı bakteri neslinin gelişimini önleyen HA’nın kronik bronşit enfeksiyonlarını bile azaltabileceği sonucuna varılmıştır. Vücut tarafından doğal olarak üretilen HA’nın %50’si epidermiste mevcuttur ve 24 saatten daha az bir sürede metabolize edilerek atılır. Vücudun ürettiği HA gibi, dışarıdan alınan HA da cildin iç kısmından dış kısmına doğru (dermisten epidermise) cildi nemlendirmektedir. Ciltteki HA içeriği, yaşlandıkça iki faktöre bağlı olarak değişmektedir;
Hyaluronic asit takviyesi, eklemdeki sıvının kıvamını destekleyebilir ve böylece eklemleri kayganlaştırarak yumuşatıcı bir görev üstlenebilir. HA, aynı zamanda kıkırdak hücreleri üzerinde de pozitif biyokimyasal etkilere sahip olduğu için tavsiye edilir. FDA tarafından HA’nın enjektabl formlarının osteoartrit tedavisinde kullanılabileceği belirtilmiştir. HA, ayrıca doku iyileşmesini hızlandırmak amacıyla bilhassa katarakt cerrahisinde postoperatif şeklinde kullanılmaktadır. Mevcut olan yara iyileştirme yöntemleri, iyileşmenin erken dönemlerinde HA’nın en önemli polimerleri, immün cevaba aracılık yapan beyaz kan hücreleri bakımından fiziksel boşluk yapımını ifade eder.
Hyaluronic asit, yüzsel çoğaltmalar bakımından, geçici dolgu olarak çok popüler bir seçenek haline gelmiştir. Terapi şeklinde uygulanan HA, kırışıklık ve yüzde oluşan çizgilerde gayet uygun bir biçimde kullanılan ameliyatsız ve güvenli bir süreçtir. Ayrıca kullanımdan önce herhangi bir cilt testine gerek kalmadan uygulanabilme özelliğine sahiptir. HA, çok ince iğneler ile çok az miktarlarda uygulanır ve cildin kendine özgü HA’sı desteklenir.
Kaç çizginin tedavi edildiğine bağlı olmak kaydıyla, tedavi süresi en az hasarla 20 ile 60 dakika arasında sürer. Şu durumların görüldüğü yüzdeki çizgiler, HA implantasyonu ile tedavi edilebilir;
Hyaluronic Asidin Olası Yan Etkileri Nelerdir?
Oral yollarla Hyaluronic Asit besin takviyesi uygulanıyorsa, bu ürünlerin bir kısmının tavuk kıkırdağından üretildiğinin bilinmesinde yarar vardır. Şayet tavuk alerjisi mevcutsa, kişinin bu ürünleri dikkatli kullanması gerekmektedir. Çok ender de olsa, alevlendirici reaksiyonların meydana geldiği rapor edilmiştir, fakat bu gibi yan etkilerin görülme sıklığı, HA kullanımından (enjektabl) daha çok değildir. Diğer yandan tavuk alerjisi bulunan ya da vejetaryen olan bireyler, tavuk kıkırdağından üretilmeyen diğer Hyaluronic asit besin takviyelerini alabilirler. Oral olarak HA kullanımının bugüne kadar bilinen ciddi bir yan etkisi gözlemlenmemiştir. Buna karşın çok ender olarak bazı kişilerden deride kızarıklık oluştuğuna dair şikayetler gelmiştir.
Cilt dokusundaki HA, jele benzeyen bir maddedir ve elastin ile kolajen lifleri arasındaki boşlukları doldurur. Aynı zamanda beyaz hücreleri aktifleştiren hücre göçünü kontrol eder ve hücreleri korur. Hyaluronic asit, endojen bir madde olduğu için immün sistemin uyarılması ile antibiyotik ihtiyacının azalması amacıyla da kullanılmıştır. Enfeksiyonların azalmasına yardım eden ve zararlı bakteri neslinin gelişimini önleyen HA’nın kronik bronşit enfeksiyonlarını bile azaltabileceği sonucuna varılmıştır. Vücut tarafından doğal olarak üretilen HA’nın %50’si epidermiste mevcuttur ve 24 saatten daha az bir sürede metabolize edilerek atılır. Vücudun ürettiği HA gibi, dışarıdan alınan HA da cildin iç kısmından dış kısmına doğru (dermisten epidermise) cildi nemlendirmektedir. Ciltteki HA içeriği, yaşlandıkça iki faktöre bağlı olarak değişmektedir;
- HA sentezinin azalması,
- Epidermisten dermise tekrar bölümlendirme.
- HA, cildin hidratlanması açısından içsel bir kozmetik görevi görür. Kırışıklıkları önleyici bir süreç yaratır ve cildi içten dışa doğru nemlendirir.
- Dizde bulunan eklemlerin esnekliğinin kolaylaşması gereken kişilerde, eklemlere yumuşatıcı bir etki sağlar.
- HA, orta yaştaki kadın ve erkeklerde yaşlanmanın ilk belirtileri ile beraber kullanılmalıdır.
- HA, eklem rahatsızlığı olan ileri yaştaki bireyler tarafından kullanılmalıdır.
Hyaluronic asit takviyesi, eklemdeki sıvının kıvamını destekleyebilir ve böylece eklemleri kayganlaştırarak yumuşatıcı bir görev üstlenebilir. HA, aynı zamanda kıkırdak hücreleri üzerinde de pozitif biyokimyasal etkilere sahip olduğu için tavsiye edilir. FDA tarafından HA’nın enjektabl formlarının osteoartrit tedavisinde kullanılabileceği belirtilmiştir. HA, ayrıca doku iyileşmesini hızlandırmak amacıyla bilhassa katarakt cerrahisinde postoperatif şeklinde kullanılmaktadır. Mevcut olan yara iyileştirme yöntemleri, iyileşmenin erken dönemlerinde HA’nın en önemli polimerleri, immün cevaba aracılık yapan beyaz kan hücreleri bakımından fiziksel boşluk yapımını ifade eder.
Hyaluronic asit, yüzsel çoğaltmalar bakımından, geçici dolgu olarak çok popüler bir seçenek haline gelmiştir. Terapi şeklinde uygulanan HA, kırışıklık ve yüzde oluşan çizgilerde gayet uygun bir biçimde kullanılan ameliyatsız ve güvenli bir süreçtir. Ayrıca kullanımdan önce herhangi bir cilt testine gerek kalmadan uygulanabilme özelliğine sahiptir. HA, çok ince iğneler ile çok az miktarlarda uygulanır ve cildin kendine özgü HA’sı desteklenir.
Kaç çizginin tedavi edildiğine bağlı olmak kaydıyla, tedavi süresi en az hasarla 20 ile 60 dakika arasında sürer. Şu durumların görüldüğü yüzdeki çizgiler, HA implantasyonu ile tedavi edilebilir;
- Sigara içici çizgiler adı verilen ağız üzerindeki dikey çizgiler,
- Kaş çatılmasına bağlı olan çizgiler,
- Alında oluşan endişe çizgileri,
- Ağız köşesindeki kukla çizgiler,
- Göz çevresindeki kaz ayakları,
- Burun kenarından ağız köşesine doğru uzanan gülümseme çizgileri,
- Akne ve yara izleri,
- Dudak sınırlarının yeniden tanımlanması,
- Yanak çöküntüleri,
- Yüzde oluşan bazı yaralar.
Hyaluronic Asidin Olası Yan Etkileri Nelerdir?
Oral yollarla Hyaluronic Asit besin takviyesi uygulanıyorsa, bu ürünlerin bir kısmının tavuk kıkırdağından üretildiğinin bilinmesinde yarar vardır. Şayet tavuk alerjisi mevcutsa, kişinin bu ürünleri dikkatli kullanması gerekmektedir. Çok ender de olsa, alevlendirici reaksiyonların meydana geldiği rapor edilmiştir, fakat bu gibi yan etkilerin görülme sıklığı, HA kullanımından (enjektabl) daha çok değildir. Diğer yandan tavuk alerjisi bulunan ya da vejetaryen olan bireyler, tavuk kıkırdağından üretilmeyen diğer Hyaluronic asit besin takviyelerini alabilirler. Oral olarak HA kullanımının bugüne kadar bilinen ciddi bir yan etkisi gözlemlenmemiştir. Buna karşın çok ender olarak bazı kişilerden deride kızarıklık oluştuğuna dair şikayetler gelmiştir.