Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Hz. İsa Ve Hz. Mehdi Konusundaki Şahsı Manevi Yanılgısı

Hz. İsa Ve Hz. Mehdi Konusundaki Şahsı Manevi Yanılgısı
0
122

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
HZ İSA VE HZ MEHDİ KONUSUNDAKİ ŞAHSI MANEVİ YANILGISI


Ahir zamanda Hz İsa’nın ikinci kez yeryüzüne gelişi ve Hz Mehdi’nin ortaya çıkışı yüzyıllardır İslam alemi tarafından beklenen çok müjdeli olaylardır Bediüzzaman Said Nursi, Hz İsa ve Hz Mehdi'nin çıkışı hakkında eserlerinde çok detaylı bilgiler vermiştir Bu bilgiler arasında, Hz Mehdi'nin hangi tarihlerde ve nasıl bir ortam içerisinde ortaya çıkacağı, ne gibi faaliyetlerde bulunacağı, yardımcıları, mücadelesi, Hz İsa ile birlikte İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacakları konularında geniş açıklamalar yer almaktadır
Ne var ki Said Nursi’nin bu konulardaki çok açık, kesin ve net açıklamalarına rağmen, Hz İsa ve Hz Mehdi konusu kimi zaman yanlış yorumlara konu olabilmektedir Bazı kişilerin bu konular açıldığında kullandıkları kalıplaşmış bazı cevap şekilleri vardır Örneğin “Ahir zamanda Hz Mehdi adında bir şahıs gelecek mi diye bir soru sorulduğunda şöyle bir cevap verilir: “Hayır, Hz Mehdi gelmeyecek; şahsı manevisi gelecek ya da “Hz Mehdi zaten gelmiştir Çünkü Mehdilik bir şahsı manevidir; çıkacak Mehdi budur Şu anda da bu şahsı manevi mevcuttur Aynı şekilde Hz İsa için de “Hz İsa yeryüzüne ikinci kez gelecek mi? diye bir soru sorulduğunda “Hayır, Hz İsa gelmeyecek; Hz İsa'nın kendisi yeryüzüne inmeyecek, şahsı manevisi yeryüzünde olacak denir Ya da “Hz İsa'nın da Hz Mehdi'nin de şahsı manevisi zaten gelmiştir gibi açıklamalar yapılır Kimileri de “Said Nursi de eserlerinde, Hz İsa ve Hz Mehdi'nin geleceği konusunda net açıklamalar yapmamıştır gibi sözlerle, bu düşüncelerini Bediüzzaman'ın sözleriyle delillendirmeye çalışır
Oysa bu bakış açısı son derece yanlış ve hatalıdır Tüm bu kalıplaşmış cevaplar, hiçbir delile dayandırılmadan, belki ağız alışkanlığı, belki halk arasında bilgisizce yerleşmiş yanlış birer kanaat olarak dile getirilmektedir Çünkü Bediüzzaman, Hz İsa ve Hz Mehdi ile ilgili sözlerinde bu konuyu çok net ifadelerle açıklamış; ahir zamanda beklenen bu kişilerin bir şahsı manevi olmadığını, birer şahıs olarak ortaya çıkacaklarını çok açık bir şekilde belirtmiştir
Bediüzzaman'ın Hz İsa ve Hz Mehdi ile ilgili açıklamalarına bakıldığında, bu durum kolaylıkla anlaşılabilecektir:

Hz İsa Yeryüzüne İkinci Kez Gelecektir
Bediüzzaman’ın Hz İsa için kullandığı şahıs ifadeleri,
onun bir “şahsı manevi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır
1) semai dünyada (gökler aleminde) cesediyle (insani bedeniyle) bulunan ve hayatta olan Hazreti Îsâ, belki âlemi âhiretin (ahiret aleminin) en uzak köşesine gitseydi ve hakikaten ölseydi, yine şöyle bir neticei azîme (büyük bir son) için ona yeniden cesed giydirip (bedeniyle) dünyaya göndermek o Hakîm'in hikmetinden uzak değil belki onun hikmeti öyle iktiza ettiği için va'detmiş ve va'dettiği için elbette gönderecek (Mektubat, sf 60) (Mektubat, 15 Mektup, 5657) Bediüzzaman bu sözünde Hz İsa’dan, gökyüzünde “insani bedeni ile bulunan bir şahıs olarak bahsetmekte ve onun Allah’ın vadettiği şekilde yine insani bedeniyle yeryüzüne ineceğini bildirmektedir Eğer Hz İsa’nın yalnızca bir şahsı manevi olarak yeryüzüne geleceğini söylemek isteseydi, Said Nursi ondan “insani bir beden giydirilmesi ifadesiyle söz etmezdi
2) Evet o hadîsi şerifin ifadesiyle Hazreti İsa'nın semavî nüzulü (gökyüzünden inişi) kat'î (kesin) olmakla beraber (Kastamonu Lahikası, sf 8082) Bu açıklamasında ise Bediüzzaman, “Hz İsa'nın gökyüzünden inişinin kesin bir gerçek olduğunu belirterek, Hz İsa'nın bir şahsı manevi olmadığını kesin bir üslupla açıklamaktadır
3) İşte bu sırrı azîme (büyük sırra), Hazreti Peygamber (ASM) işaret etmiştir ki: Hazreti İsa gelecek, ümmetimden olacak; aynı şeriatımla amel edecektir (Sünuhattuluatişârât, sf 59) Bediüzzaman’ın Hz İsa’nın Peygamberimiz (sav)’in şeriatıyla amel edeceği açıklamasından da yine Hz İsa’nın bir şahsı manevi olarak değil, bir insan olarak dünyaya geleceğini ifade ettiği anlaşılmaktadır Çünkü eğer kastedilen bir şahsı manevi olsaydı, bir şahsı manevinin “amelde bulunma fiilini yerine getirebilmesi söz konusu olamazdı
4) Hazreti Îsâ Aleyhisselâm geldiği vakit, herkes onun hakikî Îsâ olduğunu bilmek lâzım değildir Onun mukarreb ve havassı ( derin imanlı yakın talebeleri), nuru iman (imanın ışığı) ile onu tanır Yoksa bedahet (birdenbire ve açıkça) derecesinde herkes onu tanımayacaktır (Mektubat, sf 60) Bediüzzaman’ın bu sözü Hz İsa'dan bir şahsı manevi olarak değil, bir şahıs olarak bahsettiğini birkaç ayrı vurguyla ortaya koymaktadır:
hakiki İsa
Hazreti Îsâ Aleyhisselâm geldiği vakit,
herkes ONUN hakikî Îsâ olduğunu bilmek lâzım değildir…
ONUN mukarreb ve havassı, nuru iman ile ONU tanır
Yoksa bedahet derecesinde herkes ONU tanımayacaktır
Said Nursi’nin bu beş ifadesinden de, Hz İsa'dan bir insan olarak bahsettiği açıkça anlaşılabilmektedir Öncelikle “Hakiki İsa ifadesiyle, burada bir kişiden bahsedildiği ve başka şahıslardan farkının da “hakiki İsa ifadesiyle netleştirildiği görülmektedir
Bunun ardından kullanılan ifadelere göre ise; 1 Hz İsa gelecektir 2 Hz İsa'nın gerçekten beklenen peygamber olduğunu herkes bilip anlayamayacak, 3 ancak yakın çevresi tanıyabilecek, 4 toplumun geneli onu tanıyamayacaktır Bu açıklamaların her üçünde de bir “tanıma durumu söz konusudur ki bu da ancak bir şahıs için söz konusu olabilir Bir şahsı manevinin yakın çevresi olamayacağı açıktır; ya da yakın çevresinin bir şahsı maneviyi tanıması elbetteki söz konusu değildir Dolayısıyla tüm bu açıklamalar da yine Hz İsa'nın bir şahsı manevi olmadığını göstermektedir Tüm bunların yanında Bediüzzaman'ın kullandığı “ONUN VE “ONU kelimeleri de yine şahıs bildiren ifadelerdir ve Hz İsa'dan bir şahsı manevi olarak değil bir insan olarak bahsedildiğini açıkça ortaya koymaktadır
5) Hatta Hazreti İsa Aleyhisselam’ın nuzulü (inişi) dahi ve KENDİSİ İsa Aleyhisselam olduğu, nuru imanın (imanın ışığıyla) dikkatiyle bilinir; herkes bilemez (Şualar, sf 487) Yukarıda anlatılan durum, Bediüzzaman'ın bu sözü için de geçerlidir Burada da Hz İsa'nın bir şahıs olarak yeryüzüne geleceği çok kesin ifadelerle vurgunlamıştır:
Hazreti İsa Aleyhisselam’ın nuzulü (inişi)…
… KENDİSİ İsa Aleyhisselam olduğu…
… nuru imanın (imanın ışığıyla) dikkatiyle bilinir;
… herkes bilemez
Öncelikle Bediüzzaman Hz İsa'nın inişinden bahsetmektedir Bu açıklaması Hz İsa'nın bir şahsı manevi olmadığını, bedeniyle yeryüzüne gelecek bir şahıs olduğunu göstermektedir
Bediüzzaman Hz İsa'nın yeryüzüne ilk indiği zaman, kendisinin de Hz İsa olduğunu önceleri bilmeyeceğini, ancak daha sonra farkına varacağını bildirmiştir “Böyle bir şuur ve bilincin bir şahsı manevi için söz konusu olamayacağı da çok açıktır Ancak bir insan, kendisinin kim olduğunu anlayabilir, içerisinde bulunduğu durumu fark edebilir Ayrıca burada kullanılan “kendisi kelimesi de yine şahıs ifade eden bir sözdür
Said Nursi, çevresindeki insanların Hz İsa'nın, ahir zamanda beklenen peygamber olduğunu ancak imanlarıyla fark edebileceklerini söylemiştir Burada insanların bir şahsı maneviyi değil, “bekledikleri bir şahsı tanımalarından bahsedildiği açıktır

Hz Mehdi Bir Şahsı Manevi Değildir
Bediüzzaman’ın kullandığı “O ZAT ya da “O ŞAHIS gibi ifadeler,
Hz Mehdi'nin bir “şahsı manevi olmadığını ortaya koymaktadır
1) Belki nuru imanın (imanın ışığının) dikkatiyle, O EŞHASI AHİR ZAMAN (ahir zaman şahısları) tanınabilir (Sözler, sf 343344) Burada geçen “ahir zaman ŞAHISLARI ifadesi, Hz İsa ve Hz Mehdi'nin birer şahsı manevi olmadıklarını açıkça ortaya koymaktadır
Bediüzzaman'ın, ahir zamanda gelecek olan bu şahısların “imanın nuruyla tanınabileceklerini belirtmesi, Hz İsa ve Hz Mehdi'nin birer şahıs olarak geleceklerini açıkladığını göstermektedir Önceki satırlarda Hz İsa için de belirtildiği gibi, tanıma fiili ancak insanlar için geçerli olabilecek bir durumu ifade etmektedir Bir şahsı manevinin kendisi olup olmadığının tanınabilmesi elbetteki söz konusu değildir
2) BU ZATI ALİŞANIN (şanı şerefi yüksek şahsın) dahi bu emirde muktedir olmasında (kuvvetli olmasında) şüphe duyanların, bu vehimlerini (kuruntularını, düşüncelerini) bertaraf edecek (ortadan kaldıracak), itimadlarını temin edecek (güvenlerini sağlayacak), gayet kuvvetli güneş gibi bir hakikat (Barla Lâhikası, sf 110) Bediüzzaman’ın bu sözündeki “bu zatı alişan ifadesi de yine Hz Mehdi'nin bir şahıs olarak geleceğini açıkça belirttiğini göstermektedir
3) ÜMMETİN BEKLEDİĞİ, AHİR ZAMANDA GELECEK ZATIN üç vazifesinden en mühimmi (önemlisi) ve en büyüğü ve en kıymetdarı (kıymetlisi) olan îmanı tahkikîyi neşr (gerçek imanı yayma) ve ehli îmanı dalâletten (iman edenleri sapmaktan) kurtarmak (Sikkei Tasdiki Gaybi, sf 9) Bediüzzaman burada da İslam aleminin beklediği “ahir zamanda gelecek bir zat olduğunu belirterek, Hz Mehdi'nin bir şahsı manevi olmadığını bir kez daha açıklamıştır
4) Bu hakikatten anlaşılıyor ki; SONRA GELECEK O MUBAREK ZAT (Sikkei Tasdiki Gaybi, sf 9) Said Nursi bu açıklamasında da yine Hz Mehdi'nin bir şahıs olarak geleceğini “o mubarek zat sözleriyle tekrarlamıştır
5) Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar (fikir akımları) var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza (farz edelim) HAKİKİ BEKLENİLEN ve BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse (Kastamonu Lahikası, 57) Bediüzzaman Hz Mehdi'den “beklenilen o zat ifadesiyle bahsetmektedir “Beklenilen şahsı manevi dememektedir Buradaki “o zat ifadesi, bu konuyu hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde netleştirmektedir
Bediüzzaman Hz Mehdi'nin “bir asır sonra geleceğini belirtmektedir “Gelme fiili ancak bir şahıs için kullanılacak bir kelimedir ve buradan da Bediüzzaman'ın Hz Mehdi'den bir kişi olarak bahsettiği açıkça anlaşılabilmektedir
6) Halbuki AHİR ZAMANIN O BÜYÜK ŞAHSI, ÂLİ BEYT'TEN (Peygamberimiz (sav)'in ev halkından yani soyundan) OLACAKTIR (Emirdağ Lahikas?, 247250) Bediüzzaman bu sözünde de yine “ahir zamanın o büyük şahsı diyerek Hz Mehdi'nin bir şahsı manevi değil bir şahıs olduğunu açıkça belirtmektedir
7) Rivayetlerde, âhirzamanın alâmetlerinden olan ve ÂLİ BEYTİ NEBEVİ’DEN (Peygamberimiz (sav)’in soyundan) HAZRETİ MEHDİ’NİN (Radıyallahü Anh) hakkında ayrı ayrı haberler var (Şualar, sf465)
8) Said itiraznamesinde demiş ki: Ben seyyid değilim MEHDİ SEYYİD (Peygamberimiz (sav) soyundan olan kimse) OLACAKdiye onları reddetmiş (Şualar, sf 368) Bediüzzaman yukarıdaki üç sözünde de, Hz Mehdi'nin “seyyid yani “peygamber soyundan gelecek bir şahıs olacağını belirtmiştir Bu ifadeden, Hz Mehdi'den bir şahsı manevi olarak bahsedilmediği açıkça anlaşılmaktadır Bir şahsı manevinin bir başka insanın soyundan gelebilmesi mümkün değildir Peygamberimiz (sav)’in soyundan gelebilmesi için Hz Mehdi'nin ancak bir insan olması gerekmektedir ki Bediüzzaman da sözleriyle bu gerçeği açıkça vurgulamaktadır
9) … O ZAT, bütün ehli imanın (iman edenlerin) manevî yardımlarıyla ve ittihadı İslâmın muavenetiyle (İslam birliğinin yardımlaşmasıyla) ve bütün ülema ve evliyanın (alimlerin ve velilerin) ve bilhassa Âli Beyt'in neslinden (özellikle Peygamberimiz (sav)’in neslinden) her asırda kuvvetli ve kesretli (çok sayıda) bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin iltihaklarıyla (peygamber soyundan gelen fedakar kimselerin katılımlarıyla) o vazifei uzmayı (büyük görevi) yapmağa çalışır (Emirdağ Lâhikası1, sf 266267) Bediüzzaman bu sözünde de Hz Mehdi'nin bir şahıs olarak ortaya çıkacağını “o zat ifadesiyle bir kez daha yinelemiştir Ayrıca “Hz Mehdi'nin yerine getireceği büyük görevden de bahsederek, onun bir şahsı manevi değil, bir insan olarak iş başında olacağını ifade etmiştir
10) Fakat çiçekler baharda gelir Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lâzım gelir Ve anladık ki, bu hizmetimizle O NURANİ ZATLARA zemin izhar ediyoruz (hazırlıyoruz) (Sikkei Tasdiki Gaybi, 189, Mektubat, 34) Bediüzzaman bu sözünde ahir zamanda gelecek bu kutlu şahıslar için “zat kelimesini kullanmıştır Kendisinin bu kimselere zemin hazırladığını söyleyerek, Hz İsa ve Hz Mehdi'nin birer şahsı manevi olmadığını açıkça ifade etmiştir
11) … Ehli imanı dalaletten muhafaza etmek (iman edenlerin doğru yoldan sapmalarını engellemek) ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile (araştırma ile) meşguliyeti iktiza ettiğinden (gerektirdiğinden), HAZRETİ MEHDİ’NİN O VAZİFESİNİ BİZZAT KENDİSİ görmeğe vakit ve hal müsaade edemez (Emirdağ Lâhikası1 266267) Bediüzzaman'ın bu sözünde kullandığı “kendisi kelimesi de şahıs ifade eden ve Hz Mehdi'nin bir şahsı manevi olmadığını ortaya koyan bir başka delildir
Said Nursi bu sözünde ayrıca Hz Mehdi'nin bir şahıs olduğunu gösteren başka vurgular da kullanmıştır: 1Hz Mehdi'nin yerine getireceği bir görev vardır Demek ki Hz Mehdi bir şahıstır 2 Hz Mehdi, diğer görevleriyle meşgul olacaktır ve bu görevi bizzat kendisinin yerine getirebilmesi için vakti olmayacaktır “Meşguliyet ve vakit darlığı ancak bir insan için söz konusu olabilecek durumlardır Bir şahsı manevinin meşgul olması ya da vaktinin olmaması söz konusu değildir
12) Elbette o kuvveti azîmedeki (büyük kuvvette) bir hamiyeti âliye (yüce bir gayret) feveran edecek (coşacak) ve HAZRETİ MEHDİ BAŞINA GEÇİP, TARİKI HAK (hak yola) VE HAKİKATA SEVK EDECEK (Mektubat, sf 473) Bediüzzaman Hz Mehdi'nin bir başka görevinin ise insanları hak ve hakikata sevk etmek olduğunu belirtmiştir Bediüzzaman bu görevini yerine getirirken “Hz Mehdi'nin bizzat işin başına geçeceğini hatırlatarak Hz Mehdi'nin bir şahıs olacağını açıkça ifade etmiştir
13) O GELECEK ZATIN ismini vermek, üç vazifesi birden hatıra geliyor, yanlış olur (Sikkei Tasdiki Gaybi, sf 9) Bediüzzaman Hz Mehdi konusundaki bu sözlerinde de yine “o gelecek zat diyerek Hz Mehdi'nin bir şahsı manevi olmadığını ifade etmiştir
Bediüzzaman “Hz Mehdi ve onun “cemaatinin şahsı manevisinden
iki ayrı kavram olarak bahsetmektedir
14) bundan bir asır sonra zulümatı (karanlığı) dağıtacak ZATLAR ise, HAZRETİ MEHDİ’NİN ŞAKİRDLERİ (talebeleri) olabilir (Şualar, sf 605) bir asır sonra zulumatı dağıtacak
Hz Mehdi'nin şakirdleri
1Bediüzzaman Hz Mehdi'nin talebeleri olacağından bahsetmiştir Hz Mehdi'nin bir cemaati olabilmesi için bu cemaatin başında Hz Mehdi'nin bir şahıs olarak bulunması gerektiği çok açıktır Yoksa bir şahıs olmadan onun cematinin olması da söz konusu değildir
2Hz Mehdi'nin bu cemaati, Bediüzzaman'ın döneminden bir asır sonra oluşacak ve bu cemaatin vesile olmasıyla zulüm ortadan kalkacaktır Önceki satırlarda da belirttiğimiz gibi, bu talebelerin var olabilmesi de yine ancak Hz Mehdi'nin bir şahıs olarak var olmasıyla söz konusu olabilecektir
15) o vazifeleri ONUN cem'iyeti ve seyyidler cemaati yapacağını rahmeti İlahiyeden bekliyoruz (Emirdağ Lâhikası1, sf 265)
16) Hazreti Mehdi'nin cem'iyeti nuraniyesi (Mektubat, sf 473) Onun cemiyeti
Hz Mehdi'nin cemiyeti nuraniyesi
Bediüzzaman yukarıdaki iki sözünde de, Hz Mehdi'nin talebelerinden oluşan bir cemiyeti olacağını belirtmektedir Bu cemiyet, Hz Mehdi'nin bizzat başında olmasından oluşan şahsı manevisidir “Hz Mehdi cemiyeti, Hz Mehdi'nin de başında bulunacağı, onun tebliğine uyup ona tabi olan insanlardan oluşan bir topluluğu ifade etmektedir Ancak bu topluluğu oluşturan en önemli özellik, bu şahsı maneviyi oluşturan şahsın yani Hz Mehdi'nin varlığıdır Dolayısıyla Bediüzzaman'ın bu sözünde kullandığı “Hz Mehdi'nin cemiyeti nuranisi kavramı da yine Hz Mehdi'nin bir şahıs olarak geleceğini göstermektedir
Bediüzzaman Hz Mehdi'nin görevlerini açıkladığı sözlerinde onun bir şahsı manevi değil, bir şahıs olduğunu açıkça belirtmiştir
17) Hem “BÜYÜK MEHDİNİN HALLERİ sabık Mehdilere (önceki Mehdilere) işaret eden rivayetlere mutabık (uygun) çıkmıyor, hadisi müteşabih (birçok anlama gelebilecek hadis) hükmüne geçer (Şualar, sf 582)
18) her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş, fakat her biri üç vazifelerden birisini bir cihette (açıdan) yapması itibariyle, AHİR ZAMANIN BÜYÜK MEHDİ’Sİ ünvanını almamışlar (Emirdağ Lahikası, sf 260)
19) Bu ayrı ayrı rivayetlerin bir tevili (açıklaması) şudur ki: BÜYÜK MEHDİ’NİN ÇOK VAZİFELERİ VAR Ve siyaset âleminde, diyanet âleminde, saltanat âleminde, cihad âlemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi (Şualar, sf 465) Bediüzzaman bu üç sözünde, Kuran ahlakını tüm dünyaya hakim kılmak amacıyla önceki asırlarda da bazı Müslüman şahısların geldiğini, ancak bunların hiçbirinin, ahirzamanda gelecek olan “Büyük Mehdinin yapacağı üç önemli görevi yerine getiremediklerini belirtmiştir Bediüzzaman'ın bu açıklamalarından Hz Mehdi'den bir şahıs olarak bahsettiği çok açık olarak anlaşılmaktadır:
1Bediüzzaman, daha önce gelen Mehdilerin birer şahıs olduklarını anlatıp ardından da Büyük Mehdi'nin onlardan farkını açıklamıştır Demek ki Büyük Mehdi de bir şahıstır
2 Önceki kişiler belirtilen görevleri yerine getirememişlerdir Ama bu görevleri Büyük Mehdi yerine getirecektir Demek ki Büyük Mehdi de bir şahıs olacaktır
3 Önceki kişiler, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz Mehdi'yi tarif ederken kullandığı özelliklere uymamaktadırlar Ama Büyük Mehdi bu özelliklere uyacaktır Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz Mehdi'nin bir şahsı manevi olmadığı fiziksel özellikleriyle, ahlakıyla tarif edilen bir şahıs olduğu yüzyıllardır tüm İslam alimleri tarafından bilinen bir gerçektir Dolayısıyla “Bediüzzaman da Peygamberimiz (sav)'in hadislerindeki tariflere uyacağını belirterek Hz Mehdi'nin bir şahıs olacağını bu sözüyle bir kez daha hatırlatmıştır

Bediüzzaman'ın buraya kadar yer verdiğimiz tüm sözleri, hiçbir şüpheye yer vermeyecek kadar anlaşılır ifadelerle Hz İsa ve Hz Mehdi'nin ahir zamanda birer şahıs olarak ortaya çıkacaklarını ortaya koymaktadır Allah’ın izniyle, Hz İsa ve Hz Mehdi, önderlik ettikleri mümin topluluklarının şahsı manevileriyle birlikte ahir zamanda ortaya çıkacak ve tüm dünyaya Kuran ahlakının hakim kılınmasına vesile olacaklardır
http:wwwhazretiisagelecekcomindex2php
 
858,506Konular
983,055Mesajlar
33,112Kullanıcılar
fekaSon üye
Üst Alt