iltasyazilim
FD Üye
Mehdi'nin çıkış zamanı ile ilgili hadisler şunlardır Bu hadislerden ümmetin ömrünün Hicri 1500'ü geçmeyeceği açıkça görülüyor:
Enes b Malik 'den O dedi ki Resulullah (sav) buyurdu:
Dünyanın ömrü, ahiret günlerinde yedi gündür Allahu Teala buyurdu ki: Rabbin katında bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişcesine şu dünyanın yedi bin yıllık ömrü müddetince sevap yazar
(Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s 88)
Ahmet İbni Hanbel ilel inde nakletti
Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir
(Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir zaman, s 89)
Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek fakat bin beşyüz (1500) seneyi aşmayacaktır
(Celaleddin Suyuti'ElKeşfu Fi Mücazeveti Hazin elÜmmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh elAsar; Muhammed B Resul AlHüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri Pamuk Yayınları, s 299)
Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek
(Suyuti, elkeşfu an mücavezeti hazihil ümmeti elelfu, elhavi lil fetavi, Suyuti 2248, tefsiri ruhul beyan Bursevi (arapça) 4262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’lilel, s 89)
Abdullah (ra) dan rivayet edilmiştir: Resulullah (sav) buyurdu ki: Ehli beytimden ismi ismime mutabık olan bir kişi başa geçecektir
Dünyanın ancak bir günlük ömrü kalmış olsa, onun başa geçmesi için Cenabı Allah O günü behemehal uzatır
(İmam Tirmizi, Süneni Tirmizi, 492)
HzAli 'den rivayet olduğuna göre Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış ta olsa, Allah (cc) benim Ehli beytimden bir zatı gönderecek
(Ebu Davud, Süneni Ebu Davud, 592)
İbni Mace ve Ebu Naim, Ebu Hüreyre 'den tahric ettiler, o dedi, Peygamber (sav) buyurdu:
Eğer dünyadan bir gün kalsa, Allah o günü uzatır ve Ehli Beytimden birisini Melik kılar
(Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir zaman, s 10; Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir zaman, s 27; İmam Şarani, Tezkiretil Kurtubi, Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Bedir Yayınevi, İstanbul 1981, s437)
Dakkak b Zeydü Cüheni 'den rivayet ettiler
Ben gördüğüm bir rüyayı Resulüllah (sav) 'e anlattım Bu rüyada Peygamber (sav) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, Yedi basamaklı gördüğün minber şu dünyanın ömrü olan yedi bin senedir Ben de O 'nun son bininde olacağım
(Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s 89)
Ancak beklenen odur ki; aradan bin sene geçtikten sonra bu saklı devlet tecid edile (yenilene) Ona bir üstünlük verilip suyu bulması, arttırıla Böylece kemalatin aslı zuhur edip onun zilletini örte Ve nisbeti aliyyenin mürevvici Mehdi gelsin
Allah ondan razı olsun
(İmamı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi, Mektubatı Rabbani, Hakikat Kitabevi, 1569)
Şeriatın teyit hasletleri, milleti tecdidi bu ikinci bindedir
Bu davanın doğruluğuna adil şahid: İsa'nın (as) Mehdi'nin (ra) bu bin içinde var oluşlarıdır
(İmamı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi, Mektubatı Rabbani, Hakikat Kitabevi, 1611)
Resulullah (sav)in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler Yani Resulullah (sav)in irtihali üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar Onların pek kemalli olmaları şunun içindir ki: Şeriatın takviyesi, pek tamam tekliyle hasıl ola
Aradan bin sene geçtikten sonra, Mehdi'nin gelişi de bunun içindir Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ürrüsül Resulüllüh (sav) müjdelemiştir İsa (as) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir
(İmamı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi, Mektubatı Rabbani, Hakikat Kitabevi, 1440)
Zira onun (Hz Mehdi (as)'nin ) zuhuru, yüz başlarında olacaktır
(İmamı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi, Mektubatı Rabbani, Hakikat Kitabevi, )
RİSALEİ NUR KÜLLİYATINDA HZ MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ZAMANI
HZ MEHDİ (AS) HİCRİ 1400'DE GELECEKTİR
Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli lamlarve mimlerikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazreti Mehdi'nin Şakirtleri olabilir(Şualar, s 605)
Bediüzzaman, İslam aleminin üzerindeki zulüm ortamının kendisinden bir asır sonraancak Hz Mehdi (as)vesilesi ile dağıtılacağını söylemiştir Kendisinden bir sonraki yüzyılda yani Hicri 1400'lü yıllarda Hz Mehdi (as)'nin yapacağı çalışmalarla, Müslümanların büyük sıkıntılardan kurtulup feraha kavuşacaklarını açıklamıştır
İSTİKBALİ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK bir HAKİKATİ asırlarında KARİB (yakın) ZANNETMİŞLER (Sözler, s 318)
Bediüzzaman bu sözleriyle İslam tarihinde pek çok kişinin Hz Mehdi (as)'nin kendi dönemlerinde geleceğini düşünerek yanıldıklarını belirtmiş ve Hz Mehdi (as)'nin geliş zamanı hakkında bilgi vermiştir:
Bediüzzaman Hz Mehdi (as)'nin, Peygamberimiz (sav)'den 1400 SENE SONRA geleceğini hatırlatmıştır Bu çok önemli bir bilgidir Bediüzzaman burada ne 1373, ne 1378 ne 1398 ne de başka bir tarih vermemiş tam olarak 1400 yıl sonrasından bahsetmiştir Bu tarih Miladi 1980 yılına denk gelmektedir Hicri 13 yüzyılın müceddidi olarak Hicri 14 yüzyıla kadar müceddidlik görevini yerine getiren Bediüzzaman, Hicri 1379 yani Miladi olarak 1960 yılında vefat etmiştir Dolayısıyla Bediüzzaman Hz Mehdi (as)'nin gelişi için kendi yaşadığı dönemden çok ileriki bir tarihi belirtmektedir
Bediüzzaman 1400 YIL SONRA tarihini vererek aynı zamanda 14 ve 15 yüzyıllar arasında görev yapacak olan müceddidin de Hz Mehdi (as)olduğunu haber vermektedir
Bunun yanı sıra Bediüzzaman Hz Mehdi (as)için 1400 sene sonra GELECEKifadesini kullanarak, Hz Mehdi (as)'nin kesin olarak geleceğinimüjdelemektedir Bediüzzaman bu sözleriyle Hz Mehdi (as)'nin manevi bir kişi olmadığını, belirtilen tarihte gelecek bir şahıs olduğunu açıklamaktadır
Bediüzzaman verdiği bu bilgiyle ayrıca Hz Mehdi (as)'nin geçmişte ve Bediüzzaman'ın kendi yaşadığı dönemde henüz gelmemiş olduğu konusuna da açıklık kazandırmaktadır Çünkü dikkat edilirse Bediüzzaman Hz Mehdi (as)geldi ya da gelmişdememekte, gelecek zamanbelirten bir kelime kullanmakta ve GELECEK demektedir
Bediüzzaman Hz Mehdi (as)için HAKİKAT kelimesini kullanmıştır Bediüzzaman bu ifadesiyle, Hz Mehdi (as)'nin gelişinin bir hakikat yani hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar kesin bir GERÇEK olduğunu belirtmiştir
Bediüzzaman bu sözüyle ayrıca, Hz Mehdi (as)'nin gelişinden önce Mehdi olduğu sanılan şahısların aksine, 1400 sene sonra gelecek olan Mehdi'nin bir hakikat olacağını belirtmiştir Yani bu kutlu zatın, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde müjdelediği tüm özelliklere sahip olan GERÇEK MEHDİ olacağını ve bu özellikleriyle Mehdi sanılan kişilerden ayırt edilip tanınacağını hatırlatmıştır
Bediüzzaman daha önce de birçok kişinin, Hz Mehdi (as)'nin geliş tarihi ile ilgili çeşitli kanaatlere kapıldıklarını ve bu mübarek zatın kendi yaşadıkları yüzyıla yakınbir tarihte geleceğini sandıklarını belirtmiştir Ancak Bediüzzaman KARİB (YAKIN) ZANNETMİŞLER diyerek söz konusu kişilerin Hz Mehdi (as)'nin önceki tarihlerde çıkmış olabileceğini düşünmekle yalnızca bir zanda bulunduklarını ancak yanıldıklarını hatırlatmıştır Gerçekte ise Hz Mehdi (as)'nin Hicri 1400 yılında geleceğini ve bu tarihten sonra faaliyetlerine başlayacağını bildirmiştir Nitekim Bediüzzaman'ın verdiği bu tarih Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde verilen bilgilerle tam bir uyum halindedir
Birinci cümle, binbeşyüz (1500) makamiyle ahir zamanda bir taifei mücahidinin (din için çalışanların, cihad edenlerin) son zamanlarına; ve ikinci cümle, binbeşyüzaltı(1506) makamile galibane mücahedenin tarihine işaret eder
() bu tarihe kadar (1506) zahir ve aşikarane, belki galibane devam edeceğine remze yakın ima eder
(Bediüzzaman Said Nursi, Sikkei Tasdiki Gaybi, s46)
Bediüzzaman Ümmetimden bir grup kıyamet kopuncaya kadar hak uğrunda mücadele etmeye devam edecek (Buhari, İ'tisam:10; Müslim, İman: 247; İbni Mace, Mukaddime: 1; Tirmizi, Fiten: 51)hadisi şerifini açıklarken, hadisi aslına ebced hesabına vurmuş, 'Hatta ye'tiyellahu biemrihi Kıyamet kopuncaya kadar' 1545, kafirin başında kopacak Kıyamete işaret etmektedir (Bediüzzaman Said Nursi, Kastamonu Lahikası, s 23) (Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, Gençlik Yayınları, s 164) şeklinde belirtmiştir
HZ MEHDİ (AS) BEDİÜZZAMAN'DAN BİR ASIR SONRA GELECEKTİR
HAKİKİ BEKLENİLEN ve BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse (Kastamonu Lahikası, s 57)
Bediüzzaman Said Nursi, Hz Mehdi (as)'nin henüz gelmediğini, Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini bildirmektedir
Bediüzzaman, HAKİKİ BEKLENİLEN sözleriyle Hz Mehdi (as)'nin HENÜZ BEKLENDİĞİNİifade etmekte ve bu mübarek zatın kendi döneminde HENÜZ GELMEDİĞİNİ belirtmektedir Eğer Bediüzzaman Hz Mehdi (as)'nin kendi yaşadığı dönemde gelmiş olduğunu düşünüyor olsaydı, kuşkusuz ki bu ifadeyi kullanmazdı Hakiki beklenilen yerine gelmiş olanveya gelenderdi Dolayısıyla Bediüzzaman, bu sözleriyle Hz Mehdi (as)'nin henüz gelmediğini ve gelmesinin tüm İslam alemi tarafından beklendiğini vurgulamaktadır
Bediüzzaman Hicri 1300'lü yıllarda yaşamıştır Kendisinden sonra gelecek asır olan Hicri 1400'lü yıllar Hz Mehdi (as)'nin çıkış zamanıdır
Bunun yanı sıra Bediüzzaman burada kullandığı HAKİKİkelimesiyle de Hz Mehdi (as)'nin gelişinin ne kadar kesin bir gerçek olduğunu belirtmektedir
Bediüzzaman burada Hz Mehdi (as)için bir kez daha GELECEKkelimesini kullanmış ve onun kendi yaşadığı dönemde henüz gelmediğini ve İLERİDE GELECEĞİNİ tekrar belirtmiştir Bu sözüyle aynı zamanda Hz Mehdi (as)'nin manevi bir kişilikdeğil, GELMESİ BEKLENEN BİR İNSAN olduğunu da bir kez daha vurgulamıştır
Bunun yanı sıra Bediüzzaman bu sözünde, gelmesi beklenilen bu mübarek zatın geliş zamanını da müjdelemektedir Hz Mehdi (as)'nin KENDİSİNDEN BİR ASIR SONRA, YANİ HİCRİ 1400'LÜ YILLARDA ortaya çıkacağını haber vermektedir Kuşkusuz ki eğer Bediüzzaman Hz Mehdi (as)'nin kendi döneminde yaşadığını düşünseydi, böyle uzak bir tarih vermez, aksini açıkça ifade ederdi Demek ki Bediüzzaman'ın bu konudaki kanaati hiçbir itiraza yer bırakmayacak kadar kesindir
Bediüzzaman'ın ifadesinde belirttiği, sahabe döneminden 1400 sene sonrasıHicri 1400'lü yılların başlarına, yani Miladi olarak19791980 senelerine denk gelmektedir
Bediüzzaman, Hicri 1327'de Şam'da Emevi Camii'nde on bin kişiye verdiği hutbesinde, Hicri 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele zamanlarına dikkat çekmektedir Bediüzzaman, Hz Mehdi (as)'nin göreve başlaması ve inkarcı zihniyeti fikren mağlup etmesi ile ilgili olarak şu tarihleri bildirmektedir:
Ta 1371 senesinden sonraki alemi İslam'ın mukadderatına (kaderine) nazar eden (göz atan) Hutbei Şamiye'deki hakikatler Evet şimdi olmasa da 3040 SENE SONRAfen ve hakiki marifet (müsbet ilimler ve sanat, ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (medeniyetin iyiliklerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharrii hakikat meyelanını (hakikati araştırma meyli) ve insaf ve muhabbeti insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRAonları darmadağın edecek (Hutbei Şamiye, 25)
Şam'da yaptığı bu konuşmada, Hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Hz Mehdi (as)'nin göreve başlamasının 1371 tarihinden3040
yıl sonra olacağını bildirmiştir Bu tarih ise Hicri 14011411, Miladi olarak da 19801990 yılları arasıdır
Yine aynı konuşmanın devamında Bediüzzaman, Hz Mehdi (as)'nin, inkarcı fikir sistemini, fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir Bu da Hicri 1421, yani Miladi 2001senesi demektir
Bediüzzaman'ın ahir zamanla ilgili bir diğer açıklaması da şöyledir:
YETMİŞ BİRDE FECRİ SADIK (tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak Eğer bu, fecri kazib (sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECRİ SADIK (fecri kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma) ÇIKACAK (Hutbei Şamiye, 23)
Bediüzzaman'a göre fecri sadık'ın çıkacağı yıllar:
1371 + 30 1401 1981
1371 + 40 1411 1991
Bediüzzaman bu izahına göre Hakkın karşısında batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 19811991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının başlamasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir ve bunun genişleyip devam etmesi 2010 yılına kadar sürecektir (En doğrusunu Allah bilir)
1956’ DAN 2008’E SAİD NURSİ’NİN İSTİHRACATI
RİSALE NUR’DA 1956 YILINA İŞARETLER
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar Onlara bir yardımcı bulamazsın (Nisa Suresi, 145)
Eğer şedde iki nun sayılsa, okunmayan hemzeler ve (ye) de sayılsa 1376 (19561957) ederek, bu zulümatlı nifakın ((dinsizlik ve zulme dayalı, ikiyüzlü münafıkane sistemin) sukut mertebesine (susma, son bulma derecesine) (Emirdağ Lahikası (1), Mektup no: 15)
Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası adlı eserinde, Nisa Suresi’nin 145’inci ayetinin ebcedinin “1956 yılına işaret ettiğini ifade etmiştir Bediüzzaman buradaki “bu zulümatlıı nifakıın sukut mertebesine sözleriyle, 1956 yılının dünya çapında İslam dünyası ve Müslümanlar açısından büyük bir önem taşıdığını belirtmiştir Bediüzzaman'a göre, bu yıla kadar hüküm süren zulüm, delalet ve nifak ortamı, 1956 yılından sonra tüm dünyada gerilemeye başlayacak ve Allah’ın izniyle son bulacaktır Nitekim Bediüzzaman'ın belirttiği, “Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar Onlara bir yardımcı bulamazsın (Nisa Suresi, 145) ayeti de bu gerçeğe işaret etmektedir Bediüzzaman'ın “zulümatlı nifak olarak adlandırdığı zulme ve inkara dayalı inanç sistemi de, aynı ayette bildirilen münafıkların durumu gibi, Allah’ın izniyle yok olacaktır Münafıkların hiçbir yardımcısının olmaması gibi, dünya genelinde Deccaliyet’i temsil eden bu zulüm, nifak ve delalet ortamı da yardımsız kalarak son bulacaktır
Kuran’da 1956 yılının ebcedini veren bir başka ayet ise Ali İmran Suresi’nin 81 ayetidir:
Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınızDemişti ki: Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?Onlar: İkrar ettikdemişlerdi de Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım,demişti (Ali İmran Suresi, 81)
Bu ayette geçen “ sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldi sözlerinin ebcedi “1956 yılını göstermektedir Nitekim Risalei Nurlar’a uygulanan yasağın kaldırılması da bu tarihe denk gelmektedir 1956 yılı Risalei Nur açısından çok önemli bir yıl olmuştur Bilindiği gibi bu yıla kadar Risalei Nur bulundurmak, okumak, dağıtmak yasaklanmış, Nur Risaleleri hakkında bin beş yüz kadar kamu davası açılmıştı 1956 yılında ise, 8 yıldır Afyon’da süren dava sonuçlanmasıyla bu konuda verilen büyük hukuk mücadelesi de son bulmuş ve risalelerin hiçbir suç unsuru taşımayan imani eserler olduğu, mahkeme huzurunda karara bağlanmıştı Afyon Mahkemesi, 1956'da Diyânet İşleri Riyaseti Müşavere Kurulu, bütün Risalei Nur Külliyâtı'nı tek tek inceleyerek her bir Risale hakkında, olumlu ve yararlı Kur'anî bir tefsir olduğuna ilişkin bir rapor sunmuş, Nur Risaleleri’nin beraat ve iadesine karar vermiş ve böylece Risalei Nurlar’ın yayınlanması serbest bırakılmıştı
Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi, Risalelerin serbest bırakıldığı bu tarihle başlayan Deccaliyet’in fikir sisteminin yok olması Allah’ın izniyle yakın gelecekte tümüyle son bulacak, Peygamberimiz (sav)'in de müjdelediği gibi Kuran ahlakı tüm dünyada hakim olacaktır
RİSALE NUR’DA 19791980 YILLARINA İŞARETLER
İstikbali dünyeviyede 1400 sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler (Sözler, s 318)
Bediüzzaman'ın İslam ahlakının hakimiyet devrelerine dair risalelerde belirttiği bir başka tarih ise, sahabe döneminden 1400 sene sonrasıdır Bu tarih, Miladi olarak “19791980 yıllarına denk gelmektedir
RİSALE NUR’DA 1981 1991 YILLARINA İŞARETLER
Bediüzzaman, hicri 1327'de Şam'daki Emevi Camii'nde on bin kişilik bir cemaate verdiği Şam hutbesinde de yine, 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmış, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, İslam ahlakının mücadele ve galibiyet zamanına dikkat çekmiştir:
Evet şimdi olmasa da 3040 SENE SONRA fen ve hakiki marifet (hüner, sanat , ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (iyi ve faydalı yönlerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip (o üç kuvvetle donatıp), cihazatını verip (gerekli ihtiyacını karşılayıp) o dokuz manileri mağlup edip (o dokuz engelleri yenip) dağıtmak için taharrii hakikat meyelanını (gerçekleri araştırma eğilimi) ve insaf ve muhabbeti insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin (sınıfının) cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek (Hutbei Şamiye, s 25)
Bediüzzaman’ın Şam Hutbesi, İslam ahlakının hakimiyet zamanı ile ilgili net tarihler vermiş olması açısından son derece önemlidir
Evet şimdi olmasa da 3040 SENE SONRA…
Bediüzzaman’ın vermiş olduğu bu tarih ile, bu hutbenin okunduğu tarihten 3040 yıl sonrası, yani hicri 14011411 yılları kastedilmiştir Miladi olarak ise bu tarihler “19811991 tarihlerine denk gelmektedir
Bediüzzaman'ın bu konuyu açıkladığı sözlerinden bir başkası ise şöyledir:
YETMİŞ BİRDE fecri sadık başladı veya başlayacak Eğer bu, fecri kazib de olsa, OTUZKIRK SENE SONRA fecri sadık çıkacak
(Hutbei Şamiye, s 23)
Fecir: Tan yerinin ağarması, güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti
Fecri Kazib: Sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık
Fecri Sadık: Fecri Kazib'den sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma
1371 + 30 1401 1981
1371 + 40 1411 1991
Bediüzzaman bu sözleriyle İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olmasını güneşin doğuşuna benzetmiştir Bediüzzaman bu örnekle, güneşin battıktan sonra ertesi gün yeniden doğması gibi, İslam ahlakının da dünya üzerinde tekrar doğup parlayacağına işaret etmiştir Fecri Kazib ve Fecri Sadık ifadeleriyle bu doğuşun başlangıç yıllarına dikkat çekmiş, ve buna göre Hakkın karşısındaki batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının “19811991 yıllarında gerçekleşeceğini belirtmiştir
RİSALE NUR’DA 1997 YILINA İŞARETLER
“inkar edenlerin velileri ise tağut'tur
(Bakara Suresi, 257)
Bediüzzaman, Bakara Suresi’nin 257 ayetindeki “tağut (batıl fikir sistemi) kelimesinin ebced değerinin 1417 yani Miladi “1997 yılını verdiğini belirtmiş ve bu tarihte “tağutun yani Deccaliyet’in batıl ve inkarcı fikir sisteminin dünya çapında azgınlaşacağını ve şiddetleneceğini bildirmiştir
RİSALE NUR’DA 2001 YILINA İŞARETLER
İnşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek
(Hutbei Şamiye, s 25)
Bediüzzaman Said Nursi, Kuran ahlakının tüm dünyaya hakim kılınmasının yarım asır yani 50 yıl içinde tamamlanacağını bildirmiştir Bediüzzaman bu sözleriyle materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerinin insanlar üzerindeki etkisinin 10 yıl gibi kısa bir süre içinde yok olacağına işaret etmektedir Bu tarih ise Hicri 1421 yani Miladi “2001 yılına denk gelmektedir
Bediüzzaman, aşağıda da yer verilen 19811991 yılarına işaret eden sözünde yine bir kez daha “2001 yılına dikkat çekmektedir:
YETMİŞ BİRDE fecri sadık başladı veya başlayacak Eğer bu, fecri kazib de olsa, OTUZKIRK SENE SONRA fecri sadık çıkacak
(Hutbei Şamiye, s 23)
Bediüzzaman bu açıklamasında, Hakkın karşısındaki batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 19811991 yılları, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise “2001 yılında olacağına işaret etmiştir
RİSALE NUR’DA 2004 YILINA İŞARETLER
Bediüzzaman’ın Risalei Nur Külliyatı’nda, Hz Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili olarak verdiği tarihlerden bir diğeri ise 2004 yılına ilişkindir Bediüzzaman Kuran’ın “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor (Tevbe Suresi, 32) ayetindeki Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyorcümlesi hakkında, geleceğe yönelik şöyle bir bilgi vermektedir:
“Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli lamlarve mimlerikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazreti Mehdi'nin şakirtleri (talebeleri) olabilir (Şualar, sf 605)
Bediüzzaman bu ayetin ebced değerinin Hicri 1424 yani miladi “2004 yılına denk geldiğini ve bu tarihin, Hz Mehdi önderliğinde Kuran ahlakının dünya hakimiyeti devrelerinden birine işaret ettiğini bildirmektedir
RİSALE NUR’DA 20072008 YILLARINA İŞARETLER
Şu ayetin gizli imasına “Kim Allah'ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır (Maide Suresi, 56) ayeti teyid ediyor Çünkü “ hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır ayetindeki şeddeli nun (Arapça şeddeli nun harfi) bir sayılsa tam evvelki ayete tevafuk ile (denk gelmesiyle) Hizbul Kur’an’ın (Kuran taraftarlarının) faaliyetine vasıta olan bir hadiminin (hizmet eden kimsenin) Kur’an okumaya başladığı 1302 tarihine iki fark ile tevafuk etmekle beraber şeddeli nun iki nun sayılsa bin üç yüz elli (1350) eder ki; bu tarihte Kuran’dan muktebes (alınan bilgilerle hazırlanmış) olan Risalei Nur etrafında toplanan, bütün kuvvetleriyle Kuran hizmetlerine çalışan Hizbul Kur’an’ın faaliyeti ve delalet (sapkınlık) ve zındıkaya (dinsizliğe) manen galebe ettikleri (galip geldikleri) bir zamana tevafuku (denk gelmesi) ise istikbalde (gelecekte) tam galebelerine (tam galibiyetlerine dair) bir imai gaybidir (gizli bir işarettir) (8 Lem’a, Kerameti Gasviye)
Bediüzzaman Said Nursi bu sözünde, ayetin “hiç şüphe yok galip gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır cümlesinin ebced değerinin, Hicri 1350 tarihini verdiğini ve bu tarihte Kuran ahlakının bir galibiyeti olacağına işaret ettiğini bildirmiştir Ancak ayetin ayrıca, bunun gibi gelecekte de yine Kuran ahlakının üstün geleceği bir başka dönem olacağına dair gizli bir işaret içerdiğini de hatırlatmıştır Nitekim ayetin bu cümlesinin Arapça yazılımında yer alan baştaki “fe harfi de hesaba katılarak ebcedine bakıldığında, bu sefer de ebced değeri 80 çıkmaktadır 1350 üzerine 80 ilave edildiğinde de Hicri 1430 etmektedir ki, bu tarih de miladi olarak “2008 yılını vermektedir Allah’ın izniyle bu tarih Bediüzzaman’ın sözlerinde belirttiği ayetin, Kuran ahlakının gelecekteki, Darwinist, materyalist ve ateist felsefeler gibi dinsiz akımlar karşısındaki tam galibiyetine işaret etmektedir
Enes b Malik 'den O dedi ki Resulullah (sav) buyurdu:
Dünyanın ömrü, ahiret günlerinde yedi gündür Allahu Teala buyurdu ki: Rabbin katında bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişcesine şu dünyanın yedi bin yıllık ömrü müddetince sevap yazar
(Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s 88)
Ahmet İbni Hanbel ilel inde nakletti
Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir
(Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir zaman, s 89)
Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek fakat bin beşyüz (1500) seneyi aşmayacaktır
(Celaleddin Suyuti'ElKeşfu Fi Mücazeveti Hazin elÜmmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh elAsar; Muhammed B Resul AlHüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri Pamuk Yayınları, s 299)
Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek
(Suyuti, elkeşfu an mücavezeti hazihil ümmeti elelfu, elhavi lil fetavi, Suyuti 2248, tefsiri ruhul beyan Bursevi (arapça) 4262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’lilel, s 89)
Abdullah (ra) dan rivayet edilmiştir: Resulullah (sav) buyurdu ki: Ehli beytimden ismi ismime mutabık olan bir kişi başa geçecektir
Dünyanın ancak bir günlük ömrü kalmış olsa, onun başa geçmesi için Cenabı Allah O günü behemehal uzatır
(İmam Tirmizi, Süneni Tirmizi, 492)
HzAli 'den rivayet olduğuna göre Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış ta olsa, Allah (cc) benim Ehli beytimden bir zatı gönderecek
(Ebu Davud, Süneni Ebu Davud, 592)
İbni Mace ve Ebu Naim, Ebu Hüreyre 'den tahric ettiler, o dedi, Peygamber (sav) buyurdu:
Eğer dünyadan bir gün kalsa, Allah o günü uzatır ve Ehli Beytimden birisini Melik kılar
(Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir zaman, s 10; Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir zaman, s 27; İmam Şarani, Tezkiretil Kurtubi, Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Bedir Yayınevi, İstanbul 1981, s437)
Dakkak b Zeydü Cüheni 'den rivayet ettiler
Ben gördüğüm bir rüyayı Resulüllah (sav) 'e anlattım Bu rüyada Peygamber (sav) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, Yedi basamaklı gördüğün minber şu dünyanın ömrü olan yedi bin senedir Ben de O 'nun son bininde olacağım
(Ali B Hüsameddin elMuttaki, Kitabül Burhan fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s 89)
Ancak beklenen odur ki; aradan bin sene geçtikten sonra bu saklı devlet tecid edile (yenilene) Ona bir üstünlük verilip suyu bulması, arttırıla Böylece kemalatin aslı zuhur edip onun zilletini örte Ve nisbeti aliyyenin mürevvici Mehdi gelsin
Allah ondan razı olsun
(İmamı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi, Mektubatı Rabbani, Hakikat Kitabevi, 1569)
Şeriatın teyit hasletleri, milleti tecdidi bu ikinci bindedir
Bu davanın doğruluğuna adil şahid: İsa'nın (as) Mehdi'nin (ra) bu bin içinde var oluşlarıdır
(İmamı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi, Mektubatı Rabbani, Hakikat Kitabevi, 1611)
Resulullah (sav)in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler Yani Resulullah (sav)in irtihali üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar Onların pek kemalli olmaları şunun içindir ki: Şeriatın takviyesi, pek tamam tekliyle hasıl ola
Aradan bin sene geçtikten sonra, Mehdi'nin gelişi de bunun içindir Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ürrüsül Resulüllüh (sav) müjdelemiştir İsa (as) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir
(İmamı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi, Mektubatı Rabbani, Hakikat Kitabevi, 1440)
Zira onun (Hz Mehdi (as)'nin ) zuhuru, yüz başlarında olacaktır
(İmamı Rabbani Ahmedi Faruki Serhendi, Mektubatı Rabbani, Hakikat Kitabevi, )
RİSALEİ NUR KÜLLİYATINDA HZ MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ZAMANI
HZ MEHDİ (AS) HİCRİ 1400'DE GELECEKTİR
Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli lamlarve mimlerikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazreti Mehdi'nin Şakirtleri olabilir(Şualar, s 605)
Bediüzzaman, İslam aleminin üzerindeki zulüm ortamının kendisinden bir asır sonraancak Hz Mehdi (as)vesilesi ile dağıtılacağını söylemiştir Kendisinden bir sonraki yüzyılda yani Hicri 1400'lü yıllarda Hz Mehdi (as)'nin yapacağı çalışmalarla, Müslümanların büyük sıkıntılardan kurtulup feraha kavuşacaklarını açıklamıştır
İSTİKBALİ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK bir HAKİKATİ asırlarında KARİB (yakın) ZANNETMİŞLER (Sözler, s 318)
Bediüzzaman bu sözleriyle İslam tarihinde pek çok kişinin Hz Mehdi (as)'nin kendi dönemlerinde geleceğini düşünerek yanıldıklarını belirtmiş ve Hz Mehdi (as)'nin geliş zamanı hakkında bilgi vermiştir:
Bediüzzaman Hz Mehdi (as)'nin, Peygamberimiz (sav)'den 1400 SENE SONRA geleceğini hatırlatmıştır Bu çok önemli bir bilgidir Bediüzzaman burada ne 1373, ne 1378 ne 1398 ne de başka bir tarih vermemiş tam olarak 1400 yıl sonrasından bahsetmiştir Bu tarih Miladi 1980 yılına denk gelmektedir Hicri 13 yüzyılın müceddidi olarak Hicri 14 yüzyıla kadar müceddidlik görevini yerine getiren Bediüzzaman, Hicri 1379 yani Miladi olarak 1960 yılında vefat etmiştir Dolayısıyla Bediüzzaman Hz Mehdi (as)'nin gelişi için kendi yaşadığı dönemden çok ileriki bir tarihi belirtmektedir
Bediüzzaman 1400 YIL SONRA tarihini vererek aynı zamanda 14 ve 15 yüzyıllar arasında görev yapacak olan müceddidin de Hz Mehdi (as)olduğunu haber vermektedir
Bunun yanı sıra Bediüzzaman Hz Mehdi (as)için 1400 sene sonra GELECEKifadesini kullanarak, Hz Mehdi (as)'nin kesin olarak geleceğinimüjdelemektedir Bediüzzaman bu sözleriyle Hz Mehdi (as)'nin manevi bir kişi olmadığını, belirtilen tarihte gelecek bir şahıs olduğunu açıklamaktadır
Bediüzzaman verdiği bu bilgiyle ayrıca Hz Mehdi (as)'nin geçmişte ve Bediüzzaman'ın kendi yaşadığı dönemde henüz gelmemiş olduğu konusuna da açıklık kazandırmaktadır Çünkü dikkat edilirse Bediüzzaman Hz Mehdi (as)geldi ya da gelmişdememekte, gelecek zamanbelirten bir kelime kullanmakta ve GELECEK demektedir
Bediüzzaman Hz Mehdi (as)için HAKİKAT kelimesini kullanmıştır Bediüzzaman bu ifadesiyle, Hz Mehdi (as)'nin gelişinin bir hakikat yani hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar kesin bir GERÇEK olduğunu belirtmiştir
Bediüzzaman bu sözüyle ayrıca, Hz Mehdi (as)'nin gelişinden önce Mehdi olduğu sanılan şahısların aksine, 1400 sene sonra gelecek olan Mehdi'nin bir hakikat olacağını belirtmiştir Yani bu kutlu zatın, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde müjdelediği tüm özelliklere sahip olan GERÇEK MEHDİ olacağını ve bu özellikleriyle Mehdi sanılan kişilerden ayırt edilip tanınacağını hatırlatmıştır
Bediüzzaman daha önce de birçok kişinin, Hz Mehdi (as)'nin geliş tarihi ile ilgili çeşitli kanaatlere kapıldıklarını ve bu mübarek zatın kendi yaşadıkları yüzyıla yakınbir tarihte geleceğini sandıklarını belirtmiştir Ancak Bediüzzaman KARİB (YAKIN) ZANNETMİŞLER diyerek söz konusu kişilerin Hz Mehdi (as)'nin önceki tarihlerde çıkmış olabileceğini düşünmekle yalnızca bir zanda bulunduklarını ancak yanıldıklarını hatırlatmıştır Gerçekte ise Hz Mehdi (as)'nin Hicri 1400 yılında geleceğini ve bu tarihten sonra faaliyetlerine başlayacağını bildirmiştir Nitekim Bediüzzaman'ın verdiği bu tarih Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde verilen bilgilerle tam bir uyum halindedir
Birinci cümle, binbeşyüz (1500) makamiyle ahir zamanda bir taifei mücahidinin (din için çalışanların, cihad edenlerin) son zamanlarına; ve ikinci cümle, binbeşyüzaltı(1506) makamile galibane mücahedenin tarihine işaret eder
() bu tarihe kadar (1506) zahir ve aşikarane, belki galibane devam edeceğine remze yakın ima eder
(Bediüzzaman Said Nursi, Sikkei Tasdiki Gaybi, s46)
Bediüzzaman Ümmetimden bir grup kıyamet kopuncaya kadar hak uğrunda mücadele etmeye devam edecek (Buhari, İ'tisam:10; Müslim, İman: 247; İbni Mace, Mukaddime: 1; Tirmizi, Fiten: 51)hadisi şerifini açıklarken, hadisi aslına ebced hesabına vurmuş, 'Hatta ye'tiyellahu biemrihi Kıyamet kopuncaya kadar' 1545, kafirin başında kopacak Kıyamete işaret etmektedir (Bediüzzaman Said Nursi, Kastamonu Lahikası, s 23) (Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, Gençlik Yayınları, s 164) şeklinde belirtmiştir
HZ MEHDİ (AS) BEDİÜZZAMAN'DAN BİR ASIR SONRA GELECEKTİR
HAKİKİ BEKLENİLEN ve BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse (Kastamonu Lahikası, s 57)
Bediüzzaman Said Nursi, Hz Mehdi (as)'nin henüz gelmediğini, Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini bildirmektedir
Bediüzzaman, HAKİKİ BEKLENİLEN sözleriyle Hz Mehdi (as)'nin HENÜZ BEKLENDİĞİNİifade etmekte ve bu mübarek zatın kendi döneminde HENÜZ GELMEDİĞİNİ belirtmektedir Eğer Bediüzzaman Hz Mehdi (as)'nin kendi yaşadığı dönemde gelmiş olduğunu düşünüyor olsaydı, kuşkusuz ki bu ifadeyi kullanmazdı Hakiki beklenilen yerine gelmiş olanveya gelenderdi Dolayısıyla Bediüzzaman, bu sözleriyle Hz Mehdi (as)'nin henüz gelmediğini ve gelmesinin tüm İslam alemi tarafından beklendiğini vurgulamaktadır
Bediüzzaman Hicri 1300'lü yıllarda yaşamıştır Kendisinden sonra gelecek asır olan Hicri 1400'lü yıllar Hz Mehdi (as)'nin çıkış zamanıdır
Bunun yanı sıra Bediüzzaman burada kullandığı HAKİKİkelimesiyle de Hz Mehdi (as)'nin gelişinin ne kadar kesin bir gerçek olduğunu belirtmektedir
Bediüzzaman burada Hz Mehdi (as)için bir kez daha GELECEKkelimesini kullanmış ve onun kendi yaşadığı dönemde henüz gelmediğini ve İLERİDE GELECEĞİNİ tekrar belirtmiştir Bu sözüyle aynı zamanda Hz Mehdi (as)'nin manevi bir kişilikdeğil, GELMESİ BEKLENEN BİR İNSAN olduğunu da bir kez daha vurgulamıştır
Bunun yanı sıra Bediüzzaman bu sözünde, gelmesi beklenilen bu mübarek zatın geliş zamanını da müjdelemektedir Hz Mehdi (as)'nin KENDİSİNDEN BİR ASIR SONRA, YANİ HİCRİ 1400'LÜ YILLARDA ortaya çıkacağını haber vermektedir Kuşkusuz ki eğer Bediüzzaman Hz Mehdi (as)'nin kendi döneminde yaşadığını düşünseydi, böyle uzak bir tarih vermez, aksini açıkça ifade ederdi Demek ki Bediüzzaman'ın bu konudaki kanaati hiçbir itiraza yer bırakmayacak kadar kesindir
Bediüzzaman'ın ifadesinde belirttiği, sahabe döneminden 1400 sene sonrasıHicri 1400'lü yılların başlarına, yani Miladi olarak19791980 senelerine denk gelmektedir
Bediüzzaman, Hicri 1327'de Şam'da Emevi Camii'nde on bin kişiye verdiği hutbesinde, Hicri 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele zamanlarına dikkat çekmektedir Bediüzzaman, Hz Mehdi (as)'nin göreve başlaması ve inkarcı zihniyeti fikren mağlup etmesi ile ilgili olarak şu tarihleri bildirmektedir:
Ta 1371 senesinden sonraki alemi İslam'ın mukadderatına (kaderine) nazar eden (göz atan) Hutbei Şamiye'deki hakikatler Evet şimdi olmasa da 3040 SENE SONRAfen ve hakiki marifet (müsbet ilimler ve sanat, ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (medeniyetin iyiliklerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharrii hakikat meyelanını (hakikati araştırma meyli) ve insaf ve muhabbeti insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRAonları darmadağın edecek (Hutbei Şamiye, 25)
Şam'da yaptığı bu konuşmada, Hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Hz Mehdi (as)'nin göreve başlamasının 1371 tarihinden3040
yıl sonra olacağını bildirmiştir Bu tarih ise Hicri 14011411, Miladi olarak da 19801990 yılları arasıdır
Yine aynı konuşmanın devamında Bediüzzaman, Hz Mehdi (as)'nin, inkarcı fikir sistemini, fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir Bu da Hicri 1421, yani Miladi 2001senesi demektir
Bediüzzaman'ın ahir zamanla ilgili bir diğer açıklaması da şöyledir:
YETMİŞ BİRDE FECRİ SADIK (tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak Eğer bu, fecri kazib (sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECRİ SADIK (fecri kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma) ÇIKACAK (Hutbei Şamiye, 23)
Bediüzzaman'a göre fecri sadık'ın çıkacağı yıllar:
1371 + 30 1401 1981
1371 + 40 1411 1991
Bediüzzaman bu izahına göre Hakkın karşısında batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 19811991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının başlamasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir ve bunun genişleyip devam etmesi 2010 yılına kadar sürecektir (En doğrusunu Allah bilir)
1956’ DAN 2008’E SAİD NURSİ’NİN İSTİHRACATI
RİSALE NUR’DA 1956 YILINA İŞARETLER
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar Onlara bir yardımcı bulamazsın (Nisa Suresi, 145)
Eğer şedde iki nun sayılsa, okunmayan hemzeler ve (ye) de sayılsa 1376 (19561957) ederek, bu zulümatlı nifakın ((dinsizlik ve zulme dayalı, ikiyüzlü münafıkane sistemin) sukut mertebesine (susma, son bulma derecesine) (Emirdağ Lahikası (1), Mektup no: 15)
Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası adlı eserinde, Nisa Suresi’nin 145’inci ayetinin ebcedinin “1956 yılına işaret ettiğini ifade etmiştir Bediüzzaman buradaki “bu zulümatlıı nifakıın sukut mertebesine sözleriyle, 1956 yılının dünya çapında İslam dünyası ve Müslümanlar açısından büyük bir önem taşıdığını belirtmiştir Bediüzzaman'a göre, bu yıla kadar hüküm süren zulüm, delalet ve nifak ortamı, 1956 yılından sonra tüm dünyada gerilemeye başlayacak ve Allah’ın izniyle son bulacaktır Nitekim Bediüzzaman'ın belirttiği, “Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar Onlara bir yardımcı bulamazsın (Nisa Suresi, 145) ayeti de bu gerçeğe işaret etmektedir Bediüzzaman'ın “zulümatlı nifak olarak adlandırdığı zulme ve inkara dayalı inanç sistemi de, aynı ayette bildirilen münafıkların durumu gibi, Allah’ın izniyle yok olacaktır Münafıkların hiçbir yardımcısının olmaması gibi, dünya genelinde Deccaliyet’i temsil eden bu zulüm, nifak ve delalet ortamı da yardımsız kalarak son bulacaktır
Kuran’da 1956 yılının ebcedini veren bir başka ayet ise Ali İmran Suresi’nin 81 ayetidir:
Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınızDemişti ki: Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?Onlar: İkrar ettikdemişlerdi de Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım,demişti (Ali İmran Suresi, 81)
Bu ayette geçen “ sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldi sözlerinin ebcedi “1956 yılını göstermektedir Nitekim Risalei Nurlar’a uygulanan yasağın kaldırılması da bu tarihe denk gelmektedir 1956 yılı Risalei Nur açısından çok önemli bir yıl olmuştur Bilindiği gibi bu yıla kadar Risalei Nur bulundurmak, okumak, dağıtmak yasaklanmış, Nur Risaleleri hakkında bin beş yüz kadar kamu davası açılmıştı 1956 yılında ise, 8 yıldır Afyon’da süren dava sonuçlanmasıyla bu konuda verilen büyük hukuk mücadelesi de son bulmuş ve risalelerin hiçbir suç unsuru taşımayan imani eserler olduğu, mahkeme huzurunda karara bağlanmıştı Afyon Mahkemesi, 1956'da Diyânet İşleri Riyaseti Müşavere Kurulu, bütün Risalei Nur Külliyâtı'nı tek tek inceleyerek her bir Risale hakkında, olumlu ve yararlı Kur'anî bir tefsir olduğuna ilişkin bir rapor sunmuş, Nur Risaleleri’nin beraat ve iadesine karar vermiş ve böylece Risalei Nurlar’ın yayınlanması serbest bırakılmıştı
Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi, Risalelerin serbest bırakıldığı bu tarihle başlayan Deccaliyet’in fikir sisteminin yok olması Allah’ın izniyle yakın gelecekte tümüyle son bulacak, Peygamberimiz (sav)'in de müjdelediği gibi Kuran ahlakı tüm dünyada hakim olacaktır
RİSALE NUR’DA 19791980 YILLARINA İŞARETLER
İstikbali dünyeviyede 1400 sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler (Sözler, s 318)
Bediüzzaman'ın İslam ahlakının hakimiyet devrelerine dair risalelerde belirttiği bir başka tarih ise, sahabe döneminden 1400 sene sonrasıdır Bu tarih, Miladi olarak “19791980 yıllarına denk gelmektedir
RİSALE NUR’DA 1981 1991 YILLARINA İŞARETLER
Bediüzzaman, hicri 1327'de Şam'daki Emevi Camii'nde on bin kişilik bir cemaate verdiği Şam hutbesinde de yine, 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmış, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, İslam ahlakının mücadele ve galibiyet zamanına dikkat çekmiştir:
Evet şimdi olmasa da 3040 SENE SONRA fen ve hakiki marifet (hüner, sanat , ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (iyi ve faydalı yönlerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip (o üç kuvvetle donatıp), cihazatını verip (gerekli ihtiyacını karşılayıp) o dokuz manileri mağlup edip (o dokuz engelleri yenip) dağıtmak için taharrii hakikat meyelanını (gerçekleri araştırma eğilimi) ve insaf ve muhabbeti insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin (sınıfının) cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek (Hutbei Şamiye, s 25)
Bediüzzaman’ın Şam Hutbesi, İslam ahlakının hakimiyet zamanı ile ilgili net tarihler vermiş olması açısından son derece önemlidir
Evet şimdi olmasa da 3040 SENE SONRA…
Bediüzzaman’ın vermiş olduğu bu tarih ile, bu hutbenin okunduğu tarihten 3040 yıl sonrası, yani hicri 14011411 yılları kastedilmiştir Miladi olarak ise bu tarihler “19811991 tarihlerine denk gelmektedir
Bediüzzaman'ın bu konuyu açıkladığı sözlerinden bir başkası ise şöyledir:
YETMİŞ BİRDE fecri sadık başladı veya başlayacak Eğer bu, fecri kazib de olsa, OTUZKIRK SENE SONRA fecri sadık çıkacak
(Hutbei Şamiye, s 23)
Fecir: Tan yerinin ağarması, güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti
Fecri Kazib: Sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık
Fecri Sadık: Fecri Kazib'den sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma
1371 + 30 1401 1981
1371 + 40 1411 1991
Bediüzzaman bu sözleriyle İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olmasını güneşin doğuşuna benzetmiştir Bediüzzaman bu örnekle, güneşin battıktan sonra ertesi gün yeniden doğması gibi, İslam ahlakının da dünya üzerinde tekrar doğup parlayacağına işaret etmiştir Fecri Kazib ve Fecri Sadık ifadeleriyle bu doğuşun başlangıç yıllarına dikkat çekmiş, ve buna göre Hakkın karşısındaki batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının “19811991 yıllarında gerçekleşeceğini belirtmiştir
RİSALE NUR’DA 1997 YILINA İŞARETLER
“inkar edenlerin velileri ise tağut'tur
(Bakara Suresi, 257)
Bediüzzaman, Bakara Suresi’nin 257 ayetindeki “tağut (batıl fikir sistemi) kelimesinin ebced değerinin 1417 yani Miladi “1997 yılını verdiğini belirtmiş ve bu tarihte “tağutun yani Deccaliyet’in batıl ve inkarcı fikir sisteminin dünya çapında azgınlaşacağını ve şiddetleneceğini bildirmiştir
RİSALE NUR’DA 2001 YILINA İŞARETLER
İnşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek
(Hutbei Şamiye, s 25)
Bediüzzaman Said Nursi, Kuran ahlakının tüm dünyaya hakim kılınmasının yarım asır yani 50 yıl içinde tamamlanacağını bildirmiştir Bediüzzaman bu sözleriyle materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerinin insanlar üzerindeki etkisinin 10 yıl gibi kısa bir süre içinde yok olacağına işaret etmektedir Bu tarih ise Hicri 1421 yani Miladi “2001 yılına denk gelmektedir
Bediüzzaman, aşağıda da yer verilen 19811991 yılarına işaret eden sözünde yine bir kez daha “2001 yılına dikkat çekmektedir:
YETMİŞ BİRDE fecri sadık başladı veya başlayacak Eğer bu, fecri kazib de olsa, OTUZKIRK SENE SONRA fecri sadık çıkacak
(Hutbei Şamiye, s 23)
Bediüzzaman bu açıklamasında, Hakkın karşısındaki batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 19811991 yılları, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise “2001 yılında olacağına işaret etmiştir
RİSALE NUR’DA 2004 YILINA İŞARETLER
Bediüzzaman’ın Risalei Nur Külliyatı’nda, Hz Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili olarak verdiği tarihlerden bir diğeri ise 2004 yılına ilişkindir Bediüzzaman Kuran’ın “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor (Tevbe Suresi, 32) ayetindeki Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyorcümlesi hakkında, geleceğe yönelik şöyle bir bilgi vermektedir:
“Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli lamlarve mimlerikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazreti Mehdi'nin şakirtleri (talebeleri) olabilir (Şualar, sf 605)
Bediüzzaman bu ayetin ebced değerinin Hicri 1424 yani miladi “2004 yılına denk geldiğini ve bu tarihin, Hz Mehdi önderliğinde Kuran ahlakının dünya hakimiyeti devrelerinden birine işaret ettiğini bildirmektedir
RİSALE NUR’DA 20072008 YILLARINA İŞARETLER
Şu ayetin gizli imasına “Kim Allah'ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır (Maide Suresi, 56) ayeti teyid ediyor Çünkü “ hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır ayetindeki şeddeli nun (Arapça şeddeli nun harfi) bir sayılsa tam evvelki ayete tevafuk ile (denk gelmesiyle) Hizbul Kur’an’ın (Kuran taraftarlarının) faaliyetine vasıta olan bir hadiminin (hizmet eden kimsenin) Kur’an okumaya başladığı 1302 tarihine iki fark ile tevafuk etmekle beraber şeddeli nun iki nun sayılsa bin üç yüz elli (1350) eder ki; bu tarihte Kuran’dan muktebes (alınan bilgilerle hazırlanmış) olan Risalei Nur etrafında toplanan, bütün kuvvetleriyle Kuran hizmetlerine çalışan Hizbul Kur’an’ın faaliyeti ve delalet (sapkınlık) ve zındıkaya (dinsizliğe) manen galebe ettikleri (galip geldikleri) bir zamana tevafuku (denk gelmesi) ise istikbalde (gelecekte) tam galebelerine (tam galibiyetlerine dair) bir imai gaybidir (gizli bir işarettir) (8 Lem’a, Kerameti Gasviye)
Bediüzzaman Said Nursi bu sözünde, ayetin “hiç şüphe yok galip gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır cümlesinin ebced değerinin, Hicri 1350 tarihini verdiğini ve bu tarihte Kuran ahlakının bir galibiyeti olacağına işaret ettiğini bildirmiştir Ancak ayetin ayrıca, bunun gibi gelecekte de yine Kuran ahlakının üstün geleceği bir başka dönem olacağına dair gizli bir işaret içerdiğini de hatırlatmıştır Nitekim ayetin bu cümlesinin Arapça yazılımında yer alan baştaki “fe harfi de hesaba katılarak ebcedine bakıldığında, bu sefer de ebced değeri 80 çıkmaktadır 1350 üzerine 80 ilave edildiğinde de Hicri 1430 etmektedir ki, bu tarih de miladi olarak “2008 yılını vermektedir Allah’ın izniyle bu tarih Bediüzzaman’ın sözlerinde belirttiği ayetin, Kuran ahlakının gelecekteki, Darwinist, materyalist ve ateist felsefeler gibi dinsiz akımlar karşısındaki tam galibiyetine işaret etmektedir