nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Hz Muhammed'in çocuk sevgisi hakkında hadisler
Peygamberimizin şefkatinin en canlı örneğini çocuklar üzerinde görüyoruz Peygamberimizin çocuklara olan şefkati ve sevgisi bambaşkaydı
Bir çocuk gördüğü vakit Peygamberimizin mübarek yüzünü neşe ve mutluluk kaplardı Onu tutar, kollarının arasına alır, kucaklar, okşar, sever ve öperdi
Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı Binekli bulunduğu zaman çocukları atın terkisine alır, gidecekleri yere kadar götürürdü Çocuklarla arkadaş canlısı konuşur, onların yanında çocuklaşır, anlayış seviyelerine tarafından sohbet eder, öğütler verirdi
Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu
Peygamberimiz bilhassa kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü Onlar için şefkatli bir baba, merhametli bir dedeydi
Hz Enes diyor ancak:
Çoluk çocuğuna Peygamberimizden daha şefkatli bir kimseyi görmedim Oğlu İbrahim'in—Medine'nin— Avali semtinde oturan bir süt annesi vardı Beraberinde ben de bulunduğum halde Resulullah sık sık oğlunu görmeye giderdi Varınca, demircinin duman batmış evine girer, oğlunu kucaklar, koklar, öper ve bir zaman sonra da dönerdi
Peygamberimiz, kızı Fatıma'yı fazla severdi Bir sefere çıkacağı vakit en son ona uğrar, dönüşünde ise önce onun yanma giderdi
Hz Fatıma babasını ziyarete geldiğinde ise, Peygamberimiz sevgili kızını karşılamak için ayağa kalkar, alnından öper ve yanına oturturdu
Hazreti Fatıma'nın iki oğlu vardı: Hasan ve Hüseyin Peygamberimiz bu torunlarım çok severdi Onları kucağına alır, omuzuna çıkarır, okşar, sırtında taşır, oyun oynar, isteklerini yerine getirirdi
Peygamberimiz dünyasını değiştirdiğinde Hz Hasan 7, Hz Hüseyin 6 yaşındaydı Yani Peygamberimiz hayatta iken Hasan ve Hüseyin fazla ufak yaşlarda idiler
İşte Peygamberimizin iki torununun şahsında çocuklara gösterdiği sevgi ve şefkat örnekleri:
Bir gün Peygamberimiz minberde hutbe okurken Hasan ve Hüseyin'in düşe kalka mescide girdiklerini görür Konuşmasını yarıda keserek altında iner, onları tutar, bağrına basar
Cenabı Adalet, 'Mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer sınav vesilesidir' buyururken ne dek doğru söylemiştir Onları görür görmez dayanamadımdedikten sonradan konuşmasına devam etti
Hz Enes de kendi gördüklerini şöyle dile getiriyor:
Peygamberimizi hutbe okurken gördüm, Hasan dizinin üstündeydi Ne söyleyecekse halka söylüyor, daha sonra eğilip çocuğu öpüyor ve 'Ben bunu seviyorum' diyordu
Ebû Said anlatıyor:
Peygamber Efendimiz secdede iken torunu Hasan geldi, sırtına çıktı Peygamber Efendimiz de onun elinden tuttu ve ayağa kalktı Yeniden rükûa varıncaya kadar onu sırtında tuttu Rükûdan kalktıktan daha sonra bıraktı ve çocuk gitti
Hz Zübeyir anlatıyor:
Bir gün gözümle gördüm Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan geldi, sırtına bindi Çocuk kendiliğinden ininceye değin Peygamber Efendimiz de onu indirmedi Peygamber Efendimiz namazda iken bacaklarını açar, Hasan da bir taraftan girer, değişik taraftan çıkardı
Abdullah bin Mes'ud anlatıyor:
Peygamber Efendimiz namaz kılarken secdeye varınca Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına bindiler Oradakiler karışmak isteyince, Peygamber Efendimiz onlara karışmamaları için muhabere etti Namaz bittikten sonradan da kucağına aldı ve şöyle buyurdu:
Kim beni seviyorsa, bunların ikisini de sevsin
Enes bin Mâlik anlatıyor:
Bir defasında Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına çıktılar İninceye kadar Peygamberimiz secdeyi uzattı
Oradakiler sordu:
Yâ Resulallah, secdeyi uzatmış olmadınız mı?
Peygamber Efendimiz buyurdular ama:
Oğlum sırtıma çıkınca acele etmekten çekindim
Katâde anlatıyor:
Bir defasında Peygamberimiz, kızı Zeynep'ten olan torunu Amame kucağında olduğu halde yanımıza geldi O şekilde namaza durdu Rükûa varırken çocuğu yere bırakıyor, kalktığı süre da kaldırıyordu
Bu hususta bir diğer Sahabî de şöyle anlatıyor:
Hz Hasan ve Hüseyin sırtında olduğu halde Peygamber Efendimiz camiye geldi Öne geçti, çocuğu sağ yanında bıraktı Namaza durdu Peygamberimiz secdeye vardı Secdeyi o kadar uzattı ama, cemaat arasından başımı kaldırdım, baktım diğer taraftan ne göreyim? Peygamberimiz secdede, çocuk sırtına çıkmış duruyor Her Tarafta döndüm, başımı secdeye koydum Namaz bitince ahali sordu:
Yâ Resulallah, bu namazda öyle uzun bir secde yaptınız ama, şimdiye kadar sizden böyle bir şey görmedik Bu şekilde hareket etmeniz mi emredildi, yoksa bir vahiy mi aldınız?
Hayır, bunların hiçbiri olmadı Ancak oğlum sırtıma çıkmıştı, kendiliğinden ininceye değin acele ettirmeyi yerinde görmedim
Ebû Hüreyre anlatıyor:
Peygamber Efendimiz bir gün bir omuzunda Hasan, öteki omuzunda Hüseyin olduğu halde geldi Yanımıza varıncaya kadar bir onu öpüyor, üstelik diğerim öpüyordu
Yâ Resulallah, belli ki onları fazla seviyorsunuzdedik
Evet, severim Kim onları severse beni sevmiş, kim onlara kin tutmuşsa, bana kin tutmuş olurbuyurdular
Peygamberimiz bir yere gösteri edilmişti Yolda Hz Hüseyin'i gördü Hüseyin kollarını açıp koşarak dedesine geleceği anda birdenbire yön değiştirip bir tarafa kaçtı Bu hareketi birkaç defa tekrarladı Peygamberimiz de peşinden koşuyordu Sonunda yakaladı, bağrına bastı:
Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denimbuyurdu
Ara Sıra Hz Hasan'ı da omuzuna alır ve Allah'ım bu çocuğu seviyorum, Sen de onu sevenleri sevbuyururdu
Peygamberimiz çocukları memnun etmek için dediklerini yapar, onların kalbini kazanırdı
Bir seferinde Hz Hasan'ı omuzuna almış, gidiyordu Bir adam kendisini bu halde görür görmez, Hasan'a;
Ey çocuk, bindiğin binek ne güzeldirdedi
Peygamberimiz de cevap verdi:
O da ne hoş binicidir
O bir peygamber olduğu halde omuzunda çocuk taşımaktan utanç duymuyor, bununla iftihar ediyordu
Peygamberimiz çocuklara böylece şefkatli ve idi ama, bebekler ve minik yaştaki çocuklar kucağını ıslatsalar deha onları hoşgörüyle karşılar, işlerini bitirinceye kadar kendi hallerine bırakırdı
Peygamberimizin torunu Hüseyin, sütannesi Ümmüfadl'ın yanındaydı Bir defasında Peygamberimiz Hüseyin'i görmeye gitti Ümmüfadl der fakat:
Hüseyin'i emziriyordum Resulullah yanıma geldi Çocuğu istedi, verdim Çocuk hemen üstüne akıttı Edinmek için elimi uzattım 'Çocuğun işemesini kesme'dedi Sonra bir bardak su istedi ve çocuğun ıslattığı yere döktü
Peygamber Efendimiz çocukların ağlamalarına dayanamaz, onların susturulmasını, yorulmamasını isterdi Sevgisi ve şefkati çocukların ağlamasına dahi müsaade etmezdi
Hanımlarını sıkı sıkıya tembih eder, Hüseyin'den söz ederek, Bu çocuğu ağlatmayınder, dertli çocuğun susturulması konusunda da şöyle buyururdu:
Kim dertli çocuğunu susturuncaya dek gönüllerse, Cenabı Yargı ona Cennette memnun olacağı değin nimet verir
Öyle ki, ara sıra acıklı bir çocuk sesi duysa namazını bile kısaltır, annenin çocukla meşgul olmasına imkân verirdi
Peygamberimiz Mescitte namaz kıldırırken cemaatte çocuklu anneler de bulunurdu
Sahabîlerin bu husustaki anlatımı şöyle:
Resulullah bize sabahleyin namazını kıldırmıştı Namazda iki kısa sûre okudu Namaz bitince Ebû Said elHudrî sordu:
Yâ Resulallah bugün daha önce yapmadığınız bir şekilde namazı kısa kıldırdınız
Peygamberimiz şöyle açıkladı:
Geride kadınlar safındaki çocuk sesini duymadın mı? Annesinin onunla ilgilenmesini temin edeyim dedim
Çocuğa en fazla annesi şefkat gösterir Bir hadisi şerifte annenin çocuğuna gösterdiği şefkatten dolayı büyük sevap kazanacağı müjdelenir Olay şöyle gelişir:
Bir gün fakir bir kadın iki kızı ile Hz Âişe'yi ziyarete gelmişti Hz Âişe de evde onlara ikram için bir tek hurmadan diğer verecek bir şey bulamamıştı O hurmayı anneye verdi Anne de hurmayı ikiye bölerek çocuklarına yedirdi Hz Âişe bu durumu Peygamberimize anlatınca, Peygamberimiz o bayan için şu müjdeyi verdi:
Çocukları hakkıyla hoşuna gitmek ve onları gözetmek, Cehennemden kurtuluşa vesiledir
Peygamberimiz, çocuklara olan şefkatinde bir ayırım gözetmezdi Kendi çocuklarına ve torunlarına gösterdiği aynı sevgi ve merhameti, diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi
Peygamberimizin hizmetçisi Hz Zeyd'in oğlu Üsame anlatıyor:
Resulullah bir dizine beni, bir dizine de torunu Hasan'ı oturtur; daha sonra ikimizi birdenbire bağrına basar ve 'Ya Rabbi, bunlara rahmet et Çünkü ben bunlara karşısında merhametliyim' diye dua ederdi
Bir Takım kimseler, Peygamberimizin Sahabî çocuklarını okşayıp öpmesini acayip karşılıyorlardı Kendilerinde pek olmayan bu hoş huyun, en güzel bir şekilde Peygamberimizde görülmesini bütünüyle anlayamıyorlardı
Bir defasında Akra bin Habis, Peygamberimizi, Hz Hasan'ı öperken fark etti ve şöyle dedi:
Benim on çocuğum var Şimdiye dek hiçbirini öpmedim
Bunun üzerine Peygamberimiz, Acınacak Şey etmeyene merhamet olunmazbuyurdu
Yine bir gün bedevinin birisi gelerek Peygamberimize, Yâ Resulallah, siz çocukları öper misiniz? Biz onları öpmeyizdedi
Böyle bir suale Peygamberimiz, Allah senin kalbinden merhamet duygusunu almışsa ben ne yapabilirim?buyurdu
Peygamberimiz acınacak şey ve şefkat duygusunun en açık görüldüğü yerin, bu nedenle çocuk sevgisinde ve onlara gösterilen şefkatte bulunduğunu belirtiyordu
Çocuğu sevip öpmenin koskocoman bir sevap olduğunu da Peygamberimizden öğreniyoruz:
Çocuklarınızı fazla öpün Çünkü her öpücük için size Cennette bir derece verilir ancak, iki derece aralarında beşyüz senelik uzaklık vardır öpücüklerinizi sayarlar ve sizin defterinize sevap yazarlar
Peygamberimiz çocuklara gösterdiği şefkatte din ayırımı yapmazdı
Bir Yahudinin çocuğu hastalanmıştı Bunu duyan Peygamberimiz çocuğu ziyarete gitti Ona Müslüman olması için telkinde bulundu Çocuk, Müslüman elde etmek için babasından müsade istedi Babası müsaade etti ve çocuk Müslüman oldu
Peygamberimizin uzlaşma zamanındaki bu güzel davranışı savaş esnasında da devam ederdi Savaş esnasında çocukların öldürülmemesini öğütler, onlara iyi davraınlmasını tembih ederdi
Bir savaş esnasında birkaç çocuk iki tarafın arasında kalmış ve öldürülmüşlerdi Peygamberimiz bu hadiseye fazla üzüldü
Sahabîler, Ya Resulallah, onlar müşrik çocuklarıdır, neden üzülüyorsunuz?diye sordular
Peygamberimiz, Onlar doğdukları gibi duruyorlar Sakın çocukları öldürmeyin, aman çocukları katletmeyin Her can ilk yaratılışta tertemizdirbuyurarak konuya dikkatlerini çekti
Çünkü, çocukların babası gayri müslim de olsa, kendileri ergenlik çağına gelmedikçe mükellef sayılmamaktadır İslâm fıtratı üzere doğdukları için, o masumluklarını mahafaza etmektedirler
Peygamberimizin özgün şefkatim kız çocukları üzerinde de görmekteyiz İslâmdan önce kız çocuklarının Arapların gözünde hiçbir değeri yoktu Kız babası olmayı bir ayıp olarak görürlerdi Falan adamın damadı demesinlerdiye kızlarını evlendirmek istemez, diri diri toprağa gömerlerdi Bu vahşeti de atadan, babadan kalma bir âdet olarak görür, uygularlardı
İşte Peygamberimiz bu zavallı masumların böyle acımasızca öldürülmelerini büyük bir cinayet olarak görüyor, bu fena âdetin bir lahza önce kaldırılması için çaba ediyordu Kendisi kızların babası olmakla onur ettiği gibi, üç, iki veya bir kızı olup da onları büyütüp yetiştirenleri, İslâmî bir eğitim verenleri Cennetle müjdeliyordu
Peygamberimiz, huzuruna bir kız çocuğu gelirse ona yakın alaka gösterirdi
Halid bin Said, Peygamberimizi ziyarete geldiğinde yanında minik kızı da vardı Habeşistan'da doğduğu için, Peygamberimiz ona öbür bir yakınlık gösterirdi
Çocuk kalktı, Peygamberimizin sırtında yer alan peygamberlik mührüyle oynadı Babası yanına çekmek istedi, fakat Peygamberimiz çocuğun kalbinin kırılmaması için babasına engel oldu
Bir seferinde Peygamberimizin eline işlemeli bir kumaş parçası geçmişti Hz Halid'in kızını çağırttı ve ona verdi, sevindirdi *
Peygamberimizin şefkatinin en canlı örneğini çocuklar üzerinde görüyoruz Peygamberimizin çocuklara olan şefkati ve sevgisi bambaşkaydı
Bir çocuk gördüğü vakit Peygamberimizin mübarek yüzünü neşe ve mutluluk kaplardı Onu tutar, kollarının arasına alır, kucaklar, okşar, sever ve öperdi
Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı Binekli bulunduğu zaman çocukları atın terkisine alır, gidecekleri yere kadar götürürdü Çocuklarla arkadaş canlısı konuşur, onların yanında çocuklaşır, anlayış seviyelerine tarafından sohbet eder, öğütler verirdi
Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu
Peygamberimiz bilhassa kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü Onlar için şefkatli bir baba, merhametli bir dedeydi
Hz Enes diyor ancak:
Çoluk çocuğuna Peygamberimizden daha şefkatli bir kimseyi görmedim Oğlu İbrahim'in—Medine'nin— Avali semtinde oturan bir süt annesi vardı Beraberinde ben de bulunduğum halde Resulullah sık sık oğlunu görmeye giderdi Varınca, demircinin duman batmış evine girer, oğlunu kucaklar, koklar, öper ve bir zaman sonra da dönerdi
Peygamberimiz, kızı Fatıma'yı fazla severdi Bir sefere çıkacağı vakit en son ona uğrar, dönüşünde ise önce onun yanma giderdi
Hz Fatıma babasını ziyarete geldiğinde ise, Peygamberimiz sevgili kızını karşılamak için ayağa kalkar, alnından öper ve yanına oturturdu
Hazreti Fatıma'nın iki oğlu vardı: Hasan ve Hüseyin Peygamberimiz bu torunlarım çok severdi Onları kucağına alır, omuzuna çıkarır, okşar, sırtında taşır, oyun oynar, isteklerini yerine getirirdi
Peygamberimiz dünyasını değiştirdiğinde Hz Hasan 7, Hz Hüseyin 6 yaşındaydı Yani Peygamberimiz hayatta iken Hasan ve Hüseyin fazla ufak yaşlarda idiler
İşte Peygamberimizin iki torununun şahsında çocuklara gösterdiği sevgi ve şefkat örnekleri:
Bir gün Peygamberimiz minberde hutbe okurken Hasan ve Hüseyin'in düşe kalka mescide girdiklerini görür Konuşmasını yarıda keserek altında iner, onları tutar, bağrına basar
Cenabı Adalet, 'Mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer sınav vesilesidir' buyururken ne dek doğru söylemiştir Onları görür görmez dayanamadımdedikten sonradan konuşmasına devam etti
Hz Enes de kendi gördüklerini şöyle dile getiriyor:
Peygamberimizi hutbe okurken gördüm, Hasan dizinin üstündeydi Ne söyleyecekse halka söylüyor, daha sonra eğilip çocuğu öpüyor ve 'Ben bunu seviyorum' diyordu
Ebû Said anlatıyor:
Peygamber Efendimiz secdede iken torunu Hasan geldi, sırtına çıktı Peygamber Efendimiz de onun elinden tuttu ve ayağa kalktı Yeniden rükûa varıncaya kadar onu sırtında tuttu Rükûdan kalktıktan daha sonra bıraktı ve çocuk gitti
Hz Zübeyir anlatıyor:
Bir gün gözümle gördüm Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan geldi, sırtına bindi Çocuk kendiliğinden ininceye değin Peygamber Efendimiz de onu indirmedi Peygamber Efendimiz namazda iken bacaklarını açar, Hasan da bir taraftan girer, değişik taraftan çıkardı
Abdullah bin Mes'ud anlatıyor:
Peygamber Efendimiz namaz kılarken secdeye varınca Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına bindiler Oradakiler karışmak isteyince, Peygamber Efendimiz onlara karışmamaları için muhabere etti Namaz bittikten sonradan da kucağına aldı ve şöyle buyurdu:
Kim beni seviyorsa, bunların ikisini de sevsin
Enes bin Mâlik anlatıyor:
Bir defasında Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına çıktılar İninceye kadar Peygamberimiz secdeyi uzattı
Oradakiler sordu:
Yâ Resulallah, secdeyi uzatmış olmadınız mı?
Peygamber Efendimiz buyurdular ama:
Oğlum sırtıma çıkınca acele etmekten çekindim
Katâde anlatıyor:
Bir defasında Peygamberimiz, kızı Zeynep'ten olan torunu Amame kucağında olduğu halde yanımıza geldi O şekilde namaza durdu Rükûa varırken çocuğu yere bırakıyor, kalktığı süre da kaldırıyordu
Bu hususta bir diğer Sahabî de şöyle anlatıyor:
Hz Hasan ve Hüseyin sırtında olduğu halde Peygamber Efendimiz camiye geldi Öne geçti, çocuğu sağ yanında bıraktı Namaza durdu Peygamberimiz secdeye vardı Secdeyi o kadar uzattı ama, cemaat arasından başımı kaldırdım, baktım diğer taraftan ne göreyim? Peygamberimiz secdede, çocuk sırtına çıkmış duruyor Her Tarafta döndüm, başımı secdeye koydum Namaz bitince ahali sordu:
Yâ Resulallah, bu namazda öyle uzun bir secde yaptınız ama, şimdiye kadar sizden böyle bir şey görmedik Bu şekilde hareket etmeniz mi emredildi, yoksa bir vahiy mi aldınız?
Hayır, bunların hiçbiri olmadı Ancak oğlum sırtıma çıkmıştı, kendiliğinden ininceye değin acele ettirmeyi yerinde görmedim
Ebû Hüreyre anlatıyor:
Peygamber Efendimiz bir gün bir omuzunda Hasan, öteki omuzunda Hüseyin olduğu halde geldi Yanımıza varıncaya kadar bir onu öpüyor, üstelik diğerim öpüyordu
Yâ Resulallah, belli ki onları fazla seviyorsunuzdedik
Evet, severim Kim onları severse beni sevmiş, kim onlara kin tutmuşsa, bana kin tutmuş olurbuyurdular
Peygamberimiz bir yere gösteri edilmişti Yolda Hz Hüseyin'i gördü Hüseyin kollarını açıp koşarak dedesine geleceği anda birdenbire yön değiştirip bir tarafa kaçtı Bu hareketi birkaç defa tekrarladı Peygamberimiz de peşinden koşuyordu Sonunda yakaladı, bağrına bastı:
Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denimbuyurdu
Ara Sıra Hz Hasan'ı da omuzuna alır ve Allah'ım bu çocuğu seviyorum, Sen de onu sevenleri sevbuyururdu
Peygamberimiz çocukları memnun etmek için dediklerini yapar, onların kalbini kazanırdı
Bir seferinde Hz Hasan'ı omuzuna almış, gidiyordu Bir adam kendisini bu halde görür görmez, Hasan'a;
Ey çocuk, bindiğin binek ne güzeldirdedi
Peygamberimiz de cevap verdi:
O da ne hoş binicidir
O bir peygamber olduğu halde omuzunda çocuk taşımaktan utanç duymuyor, bununla iftihar ediyordu
Peygamberimiz çocuklara böylece şefkatli ve idi ama, bebekler ve minik yaştaki çocuklar kucağını ıslatsalar deha onları hoşgörüyle karşılar, işlerini bitirinceye kadar kendi hallerine bırakırdı
Peygamberimizin torunu Hüseyin, sütannesi Ümmüfadl'ın yanındaydı Bir defasında Peygamberimiz Hüseyin'i görmeye gitti Ümmüfadl der fakat:
Hüseyin'i emziriyordum Resulullah yanıma geldi Çocuğu istedi, verdim Çocuk hemen üstüne akıttı Edinmek için elimi uzattım 'Çocuğun işemesini kesme'dedi Sonra bir bardak su istedi ve çocuğun ıslattığı yere döktü
Peygamber Efendimiz çocukların ağlamalarına dayanamaz, onların susturulmasını, yorulmamasını isterdi Sevgisi ve şefkati çocukların ağlamasına dahi müsaade etmezdi
Hanımlarını sıkı sıkıya tembih eder, Hüseyin'den söz ederek, Bu çocuğu ağlatmayınder, dertli çocuğun susturulması konusunda da şöyle buyururdu:
Kim dertli çocuğunu susturuncaya dek gönüllerse, Cenabı Yargı ona Cennette memnun olacağı değin nimet verir
Öyle ki, ara sıra acıklı bir çocuk sesi duysa namazını bile kısaltır, annenin çocukla meşgul olmasına imkân verirdi
Peygamberimiz Mescitte namaz kıldırırken cemaatte çocuklu anneler de bulunurdu
Sahabîlerin bu husustaki anlatımı şöyle:
Resulullah bize sabahleyin namazını kıldırmıştı Namazda iki kısa sûre okudu Namaz bitince Ebû Said elHudrî sordu:
Yâ Resulallah bugün daha önce yapmadığınız bir şekilde namazı kısa kıldırdınız
Peygamberimiz şöyle açıkladı:
Geride kadınlar safındaki çocuk sesini duymadın mı? Annesinin onunla ilgilenmesini temin edeyim dedim
Çocuğa en fazla annesi şefkat gösterir Bir hadisi şerifte annenin çocuğuna gösterdiği şefkatten dolayı büyük sevap kazanacağı müjdelenir Olay şöyle gelişir:
Bir gün fakir bir kadın iki kızı ile Hz Âişe'yi ziyarete gelmişti Hz Âişe de evde onlara ikram için bir tek hurmadan diğer verecek bir şey bulamamıştı O hurmayı anneye verdi Anne de hurmayı ikiye bölerek çocuklarına yedirdi Hz Âişe bu durumu Peygamberimize anlatınca, Peygamberimiz o bayan için şu müjdeyi verdi:
Çocukları hakkıyla hoşuna gitmek ve onları gözetmek, Cehennemden kurtuluşa vesiledir
Peygamberimiz, çocuklara olan şefkatinde bir ayırım gözetmezdi Kendi çocuklarına ve torunlarına gösterdiği aynı sevgi ve merhameti, diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi
Peygamberimizin hizmetçisi Hz Zeyd'in oğlu Üsame anlatıyor:
Resulullah bir dizine beni, bir dizine de torunu Hasan'ı oturtur; daha sonra ikimizi birdenbire bağrına basar ve 'Ya Rabbi, bunlara rahmet et Çünkü ben bunlara karşısında merhametliyim' diye dua ederdi
Bir Takım kimseler, Peygamberimizin Sahabî çocuklarını okşayıp öpmesini acayip karşılıyorlardı Kendilerinde pek olmayan bu hoş huyun, en güzel bir şekilde Peygamberimizde görülmesini bütünüyle anlayamıyorlardı
Bir defasında Akra bin Habis, Peygamberimizi, Hz Hasan'ı öperken fark etti ve şöyle dedi:
Benim on çocuğum var Şimdiye dek hiçbirini öpmedim
Bunun üzerine Peygamberimiz, Acınacak Şey etmeyene merhamet olunmazbuyurdu
Yine bir gün bedevinin birisi gelerek Peygamberimize, Yâ Resulallah, siz çocukları öper misiniz? Biz onları öpmeyizdedi
Böyle bir suale Peygamberimiz, Allah senin kalbinden merhamet duygusunu almışsa ben ne yapabilirim?buyurdu
Peygamberimiz acınacak şey ve şefkat duygusunun en açık görüldüğü yerin, bu nedenle çocuk sevgisinde ve onlara gösterilen şefkatte bulunduğunu belirtiyordu
Çocuğu sevip öpmenin koskocoman bir sevap olduğunu da Peygamberimizden öğreniyoruz:
Çocuklarınızı fazla öpün Çünkü her öpücük için size Cennette bir derece verilir ancak, iki derece aralarında beşyüz senelik uzaklık vardır öpücüklerinizi sayarlar ve sizin defterinize sevap yazarlar
Peygamberimiz çocuklara gösterdiği şefkatte din ayırımı yapmazdı
Bir Yahudinin çocuğu hastalanmıştı Bunu duyan Peygamberimiz çocuğu ziyarete gitti Ona Müslüman olması için telkinde bulundu Çocuk, Müslüman elde etmek için babasından müsade istedi Babası müsaade etti ve çocuk Müslüman oldu
Peygamberimizin uzlaşma zamanındaki bu güzel davranışı savaş esnasında da devam ederdi Savaş esnasında çocukların öldürülmemesini öğütler, onlara iyi davraınlmasını tembih ederdi
Bir savaş esnasında birkaç çocuk iki tarafın arasında kalmış ve öldürülmüşlerdi Peygamberimiz bu hadiseye fazla üzüldü
Sahabîler, Ya Resulallah, onlar müşrik çocuklarıdır, neden üzülüyorsunuz?diye sordular
Peygamberimiz, Onlar doğdukları gibi duruyorlar Sakın çocukları öldürmeyin, aman çocukları katletmeyin Her can ilk yaratılışta tertemizdirbuyurarak konuya dikkatlerini çekti
Çünkü, çocukların babası gayri müslim de olsa, kendileri ergenlik çağına gelmedikçe mükellef sayılmamaktadır İslâm fıtratı üzere doğdukları için, o masumluklarını mahafaza etmektedirler
Peygamberimizin özgün şefkatim kız çocukları üzerinde de görmekteyiz İslâmdan önce kız çocuklarının Arapların gözünde hiçbir değeri yoktu Kız babası olmayı bir ayıp olarak görürlerdi Falan adamın damadı demesinlerdiye kızlarını evlendirmek istemez, diri diri toprağa gömerlerdi Bu vahşeti de atadan, babadan kalma bir âdet olarak görür, uygularlardı
İşte Peygamberimiz bu zavallı masumların böyle acımasızca öldürülmelerini büyük bir cinayet olarak görüyor, bu fena âdetin bir lahza önce kaldırılması için çaba ediyordu Kendisi kızların babası olmakla onur ettiği gibi, üç, iki veya bir kızı olup da onları büyütüp yetiştirenleri, İslâmî bir eğitim verenleri Cennetle müjdeliyordu
Peygamberimiz, huzuruna bir kız çocuğu gelirse ona yakın alaka gösterirdi
Halid bin Said, Peygamberimizi ziyarete geldiğinde yanında minik kızı da vardı Habeşistan'da doğduğu için, Peygamberimiz ona öbür bir yakınlık gösterirdi
Çocuk kalktı, Peygamberimizin sırtında yer alan peygamberlik mührüyle oynadı Babası yanına çekmek istedi, fakat Peygamberimiz çocuğun kalbinin kırılmaması için babasına engel oldu
Bir seferinde Peygamberimizin eline işlemeli bir kumaş parçası geçmişti Hz Halid'in kızını çağırttı ve ona verdi, sevindirdi *