Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

HZ.Peygamberin mucizesi Neydi...

HZ.Peygamberin mucizesi Neydi...

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Bu rivayetlerde anlatılan peygamber portresinin Kur’an’ın anlattığı peygamber portresine uyduğunu söylemek mümkün değildir
“Dediler: “Yerden bir pınar fışkırtmadıkça, hurmalıklardan ve üzümlüklerden bir bahçe yapıp aralarından çaylar akıtmadıkça yahut iddia ettiğin gibi göğü üzerimize parça parça düşürmedikçe veya Allah’ı ve melekleri karşımıza açıkça getirmedikçe, altından bir evin olmadıkça ya da gökyüzüne çıkıp oradan bize özel bir mektup getirmedikçe sana inanmayacağız De ki: “Rabbimin şanı yücedir Ben sadece bir beşer, sadece bir elçiyim (İsra; 179093)



Kur’an’da buna benzer onlarca ayet vardır



Bu ayetlerde inkarcıların “mucize taleplerinin ısrarla reddedildiğini görüyoruz



Durum buyken, Hz Peygamber’in “işaret parmağı ile ayı yardığı, “bir kap hurmaya dokununca binlerce askerin ondan doyduğu, “çağırınca ağacın yanına geldiği, “gelecekte meydana gelecek nice olayları haber verdiği vb türden rivayetler de neyin nesi oluyor?



Kanaatimce bunlar, Müslüman bilincin, eski dünya dinlerinin kendi peygamberlerine atfettiği bir takım mucizeleri kendi peygamberinde de görmek istemesinden kaynaklanmaktadır Bunların bir takım kitaplara dahi sızmış olması, gerçekte de öyle oldukları anlamına gelmez “Eleştirel analize tabi tutularak ayıklanmaları gerekir Bu konuda büyük sorumluluk altında olduğumuzu düşünmekteyim



Bu rivayetlerde anlatılan peygamber portresinin Kur’an’ın anlattığı peygamber portresine uyduğunu söylemek mümkün değildir



Öyle ki ipin ucunun iyice kaçırıldığını görüyoruz Bu tür rivayetlerde anlatılan peygamberin, gerçek hayat mecralarında bizlere örnek (usvei hasene) olması mümkün müdür? Rüya gibi gelip geçmiş, içimizden birisi değil; hayallerde resmedilen, rüyalarda görülen, sırlı, gizemli, büyülü, tütsülü bir dünyanın muhayyel kahramanı…



Eh, böylesi bir peygamber de, olsa olsa halk vaizlerinin, serazat nâtların, buhurlu kandil ve mevlid gecelerinin peygamberi olabilir Yaşayan, gerçek hayattaki Allah’ın “kulu ve “resulü değil…



***



Kur’an’ın anlattığı peygamberin, kendisine iki “azîm şey verilen ve insanlığı üç noktada “inzâr eden (uyaranuyanışa çağıran) bir “Allah’ın kulu ve elçisi olduğunu görüyoruz



Kendisine verilen iki “azîm şey: “Hulqi azîm ve “Kur’anı azîmdir (Kalem; 681, Hicr; 1587) Buradaki “azîm sözcüğünü lütfen aklınızda tutun “Gelecekte şunlar olacak diye uyardığıuyanışa çağırdığı (inzar) üç şey de “ölüm, “afet ve “kıyametten ibarettir…



Üzerinde en az bir yarım saat düşünmediğim tek bir ayeti kalmayan Kur’an’dan benim anladığım budur



Bunların dışında ne olağandışı mücizeler göstermiş ne de gelecekten haberler vermiştir Çünkü o bir din adamı olmadığı gibi, sihirbaz ve kâhin de değildir Ve fakat etrafında toplanan sahabeleri yarınlar için yönlendirdiğini, hedef gösterdiğini, teşvik veya uyarılarda bulunduğunu da görüyoruz Bunlar inkarcıların isteği doğrultusunda mucizeler göstermek veya gelecekle ilgili kehanetlerde bulunmak anlamına gelmez



Nebi, peyâmber: haber getirenhaberci demektir Peygamber kehanette bulunmaz ancak inzâr eder Yani ölüm, afet ve kıyamet hakkında insanları uyarır uyanışa çağırır Bunların kaçınılmaz olduğunu, bunlardan birisi gelip çatmadan önce aklımızı başımıza toplamamızı, tövbe ederek Allah’a dönmemizi, bunun için de Allah’ın buyruklarına uymamızı ister Bundan bizzat kendini de sorumlu tutar Söylediklerine en önce kendisi uyar Çünkü hep Müslümanların ilkiöncüsü olmakla emrolunduğunu söylemiştir



Kâhin kehanette bulunur, sihirbaz ise büyücülükle göz boyar Peygamber ise inzar ile tebşir eder Yani kötüleri uyarır, iyilere müjde verir Kahin “olmamış olanı, sihirbaz da “olağandışı olanı meslek edinmiş kişidir Peygamber ise “olmakta olanı (ölüm, afet) ve “olacak olanı (kıyamet) haber veriruyarır Üstelik bunu meslek icabı da yapmaz; lütuf ve rahmet olarak yapar Ne yazık ki çoğu müslümanın zihninde bunlar birbirine karışmış durumdadır…



***

Az önceki ayetlerde geçen “azîm kelimesi Arapça’da büyük, şanlı, görkemli demek olduğu gibi, kelime kökü olarak “kemik anlamına da geliyor



Bu durumda hulqi azîm; dik duran, omurgalı, ilkeli bir ahlakı, asil bir karakteri, kemikleşmiş değerleri, kararlı bir duruşu olan, önüne çıkan ilk engelde onları eğip bükmeyen anlamına gelir



Bu durumda Kur’anı azîm de; dik duran, omurgalı, ilkeli, asil sözleri olan, kararlı bir duruş sergileyen, konjöktüre göre eğilip bükülmeyen, bir takım kemikleşmiş değerlerini ısrarla vurgulayan ve onların dile gelen soylu sesi demek olur



“Konjoktüre göre eğilip bükülmeyen kemikleşmiş değerlerin ne olduğuna ise birazdan geleceğiz



***



Kur’an’da “mucize kelimesinin geçmediğini görüyoruz Bunun yerine kullanılan kavram “ayettir Ayet ise apaçık ortada olan, olmakta olan demektir Dolayısıyla mucize talepleri karşısında apaçık ortada olan, olmakta olan, oluş halinde olanla inkarcıların karşısına çıkıldığını, ancak bununla cevap verildiğini görüyoruz



Şüphesiz, Hz Peygamber’in ruh dinginliğitermemiz vicdanı (ruhu’lkuds) üzerinden insanlığa seslenen, dipdiri yaşam kaynağı ve yarattıkları üzerinde titreyenden (hayyu qayyum) başkası değildi



Öyleki, Hz Peygamber manevi yükselişinde (urûc, mi’râc) bir yay mesafesi kalıncaya kadar O’na yaklaştı, hatta daha da fazla…



Son ufuk çizgisindeki hayret makamına (sidretu’lmünteha) kadar gitti…



Melekût aleminde nura garkoldu Rabbinin en büyük ayetlerini gördü…



Fakat kalbingönlünvicdanın (fuâd) gördüğüne göz yalan demedi



Göz ne şaştı, ne de gördüğünü aştı… (Necm; 53518)



Bunlar ne demektir?



M İkbal’in yorumuyla, yani Hz Peygamber miraca yükseldiğinde Allah’ta yok olmadı Kendini kaybetmedi Kişiliğini ve benliğini korudu fakat O’nu da aşmadı Nura garkoldu, O’ndan aldığı feyz ile dopdolu hale geldi ve “azîmmuazzam hareketini başlatmak üzere yeryüzüne döndü Eğer bir veliye kalsaydı, oradan dönmez ve Allah’ta fenafillah olurdu



Fakat o döndü çünkü Allah bizi kendinde yok olmamız (fena) için değil; kendimizi O’nda açmamız, geliştirmemiz, kendimiz olmamız, meydana çıkarmamız, yapmamız, etmemiz, eylememiz (abd) için yaratmıştı



Demek ki Allah ile insan arasında “karşılıklılık (ecr) ilişkisi vardır Bu interaktif, dinamik bir ilişkidir Buna göre insanoğlu, Allah katında değerinin ne olduğunu anlamak istiyorsa, kendi katında Allah’a ne değer verdiğine bakmalıdır O neyse, öteki de odur



O peygamber ki, bir yay mesafesince O’na yükselmiş olmasına rağmen yeryüzüne geri dönmüş ve Mekke’nin en kaba saba müşrikleriyle, Medine’nin kalleş münafıklarıyla, çölün dar kafalı bedevileriyle uğraşmıştır 23 yılın sonunda Allah’tan aldığı o feyz ile yeryüzünün “azîm sahibi “muazzam insanlarını yetiştirmiş, kardeşlik devrimi yapmış, ahlak mucizesi gerçekleştirmiştir



İşte Hz Peygamber bunu, sahip olduğu azîm ahlak (hulkazim) ve vicdanında yankılanan Kur’anı azîm gibi bir “burhanı hakikat ile başarmıştır Elinde böyle bir güç ve imkan varken gerisi onun için zaittir (fazlalıktır, gereksizdir)



Çünkü onun ahlakı Kur’an’dı O bir yürüyenyaşayan Kur’andı



İnkarcıların “olağandışı mucize taleplerine hep “olmakta olanı yani oluş halinde olanı; tarihi, tabiatı ve hayatı göstererek cevap verdi



Tarihin meydanına, sahip olduğu azîm ahlak ve vicdanında yankılanan Kur’anı azîm ile çıktı Karşı konulamayan, aciz bırakan (muciz) işte buydu



Onun mucizesi bütün karakterini kuşatan muazzam ahlakı ve dilinden dökülen Allah’ın muazzam kelimeleriydi Bu ikisini kendinde birleştirmiş, onun için de yürüyen Kur’an olmuştu Bunlar onda kemikleşmiş, ete kemiğe bürünmüştü; yani “azîm hale gelmişti



***

Düşünelim, bir insan için en büyük güç nedir?



Lekesiz, günaha bulaşmamış bir hayat değil midir? Dahası bunu hiçbir şart altında eğip bükmemesi, bozmaması değil midir? Bundan daha büyük bir güç ne olabilir?



İşte Hz Peygamberde olan buydu



Bunun önünde duralamazdı ve durulamadı da…



Yine düşünelim, en büyük, en güçlü söz hangisidir?



Vicdanın derinliklerinden gelen söz değil midir? Dahası bu sözün hiçbir şart altında susmaması, eğilip bükülmemesi değil midir? Bundan daha büyük bir söz ne olabilir?



İşte Kur’an’da olan buydu; “Bu kız çocukları hangi suçundan dolayı diri diri toprağa gömüldü?



Bu söz Mekke’nin sokaklarında yankılanmaya başlayınca, kılıcını kınından çeken “Kılıcım bu sözün arkasındadır dedi ve Hz Peygamberin etrafında kenetlendi “Söz vicdanın derinliklerinden geliyordu Çünkü vicdanın sesi, her doğan Ademoğlunun zürriyetinde; fıtratında, ruh dünyasında yankılanın iç ses (qalu bela) demekti (Araf; 5172) Çünkü her doğan çocuk bu fıtrat üzere doğmaktaydı Kelimelere dökülen o fıtratın sesiydi



İşte gerçek hayat dertlerinin dini (dinu’lgayyime) buydu



Fil dişi kulelerinin değil; gerçek hayatın dertlerine eğilen, onlar üzerinde titreyen, onlar için sık sık ayağa kalkan, oraların sesi, eğilmeyen, bükülmeyen yolu (ı’vecen gayyime) buydu “I’vecâc kök olarak fil dişi kulesi demek, “gayyime da çokça ayağa kalkan…



Yaratıklarına karşı bigane, tahtına kurulmuş alemi seyreden Zeus değil; dipdiri yaşam kaynağı ve yarattıkları üzerinde titreyen (hayyu gayyum) bu demekti…



Bunun içindir ki Hz Peygamberin azîm (kemikleşmiş, durmuş, oturmuş) ahlakında sevgi, merhamet, doğruluk, dürüstlük, erdem, yiğitlik, mertlik, haya, güven, sadakat, asalet, vefa, dostluk, kardeşlik gibi gerçek hayat mecralarında akan büyük hasletler vardı Onun mucizesi yani insanı acze düşüren ve karşı konulamayan şey bu hasletlerden ömrü boyunca hiç şaşmaması, kararlılıkla sürdürmesi, ete kemiğe büründürmesi, gittiği her yerde yürüyenyaşayan hale getirmesiydi



Bunun karşısında kim nasıl durabilirdi?



Lekesiz bir hayat karşısında tutunmak mümkün müdür?



Günümüzde bile, pisliği, yolsuzluğu, hırsızlığı, gizli günahı, ikiyüzlülüğü, aldatması, sümen altında bekletilen dosyası, sahte faturası, usulsüzlüğü, ortaya çıkarılacak kaseti vs olmayan birisinden daha güçlü kimdir?



Böylesi bir kişilik karşısında her tür iftira, saldırı, karalama kampanyası tel tel dökülmez mi? Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün…



Böyle birisini kim tutabilir?



İşte Hz Peygamberin karşısında bunun için tutunamadılar



Çünkü karşı çıkanların her biri günahın içine batmıştı “İlk taşı hiç günah işlemeyen atsın dense, onun dışında atabilecek yoktu Kirlenmişlerdi, her birinin nice gizli günahları vardı ve onlar asıl bundan dolayı yerlerinden kıpırdayamıyordu Her şeyden kaçabilirlerdi ama kendi vicdanlarından kaçamazlardı ve kaçamadılar da…



Yolsuzlukları, hırsızlıkları bir türlü önleyemeyen düzenler neden devam edip durur sanıyorsunuz? Taraflar zaten işin içinde de ondan Bu tür düzenlerde kimse kimsenin aleyhine fazla ileri gidemez çünkü işin içinde kendileri de vardır Hepsinin elinde, rakibinin aleyhine zamanı geldiğinde piyasaya sürülecek gizli dosyalar bulunur Bunun içindir ki yolsuzluk düzenleri bir türlü yıkılamaz Bir “mucize beklenir ama bir türlü çıkmaz Çünkü içlerinde kırk yıl lekesiz ömür sürmüş bir “elemin yoktur



***



Kur’an’ın özünde Allah’ın birliği (tevhid), bölünmez bütünlüğü (samed), sevgi ve merhamet (rahmet), iyilik, güzellik, doğruluk (salihat), doğruluk ve dürüstlük yolu (sıratı mustakim), korku ve titreme (huşu), saf bir yürek temizliği (ihlas), sağduyudan şaşmayan bilgelik (hanif) vardı



Ezilenlerin (mustezafîn) yeryüzünün önderi olacağı, zalimlerin, despotların, tiranların, büyüklük taslayanların (müstekbir) kaybedeceği, eninde sonunda sözün namusunun (sıdk), iyiliğin ve adaletin galip geleceği vaadi vardı



Bunun karşısında kim nasıl durabilirdi? Ne zamana kadar durabilirdi?



İnsanlık vicdanının (basâiru li’nnâs) ve insanlığın anayolununtemel değerlerinin (hablun minennâs) sesi ve soluğu olduğunu ilan eden bir kitap, dünya durdukça insanlığın dimağında yankılanmaya devam etmez mi?



İşte Hz Peygambere verilen mucize buydu



Hz Peygamberin azîm ahlakı ve içinde insanlığın şerefi olan Kur’anı azîm onun elindeki yegane mucizeydi Kur’an’ın icazı, dil ve edebiyat harikası oluşundan ziyade, içeriğinden, konularından ileri gelmekteydi İnsanları sarıp sarmalayan buydu



***

Yeri gelmişken, Kur’an’ın harflerinde, cümlelerin matematiksel dizilişinde mucize arayanlar cifrcilikle, hurûfilikle, şifrecilikle, 19culukla Kur’an metnine işkence çektirmektedirler



Kur’anı azîm’i ahlakı azim’den ayırmanın sonu budur Bu seferde mucizeyi gerçek hayat mecralarında akan ahlak azimde değil; Kur’an’ın sırf metninde ararsınız Kur’an’ı yaşayan hayattan ve kendi anlam dünyasından söküp kopardınız mı elinizde cümle yığınları kalır Eh, cümle yığınlarından da olsa olsa şifreler, cifrler, ebcedler, matematiksel mücizeler (!) çıkar



Bu nedenle ne dendiğini bırakıp cümlelerin dizilişine, harflerin ebced hesabına dalmak, işaret edilen yönü bırakıp işaret parmağıyla uğraşmanın diğer bir versiyonundan başka bir şey değildir Oysa işaret edilen yön apaçık ortada; ibret alınacak zengin tarih, canlı tabiat, yaşayan hayat, akıl ve vicdan sahibi (ulu’lelbâb) insan…



***



Şu halde apaçık ortada olan (ayet) halk arasında mucize diye bilinir Hz Peygamberin lekesiz ömrü ve tertemiz vicdanı üzerinden seslenen Kur’anı azîmdir Çünkü peygamberler sözün namusunun dile gelen soylu sesi (lisanı sıdk) ve yeryüzünde Allah’ın nefesi, sesi ve soluğudurlar (kelimullah)



Apaçık ortada olan (ayet) halk arasında mucize diye bilinir Hz Peygamberin inkar edilemez, karşı konulamaz ve dahi acze düşüren ahlakı yani hulqi azîmdir Öyle ki kendisine suikast planlayanlar, hem onu öldürmek istemişler hem de mallarını ondan başka emanet edecek kimse bulamamışlardı



Apaçık ortada olan (ayet) halk arasında mucize diye bilinir Hz Peygamberin elindeki asasıydı O asa ile kendi çağının putlarını teker teker devirdi Kabe’nin içini şirkten, putperestlikten temizledi



Bunu ne ile başardı?



Üfürükle, hurafeyle, kehanetle, tütsüyle, sırla, büyüyle değil; gerçek hayat meydanında yürüyenyaşayan Kur’an olmakla



Siz de böyle olursanız eliniz birer “asa ya dönüşür ve onunla kendi çağınızın putlarını teker teker devirirsiniz



Kurtuluş, ne mezarlardan dirilecek enbiya ile, ne de bulutların arasından süzülerek gelecek evliya ile gelir Bilakis kurtuluş, yaşayanların yüreğinden taşarak, alın terinden dökülerek, kurşun dökülmüş duvar gibi kenetlenmiş saflarından yayılarak ve gerçek hayat mecralarından fışkırarak gelir Büyük ahlaka (hulqi azîm) ve büyük Kur’an’a (Kur’anı azîm) sıkı sıkıya sarılarak, onları ete kemiğe büründürerek, kendi çağ ikliminde yürüryaşar hale getirerek gelir



İşte Hz Peygamber’in destansı mucizesi buydu



Bizlere miras olarak bunu bıraktı



Destanlar yazmaya devam etsinler diye…



***



Bilmiyorum belki çıkamam bir daha buraya
İşte sırtım; hakkı olan gelsin almaya
Hazırlan dedi Cibril, karardı mehtap
Geride birkaç kap ve bir kitap
Hayır, gidemezsin! Kim gitti derse vurun!
Hayyulayemuttur yaşayan yerinize oturun!
Refiki ala… Alemlere Rehmetti, Bu Ahirdi dedik
Kara toprak bile anladı da
Bir insan anlamadı bizi
 

Similar threads

Alıntı: Sorunun Detayı Alıntı: Alıntı: Peygamber efendimize Kur’anı Kerimin müteşabih ayetleri öğretilmiş midir veya peygamber efendimiz Kur’an’ın tamamını anlamış mıdır? Hz Peygamberin Kur’an’ın müteşabihlerini bilmemesi mümkün mü? “Bu muazzam kitabı sana indiren O’dur Onun...
Cevaplar
0
Görüntüleme
88
Âlemlerin yegâne hâkimi yüce Rabbimize hamd, O’nun kıymetli elçisi Hz Muhammed (sav)’e salât ve selam olsun Allah celle celâluhu, boşuna yaratmadığını1 ve başıboş bırakmadığını2 bildirdiği insanoğlunu, ona en uygun yaşam şekline davet ederken, bu mesajı iletecek elçisini hem davetçi hem de...
Cevaplar
0
Görüntüleme
48
Peygamberlerin Özellikleri Peygamberler insandırlar, fakat çok üstün vasıflara sahip edilmişler ve bütün günahlardan uzak tutulmuşlardır Peygamberde bulunması gereken temel sıfatlar şunlardır: 1Sıdk: Doğruluk Peygamberler asla yalan söylemezler Yüce Allah kendilerine ne söylemelerini...
Cevaplar
0
Görüntüleme
141
İncil’de Peygamber efendimizin geleceği bildirilmiş midir? İsa aleyhisselamdan sonra, bir son Peygamber (aleyhissalatü vesselam) geleceği İncil’de bildirilmişti Bu haber, bütün tahriflere rağmen bugünkü bozuk İncillerde bile vardır Yuhanna İncilinin 14babının 16âyetinde İsa aleyhisselam...
Cevaplar
0
Görüntüleme
81
Kur’an Ne Demektir? Kur’an, Cenabı Hakk’ın Cebrâil (as) vâsıtasıyla Efendimiz’e toplam 23 senede Arapça olarak indirdiği, bize kadar ilk nâzil olduğu şekilde tevâtürle, yani yalan söylemeleri mümkün olmayan üstün vasıflı insanların ortak rivayetleriyle gelen ve mushaflarda yazılı olup...
Cevaplar
0
Görüntüleme
122
858,499Konular
982,572Mesajlar
30,321Kullanıcılar
Ahmet 321#Son üye
Üst Alt