Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Hz. Peygamber'in (s.a.s.) Beden ve Ahlak Güzelliği

Hz. Peygamber'in (s.a.s.) Beden ve Ahlak Güzelliği

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Hz Peygamber'in (sas) Beden ve Ahlak Güzelliği

Konumuzla ilgili kavramlardan en önemlisi sîret kelimesidir Sîret lügatte, gidiş, hâl ve yürüyüş gibi manâlara gelir Istılahta, Hz Peygamber Efendimizin beden ve ahlâk güzelliği dahil, bütün söz ve davranışlarını, kısaca tüm yaşayışını ifade eder Sîretin içinde, Hz Peygamber Efendimizin Megazi, Delâil, Hasais ve Şemaili yer alır Şemail, O'nun bedenî ve ahlâkî güzelliklerine denir ve O'nu tanıma ve tanıtma bakımından önemlidir

Bir beşer olarak yaratılan ve her insan gibi yiyip içen, yatan, geçimi için çalışan Hz Peygamber (sas), ama bütün bu hususlarda ve insanlarla ilişkilerinden Allah'a kulluğuna kadar hayatının her yönünde mükemmel bir örnek, bir nümûnei imtisal ortaya koymuştur Şemâil kitaplarında görüldüğü gibi, O, en güzel ve en mükemmel bir şekilde yaratılmıştır Bu güzelliği ve kemâlâtı sebebiyle, bedeninin tavsifine süs, zinet manasına gelen Hilye ismi verilmiştir (Bayraktar 1990, 303) Bununla beraber O'nun bedeni ve uzuvları açlık, susuzluk ve darbelere maruz kalmak bakımından diğer insanlardan farksızdır Peygamberimizin (sas) bedenî ve ahlâkî güzelliklerini çok kısa olarak yazdıktan sonra, bu hususta derli toplu olan Cevdet Paşa'nın tavsifini kaydedeceğiz

Hz Peygamber Efendimizin Beden Güzelliği

Peygamber Efendimiz (sallâllahu aleyhi ve selem), hulûkuyla olduğu gibi hilkatiyle de en mükemmel insandır O'nun kemâlâtının bütününü bir başka insanda görmek mümkün olmadığından, fizyonomisinin mükemmelliği de peygamber olduğuna dair bir delil sayılmış ve diğer nübüvvet delilleriyle birlikte yazılmıştır Mesela, Kâdî İyâz'ın eşŞifâ bi Ta'rîfî Hukûki'lMustafâ adlı eserinde Hz Peygamber'in bütün vasıfları ve halleri bir araya toplanmış ve bunlar bir anlamda O'nun peygamberliğinin delillerinden kabûl edilmiştir Aynı şekilde Beyhakî de Delâilü'nNübüvve adlı eserinde benzer yaklaşımı sergilemektedir Gerçi beden güzelliği, Hz Peygamber'e has değildir Meselâ, Yusuf (as)'a güzelliğin tamamı verilmişti Ashabdan Cerîr b Abdillah'ın aynı bir yakışıklılığa sahip olduğu nakledilmektedir Hz Peygamber'e gelince: O, bu hususta da Hz Yusuf (as) dahil herkesin önünde idi ve bunun yanısıra ahlâk güzelliği ile de emsalsizdi O'nun peygamberliğine delil olan, sadece bedenen değil, hem bedenen hem de ahlâken mükemmel olmasıdır

Hz Peygamber'in Ahlâk Güzelliği

Hz Peygamber'in şemailinin ikinci unsuru, ahlâkıdır Ahlâk, nefsin kuvvet ve vasıflarındaki normal bir özelliğe sahip olması anlamına gelen hulûk kelimesinin çoğuludur Güzel ahlâk ise, ifrat ve tefritten uzak fazilet sayılan bir mertebedir Gazap kuvvetinin fazileti şecaattir Bu da, öfkelenip tavır alınması gereken yerde gerektiği şekil ve ölçüde tavır alma, yersiz öfkeden kaçınma, hakkı kabûl, anlatma ve savunma konusunda korku taşımama demektir Şehevî kuvvetin fazileti iffettir Aklî kuvvetin fazileti hikmettir Bütün bu faziletler, Hz Peygamber'de en mükemmel derecede bulunuyordu Onları, bütün boyutlarıyla Şemâil telifatında görmekteyiz

Kur’ânı Kerim'de Hz Peygamber Efendimizin (sas) ahlâkının çok büyük, çok yüce ve hayranlık verici olduğu bildirilmiştir (Kalem, 684) Peygamber Efendimiz de (sas) bir hadislerinde, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim (Muvatta', “Hüsnü'lHulûk, 8) buyurmuştur

Peygamberimizin (sas) ahlâkı, Hz Aişe'nin de bildirdiği gibi Kur’ân'dı (Müslim, “Salâtü'lMüsafirin, 139) O, bütün hayatını Kur’ân'a göre tanzim etmişti, yani yaşayan Kur’ân'dı Peygamberimiz (sas), beşeri yönüyle de insanlığa örnekti O, günah olmadığı takdirde, kolay olan işe öncelik verirdi Meselâ, Peygamberimiz tek başına namaz kılıyorsa istediği kadar uzatır; cemaate imamlık yaptığında ise, kısa kıldırırdı ve böyle kıldırılmasını da tavsiye ederdi Bunlar, O'nun ahlâkından sadece çok küçük bir kesit

Cevdet Paşa'nın Veciz Yazısı
Peygamberimizin beden ve ahlâk güzelliğini anlatan en güzel eserlerden birisi Ahmet Cevdet Paşa’nın Kısâsı Enbiyâ adlı eserindeki Bazı Evsâfı Seniyyei Muhammediyye başlıklı yazısıdır Burada bu yazıyı kısmen sadeleştirerek vermeyi münasip gördük

“Resûli Ekrem ve Fahri Âlem Muhammed Mustafa (sas) hazretleri hilkatçe ve ahlâkça Âdem oğlunun en ekmeli idi Hep enbiyâi izâm (aleyhimusselâm) hazerâtının uzuvları kusursuz ve yüzleri güzel yüzlü olup, Habîbi Hüdâ onların en güzeli idi

“Mübarek cismi güzel, bütün azası birbirine uygun, endamı gayet münasip, alnı ve göksü ve iki omuzlarının arası ve avuçları geniş, boynu uzun ve ölçülü ve gümüş gibi saf, omuzları, pazuları ve baldırları kalın, bilekleri ve parmakları uzun, elleri ve parmakları dolgunca idi Mübarek cildi ise ipekten yumuşak idi Kemâli itidal üzere büyük başlı, hilâl kaşlı, çekme burunlu idi Çehresi azıcık değirmi ve uzunca olup, şişman yüzlü ve yumru yanaklı değildi

“Kirpikleri uzun, gözleri kara ve güzel, büyücek ve iki kaşının arası açık olup çatık kaşlı değildi ve iki kaşının arasında bir damar vardı ki, kızdığı vakitte kabarıp görünür idi

“O Nebiyyi Mücteba ezheru'llevn idi Yani, ne kireç gibi ak ne de kara yağız Belki ikisi ortası gül gibi kırmızıya mail, beyaz, nurani ve berrak olup mübarek yüzünde nur parlardı Gözlerinin akında dahi az kırmızılık vardı Dişleri inci gibi parlak olup, söylerken ön dişlerinden nur saçılır, gülerken femi saadeti bir latif şimşek gibi ziyalar salarak açılırdı Saçları ne pek kıvırcık ne de pek düz idi Saçlarını uzattığı vakit kulaklarının memelerini geçerdi Sakalı sık ve tam idi Uzun değildi ve bir tutamdan ziyadesini alırdı

“Âlemi bekâya rıhlet buyurduklarında saçı, sakalı henüz ağarmağa başlamamış, başında biraz, sakalında yirmi kadar beyaz kıl vardı

“Cismi nazîf, kokusu latîf idi Koku sürünsün sürünmesin, teni ve teri en güzel kokulardan âlâ kokardı Bir kimse O'nunla musâfaha etse, bütün gün O'nun rayihai tayyibesini duyardı ve mübarek eliyle bir çocuğun başını mesh etse, râyihâyı tayyibesiyle o çocuk, sair çocuklar arasında malûm olur idi

“Doğduğu vakit dahi nazîf ve pak idi Duyuları fevkalâde kavi idi Pek uzaktan işitir ve kimsenin göremeyeceği mesafeden görür idi

“Hep harekâtı mutedil idi Bir yere azimetinde acele ve sağ ve sola meyletmeyip kemali vakar ile doğru yoluna gider; fakat sürat ve sühûlet ile yürür idi Şöyle ki: âdeta yürür gibi görünür, lâkin yanında gidenler süratle yürüdükleri halde geri kalırlardı Elhâsıl, en mükemmel ve müstesna surette yaratılmış bir vücûdı mesûd ve mübarek idi

Cevdet Paşa, devamla Peygamber Efendimizin şemailine dair şu özet bilgileri de vermektedir:

“Güler yüzlü, tatlı sözlü idi Kimseye fena söz söylemez ve kimseye bed muamele eylemez ve kimsenin sözünü kesmez, mülayim ve mütevazı idi Haşin ve kaba değildi Fakat heybetli ve vakur idi Beyhude söz söylemezdi Gülmesi dahi tebessüm idi

“O'nu ansızın gören kimse heybetinin tesirinde kalırdı O'nunla ülfet ve müsahabet eyleyen kimse, O'nu can u gönülden seven bir kişi olurdu Ehli fazla derecelerine göre ihtiram ederdi Akrabasına dahi pek ziyade ikram eylerdi Lâkin onları kendilerinden efdal olanlar üzerine takdim etmezdi

“Hizmetkârlarını pek hoş tutardı Kendisi ne yer ne giyerse, onlara dahi onu yedirir ve onu giydirirdi

“Sahî (cömert) ve kerîm, şefik ve rahim, şeci ve halim idi Ahd u va'dinde sabit, kavlinde sadık idi Elhasıl, hüsni ahlâkça ve akl u zekavetçe cümle nâsa faik ve her türlü medh u senâya layık idi

“Kitap okumamış, yazı yazmamış olduğu halde, avam ve havassın zahirî ve batınî umûrunda vaki olan hüsni tedbir ve tasarrufunu bir adam düşünse, O hazretin ne mertebe akl u fehm u zekâsı olduğunu derhal anlar Zülümatı cehl içinde kalmış kabâili Arab arasında büyüyüp Cezîretü'lArab gibi bir ücra mahalde zühur eylemişti Ümmî olduğu halde enfüs ü âfâkı envârı ulûm u maarif ile münevver etmişti Bir aklı selîm sahibi bütün bunları teemmül etse, bilâ tereddüt, O'nun dâvâyı nübüvvetini cezmen tasdik eyler

“Yemede, giymede mikdarı zarûret ile iktifa eder ve ziyâdesinden kaçınırdı Bulduğunu yerdi, bulduğunu giyerdi, doyuncaya kadar yemezdi Üzerinde yatıp uyuduğu döşek, deriden mamul olup içi dahî hurma lifi idi

“Az vakit içinde bunca fütûhâta mahzar olmuş ve vâridâtı İslâmiye çoğalmış iken, dünya malına asla iltifat eylemezdi Ganâimden kendisine ait olan emvalin ekseriyetini müstahaklarına sadaka edip, kendi taayyüşü için pek az bir şey alıyordu Bu cihetle, bazen borçlanmaya mecbur oluyordu

Ehli Beytinin ekseriyâ yedikleri, arpa ekmeği yâhut hurma idi Dârı Ukbâ'ya azîmetinde, en sevgili zevcesi olan Âişe (radıyallâhü anhâ) hazretlerinin hücresinde, biraz arpadan başka yiyecek yok idi ve zırhı bir Yahûdînin yanında merhûn idi ki, iyâlinin nafakası için otuz sâ' arpa ödünç alıp, zırhını rehin etmişti


 
858,496Konular
981,879Mesajlar
29,918Kullanıcılar
gorkemnocSon üye
Üst Alt