iltasyazilim
FD Üye
SÜNNETE BAĞLILIK İ'TİSAM
Yrd Doç Dr Aynur Uraler
“Sünnete bağlılık, İslamî literatürde “eli’tisam bi’ssünne şeklinde ifade edilir İ’tisam kelimesinin sözlükte, sarılmak, bağlanmak, yapışmak, sığınmak, güvenmek, dayanmak, güç almak, kuvvetlenmek, yardım istemek, korunmak, kaçınmak anlamları bulunmaktadır
İ’tisam kelimesi, Kur’anı Kerîm’de pek fazla kullanılmamıştır “Kim Allah’a sarılırsa (bağlanırsa) kesinlikle doğru yola iletilmiştir (Âlimran (3) 101) “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın (yapışın), bölünmeyin (Âlimran (3) 103) Bu ve benzeri diğer ayetlerde i’tisam kelimesinin karşılığı olarak sarılmak anlamı öne çıkmaktadır Ayrıca bütün ayetlerde i’tisam Allah Teâla ile ilgilendirilerek zikredilmiştir
Hadislerde i’tisamın “sarılmak anlamında kullanıldığı en meşhur nas, “size, sarıldığınız taktirde asla sapıtmayacağınız iki şey bıraktım Allah’ın Kitabı ve Nebisi’nin sünnetidir
(Bu tabir ilk müslüman nesil tarafından da aynı şekilde kullanılmıştır)İ’tisamla eş anlamlı olan temessük, add, lüzum, ahz, itaat, ittibâ , iktidâ, iltica ve avz kelimeleri konuyu anlatmak için kullanılmış benzer kelimelerdir“İ’tisam bi’ssünne terkibi, bu söylenişiyle değilse bile öz ve kavram olarak Hz Peygamber tarafından ortaya konmuş; ancak ilk kullanımı sahabe döneminde olmuştur Bir bölüm adı olarak hadis külliyatına geçişi Buharî ile başlamış; zamanla müstakil kitap seviyesine ulaşmıştır
Sünnete bağlılık anlamında i’tisam, hayatı sünnete göre düzenlemeyi gerektirir Bu itibarla İslam’ı mutedil bir çizgide yaşamaktır Asla aşırılık anlamı taşımaz Ayrıca taklitten de farklıdır Taklitte irade yoktur Hz Peygamber’in tavırları, fiilleri, kısacası kendisi delil niteliğindedir Bu sebeple sünnete uymak, “taklit değil, “i’tisam ve “ittibâdır
Kur’anı Kerim İ’tisamı Emreder
Kur’anı Kerim’de açıkça “sünnete i’tisam emri geçmemekle birlikte bunu emrettiği kolaylıkla anlaşılan birçok âyet bulunmaktadır Sünnete bağlılığı, sünneti bir bütün olarak kapsayacak tarzda çok genel ve öz bir biçimde şu âyet ifade eder: “Resul size ne verdiyse alın, sizi neden nehyettiyse ondan kaçının! ( Haşr 597) Sahabîler, bu âyetin sünneti kapsadığı inancındadır
Hz Peygamber’e iman edilmesini ve ona uyulmasını emreden âyetler, Hz Peygamber’in ve sünnetinin konumunu belirlemek bakımından i’tisamın gereğini de ortaya koymaktadır
“Kim Peygamber’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur( Nisa 480) âyeti, peygambere itaatın neden gerekli olduğunu, itaatin zorunluluğunu ortaya koyar Hz Peygamber’e itaat etmeyi farz kılan âyetler, Rasûlullah’a itaatı, Allah’a itaat saymıştır: “Allah’a itaat edin, Peygamber’e de itaat edin Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır(Teğabun 641) âyetinde de görüldüğü üzere Peygamber’e itaat, Allah’a itaatla birlikte zikredilmektedir Allah ve Rasûlüne itaat ayrı ayrı zikredildiğine göre, Hz Peygamber’e mahsus bir “itaat alanı vardır ve O Kur’an’da olmayan konularda hüküm veriyor demektir
“Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur Her kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur ( Ahzab 3336) ve “Hayır, Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda, seni hakem tayin edip verdiğin hükmü içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan kabul edip teslim olmadıkları sürece iman etmiş olmazlar ( Nisa 465) âyetlerinde sünnete i’tisamın gereği açıkça vurgulanmaktadır
Sünnetin kaynağının vahiy olduğuna delalet eden âyet de, önemli bir i’tisam delilidir “O, arzusuna göre konuşmaz (Necm 533) âyetinin, sünneti de ihtiva ettiği şeklinde yorumlanmıştır
Hz Peygamber’in Kur’an’ı açıklama görevi, O’nun Kur’an dışındaki söz ve uygulamalarına da i’tisamı gerektirir Kur’an, Hz Peygamber’i mutlak olarak Müslümanlara örnek göstermiştir Çünkü İslam, insan hayatının bütün kısım ve yönlerini birlikte değerlendirir Hz Peygamber’in üstlenmiş olduğu görevler tabiî olarak onun bir sünnetinin bulunmasını gerekli kılar Peygamber’in teşri yetkisi vardır Ayrıca sünnetin vahye dayanması veya vahyin onayından geçmiş olması sünnetin kaynağının vahiy olduğunun belirtisidir Kur’an’ın, O’na karşı gelmeyi ve emrine uymamayı yasaklaması da sünnetin kaynağını gösterir ve O’nun emri olan sünnete itaati farz kılar
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Yrd Doç Dr Aynur Uraler
“Sünnete bağlılık, İslamî literatürde “eli’tisam bi’ssünne şeklinde ifade edilir İ’tisam kelimesinin sözlükte, sarılmak, bağlanmak, yapışmak, sığınmak, güvenmek, dayanmak, güç almak, kuvvetlenmek, yardım istemek, korunmak, kaçınmak anlamları bulunmaktadır
İ’tisam kelimesi, Kur’anı Kerîm’de pek fazla kullanılmamıştır “Kim Allah’a sarılırsa (bağlanırsa) kesinlikle doğru yola iletilmiştir (Âlimran (3) 101) “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın (yapışın), bölünmeyin (Âlimran (3) 103) Bu ve benzeri diğer ayetlerde i’tisam kelimesinin karşılığı olarak sarılmak anlamı öne çıkmaktadır Ayrıca bütün ayetlerde i’tisam Allah Teâla ile ilgilendirilerek zikredilmiştir
Hadislerde i’tisamın “sarılmak anlamında kullanıldığı en meşhur nas, “size, sarıldığınız taktirde asla sapıtmayacağınız iki şey bıraktım Allah’ın Kitabı ve Nebisi’nin sünnetidir
(Bu tabir ilk müslüman nesil tarafından da aynı şekilde kullanılmıştır)İ’tisamla eş anlamlı olan temessük, add, lüzum, ahz, itaat, ittibâ , iktidâ, iltica ve avz kelimeleri konuyu anlatmak için kullanılmış benzer kelimelerdir“İ’tisam bi’ssünne terkibi, bu söylenişiyle değilse bile öz ve kavram olarak Hz Peygamber tarafından ortaya konmuş; ancak ilk kullanımı sahabe döneminde olmuştur Bir bölüm adı olarak hadis külliyatına geçişi Buharî ile başlamış; zamanla müstakil kitap seviyesine ulaşmıştır
Sünnete bağlılık anlamında i’tisam, hayatı sünnete göre düzenlemeyi gerektirir Bu itibarla İslam’ı mutedil bir çizgide yaşamaktır Asla aşırılık anlamı taşımaz Ayrıca taklitten de farklıdır Taklitte irade yoktur Hz Peygamber’in tavırları, fiilleri, kısacası kendisi delil niteliğindedir Bu sebeple sünnete uymak, “taklit değil, “i’tisam ve “ittibâdır
Kur’anı Kerim İ’tisamı Emreder
Kur’anı Kerim’de açıkça “sünnete i’tisam emri geçmemekle birlikte bunu emrettiği kolaylıkla anlaşılan birçok âyet bulunmaktadır Sünnete bağlılığı, sünneti bir bütün olarak kapsayacak tarzda çok genel ve öz bir biçimde şu âyet ifade eder: “Resul size ne verdiyse alın, sizi neden nehyettiyse ondan kaçının! ( Haşr 597) Sahabîler, bu âyetin sünneti kapsadığı inancındadır
Hz Peygamber’e iman edilmesini ve ona uyulmasını emreden âyetler, Hz Peygamber’in ve sünnetinin konumunu belirlemek bakımından i’tisamın gereğini de ortaya koymaktadır
“Kim Peygamber’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur( Nisa 480) âyeti, peygambere itaatın neden gerekli olduğunu, itaatin zorunluluğunu ortaya koyar Hz Peygamber’e itaat etmeyi farz kılan âyetler, Rasûlullah’a itaatı, Allah’a itaat saymıştır: “Allah’a itaat edin, Peygamber’e de itaat edin Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır(Teğabun 641) âyetinde de görüldüğü üzere Peygamber’e itaat, Allah’a itaatla birlikte zikredilmektedir Allah ve Rasûlüne itaat ayrı ayrı zikredildiğine göre, Hz Peygamber’e mahsus bir “itaat alanı vardır ve O Kur’an’da olmayan konularda hüküm veriyor demektir
“Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur Her kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur ( Ahzab 3336) ve “Hayır, Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda, seni hakem tayin edip verdiğin hükmü içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan kabul edip teslim olmadıkları sürece iman etmiş olmazlar ( Nisa 465) âyetlerinde sünnete i’tisamın gereği açıkça vurgulanmaktadır
Sünnetin kaynağının vahiy olduğuna delalet eden âyet de, önemli bir i’tisam delilidir “O, arzusuna göre konuşmaz (Necm 533) âyetinin, sünneti de ihtiva ettiği şeklinde yorumlanmıştır
Hz Peygamber’in Kur’an’ı açıklama görevi, O’nun Kur’an dışındaki söz ve uygulamalarına da i’tisamı gerektirir Kur’an, Hz Peygamber’i mutlak olarak Müslümanlara örnek göstermiştir Çünkü İslam, insan hayatının bütün kısım ve yönlerini birlikte değerlendirir Hz Peygamber’in üstlenmiş olduğu görevler tabiî olarak onun bir sünnetinin bulunmasını gerekli kılar Peygamber’in teşri yetkisi vardır Ayrıca sünnetin vahye dayanması veya vahyin onayından geçmiş olması sünnetin kaynağının vahiy olduğunun belirtisidir Kur’an’ın, O’na karşı gelmeyi ve emrine uymamayı yasaklaması da sünnetin kaynağını gösterir ve O’nun emri olan sünnete itaati farz kılar
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız